Sosyal Medya

Makale

Muharrem ölür, kalan sağlar bizimdir!

Herhalde 13 yaşında falan olmalıyım. Bir ÅŸubat günü... Bir akrabamızın oÄŸlunun düÄŸünü için, babamın otobüsü ile Yozgat'ın bir köyüne gittik. Hava buz gibi, yollar karlı.

Babam, yılların otobüsçüsü... DüÄŸün alayına, 'bu gece köyde kalırsak yollar kardan kapanır, burada mahsur kalırız, bir an önce yola çıkmak lazım' dese de, ne kız tarafına ne de akrabalarımıza laf anlatabildi.

Sabah yola düÅŸtük. 10-12 kilometre gittik gitmedik, saplandık kaldık. Otobüs hareket etmiyor, köye yürüyerek dönme ihtimalimiz yok. 'Mahsur kalma' duygusunu iliklerimize kadar hissettiÄŸimiz bir an. Babam, otobüsteki herkese 'sakin olun, 24 saat kaloriferleri çalıştırmaya yetecek kadar mazot var' dedi; ama bu paniÄŸi biraz daha artırdı: 'Ya 24 saatte bizi kurtaramazlarsa.'

Otobüsten iki akraba sıkıca giyindi. Yürüye yürüye ilçeye inip kar aracı getirmeye gittiler. Biz, otobüsü güçlükle çevirip köye döndük. Bir gece daha kaldık orada. Ertesi sabah, kar aracı gelip yolları açtı. Böylece 'mahsur kalma' öykümüz tamamlanmış oldu.

Ne zaman bir 'kar sebebiyle mahsur kalma' olayı duysam hep o gün gelir aklıma. 'Ya otobüsü döndüremeseydik, ya akrabalarımız yollarını kaybetselerdi?' ÇocukluÄŸum sızlar anlayacağınız.

Bu, burada bir dursun.

Haber Van'dan: '3 yaşındaki Muharrem TaÅŸ, kar nedeniyle hastaneye götürülemedi ve hayatını kaybetti.'

Çeli mezrasında yaşıyormuÅŸ Muharrem. O gün, saat 17:00'de baÅŸlamış öksürmeye. Muharrem'in babası, bir saat sonra Yalınca köyündeki akrabasını aramış. 'Karakolu ara' demiÅŸ, 'ya yolu açsınlar, ya helikopter yollasınlar; çocuÄŸun durumu iyi deÄŸil.' Karakol 'bekleyin' demiÅŸ. BeklemiÅŸler. Kimse gelmemiÅŸ. Tekrar aramışlar. Gene 'bekleyin' denmiÅŸ. Gene beklemiÅŸler. Gene kimse gelmemiÅŸ. Saat 02:00 gibi Muharrem, babasının kucağından cennete gitmiÅŸ.

Åžimdi bir dakikalığına kendinizi Muharrem'in annesi ya da babası yerine koyun. Bir taraftan evladınızı kaybetmiÅŸsiniz, bir taraftan da bundan sonraki hayatınızda hep o kahredici 'belki' ÅŸüphesiyle yaÅŸamak zorundasınız. 'Yollar açılsaydı belki', 'helikopter gelseydi belki', 'birileri bizi ciddiye alsaydı belki.'

Şu, 'birileri bizi ciddiye alsaydı belki' meselesinde bir duralım.

Van Valisi Aydın Nezih DoÄŸan, Muharrem'in ölümünün ardından bir açıklama yaptı. Diyor ki: 'Bizim çaÄŸrı merkezimize 4 milyon 300 bin çaÄŸrı geliyor, bunların sadece 49 bini doÄŸru çaÄŸrı. Bir ÅŸubat tarihinde yapılan 15 bin çaÄŸrınınsa sadece 141 tanesi doÄŸru. Elbette bu tip bir durumun bahanesi olmaz bunlar. Ama bu konuda yurttaÅŸlarımızın daha dikkatli davranmasını bekliyoruz.'

Hiç lafı kıvırmaya, evirip çevirmeye gerek yok. Muharrem'in vebali devletin boynunadır. Helikopter ambulansların, askeri helikopterlerin, kar kürüme makinelerinin, hatta karda gidebilen paletli araçların olduÄŸu bir bölgede Muharrem'i 'kaderine terk etmek' neresinden bakarsanız bakın ahmakçadır.

Buna ben, 'devlet ahmaklığı' adını veriyorum. Devlet dediÄŸin ihmal eder, devlet dediÄŸin önemsemez, devlet dediÄŸin olabildiÄŸince geciktirir. Ve bunun, devleti kimin yönettiÄŸi ile neredeyse hiç ilgisi yoktur. Devlet, dünyanın en hantal yaratığı olarak oturur oturduÄŸu yerde. Yerinden milim kıpırdamaz. Bıçak soksanız iÅŸlemez.

Peki, 'devlet' dediÄŸin bu olmaz olası mekanizma neye yarar? Gelen çaÄŸrıyı hızla deÄŸerlendirip, yanlış mı doÄŸru mu olduÄŸunu anlamaya ve harekete geçmeye yaramadığı belli.

Birlikte düÅŸünelim.

Muhtemelen karakolda telefonu cevaplayan insan teki 'bu da diÄŸerleri gibi asılsızdır' diye düÅŸünüp kimseye haber vermediÄŸi için yetiÅŸtirilemedi Muharrem hastaneye. Hatta belki karakol, karayollarını aradı. O esnada çok önemli bir piÅŸti partisinin tam ortasında olan karayolları yetkilisi 'ÅŸimdi komutan, söylediÄŸin köy bilmem kaç kilometre yol. Gecenin bu saati ekipler de izinli. Yarın sabah bir bakarız. Bir ÅŸey olmaz' dedi. Yok yok, günahını almayalım. Belki de karayolları yetkilisi, derhal ekipleri aradı. Ekip başı, gecenin bir vakti yola çıkmak istemediÄŸinden 'arıza yaptı müdürüm kar kürüme aracı. En az 4-5 saat sürer tamiri' dedi. Belki de karakol Muharrem'in ailesine bu yüzden 'bekleyin' dedi.

Efendiler! Devlet dediÄŸiniz, sürekli ve her durumda 'Muharrem ölür, kalan saÄŸlar bizimdir' diyen ÅŸefkatsiz bir mekanizmadır.

Olayda ihmali olduÄŸunu düÅŸündüÄŸü kurumlar hakkında suç duyurusunda bulunmuÅŸ Muharrem'in babası. Aranızda, bu davadan herhangi bir somut sonuç çıkabileceÄŸi umudunu taşıyan var mı?

Otobüsü döndürme iÅŸi devletin deÄŸil, hep milletin uhdesindedir. Bu böyledir ve maalesef deÄŸiÅŸtirilmesi teklif dahi edilemeyecektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.