Sosyal Medya

Makale

İslamcılar kadar taş düşsün başınıza

Önce uyarımı yapayım: Ä°slamcılık kavramına bakışınızı emperyalist dünyanın danaları belirliyorsa; yani ‘siyasal Ä°slam’, ‘cihadist’, ‘radikal’ falan gibi kavramlarla beyninizi iÄŸdiÅŸ ettiler ve sizi Ä°slamcılar üzerinden tüm Ä°slam dünyasına düşman hale getirdilerse yazının bundan sonrasını okumayın, çünkü canınız sıkılır.

Sonra bininci kez hatırlatayım: Ä°slamcılık, yaklaşık 150 yaşında bir ideolojik yönelimdir. Batının emperyalist arzularına ve dünyayı getirmeye çalıştığı hale karşı bir direniÅŸ hattı oluÅŸturma fikriyle yola çıkmıştır ve ençok ‘entelektüel bir çaba’ olarak temayüz etmiÅŸtir.

İslamcı diye aşağı yukarı şu üç şeyi şöylece düşünen adama denir: Birincisi ve en önemlisi Müslümanlar kendi durumları ve gelecekleri hakkında söz söyleme, kararlarını bağımsız şekilde alma hakkına sahip onurlu, şerefli, izzetli, eşit bir topluluktur. İkincisi, Müslümanlar kendi siyasal, iktisadi, kültürel organizasyonlarına ve askeri güçlerine sahip olmalıdır. Üçüncüsü, mazlum ve mağdur halkların bugününü ve geleceğini ipotek altına alan emperyalizm fikrinin her türlüsü kötüdür ve Müslümanlar emperyalizmin tam karşısında konumlanmalıdır.

Buraya kadar tamam mı?

Tamamsak devam edelim. Bu ‘tamamsak devam edelim’ cümlesini bir artistlik için yazmadım. En temel tanımlarda anlaÅŸamaz, bu tanımlar üzerinden ilerleyemezsek konuÅŸmanın hiçbir anlamı yoktur çünkü, ondan yazdım.

Türkiye’de Ä°slamcıların 150 yıllık tarihleri boyunca genel nüfusa oranları hiçbir zaman %10 barajını aÅŸmamıştır. Refah Partisi’nin % 24 ile seçim kazandığı yılda da böyledir bu, AK Parti’nin % 51 ile seçim kazandığı yılda da.

Ä°slamcılık ve/veya Ä°slamcılar, bidayetinden beri bir çeÅŸit ‘çelik çekirdek’ olarak var olsalar bile Türkiye’deki iktidarı tek baÅŸlarına dönüştürme ve/veya deÄŸiÅŸtirme ÅŸansına hiç kavuÅŸamamışlardır. Dolayısıyla sürekli daha geniÅŸ kitlelerle ittifaklar yapmışlar, onları etkilemiÅŸler ve onlardan etkilenmiÅŸlerdir. Fakat ajandaları bu etkileÅŸime raÄŸmen hiç deÄŸiÅŸmemiÅŸtir. Tıpkı Türkiye’deki sosyalistler gibi.

Türkiye’de Ä°slamcıların uÄŸraşıp boÄŸuÅŸtuÄŸu en önemli sorun zannedildiÄŸi gibi Kemalizm, bürokratik oligarÅŸi, baskıcı sistem falan deÄŸildir. Evet, bu üçüyle de sert ÅŸekilde mücadele edilmiÅŸtir elbette ama yine bidayetinden beri en önemli sorun Ä°slamcılığın saÄŸcılıkla imtihanı olmuÅŸtur. Yapısı gereÄŸi saÄŸcılığa açık düşman olan Ä°slamcılık, sürekli saÄŸcılaÅŸma tehlikeleri atlatmış, zaman zaman bu tehlikeyle yüzleÅŸmiÅŸ, zaman zaman da kendisini bu tehlikenin kollarında bulmuÅŸtur.

Bütün bunları tekrar ve tekrar niçin yazıyorum?

