Sosyal Medya

Makale

Kahpe Yeni Dünya

Kalede kırmızı montu, rengarenk ayakkabısıyla on yaşında bir kız var. Defans dörtlüsünde sırasıyla çoraplı erkek çocuk, sarı kırmızı montlu bir baÅŸkası… YeÅŸil ağırlıklı örgü kazağıyla dikkat çeken stopere siyah ayakkabılı ekürisi eÅŸlik ediyor. Orta sahada da, forvette de benzer görünümlü, benzer yaÅŸlarda kızlı-erkekli çocuklar var.

Çocuklar, duvar diplerindeki yerlerini almışlar. Maça çıkmak için bütün hazırlıkları tamam. Çocuklarına çılgınca destek vermek isteyen ebeveynleri de karşı duvar dibinde sıralanmışlar. Yağmur yağma ihtimaline karşı siyah yağmurluklar giymişler üzerlerine. Heyecanla maçın başlamasını bekliyorlar.

Fakat bir terslik var. Hakem düdüğü çalmıyor bir türlü. Maç bir türlü başlamıyor. 'Ne oluyor' diye etrafa bakınıyoruz. Hakem, sert bir sesle, hiç duymak istemediğimiz o gerçek cümleyi yapıştırıyor suratımıza: 'Bilmiyor musunuz yahu, ölüler futbol oynayamaz.'

İşte o zaman anlıyoruz ki, bu rengarenk giysili çocuklarla karşılarındaki yetişkinler gerçekten ölü ve onların ölü olmalarını dünyadaki hemen hiçbir ülke, hiçbir siyasi lider, hiçbir resmi kuruluş, hiçbir insan topluluğu gerçekten önemsemiyor.

Hem zaten on biri çocuk, on dördü yetişkin yirmi beş insanın ölmesinin nasıl bir önemi olabilir ki? Değil mi ki onlar mülteci, değil mi ki onlar uygar dünyaya bir türlü ayak uyduramamış 'öteki'ler, değil mi ki hepsinin adı modern dünya için 'göze alınabilir zayiatlar listesi'nde ve değil mi ki Papa bile bu insanlar için 'bunun adı Arap istilasıdır' cümlesini kurabiliyor; ölsün abi zaten bu insanlar.

Onlar ölsünler ki sıra bize gelsin. Biz ölelim ki sıra Balkanlara gelsin. Balkanlar'daki insanlar ölsünler ki sıra 'tam merkez olmayan' Avrupa'ya gelsin. Polonya'dakinin canı Almanya'dakinden, Almanya'dakinin canı Amerika'dakinden daha ucuz olduğu sürece devam etsin bu döngü. Ta ki dünyada 'ölümüne şaşırabileceğimiz' insan kalmasın.

Başbakanken iki uçak dolusu insanla Somali'ye adeta çıkartma yapan ve bütün dünyanın ilgisini bu makus talihli ülkeye çevirmeyi başaran Recep Tayyip Erdoğan'a Somali Cumhurbaşkanı'nın kurduğu bir cümleyi hatırlatayım size: 'Siz gelmeden önce Somali'de hasta olan birinin başında sadece Azrail beklerdi.'

Elli kez dile getirdim, elli birincisini de kurayım aynı cümlenin: Şu anda dünyanın tek gerçek ötekisi başta Müslümanlar olmak üzere bütün mazlum halklardır. Modern dünya, bu halkların gelecekte ne olacağına çoktan karar vermiş durumdadır. Ve bu karar 'yok olmalılar ki, dünya bizim açımızdan yaşanabilir bir yer olmaya devam etsin' cümlesinden başka bir cümle değildir.

Yeni kolonyalizmin peşine takılıp 'modern dünyanın kazanımları, gelişmişlik, bizde böyle değil' falan diye zırvalayanların tek istedikleri bu 'Kahpe Yeni Dünya'da tek kişilik bir koltuk bulabilme hayalidir. Daha fazlası değil.

O çok modern dünya, denizde boğulmayıp kendisine ulaşmayı başarabilen çocuklara neler yapıyor biliyor musunuz? Fransa'nın Calais kentinde kurulu kampta tecavüze uğrayan 14-17 yaş arasındaki erkek çocuk sayısı şimdilik yedi. Kim tecavüz ediyor peki bu çocuklara? Duyarlılıkları aşırı gelişmiş Fransız polisleriyle askerleri.

Ey yurdumun anti-emperyalistleri, Kemalistleri, solcuları falan... Şimdi size hiç hoşunuza gitmeyecek bir şey söyleyeceğim. Dünyanın bütün mazlum halkları için hâlihazırdaki en etkili söylemsel muhalefet cümlesi 'dünya beşten büyüktür' cümlesidir. Eh. Sizin adınıza çok üzgünüm. Bu cümleyi de 'Uzun Adam' kuruyor değil mi?

Ya da siz boş verin bu ayakları. İyisi mi, namlı anti-emperyalist Ayşe Arman'ın bir sonraki konferansına gidin. Size 'şeriat kaldırıldı da kadınlar baskıdan kurtuldu' cümlesini kursun. Böylelikle, o eşsiz ezberinizle yaşamaya devam edebilirsiniz. O on bir çocuğu gördükten sonra yaşamaya devam edecek motivasyonunuz kalırsa tabii.



Ne diyordu Pol Pot: 'Modernleşmeyeni kesecen yeğenim. Yola modernleşenlerle devam edecen. Dünyamızın kurtuluşu burada gizli diyorum da inanmıyorsun bana. Ayrıca bence de şeriat kaldırıldı da kadınlar baskıdan kurtuldu.'

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.