Kesin olarak diyebilirim ki; bizim her birimizin onun şahsiyetini sıhhate kavuşturma, hayatını değiştirme, ayaklarını sağlama bastırma ve eline gerçek gücü verme yolunda gayret payımız olursa, dünya onunla mücadeleden de vazgeçecektir; zira dünya, insan ve toprak, servet ve menfaatler olarak ona sahip olmak için (bunu umduğu için) mücadele etmektedir.
Birkaç gün önce bazı dostların daveti üzerine kayıt dışı bir sohbet meclisine katıldık. Mecliste ciddi ilmî-felsefî alt yapı gerektiren bazı dinî meselelerden bahis açıldı. Derken,
“Demek ki insan Rönesans’tan beri beş duyunun hudutları içine hapsedilmiştir. Bugün inkâr edilmesi imkânsız birçok telepati vakalarını biliyoruz. Telepatinin ve mâzi ile istikbâli gör
Okur-yazar Müslümanların ilâhiyat tahsili görmemiş olanlarından bazıları kendi ilim dallarının, eğitim ve kültür çevrelerinin tesiriyle dine, haddini aşan akılla yaklaşırlar, Kur’a
‘Râina’ ve ‘unzurna’ kelimelerinin her ikisi de; bizi de gözet gibi bir anlama gelir. Yahudiler Resulüllah’a karşı ‘râina’ kelimesini ağızlarını yamultup, ‘a bizim çobanımız, ya d
Bilgi, kültür ve beyan konularındaki okumalarımdan şu ana kadar edindiğim aciz ve muhtemeldir ki eksik tecrübem şudur: Hiçbir düşünce, hiçbir kültür ve medeniyet, özellikle de hiçbir
“Mûsıkî veya müzik (semâ’, ğınâ) kadın veya erkek tarafından ses ve âlet (çalgı) ile icrâ edilen malûm san’atın bütün şubelerine şâmildir. İslâmî hüküm bakımından bu şu
Devletlerin tekelinde ve kontrolünde olan çoğu karşılıksız paralar bile büyük haksız kazançlara ve kayıplara alet oluyor iken bu sanal paranın daha fazlasına alet olabileceği apaçık o
Mustafa Sabri Efendi’nin adının Tokat’ta verildiği imam hatip lisesinden kaldırılmasına iki türlü tepki verildi. Kararı alkışlayanlar onun “hain bir şeriatçı yobaz” olduğunu söyle
İslâm yalnızca ibadeti ve ahireti anlatmaz, müminlerin dünya hayatında riayet edecekleri bazı kaideler de koyar ve buyruklar da verir. Buradan hareketle kimse, meselâ ibadet alanını kasteder
İslam dünyası “parlamento”yu ödünç almış olsa da içini boşaltarak onu anlamsızlaştırmış, kurgusunu bozarak onu ruhsuz ve cansız bir yapıya dönüştürmüş, onu sanki varmış gör
Dünyada Müslümanların üzerinde emeği olan ender şahsiyetlerden biriydi. İslam âlemin birliğine çok önem verirdi. Mezhep ve ırk taassubuna kapılmadan Müslümanların birliğinin tesisi i
Mümtaz Turhan, Ali Fuad Başgil, Osman Turan gibi düşünürlerimiz “kültür değişimi” maceramızı tahlil eden yazılarında şu teşhisi yapmışlardı: “Biz Batı’nın cevherini değil, c�
Bundan sonra “katılım sigortacılığı” diyeceğimiz bu sigorta şeklinde sigortaya dahil kişiler bir fona para yatırıyorlar; bu fonu vekil bir tüzel kişilik (şirket veya kooperatif) yönet
İsraf ise her ne kadar göreceli olsa da en zenginimizden en yoksulumuza kadar kendi durumu içinde ve durumuna göre israfın bulunduğu bir gerçek.
“Hayır, inanmıyorum,” diye bağırdım adeta, “Siz Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı olamazsınız!” Hoyratlığıma karşı nezaketiyle “Niye ki?” diye sordu sakince. Tebessümü daha da