Yıl, Türkiye’nin Suriye ile iliÅŸkilerinin tavan yaptığı yıl olan 2010. Bir yandan da Suriye’deki baskı rejimi canlarına tak eden bazı Suriyeli gruplar (bilhassa Suriye Ä°hvanı) bir kıyam için zemin arayışındalar. O günlerde Türkiye Ä°slamcılarının en önemli isimleri o zemini arayan tüm Suriyeli gruplara ÅŸunu dedi: ‘Hayır, bir kıyam için doÄŸru zaman deÄŸil, bir kıyama gerek de yok. Türkiye-Suriye iliÅŸkilerinin olgunlaÅŸtığını siz de görüyorsunuz. Bekleyin ve baskı dönemi yumuÅŸak bir geçiÅŸle halledilsin.’

Bu söylediklerim ‘Suriye bu hale Ä°slamcılar yüzünden geldi’ diyenlere bir ÅŸey ifade etmeyecek biliyorum, ancak yine de söyleyeyim. Suriye’de politik çözümü sonuna kadar kovalayan ve savaÅŸa sonuna kadar karşı çıkan en önemli sosyolojik kitle Ä°slamcılardı. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin de refleksi, Suriye’de savaÅŸsız, karmaÅŸasız bir çözümden yanaydı. Savaşı en çok isteyen ise FETÖ’nün yayın organı Zaman Gazetesi idi.  

Ne ki olmadı. Pekçok baÅŸka etkenle (baÅŸta elbette BeÅŸÅŸar Esed denilen diktatör köpek sayesinde) Suriye’de iÅŸler karıştı. Suriye’de iÅŸler karışınca da Ä°slamcılar kimin tarafını tutacağı konusunda hiçbir şüpheye mahal bırakmayarak tavırlarını netleÅŸtirdiler: ‘Mazlumların tarafı.’

Burada ÅŸunu söylememe müsaade edin. Suriye’de bir savaşı desteklemek Türkiye Ä°slamcılarına yakışmazdı. Onlar da desteklemedi zaten. Ancak bir savaÅŸ çıkınca mazlumların yanında durmamak da yakışmazdı. Onlar da mazlumların yanında durdular zaten.

Åžurası çok önemli: Suriye’de katliamların sürmesini saÄŸlayan en önemli ülke Rusya’dır. Dolayısıyla Rusya’nın yaptığı katliamlara dikkat çekmek, Rusya’nın bu emperyalist hayvanlığının karşısında durmak Türkiye’deki Ä°slamcıların boynunun borcudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Rusya ile anlaÅŸma yapması falan da bu borcu ortadan kaldırmaz. Devletlerin ne yaptığı ayrıdır, insanların tek tek ahlaki borçları ayrıdır. Putin’in Türkiye’ye geldiÄŸi gün Ä°dlib’te Rus bombaları ile çocuklar ölüyorsa, ‘aman ÅŸimdi sesimizi çıkarmayalım’ demez Ä°slamcılar, demeyecekler. Bu Çin için de böyledir, Ä°ran için de böyledir, Ä°srail için de böyledir, Amerika için de böyledir.

Åžu meÅŸum ‘birileri’ kalıbını kullanarak Ä°slamcıları devletin, AK Parti’nin falan yanında durmamakla suçlamaya bayılan medya canavarlarına, ‘Ä°slamcılar kadar taÅŸ düşsün başınıza’ cümlesinin yanı sıra bir cümle daha edeyim: Ä°slamcılar yapısal olarak kalın kafalıdırlar. Esneklikleri sizin gibi olmadığı, olamayacağı için bir günde Amerikan dostu, ertesi gün Rus müttefiki, sonraki gün Ä°ran yanlısı falan olamazlar.

Ha bir de verdikleri desteÄŸi siz dediniz diye vermedikleri gibi, siz istediniz diye de geri çekmezler. Çünkü döndükleri zaman bütün gövdeleriyle dönerler. Anlamıyorsunuz bunu bir türlü. Şımarıklığınızın hadsizliÄŸi bundan…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.