Sosyal Medya

Makale

Danslı bir kutuplaşma hikayesi

Daha önce bazı yerlerde anlattım, yazdım. İlkokulu Ankara'da, Öğretmen Kubilay İlkokulu'nda okudum. Zannediyorum daha sonra kendimi 'İslamcı' olarak tanımlayacak olmamda bu ilkokulun katkısı çok büyüktür.

Büyüktür, çünkü Öğretmen Kubilay'ın ölüm yıldönümü olan her 23 Aralık günü sınıfımızda oluşturulan panoda 'işte vatan millet düşmanı şeriatçılar' diyerek fotoğrafları sergilenen adamların sakallarıyla, sarıklarıyla dedeme, amcama, babama benzediklerini fark ederdim. Bir şeyi daha fark ederdim: 12 Eylül sonrasının o 'ağır Kemalist' eğitimci kadrosu 'kara halk'a bir çeşit tiksintiyle bakıyordu. Eğitilmeye layık olmayan, bir türlü laftan anlamayan bir kitleyle karşı karşıya olduklarını düşünüyorlardı. Caddenin öte tarafından, gecekondu mahallesinden okula gelen bir çocuk olarak saf tutmam gereken tarafın, dahası mecburen yanlarında olmam gereken tarafın 'kara halk' olduğunu hissederdim.

Bugün bile ilkokul günlerim aklıma geldiğinde en belirgin anılarım tırcı bir komşumuzun verdiği İran paraları yüzünden yediğim, okula Gül Çocuk Dergisi götürdüm diye yediğim, öğretmene 'yanlış anlatıyorsunuz, İslam sizin anlattığınız gibi bir din değil' dedim diye yediğim dayaklardır. Bir de tabii, 5. sınıftayken göreve gelen ve bizi Cuma namazında gördüğünde hem başımızı okşayıp hem de 'bir daha gelmeyin sakın, sıkıntı olur' diyen müdürümüz.

Bu 23 Nisan Bayramı'nda sosyal medyada dolaşan o utanç videosunu gördüğümde çocukluk anılarımın bu kısmı sökün etti zihnime.

Belki bu yıla, belki başka bir seneye ait, nerede, hangi okulda çekildiğini bilmediğim utanç videosu şöyle: Bir ilkokul bahçesinde bayram kutlaması yapılıyor. Mini mini birler, çalışkan ikiler bahçede. Hakan Peker'in 'Köylü Güzeli' şarkısı bangır bangır çalıyor. Kutlama alanına altlarında şalvar, üstlerinde köylü yeleği, başlarında yazma bağlı güzelim iki kız çocuğu geliyor. Kutlamayı düzenleyen öğretmen, öğrencilere çılgınlar gibi tempo tutturuyor. Kızlar, önce şalvarlarını çıkartıyorlar. Bu esnada elinde mikrofon da olan öğretmen kendinden geçiyor. Tıpkı bir konser salonunu ateşleyen amigo gibi 'wuuu' benzeri seslerle olanı biteni destekliyor. Kızlar ardından yeleklerini ve yazmalarını da çıkartıyorlar. Kırmızı elbiseleriyle kalıyorlar. Ardından kenarda bekleyen papyonlu, siyah yelekli iki erkek öğrenciyle dans etmeye başlıyorlar. Dans dediysem vals falan değil elbette. Neredeyse oryantal.

Meselenin bir çocuk istismarı olduğunu falan iddia edecek değilim. Böylesi gösterilerin çocuk istismarı olup olmadığını işin ehli isimlere bırakmak gerektiğini düşünüyorum. Doğrusu bu konuda ne söyleyeceklerini de büyük bir merakla bekliyorum.

Benim takıldığım hadise bambaşka. Ezberler üzerinden ve Türk toplumunun yarıdan fazlasını 'tahkir ederek' kutlama yapan bu zihinle ilgili ciddi sorunlarım var. Anneannemin, köydeki bütün akrabalarımın 'yaşam tercihlerini' aşağılamayı marifet saymanın ne modernlikle, ne de Cumhuriyetle ilgisi yok zira.

Burada bir yanlış anlaşılmaya da engel olmam gerekiyor. Ben sadece kendi mahallesinin yaşam tercihlerini savunan biri olmayı reddediyorum. Aynı tahkir dili söz gelimi Alevilere, söz gelimi Kemalistlere, söz gelimi Kürtlere sergilense buna da karşı çıkarım. Ne ki, söz konusu kendi mahallemin aşağılanması olunca buna ekstra duyarlılık göstermem de normal.

Meseleye dönersek… Türk modernleÅŸmesini 'naylon çorap, mini etek' ikilisine hapsedip kendi annesini, babasını, akrabasını aÅŸağılamaktan hunharca zevk alan bu algının Türk toplumuna söyleyecek hiçbir sözü kalmamıştır bence. Bu da son derece normaldir. Çünkü birlikte yaÅŸadığın halkın hassasiyetlerini, duyarlılıklarını hesaba katmazsan o halk da seni hesaba katmaz.

Açıktır ki o gösteriyi izleyen ve annesi, ablası, akrabası o çocukların ilk haline benzeyen öğrencilerin tamamına 'nefret tohumu' ekmekten başka hiçbir halta yaramaz böylesi bir kutlama. Çocukların bayramında 'bazı çocukları' dışarıda tutarak alınamaz.

Ne diyordu Walt Whitman: 'Beni aşağılama. Beni tahkir etme. Beni eğitilmesi gereken biri olarak görmekten vazgeç. Yahut bunları yapmayacaksan 'çok kutuplaştık ya' diyerek vızıklama. Olmaz mı?'

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.