14 Mayıs 1948. David Ben-Gurion, BirleÅŸmiÅŸ Milletler paylaşım planına göre Ä°srail Devleti'nin kuruluÅŸunu ilan etti. Filistinliler için bugünün adı artık 'nekbe' yani 'felaket günü' idi.
O günün hemen ertesine, 15 Mayıs'a gidelim. O gün, Mısır, Ürdün, Suriye, Lübnan ve Irak orduları bir günlük Ä°srail Devleti'ne savaÅŸ ilan edeceklerdi.
Larry Collins ve Dominique Lapierre kaleme aldıkları önemli kitapları 'Kudüs... Ey Kudüs'te 15 Mayıs sabahında yaÅŸananları ÅŸöyle anlatırlar:
'Kahire radyosu savaÅŸçı açıklamalar yapmayı bitirdiÄŸinde, güçlü bir kadın sesi iÅŸitildi. Hiçbir söylev, hiçbir askeri marÅŸ, hiçbir kahramanlık ÅŸiiri Arap dünyasının halk yığınlarını bu ses kadar coÅŸturamazdı. Bu ses, Ümmü Gülsüm adlı ÅŸiÅŸman bir ÅŸarkıcının sesiydi. 15 Mayıs sabahı baÅŸlarken, Åžark'ın bütün radyoları, onun ÅŸarkısını dinlemek için açıldı. SeçtiÄŸi uzun hava, dinleyicileri kadar bunu dile getiren ses için de evrensel bir çekiciliÄŸi olan yeri, Kudüs'ü yüceltiyordu.
Beyrut'ta, Lübnan BaÅŸbakanı Riyad Sulh kızlarının odasına girdi ve radyonun yayınladığı ürpertici ÅŸarkıyı dinlemeleri için onları uyandırdı. Ümmü Gülsüm, Peygamber'in üzerinden gökyüzüne yükseldiÄŸi kayayla ilgili ÅŸarkısını bitirdiÄŸinde, genç Aliye babasının gözlerinden yaÅŸlar aktığını gördü. AteÅŸli bir yurtsever olan Riyad Sulh, allak bullak olmuÅŸtu. Åžöyle fısıldadı: Allah'ım, Allah'ım, ne olur bu kayanın hep bizde kalmasını saÄŸla.'
Milattan önce 600'lü yıllara gidelim ÅŸimdi de... Buhtunnasır olarak da bilinen, kudretli Babil kralı Nebukatnezar Kudüs'ü ele geçirmiÅŸ, ÅŸehirdeki tapınakları tarumar etmiÅŸ, tüm Yahudi halkını sürgüne göndermiÅŸti. Kudüs, çok kısa bir sürede Yahudilerden arındırılmıştı.
Yeni nesillerin bu yıkımı unutmamaları ve bir 'milli birlik' geliÅŸtirmeleri için Yahudi din adamları eski Ahit'e ÅŸu cümleleri koydular: 'Seni unutursam ey Kudüs, saÄŸ elim hünerini unutsun. Seni anmaz, Kudüs'ü en büyük sevincimden üstün tutmazsam, dilim damağıma yapışsın.'
Haremimize girilmiÅŸken, Kuran'ımız yerlere atılıp çiÄŸnenmiÅŸken, Mescid-i Aksa'dan baÅŸlayarak bütün Filistin 'Müslümanlardan arındırılmaya' çalışılıyorken bu iki tabloyu hep aklımızda tutmak, zihnimizden hiç çıkartmamak gerekiyor.
Hadi ÅŸunun adını dürüstçe koyalım. Bunu, Riyad Sulh'un iyi ya da kötü biri olduÄŸunu dışarıda tutarak söylüyorum. Dünyanın hangi Müslüman ülkesinde, hangi liderinde Ümmü Gülsüm'ün ÅŸarkısını dinlerken aÄŸlayan Riyad Sulh'unkine benzer bir tutku var Kudüs'ün özgürlüÄŸüyle ilgili?
'Åžöyle ÅŸöyle olursa Ä°srail'in güvenliÄŸi tehlikeye girer' ÅŸeklinde tuhaf, menfaatperest açıklamalar yapan Ä°ran'da mı? Gazze'ye giden tünelleri bombalayan, hatta Gazze sınırına duvarlar örmeye hazırlanan Mısır'da mı? Seslerini bir türlü duyamadığımız, tepkilerini bir türlü göremediÄŸimiz zengin Körfez ülkelerinde mi? 'Biraz başını kaldırdı' diye başına gelmedik kalmayan, kendi varlığını devam ettirme konusunda son derece zorlu bir yola giren Türkiye'de mi?
Kabul edelim. Biz dünya Müslümanları, Filistin davasını, Kudüs davasını, Aksa davasını neredeyse hiç umursamıyoruz. Mescidimize girildiÄŸinde biraz sesimiz çıkıyor, çocuklarımız öldürüldüÄŸünde birazcık efkârlanıyoruz, sonra reel-politik isimli o azgın canavarın gazabından korkarak maÄŸaralarımıza çekiliveriyoruz. Hepsi bu.
Üstelik ne acıdır ki, çekildiÄŸimiz maÄŸaralara Cebrail deÄŸil, ÅŸeytan geliyor her seferinde. Öyle ki aramızdan bazıları Mescid-i Aksa baskını için 'Ä°srail askerleri ile cami cemaati arasında gerginlik çıktı' yazıveriyorlar mesela. Bunu bilerek, kasıtla, isteyerek deÄŸil, 'dalgınlıkla ve sehven' yazıveriyorlar. Ve asıl sorun da tam olarak burada. Bu dalgınlıkta. Bu 'sehven yaÅŸayışımız'da. Kendi varlığımızın devam etmesi dışında hiçbir ÅŸeyi gerçekten önemsemiyor oluÅŸumuzda. 'YaÅŸadığımız dünya'dan da hesaba çekileceÄŸimizi her seferinde özenle unutmamızda.
Kudüs dalgınlığımıza geliyor. Kahire dalgınlığımıza geliyor. Åžam dalgınlığımıza geliyor. SaÄŸ ellerimiz hünerini unutuyor günden güne. 'Yapılacak bir ÅŸey yok. Dünya konjonktürü Müslümanların aleyhine' deyip siniveriyoruz. Konjonktür denen ÅŸey her neyse, onu Aksa'nın, Kudüs'ün, Filistin'in sahibinden daha güçlü sayıyoruz.
Ve hayır. Böyle giderse korkarım ki Aksa'nın, Kudüs'ün, Filistin'in sahibi, hakkımızdaki hükmünü deÄŸiÅŸtirmeyecek.
Ne diyordu Al Pacino: 'YoÄŸurdu buldun bi de kaymak mı soruyon? Senin bu saydığın Ä°slam ülkeleri çok sert açıklamalar yaptılar ya yeÄŸenim. Daha ne etsin adamcağızlar?'
Henüz yorum yapılmamış.