Sosyal Medya

Makale

Ben de tam bilemiyorum valla

Bir iÅŸçinin bordrosunun fotoÄŸrafı var önümde. Bordronun saÄŸ alt köÅŸesinde 'net ödenen: 1.445,01' yazıyor. Bordronun üzerine iki kâğıt iliÅŸtirilmiÅŸ. SaÄŸ üstteki kâğıtta '9 yıllık iÅŸçi' notu var. Sol üstteki kâğıt ise, bordro sahibi iÅŸçinin isminin kapatılması için kullanılmış.

Bir ay boyunca elinin emeÄŸiyle 'bantta' çalışan 9 yıllık bir iÅŸçinin eline geçen paradan söz ediyoruz 1.445,01'den söz ederken. Ä°ÅŸçiler bantta çalışmayı ÅŸöyle tarif ediyorlar: 'Öyle yoruluyoruz ki, servislere bindikten 30 saniye sonra hepimiz uyuyoruz. Ä°neceÄŸimiz yere geldiÄŸimizde ÅŸoför neredeyse bağırarak uyandırmak zorunda kalıyor bizi.'
Bordonun iÅŸveren kısmında yazan ÅŸey ise ÅŸu: 'TOFAÅž TÜRK OTO FAB. AÅž. 2015 Nisan BORDRO LÄ°STESÄ° Saat Ücretli.'
TofaÅŸ'ı bildiniz deÄŸil mi? Hani geçmiÅŸte otomobil ihracatı serbest bırakılmasın diye kulis üzerine kulis yapan, hani senelerce Türk milletine ederinden çok yukarıda bedellerle otomobil satan, hani 'yerli otomobil üretilsin' denildiÄŸinde bunu 'duymazlık'tan gelen firma.

Hani yüzde 37,8'i Koç Holding'in olan firma canım. Hatırlamadınız mı hala? Hani, Koç Holding'in Yönetim Kurulu üyesi Ali Koç, çok deÄŸil 4 ay önce katıldığı bir toplantıda ülkemizdeki gelir dağılımı eÅŸitsizliÄŸi ve iÅŸsizlikten bahsetmiÅŸ, sonra da 'ben ÅŸahsen 6 ve 8 yaşında iki çocuk babası olarak çocuklarımızın geleceÄŸinden endiÅŸe duyuyorum' demiÅŸti.
Ä°ÅŸte o Koç Holding'in büyük oranda sahibi olduÄŸu TofaÅŸ'ta ve OYAK'ın büyük oranda sahibi olduÄŸu Renault'da bir süredir grev var. Her ikisi de Bursa'da bulunan fabrikaların iÅŸçileri gayet net bir taleple dikiliyorlar bu iki firmanın karşısına: 'Bize de Bosch'un iÅŸçileri ile aynı sözleÅŸme yapılsın yeter. Zaten, Bosch iÅŸçileri ile aynı sendikaya üyeyiz.'
Åžunu bir iyice anlayalım: Türk Metal Sendikası'nın Bursa'da temsil ettiÄŸi iÅŸçilerden bir kısmı Bosch'da çalışıyor. Bosch, sendika ile anlaşıp iÅŸçilerle, temel olarak herkesi memnun eden bir sözleÅŸme imzalıyor. Bosch'un imzaladığı bu sözleÅŸme, TofaÅŸ ve Renault baÅŸta olmak üzere Bursa'da aynı sendikaya baÄŸlı olarak otomotiv ve yedek parça sektöründe çalışan tüm iÅŸçileri umutlandırıyor. Ä°ÅŸçiler, sendikaya taleplerini iletiyorlar. Ancak, hem TofaÅŸ hem de Renault, iÅŸçilerin taleplerini yerine getirmeyeceklerini deklere ediyorlar. Ä°ÅŸçiler de greve gidiyor.

Durum bu minvaldeyken ve memleket seçim sürecine girmiÅŸken 'solcu' reflekslerini sevdiÄŸimiz ana muhalefet partisinden peÅŸ peÅŸe açıklamalar bekleriz deÄŸil mi? I-ıh. O açıklamalar nedense(!) gelmiyor. Bunun yerine CHP Bursa Milletvekili adayı Deniz Baykal'ın güya arabuluculuk adı altında alanda direnen iÅŸçilere 'burayı boÅŸaltın, yasal olarak başınız aÄŸrır, iÅŸverenin elini güçlendiriyorsunuz' gibi sözler ettiÄŸi düÅŸüyor haber ajanslarına.

