Sosyal Medya

Makale

Emperyalizm, gerici solculuk ve eski Türkiye

Yazıyı yazmak üzere bilgisayarın başına oturduğum dakikalarda memleketimizin en saygın üniversitelerinden biri olan Bilkent Üniversitesi'nde Sosyalist Düşünce Topluluğu'nun düzenlediği bir program başlamak üzereydi. 'Emperyalizm, Gericilik ve Yeni Türkiye - Sol Ne Yapmalı?' konulu bu programın katılımcısı Birgün Gazetesi yazarı Fatih Yaşlı.

Adı geçen topluluğun ilgili programı tanıtmak için öğrencilere Bilkent Üniversitesi resmi duyuru sistemi üzerinden ulaştırdığı ilan metni aynen şöyle: 'BirGün Gazetesi yazarı ve akademisyen Yrd. Doç. Dr. Fatih Yaşlı'nın katılımıyla gerçekleştireceğimiz söyleşiye bütün Bilkentliler davetlidir! -Emperyalizmin IŞİD eliyle kana buladığı Ortadoğu ve Suriye'de işlerin tersine dönmesi mümkün mü? -IŞİD'in Paris'te düzenlediği saldırılar gericilik-emperyalizm ittifakı ile çelişiyor mu? -AKP ve Saray, Suriye'de ve ülkemizde IŞİD'i ne zamana kadar besleyebilir? -Ülkemizde ve Ortadoğu'da gericiliğin ve emperyalizmin yenilmesi için sol ne yapmalı?'

Solun yaklaşık bin yıldır biriktirdiği ezberlerin tekrarlandığı, 'bu gericiler sürekli emperyalizmle ittifak halindeler de niçin emperyalizm biz dururken sürekli bu gericileri öldürüyor' sorusunun bir kez olsun sorulmadığı, şahane bir kafa konforuyla İran ve Rusya'nın tezlerinin antiemperyalizm gibi pazarlandığı bu türden bir toplantının bence mala-davara zararı yok. Yapsınlar, konuşsunlar elbette. Memlekette ifade özgürlüğü var. AKP ve sarayın IŞİD'i beslediğine de inansınlar. Bununla ilgili de bir sorunum yok.

Çok temel bir soru soracağım. Bu programın ilanının 'resmi duyuru sistemi' üzerinden yapılmasına olanak sağlayan Bilkent Üniversitesi yönetimi, aynı imkânı mesela benim katılacağım bir programda da sağlar mı?

Hadi biraz eÄŸlenelim.
Bilkent Ãœniversitesi Ä°slami Düşünce TopluluÄŸu beni okullarına davet etsin. Bu topluluktan arkadaÅŸlar da benim katılacağım programı 'resmi duyuru sistemi' üzerinden ÅŸu cümlelerle ilan etsin: 'Emperyalizm, Gerici Solculuk ve Eski Türkiye - Müslümanlar ne yapmalı isimli programa davetlisiniz! Yeni Åžafak Gazetesi yazarı Ä°smail Kılıçarslan'ın katılacağı programda ÅŸu konular ele alınacaktır. -Gencecik çocuklara savcımızı ÅŸehit ettiren solcular niçin bu kadar gerici? -Türkiye'deki sol yapılanma, aÅŸağılık diktatör Esed'in Nusayri kasaplarını daha ne zamana kadar besleyip koruyacak? -Suriye rejiminin Åžam'da, Halep'te, Humus'ta attığı varil bombaları solcu-Baas ittifakı için niçin sorun teÅŸkil etmiyor? –Ãœlkemizde ve OrtadoÄŸu'da sol gericiliÄŸin ve Rusya-Ä°ran emperyalizminin yenilmesi için Müslümanlar ne yapmalı?'

Ben ve bir grup arkadaşım kendimizi 'kültürel iktidar' diye paralarken tam olarak bundan söz ediyoruz işte. Bilkent Üniversitesi, solcularla tam bir uzlaşma ve ittifak içerisinde yukarıdaki programı duyurur da, benim bu programımı kesinlikle duyurmaz. Zaten duyurmamalıdır da. Ne benim programımı, ne de solcularınkini. Çünkü üniversitede yapılacak bir program böylesi rezil bir şekilde duyurulmaz, duyurulmamalıdır.

Sürekli 'kutuplaştık, uzlaşmamız lazım' diyen koroya bir kez daha seslenmek isterim. Ben hem vallahi hem billahi bu kafadaki adamlarla uzlaşmak istemediğim gibi, onlarla fena halde kutuplaşmak da istiyorum artık. Kendi iktidar alanlarında durmaksızın bir 'hakaret düzlemi' oluşturup sonra da 'ama uzlaşsak ne güzel olur' demelerinden hem bıktım hem usandım. Ben o üniversitede okuyan ve oyunu AK Parti'ye veren, Recep Tayyip Erdoğan'ı seven bir öğrenci olsam bir programın duyurusunun böylesi kırıcı, böylesi hakaret dolu bir üslupla yapılmasına izin veren okul yönetiminden en azından tiksinirim.

O yüzden kutuplaşalım canım kardeşim. Memleketi 80 yıldır tek kutuptan yönetmeniz, dilediğiniz gibi hakaret edip dilediğiniz gibi hareket etmeniz artık yeter. Uzlaşmak istiyorsanız önce 'eşit insanlar' olduğumuz konusunda uzlaşalım. Ne sen üstün ırksın ne ben bir Yahudi. Bunu bir kabul edelim, gerisi gelecektir inşallah.

Ne diyordu Beckenbauer: 'Uzlaşmak isteyen insan önce şu çatal dilinden kurtulacak evlat. Önce şu üstenci bakıştan kurtulacak. Bundan gayrısı hikâyedir.'

NOT: Geçen hafta bu gün Yeni Åžafak'ta yayınlanan 'Bayırbucak'ın çocuklarıyla…' baÅŸlıklı yazımda Fehim TaÅŸtekin'e ait olduÄŸunu yazdığım bir paragraf TaÅŸtekin'e deÄŸil, Suriyeli bir ÅŸebbihaya ait imiÅŸ. Düzeltir, özür dilerim. Umarım, ÅŸebbihaların resmi sözcülüğünü yapmayı gazetecilik sayanlar da bu hatalarını düzeltip Suriye'de ölen mazlumlardan özür diler günün birinde.'

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.