Sosyal Medya

Makale

Apo ölmüş Ersin abi

Aslında Ermenek'teki maden kazasıyla ilgili yazacaktım bugün. Kaza ile kader kavramları üzerinden ilerleyecektim. Ermenek'te yaÅŸanan hadisenin hem kaza hem kader olduÄŸunu söyleyecektim. Böyle anlarda bazı koca koca adamlar 'bu kader deÄŸil' diyorlar biliyorsunuz. Hayır efendim. Bir Müslüman zihin için Ermenek'teki madende yaÅŸanan olay hem kaza hem de kaderdir. Ancak ÅŸuraya dikkat: Bir ÅŸeyin kaza ve kader olması, o ÅŸeyin aynı zamanda ağır ihmal sonucu olduÄŸu gerçeÄŸini deÄŸiÅŸtirmez.

Müslüman zihin, olan biten her ÅŸeyin kader üzre tecelli etiÄŸini kabul eden zihindir. Dolayısıyla madendeki iÅŸ güvenliÄŸi tedbirlerini almanız ya da almamanız da 'kader'dir. Hiçbir tedbir almayıp 'kader böyle imiÅŸ' demek sizi asla sorumluluktan kurtarmaz. Zira kader, suçu rahatça üzerine atıp kurtulabileceÄŸiniz bir günah keçisi deÄŸildir. Bunu söylediÄŸinizde 'kaderci' olursunuz ki kadercilik ifrattır.

Ezcümle 'kader böyle imiÅŸ ne gelir elden' demek yerine 'elden gelen her ÅŸeyi yapmak' lazım gelir. Türkiye'deki iÅŸ kazaları konusundaki kaderin baÅŸka türlü tecelli etmesini saÄŸlamak büyük oranda elimizdedir. Bütün tedbirleri dünya standartlarında alırsanız -ÅŸüphesiz en doÄŸrusunu Allah bilir- kazaların azaldığını, kaderin tecellisinin deÄŸiÅŸtiÄŸini de görürsünüz. Tedbir almaya 'iÅŸçilerini köle olarak gören adi kapitalistleri' hizaya getirme odaklı olarak baÅŸlansa artık. Zira bu tedbirsizlikle daha çok ocak sönecek, daha çok canımız yanacak.

Gelelim, yazının başlığına.

29 Ekim günü, tatili de fırsat bilip, üniversite yıllarında aynı öÄŸrenci evinde kaldığımız arkadaÅŸlarla hasret gidermek için Ä°zmit'te buluÅŸtuk. Ä°ÅŸ hayatımız, siyaset, sosyoloji, Ä°slamcılık, eski anılarımız derken neredeyse 10 saat 'yarenlik' ettik. En çok da Kocaeli Üniversitesi'nin rektörlük seçimleri konuÅŸuldu. Malum, 'ben köÅŸkün adayıyım' diye ortalarda dolaÅŸan ve seçimlerde en yüksek oyu alan adayın 'kripto paralel' olduÄŸuna dair çok ciddi iddialar bir süredir hem yerel hem de ulusal basında haber oluyor.

Biz tatlı tatlı sohbetimizi ederken telefonuma bir mesaj düÅŸtü. Daha önce bana erkenden ulaÅŸtırdığı haberlerin hiçbiri 'yalan' çıkmayan bir kaynağım 'abi, Apo ölmüÅŸ' diyordu. Apo ölmüÅŸ. Hem de Cumhuriyet Bayramı gününde. Hem de koÄŸuÅŸunda kendini asarak.

Hemen gazetedeki kadim dostum Ersin Çelik'i aradım. 'Apo ölmüÅŸ Ersin abi; beni ÅŸu ana kadar hiç yanıltmayan bir kaynağım verdi haberi, bi sor soruÅŸtur istersen' dedim. Bu esnada masadaki herkesin eli akıllı telefonlarında... Ne sosyal medyada, ne haber sitelerinde... Hiç birinde bir bilgi yok. Bu, bizim açımızdan durumu daha da vahim hale getirdi. 'Acaba doÄŸru mu, ya öldüyse' üzerinden konuÅŸmaya baÅŸladık haliyle.

Cenazenin nasıl kaldırılacağı, yarın sokakların ne halde olacağı gibi meselelerde epeyce fikir ayrılığı yaÅŸadık. Ancak fikir ayrılığı yaÅŸamadığımız ve üzerinde ittifak ettiÄŸimiz bir cümle vardı: 'Apo öldüyse çözüm süreci bitti.'

Åžimdi bu cümlede duralım ve meselenin adını koyalım: 'Apo öldüyse çözüm süreci bitti' cümlesi, her fırsatta 'Kürtlerin yegâne temsilcisi biziz' diyen malum siyasi yapı için bir utanç cümlesidir. Çünkü 'aÅŸağı yukarı Türkiye ortalamasını temsil eden' bir masada, çözüm sürecinin sadece Apo tarafından istenip yürütüldüÄŸüne dair bir algı oluÅŸmuÅŸ iÅŸte. Daha doÄŸrusu, çözüm sürecinin sadece Apo'ya baÄŸlı olduÄŸu algısı.

Ä°ÅŸin bence daha da vahim yanı, bu algının deÄŸiÅŸtirilmesi için hiçbir ÅŸeyin yapılmıyor olması. Sanki 'Serok Apo öyle istedi diye bu tiyatroda rol alan aktörleriz' diyor birileri. Bu adamların gerçekten çözüm sürecinin devam etmesini istediklerine dair bir veri bulmakta zorlanıyoruz son zamanlarda. Yaptıkları çaÄŸrılara, boÅŸalttıkları terlere, kaleme aldıkları yazılara bakınca maalesef böyle bu... Hele bir 'Türkiye'nin tüm sekülerleri birleÅŸin' yazısı var ki evlerden ırak. Tabii, Hatip Dicle ve Altan Tan'ın gayretlerini yabana atmayalım, ancak bu iki isimle çözüm sürecine bahar gelmeyeceÄŸi aÅŸikar.

Bütün unsurlarıyla Kürt siyasetinin ve Kürt STK'larının çözüm süreci için aktif inisiyatifi göze almaları gerekiyor. BaÅŸka türlü iÅŸimiz çok zor.

Plağın diÄŸer tarafı, yani AK Parti cephesi de son derece önemli tabii. Åžu güvenlikçi eski Türkiye dilini bir kenara bırakıp çözüm sürecinin parti marti, iktidar miktidar iÅŸi olmadığını; meselenin memleketin selameti için kilit önemde bir mesele olduÄŸunu en başından ve usanmadan toplumun bütün kesimlerine bir kez daha, bir kez daha, bir kez daha anlatmak gerekiyor. Ve elbette, 90 yıllık tasallutun 3 yılda çözülmeyeceÄŸini, çözüm sürecinin daha yolun başında olduÄŸunu da.

Ne diyordu Kafka: 'MeÄŸersem Apo ölmemiÅŸ yeÄŸenim. Bazı sivri zekalı sosyal medya kullanıcıları eÄŸlence olsun diye yaymışlar haberi. Hay ben böyle eÄŸlence iÅŸinin içine...'

YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.