Hadi bir de Sözcü Gazetesi'nin konuyla ilgili haberinde yer verdiÄŸi bir cümleye baÅŸvuralım: 'TÜRK Ä°Åž bünyesindeki Metal Ä°ÅŸ Sendikası'na tepki gösteren otomotiv iÅŸçileri Bursa'da iÅŸ bırakma eylemi baÅŸlattı.'
Tümüyle DoÄŸan Medyası'nın meseleye yaklaşımı da üç aÅŸağı beÅŸ yukarı böyle… Sanki bu fabrikaların birer sahibi yokmuÅŸ gibi 'Metal Ä°ÅŸ Sendikası'na tepki gösteren iÅŸçiler' kalıbını kullanmaya bayılıyorlar eylemlerin başından beri. Yani iÅŸçiler tepkili, fakat tepkileri verdikleri ücret yüzünden TofaÅŸ'a ya da Renault'a deÄŸil de, sadece Metal Ä°ÅŸ Sendikası'na yönelik. Ä°ÅŸçiler sendikalarını topluca deÄŸiÅŸtirip aynı ÅŸartlarda çalışmaya razılar gibi sanki.

O cephede durum böyle. Peki ya iktidar cephesinde? Orada da iÅŸler pek iç açıcı deÄŸil. Çok deÄŸerli büyüÄŸümüz, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanımız Sayın Faruk Çelik, yaptığı açıklamada bizim büyük bir yanlışımızı düzeltiyor ve ÅŸöyle diyor: 'Yani grev diyorsunuz ama grev olması için toplu sözleÅŸme sürecinden bahsetmemiz gerekiyor. Böyle de deÄŸil. Bu konu iÅŸçi, iÅŸveren ve sendika arasında yaÅŸanan bir sorun.'
Bakanımız bir de tabii, yaÅŸananın 'hükümetle ilgili bir sorun olmadığı'nı da sözlerine ekliyor. Ve altın vuruÅŸ geliyor ardından: 'Åžimdi olup bitenleri ben tam bilemiyorum.'
Ne kalıyor elimizde? Hukuk. Orada da durum ÅŸu: Savcılık bazı iÅŸçileri 'cebir veya tehdit kullanarak iÅŸvereni ücretleri çoÄŸaltmaya zorlayan ve iÅŸin durmasına neden olan kiÅŸiye 6 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilir' maddesine dayanarak mahkemeye davet etti.

Tabii, savcının bazı iÅŸçileri mahkemeye davet etmesi için bir suç duyurusuna ihtiyacı var. Bu suç duyurusunu kimler yapmıştır dersiniz? Aralarında 'hızlı solcu' Bursa Baro BaÅŸkanı Ekrem Demiröz'ün de bulunma ihtimali yüksek olan bir grup avukat tabii ki. Niçin bulunsun bu bir grup avukatın arasında 'hızlı solcu' Bursa Barosu BaÅŸkanı Ekrem Demiröz? Çünkü zat-ı ÅŸerifleri Renault'un en önemli avukatı da ondan.

Peki, ne var elimizde? Koç ve Oyak devrede diye sesini çıkaramayan ana muhalafet, 'ÅŸimdi olup bitenleri ben tam bilemiyorum' diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı, 'başınız belaya girer' diyen CHP'li vekil adayı, bütün suçluyu sendika olarak göstererek 'haber alma özgürlüÄŸümüzü' saÄŸlayan medya ve 'hızlı solcu' patron avukatları.
Unutmadan. Bir de iÅŸçiler var tabii. Saat başına alacakları 2 lira fark için direnen, o farkın oluÅŸturacağı 500-600 lirayı alabilmek için iÅŸini kaybetmeyi göze alan iÅŸçiler. Bir kısmı namaz kılarak, bir kısmı oturarak, bir kısmı halay çekerek, bir kısmı slogan atarak 'kara piyasa'ya direnmeye çalışan iÅŸçiler.
Ne diyordu Marks: 'Şimdi dayımın oğlu. Ben de tam olarak bilemiyorum valla.'

YENÄ°ÅžAFAK

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.