Sosyal Medya

Makale

EÄŸitimli cehalet

Mehmet Çelik Hoca ile her ay düzenli olarak yaptığımız 'Åžiirin Zirveleri' isimli bir salon programı var. Ben soruyorum, hoca da İslam ÅŸiir geleneÄŸinin zirve isimlerini anlatıyor. Bu ayki programın konusu Åžeyh Galib idi. Hüsn ü AÅŸk'ın bu büyük ÅŸairini bir saati aÅŸkın süre konuÅŸtuk.

Programdan öncesi, her zaman olduÄŸu gibi, twitter üzerinden programa davet ettim insanları. Bu davet metninin altına baÅŸörtülü bir hanıma ait bir hesaptan ÅŸu yorum geldi: 'Hadi bakalım size kolay gelsin. Gidip hırsız Recep Tayyip ErdoÄŸan'ı savunun.'

Belli ki bizim programda Şeyh Galib'i falan boş verip AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan propagandası ile meşgul olduğumuzu falan zannediyordu. Hatta belki de Şeyh Galib'in Recep Tayyip Erdoğan'ın şeyhi olduğunu...

Bu, burada bir dursun.

Cehalet konusundaki yargım seneler içinde maalesef hiç deÄŸiÅŸmedi. Åžu: Türkiye'de cehaletin iki temel kaynağı vardır. Birincisi aldığımız eÄŸitim, ikincisi de bulunduÄŸumuz sosyolojik zeminin ürettiÄŸi önyargılar.

Birincisinden baÅŸlayalım. Dikkat isterim. 'Almadığımız' deÄŸil, 'aldığımız eÄŸitim' dedim. Çünkü bir cehalet üretim merkezi olarak Kemalist eÄŸitim ideolojisi insanları, yalınkat gerçekler dururken, çeÅŸitli masallara inandırma konusunda son derece baÅŸarılı bir ideolojidir.

Kemalist eÄŸitim ideolojisine göre Arap harfleriyle yazmak çok zor, Osmanlıca çok karışık, divan edebiyatı anlaşılmaz, Nazım Hikmet vatan haini, İskilipli Atıf terörist, Seyyid Rıza PKK'lıdır. Vahdettin vatanı satmış, Serbest Fırka ihtilal hazırlığına giriÅŸmiÅŸtir.

ÇocukluÄŸumdan beri güldüÄŸüm bir ÅŸey vardır. Okka, endaze, dirhem, fersah, kulaç gibi uzunluk ölçülerinin kaldırılma gerekçesi olarak ne öÄŸrettiler bize: 'Efendim, bu ölçüler çok karışık ölçülerdi. ModernleÅŸmek istiyorsak, modern dünyanın ölçülerini kullanmalıydık. Büyük Atatürk, bu yüzden bu ölçü birimlerini kaldırıp yerine...' Hatırladınız deÄŸil mi? Dünyanın en modern ülkesi İngiltere'nin hala mille, inçle, libreyle, poundla, galonla ölçüm yaptığını bilmesek bu açıklamayı son derece makul bulacaktık belki de...

Aşırı Kemalist, darbe sever ilkokul öÄŸretmenimin Osmanlı'yı aÅŸağılamak için 'tekerleme ile alfabe mi öÄŸretilir? Ne demek ca leyli cala cula da cümbür leyli cab cub?' deyiÅŸi hala kulaklarımdadır. Bugün Amerika ve İngiltere baÅŸta olmak üzere çocuklarına alfabeyi tekerlemelerle öÄŸretmeyen ülke var mıdır? Yoktur.

Hele hele söz konusu din ve dine baÄŸlı kavramların bilgisi olunca Kemalist eÄŸitim ideolojisi ya dünyanın en kara cahil zırvalamalarını sergiler, ya da din bilgisine karşı keskin bir kayıtsızlık gösterir. Öyle olunca da bugünün koca koca köÅŸe yazarları, koca koca sosyologları, devasa entelektüelleri ÅŸarabın en hasının İtalya'nın hangi bölgesindeki üzümlerden elde edildiÄŸini bilir de, söz konusu din olunca köÅŸesinden gevrek gevrek 'bunlar benim bilmediÄŸim ÅŸeyler' yazabilir. Gülmeyin. ErtuÄŸrul Özkök, daha bir ay önce köÅŸesinden din ile ilgili bazı temel kavramlar hakkında 'bunlar benim bilmediÄŸim ÅŸeyler' cümlesini yazabildi. Bir anlığına aynı Özkök'ün, ne bileyim, mesela İskoç erkeklerin giydiÄŸi kilt hakkında 'bu konuda bir ÅŸey bilmiyorum' yazdığını hayal edebiliyor musunuz?

Gelelim ikinci meseleye. Yani bulunduÄŸumuz sosyolojik zeminin ürettiÄŸi önyargıları 'bilgi' zannetme aymazlığına. Bu durumun son ve acıklı örneklerini 17 Aralık süreciyle birlikte hem AK Parti'nin, hem de paralel yapının tabanında bol bol gördük, görüyoruz. Cehlin en karası olmasına aldırış etmeden kendisine dikte edilen zırvayı 'bilgi' zanneden insanlardan geçilmiyor ortalık.

BaÅŸbakan hakkında zırvalıyor, Risale-i Nur hakkında zırvalıyor, Fethullah hakkında zırvalıyor, AK Parti hakkında zırvalıyor. Åžeyh Galib hakkında bile zırvalayabiliyor iÅŸte. Yeter ki bulunduÄŸu sosyolojik taraf yürütülen savaşı kazansın. Yanlış bilgiymiÅŸ, insanlar sana cahil dermiÅŸ, kimin umurunda?

Åžimdi bana isimlerini verdirip de başımı belaya sokmayın. Biz bu süreçte birer 'cehalet üretim merkezi' olarak çalışan öyle çok insan ya da insana benzer ÅŸey gördük ki saymakla bitmez.

Gene de en komiÄŸi Åžeyh Galib meselesi deÄŸildi. En komiÄŸi DoÄŸu Türkistan ile alakalı bir gecede ÅŸiir okuyup konuÅŸma yaptıktan sonra eve yürürken önüme düÅŸen bir mesajdı. Mesajın sahibi paralel android, 'Mısır'a, Suriye'ye duyarlılık gösteriyorsun, DoÄŸu Türkistan'a göstermiyorsun. İkiyüzlüsün' yazmıştı. İki tweet öncesini okuma zahmetine katlansaydı o gün insanları DoÄŸu Türkistan ile alakalı bir programa çağırdığımı görecekti oysa. Hatta daha da acıklısı, belki de görmüÅŸ, ona raÄŸmen yazmıştı bunu. Zira bilmek deÄŸil, kazanmak önemli artık.

Ne diyordu Cervantes:

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.