Sosyal Medya

Makale

21 Åžubat: Palahniuk ve Malcolm birader

21 Şubat 1965. Yeni aldığı ismiyle El Hac Malik El Şahbaz, yani Malcolm X, Manhattan'da, Audubon konferans salonunda bir konuşma yapmaya hazırlanıyor. Salonda 'ellerini cebimden çek zenci' diye bağırıyor biri. Küçük bir karışıklık yaşanıyor ve sahneye doğru üç kişi ateş açmaya başlıyor. Malcolm, götürüldüğü hastanede bütün çabalara rağmen kurtarılamıyor ve saat 15:30'da kutlu bir şehadete kanat açıyor.

Ergen bir suçludan siyah ırkın üstünlüğüne inanan İslam Ümmeti'nin bir üyesi olmaya, 20. yüzyıl Amerika'sının en ateşli hatiplerinden biri haline gelmekten hacca giden, bütün İslam ülkelerini dolaşan, insanların ve Müslümanların eşitliğine ve haklarına inanan bir kanaat önderi olmaya değin o denli çok şey sığdırmıştır ki 40 yıllık ömrüne.

Malcolm'ı bir doğa olayına benzetecek olsak seçeceğimiz kelime şüphe yok ki fırtına olurdu. İslam Ümmeti'ndeki yükselişi çok hızlı, ırkının çektiği eziyetleri dile getirme biçimi olağanüstü etkili idi.

Malcolm'ın Elijah Muhammed'in liderlik ettiği İslam Ümmeti'ne katıldığı andan itibaren ateşli bir sistem karşıtı olduğuna şüphe yok. Muhalif tavrından bir an olsun vazgeçmeyen, bulduğu her fırsatta Amerikan rüyasını zayıflatan, sistemi bütünüyle yıkmaktan yana bir devrimci o. Ancak bu hususiyetlerinde eksik, eksiltili bir yan var: Bütün hikâyesini bir ırkın üzerinden kurguluyor, böylelikle muhalefetini sahici bir muhalefet olmaktan çıkıp adeta 'çakma' bir çizgiye ilerletiyordu.

1960'lı yıllarla birlikte başlayan 'İslam Ümmeti'ni sorgulama süreci', 1963 yılına gelindiğinde bir ayrılıkla sonuçlandı. Bu noktadan inançlarını bütünüyle gözden geçirerek hakiki bir Müslüman haline geldi.

FBI, CIA ya da Ä°slam Ãœmmeti… Suikastı kim gerçekleÅŸtirmiÅŸ olursa olsun Malcolm'ın ÅŸehit ediliÅŸinde sistem karşıtlığını ve muhalefetini 'çakma' durumdan 'hakiki' duruma geçirmiÅŸ olması yatıyor. Kendi 'cici' muhalifini oluÅŸturmaya bayılan ve sistemini bu sayede garanti altına alan Amerika, hakiki muhaliflere karşı hep acımasız olmuÅŸtur.

Bu noktayı niçin vurguluyorum? Anlatayım.

Malcolm X'in şehadet gününde Washington yakınlarında bir çiftlikte mütevazı bir doğum günü kutlaması vardı. Ebeveynleri, Görünmez Canavarlar'ı, Dövüş Kulübü'nü, Gösteri Peygamberi'ni yazarak Amerikan sistemine ve topyekûn kapitalist düzeneğe yöneltilmiş en esaslı edebi itirazlardan birini gerçekleştirecek olan oğulları Chuck'ın üçüncü yaşını kutluyorlardı.

Üniversiteden sonra işçi sınıfının asil bir temsilcisi oldu Chuck. 30'lu yaşlara kadar bir fabrikanın montaj hattında çalıştı. İlk kitabı Görünmez Canavarlar, yayıncılar tarafından hiç ilgi görmedi. Ardından yazdığı Dövüş Kulübü öyle olmadı ama. Bu tuhaf, şizofreni dolu, sisteme nanik yapan roman kısa sürede bir başyapıt olarak geçti edebiyat tarihine. Amerika'nın 'sistem' dediği her şeyle alay eden üslubuyla Palahniuk 'işte hakiki bir muhalif yazar' cümleleriyle karşılandı. Kitabın filmi çekildi. Romanın ana karakteri Tyler Durden 'dünya sistemine itiraz eden' nice insanın sosyal medya biyografisini süsledi. Adeta bir idol haline geldi.

Sonra ne mi oldu? Amerikan yayıncılık sistemi, bir olağanüstü kabiliyetli yazarı daha 'ehlileştirmeyi' başardı elbette. 2001'den itibaren 'nasılsa her yazdığın okunuyor' ketenperesine düşürülen Chuck, 'her yıla bir kitap kampanyası' başlattı. Kitapları çok satıyordu elbette. Ancak hem edebi gücü hem de sisteme karşı geliştirdiği o bıçak gibi keskin itirazlar geri çekiliyordu.

Denebilir ki, hayatına 'çakma bir muhalif' olarak baÅŸlayıp sonunda 'hakiki bir devrimci' olmayı bilmiÅŸ Malcolm'ın aksine hayatına 'hakiki bir devrimci' olarak baÅŸlayan Chuck birinci sınıf bir 'cici muhalif' haline geldi sonunda. Seviyoruz kendisini. Bundan sonra da ne yazsa okuyacağız elbette, ancak kendisini bir çek defterine kurban verdiÄŸimizi bilerek…

Eh. Dünyanın sistemi böyle iÅŸte… Kendisine esastan itiraz eden herkesin defterini bir suikast ile ortadan kaldırma baÅŸarısını hemen her seferinde gösteriyor. Malcolm'a kurÅŸun, Palahniuk'a kalınca bir çek defteri, Christopher Nolan'a bir Batman yönetmenliÄŸi düşüyor.

Neticede herkesten Kurt Vonnegut olmasını beklemek de haksızlık olurdu galiba.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.