Sosyal Medya

Makale

Küçük bir iyilik

Hemen her sabah yaptığım gibi balkona çıktım. Karşıdaki iki binanın arasından belli belirsiz görünen arsaya, toprağa, birkaç gariban ağaca baktım. Sokakta, hemen her sabah gördüğüm 'resmi kurum şoförü' o amca yine arabasının yanında hava alıyordu. Taşıdığı bürokrat kimdir, nerede çalışır bilmem. Bildiğim, amcayı her sabah epeyce beklettiği.

Amca, arabasına yaslanmış duruyorken tam karşısında, park halindeki siyah arabaya baktı dikkatlice. Sonra kendi arabasının bagajını açtı. Bir bez aldı. Beze biraz deterjan döktü. Siyah arabanın yanına gitti ve arabanın benim göremediÄŸim tarafında bir ÅŸeyi sildi. Dönüp giderken gözü bu kez arabanın üzerindeki bir baÅŸka lekeye takıldı. Bir kuÅŸ pisliÄŸi… Döndü, onu da sildi. Baktı. Leke biraz inat etmiÅŸ, tam çıkmamıştı. Tekrar arabasına gitti. Tekrar bagajı açtı. Tekrar deterjan döktü bezine ve bu kez daha kuvvetli bastırarak lekeyi tamamen çıkardı. Bu iÅŸi baÅŸardığı için genişçe gülümsedi. Sanki küçük bir zafer anıydı amca için.

Birazdan o ağır bürokrat geldi. Amca seğirtip kapıyı açtı. Amcaya selam dahi vermeden arabaya binen abus çehreli bürokrat bir teşekkürü de çok gördü tabii ki.

Arabanın arkasından bakarken düşündüm. Muhtemelen bürokrattan 5-6 kat daha düşük maaş alan amca ne denli mutluysa bizim abus çehreli bürokrat o denli mutsuz görünüyordu.

Yolu biraz deÄŸiÅŸtirelim.

Konferanslarda, özellikle gençler yoğunsa, anlatmayı çok sevdiğim bir mesele var. Biliyorsunuz İslam'da iyiliğin en küçük birimi 'yoldan insanlara eza verecek bir taşı kaldırmaktır. Demek ki kötülüğün en küçük birimi de o taşı yola atmak, değil mi?

Bir an için dünyadaki tek iyiliğin yoldan bir taşı kaldırmak, tek kötülüğün ise yola bir taşı atmak olduğunu düşünelim. Peki. Yola taşı biz atmamışız fakat yolda gördüğümüz taşı da kaldırmıyoruz diyelim. Bu hareket bizi doğrudan 'kötülüğün devam etmesini sağladığımız' için kötülüğün tarafına hizalar.

Dünyada iyilik 'aktif iyilerin' ilerlettiği, kötülük ise aktif kötülerin, pasif kötülerin ve pasif iyilerin sürdürdüğü şeylerdir. Hatta şu kadarını da söylemek gerekir. Aslında 'pasif iyi' sadece bir kendimizi kandırma biçimidir. Kötülüğün zevali için hiçbir şey yapmamak bizi doğrudan kötü yapar.

Biraz daha ilerleyelim.

İyilik, sadece kendisine iyilik yaptığımız insan tekini mutlu etmez. Bundan daha fazla olarak iyiliği yapanın bizatihi kendisini de mutlu kılar.

Anadolu'da çok sevdiğim bir kadim söz vardır: 'Veren kendine verir.' Bu sözü epeyce bir süre 'vermenin karşılığını ahirette alırız' manasında kullanılan bir söz olarak düşünmüştüm. Oysa sadece bununla sınırlı değil mesele. Evet, elbette 'vermek' bizim ahirette karşılığını alacağımızı düşündüğümüz bir eylem. Ancak hiç şüphe yok ki 'vererek' bu dünyada da huzur, mutluluk, güvenlik hissi buluyoruz.

Cevvaz, Efendimiz(sav)'in 'cennete giremez' dediği bir insan modelidir. 'Mal toplayıp hayır yapmayan, sadaka vermeyen insan' demektir.

Buradaki 'mal toplayıp hayır yapmama' meselesini en geniÅŸ manada ele almayı öneriyorum. 'Ä°yilik görüp iyilik etmeme' olarak yani…

Modern insanın dostluklarında, ilişkilerinde, dünya ile kurduğu ünsiyette kilit kavramın 'cevvaz' kavramı olduğunu düşünüyorum böylece. Sürekli iyilik gören, iyilik görmeyi isteyen, iyilik bekleyen; ancak sıra iyilik etmeye, iyilik göstermeye geldiğinde burnunun ucuyla dahi olsa dönüp bakmayan insanlarla dolu dünya.

Sürekli alırken vermeyi aklının ucundan bile geçirmemek. Birinci sınıf bir helak sebebi bence…

Cevabı içinizden verin. Ailenizle, arkadaşlarınızla, diğer insanlarla, en nihayet dünya ile kurduğunuz ilişkilerde almayı mı seviyorsunuz vermeyi mi? Cevvaz mısınız cömert mi? İyiliğin yanında da saf tutuyorsunuz sabahları şoföründen dahi bir 'günaydın'ı, bir 'teşekkür ederim'i esirgeyen kötülüğün safında mı?

'Cevabı içinizden verin' dedim, çünkü mutluluk da, huzur da, güvenlik hissi de sadece içinizi ilgilendirir ve içinizi kandırmayı asla başaramazsınız.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.