Sosyal Medya

Makale

Ölmek problem değil, mesele birlikte yaşamak

Filistin'in güzel sesli ÅŸarkıcısı Reem Kelani, bir konuÅŸmasında 'Filistin için ölmek en kolayı. Filistin'in özgürleÅŸmesini saÄŸlayacaksa canım ülkeme feda olsun. Ancak bundan daha zoruna talibim ben. Filistin için yaÅŸamayı seçiyorum' demiÅŸti.

DoÄŸrusu bu sözleri ilk okuduÄŸumda 'kadına bak. Ülkesi için ölecek cesareti yok, bir de üstüne edebiyat yapıyor' diye düÅŸünmüÅŸtüm. Zira geldiÄŸim siyasi gelenek de, içine doÄŸduÄŸum ülkenin yazılı olmayan kesin kuralları da bana 'bir dava için yapılabilecek en önemli eylem, o dava için ölmektir' cümlesini kodlamıştı.

'Yanılmışım' demek zordur bilirim. Ancak söylemek zorundayım: Yanılmışım. Bir dava için, bir ideal için, bir ülke için yapılabilecek en iyi ve en zor ÅŸey o dava, o ideal, o ülke için yaÅŸayabilmekmiÅŸ. Ayrıca bilinmesini isterim ki, yaÅŸamaktan korkmayanın ölümden de korkması anlamsızdır. Böylelikle adına 'ÅŸehitlik' dediÄŸimiz o müessesenin kesin ÅŸartlarından birinin 'yola ölmek kastıyla çıkmamak' olması da zihnimizde yerli yerine oturacaktır. Tabii ÅŸehitlerimize niçin 'ölü' demememiz gerektiÄŸi de…
'YaÅŸamak' eyleminin hemen önüne bir kelime ilave edelim: 'Birlikte yaÅŸamak.'

'Ä°nsan tekinin ya da bir insan topluluÄŸunun 'öteki' olarak kodladığı diÄŸer insan tekleri ya da toplulukları ile tarafların onurlarının zedelenmeyeceÄŸi bir yaÅŸama alışkanlığı geliÅŸtirebilmesi' olarak tanımlayalım ÅŸimdilik 'birlikte yaÅŸamak' kavramını.
Bilenleriniz elbette vardır. Ä°nsanlık tarihinde ilk kez ortaya konulan 'yazılı birlikte yaÅŸama anlaÅŸması', Peygamberimiz(sav)'in dudaklarından çıkmıştır. Medine'de yaÅŸayan tüm halkların hak ve sorumluluklarının eÅŸitlendiÄŸi Medine Vesikası, her bakımdan heyecan vericidir. Çok dinli, çok dilli, çok gelenekli, hatta çok hukuklu bir toplum haline gelen Medine'de yaÅŸayan tüm unsurların haklarının yazılı olarak güvence altına alındığı böylesi bir metne bugün de son derece büyük bir ihtiyaç vardır.

Bugün, ırkçılık, din taassubu, mezhepçilik, meÅŸrepçilik, cemaatçilik, siyasi görüÅŸ farklılıkları ve benzeri unsurlar bütün insanlığın 'birlikte yaÅŸama ahlakı'nı tehdit eden boyutlara ulaÅŸmıştır. GeçmiÅŸteki örneklere bakıldığında 'birlikte yaÅŸama ahlakı' geliÅŸtirmek konusunda en avantajlı grup olan Müslümanların bugün içine düÅŸtüÄŸü hal, maalesef ibretliktir. Niçin böyle diyorum? Zira dünyadaki diÄŸer sosyolojik grupların pek azından Müslümanların birlikte yaÅŸama ahlakına yakın bir performans bekliyorum da ondan.

Bütün bir ortaçaÄŸ tarihi Müslüman hükümdar ve komutanların Müslüman olmayan halklara verdiÄŸi emannamelerin tarihidir aynı zamanda. Hz. Ömer'in Kudüs'ü fethinden sonra verdiÄŸi emannameden, Fatih'in Bosna fethinde verdiÄŸi emannameye deÄŸin böyledir bu.

Tabii, zaman içerisinde Müslümanlar, bırakın 'öteki'lerin haklarını, kendilerine son derece benzeyen kardeÅŸlerinin haklarını bile ihlal edebilecek bir düzleme ilerlediler. Bunun pek çok nedeni var elbette. Ancak ÅŸimdi o nedenleri sıralama deÄŸil, 'birlikte yaÅŸama ahlakı'nı yeniden berkitme zamanı. Tıpkı Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı'nın yaptığı gibi…

Her Kutlu DoÄŸum Haftası'nı bir üst baÅŸlıkla ihya eden Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanlığı, bu yılın üst baÅŸlığını 'Hz. Peygamber(sav) ve birlikte yaÅŸama ahlakı' olarak belirlemiÅŸ. Diyanet Ä°ÅŸleri BaÅŸkanı Mehmet Görmez Hocanın muazzam konuÅŸması ile baÅŸlattığı Kutlu DoÄŸum Haftası, birlikte yaÅŸama ahlakımızın ihyası için güzel bir fırsat olacak.

'Muazzam konuÅŸması' dedim evet. Çünkü Görmez Hocanın konuyla ilgili olarak ayet ve hadislerle, yani doÄŸrudan Ä°slam'ın ana kaynaklarından delillerle ortaya koyduÄŸu 25 maddelik 'birlikte yaÅŸama ilkeleri' önerisi, ilkokuldan üniversiteye her okulda ders olarak okutulması gereken nitelikteydi.

Bu ilkelerden rastgele bir kaçını yazmak ve sizi bu güzel metni bulup okumanız için kışkırtmak isterim. Buyurunuz:
3.Dini, dili, ırkı, rengi, cinsiyeti ne olursa olsun her insanın canının, haysiyetinin ve malının dokunulmaz olduğu bilinmelidir.
5.Her insanın kimliÄŸine, kiÅŸiliÄŸine ve farklılığına saygı gösterilmelidir.
7.Hiç kimsenin, ikinci sınıf insan muamelesi görmesi, aÅŸağılanması, küçümsenmesi, kendisiyle alay edilmesi asla kabul edilemez.
13.Kainat, tüm insanlığa aittir. Tabiatın havası, suyu, toprağı, denizleri, bitkileri, hayvanları ve diÄŸer canlıları ile korunmayı hak ettiÄŸi bilinciyle hareket edilmelidir.
23.Hayatı anlamlı kılan, insanın sadece kendisi için deÄŸil baÅŸkaları için de yaÅŸayabilmesidir. YaÅŸlıların, fakirlerin, engellilerin, hastaların, yetimlerin, kimsesizlerin ve mültecilerin maÄŸdur edilmediÄŸi bir dünya 21. yüzyılda artık bir özlem olmaktan çıkarılmalıdır.
25.Dini deÄŸerleri insanların duygularını istismar ederek güç devÅŸirmeye ve çıkar saÄŸlamaya matuf bir araca dönüÅŸtürmek, hakikati sadece kendinde görmek, hedefine ulaÅŸmak için her yolu mubah saymak, körü körüne itaat kültürüyle iradeleri teslim almak, din ve vicdan özgürlüÄŸü ile baÄŸdaÅŸmaz.
Ne diyordu Habermas: 'Bize kimse olayı böyle tane tane anlatmadı ki birader. Görmez Hoca gibilerin sayısı artsa, bu Çin iÅŸi çakma hocalar kaçacak delik arar vallaha.'

yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.