Sosyal Medya

Makale

Çeşme muhafazakârlığı

BaÅŸlıktaki muhafazakâr lafzını okuyup da 'hah, yazar burada Amerika'yı yeniden keÅŸfetmiÅŸ' deme. Ayrıca 'Amerika'yı keÅŸfetmek' diye bir ÅŸey yoktur. Amerika kıtası oradaydı hep. Adi sömürgeciler kıtaya ayak basınca bunun adını 'keÅŸif' koydular. Biz de, dünyanın geri kalanıyla birlikte bu dolmayı yuttuk.

Hayır. Muhafazakârlığın Türkiye'de ne denli 'yanlış' bir politik tanımlama olarak kullanıldığından bahsetmeyeceÄŸim. Birinci sınıf muhafazakârlığın aslında Kemalist geleneÄŸin ta kendisi olduÄŸu daha önce on bin kere falan yazıldı. DeÄŸiÅŸim istememe bahsinde yani.

Ben, daha çok kelimenin son 12 yılda hemen herkesin aÄŸzına pelesenk olan 'sosyolojik karşılığı' ile ilgiliyim. 'Verili deÄŸerlerin korunup kollanması' fikrine bayılan muhafazakârlarla boÄŸuÅŸmayı deneyeceÄŸim anlayacağınız.

Åžöyle tanımlıyor deÄŸil mi abimiz/ablamız muhafazakârlığı: 'Bizi biz yapan deÄŸerlere baÄŸlı, onları koruma fikrine inanmış, dahası koruma iddiasında olan, ecdadın yapıp ettikleriyle gurur duyan insan teki.'

Nerde yapıyor bu tanımlamayı ortalama bir muhafazakâr? Bir medrese iken çay bahçesine dönüÅŸtürülmüÅŸ ve böylelikle 'korunmuÅŸ' bir ecdat yadigârında nargile çekiÅŸtirirken. Ya da gazete bayiine dönüÅŸtürülmüÅŸ muhteÅŸem bir sebilin tam önünde arkadaşıyla yarenlik ederken.

Soru ÅŸu: Ä°stanbul'da musluÄŸunu çevirdiÄŸinizde suyu akan herhangi bir tarihi çeÅŸmeyi en son ne zaman gördünüz? Peki, bunu kendisine dert edinen herhangi birini, herhangi bir yerel yöneticiyi, herhangi bir bakanı?

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.