Sosyal Medya

Makale

Tarihin sıfır noktası: Urfa

Urfa'daydım hafta sonu. Anadolu Yazarlar Birliği tarafından bu yıl beşincisi düzenlenen Balıklıgöl Şiir Akşamı etkinliklerine katıldım. 'Tarihin sıfır noktası'nda, sırtımızı Balıklıgöl'e dayayarak şiir okumak anlatılmaz bir duyguydu.

Daha önce de pek çok gitmiştim bu güzel şehre. Bu son seyahatimle birlikte bir yazı yazmak şart oldu.

Urfa, her bakımdan müthiş bir şehir... Tarihi eser zenginliği, musiki birikimi, kültürel geçişkenliği, şehir kültürü, çarşıları... Gezmeye doyamıyor, her köşede bir şahane sürprizle karşılaşıyorsunuz.

Urfa'nın 'büyükşehir' olduktan sonra kurulan ilçesi Eyyübiye'nin konuğu idik. Eyyübiye, henüz kendi sınırları içerisinde bir belediye binasına sahip değil. Fakat işte, Türkiye'nin çeşitli illerinden ve yurt dışından Urfa'ya gelen 20'yi aşkın şairi ağırlama ve Balıklıgöl Şiir Akşamı etkinliğine destek olma konusunda hiç tereddüt etmemiş Başkan Mehmet Ekinci. Bunun basit bir sebebi var: Başkan şiiri seviyor ve 'sosyal olanla daha çok ilgilenen' bir ilçe hayal ediyor. Doğrusu da budur elbette. Zira Eyyübiye, Balıklıgöl ve civarı da dahil olmak üzere Urfa merkezindeki tüm tarihi eserlerin yer aldığı bir ilçe. Bu yanıyla 'tarihi-kültürel miras belediyeciliği' yapmak için Türkiye'deki en zengin ilçelerden biri, belki de birincisi. Umuyorum ki gelecek yıllarda çok daha iyi etkinlikler düzenleyecek Eyyübiye ve biz, bu 'tarihe gömülü' ilçenin adını daha çok duyacağız.

Gelelim Urfa notlarına...

Dinler tarihini, antropolojiyi ve sanat tarihini kökünden değiştiren Göbeklitepe kazı alanına gittim. 11.500 sene önce 'nizami' bir ibadethanenin var olduğunu gösteriyor bize Göbeklitepe. Bu yanıyla 'Tanrı fikrinin' çok daha geç ortaya çıktığını savunan antropolojiyi ve dinler tarihini madara ediyor. 'Avcı-toplayıcı' dönemde bu kadar gelişmiş bir ibadethanenin var olması modern bilim çevrelerinde hatırı sayılır bir şaşkınlıkla karşılandı. Diğer yandan, ibadethanedeki tasvir ve resimlerin de sanat tarihini zor durumda bıraktığını söyleyelim. Çünkü Göbeklitepe'yi gezen herkes 'ilkel resim yoktur' cümlesiyle ayrılıyor oradan. Doğrusu, özellikle dinler tarihi çalışan ilahiyat hocalarımızın burası hakkında mutlaka çalışmalar yapması gerekiyor. Zira 11.500 yıllık bu ibadethane bize, 'sonuncu Adem'in ilk kuşaktan evlatları burada mıydı' sorusunu sordurttu.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.