Sosyal Medya

Makale

Bir toz toprak ülkesi: Pakistan

Saat 05:30. Yanımızda yöremizde fakirlikleri yüzlerinden, giyimlerinden, ellerindeki silahlardan, altlarındaki arabalardan belli yüzlerce, belki binlerce asker var. Basın mensuplarına tahsis edilen ‘VIP’ minibüs en iyi ihtimalle 1990 model. Ä°lerlemeye baÅŸlıyoruz. Bütün köprülerde, tüm elektrik direklerinde Pakistan BaÅŸbakanı Navaz Åžerif ile BaÅŸbakanımız Ahmet DavutoÄŸlu’nun yan yana fotoÄŸrafları asılı. Asker sayısının fazlalığından aldığımız kekre tat bu afiÅŸlerin fazlalığıyla artıyor.

Zikzak çizerek ilerleyebildiÄŸimiz barikatlardan geçiyoruz durmadan. Sonunda kalacağımız otele ulaşıyoruz. Otel, bir kale gibi korunuyor. Tam otomatik tüfekli askerler, bir dünya barikat, x-ray cihazı vesaire... Oteldeki tüm bu tedbirin Türk heyetinin konaklaması için alındığını düÅŸünüyoruz, ancak BüyükelçiliÄŸimizde çalışan bir görevli gerçeÄŸi fısıldıyor: ‘Bize özel deÄŸil abi. Bir baÅŸka otelde patlayan bomba onlarca kiÅŸinin ölümüne neden olunca artık bütün oteller kaleye çevrildi.’

Ä°slamabad’dayız. Seneler içerisinde itinayla bir toz toprak ülkesine çevrilen Pakistan’ın baÅŸkentinde yani. Üstelik tüm bunları hayretler içerisinde müÅŸahede ettiÄŸimiz bu ÅŸehir, Pakistan’ın en güvenli kenti. Yani Pakistan gerçeÄŸini yansıtmıyor. Hatta ÅŸöyle deniyormuÅŸ: ‘Ä°slamabad, Pakistan’a çok yakın güzel bir kenttir.’

20 milyonu aÅŸkın nüfusuyla tam bir kaos baÅŸkenti olan Karaçi ve karışık etnik-dini yapısıyla her daim patlamaya hazır bir bomba olan Lahor’da iÅŸler çok daha feci. Kanalizasyon sisteminden çöp toplamaya, yol yapımından istihdam alanı yaratmaya deÄŸin neredeyse hiçbir ÅŸey yapılmıyor bu kentlerde. Afganistan El Kaidesinin bile ‘bunlar bizden deÄŸil’ dediÄŸi kimi yapıları içinde barındıran Pakistan El Kaidesi ve tabi DEAÅž yüzünden herkes korku içerisinde. Åžehirlerde günde on saati bulan elektrik kesintileri uygulanıyor. Bir yerel yönetim anlayışı yok. Düzenli bir asayiÅŸ saÄŸlanamıyor. Parası olanın ultra güvenli sitelerde oturduÄŸu kentler buralar. 

Pakistan’da bir ülkenin geliÅŸimini, hatta varoluÅŸunu engellemek için ne gerekiyorsa var: Etnik çatışma, dini çatışma, terör, asker vesayeti, hukuk vesayeti, düÅŸman komÅŸu, sorunlu komÅŸu, bürokrasi, yolsuzluk... Aklınıza ne geliyorsa... Tahirül Kadri denilen din adamı görünümlü madrabaz dolayımından ülkeyi ele geçirmek isteyen bir paralel yapısı bile var. Daha ne olsun?

Asgari ücret yetmiÅŸ dolar. KiÅŸi başına düÅŸen yıllık gelir bin beÅŸ yüz dolar. Bu da demek oluyor ki nüfusu iki yüz milyona yaklaÅŸan bu kilit ülkede fakirlik diz boyu.

BaÅŸbakanımız Ahmet DavutoÄŸlu, yoÄŸun programının sonunda Pakistanlı gazetecilerle buluÅŸtu ve iki önemli vurgu yaptı: Seçime dayalı istikrar ve sürdürülebilir ekonomik geliÅŸme.

Pakistan, kısa ülke tarihinde otuz yılı aÅŸkın süreyle askeri diktatörler tarafından yönetilmiÅŸ. DavutoÄŸlu bunun bir istikrar deÄŸil istikrarsızlık getireceÄŸini söyledi haklı olarak. Seçimin, yani ülkeyi yönetecek kadroların test edilmesinin önemi ortada. Yaptığınız büyük hataların iktidardan inmekle, yaptığınız küçük hataların oy kaybıyla cezalandırıldığı seçime dayalı istikrar, belki en ideal yönetim biçimi deÄŸil; fakat askeri diktatörlükten bin kat iyi olduÄŸu da ortada.

DiÄŸer vurgu ise sürdürülebilir ekonomik geliÅŸme idi. Bu, Pakistan gibi ülkelerin yaÅŸayacağı dönüÅŸümde kilit rol üstlenecek bir kavram. Ülkesinin kaynaklarını ve stratejik önemini doÄŸru düzgün ÅŸekilde planlayıp yönetebilen bir Pakistan, çok deÄŸil, 4-5 yıl sonra belirli bir istikrara kavuÅŸabilir.

Sevgili HaÅŸmet BabaoÄŸlu ve Selahattin Yusuf’la birlikte bir süredir fikri takibini yaptığımız ‘toz topraklaÅŸtırılan, çölleÅŸtirilen ülkeler’ tezimize konu olan ülkelerden birini kısa da olsa görmek son derece öÄŸretici bir tecrübe oldu benim açımdan.

En önemlisi ÅŸu: Türkiye’nin dünya Müslümanları, daha doÄŸrusu dünyanın ‘ötekileÅŸtirilmiÅŸ’ bütün insanları için niçin saÄŸlıklı bir model olarak kabul edildiÄŸini bir kez daha anlamış oldum.

Türkiye olarak kendimize mahsus sorunlarımız yok mu? Elbette var. Hem de çok. Bence en önemli sorunumuz ekonomik geliÅŸmeden kaynaklanan refahın toplumun bütün kesimlerine eÅŸit ÅŸekilde dağıtılamıyor olması. Ancak ülkemiz, bütün sorunlara raÄŸmen, kendi içerisinde saÄŸlıklı bir zemin yakaladı. Ve her ÅŸey bir yana asıl mücadele bu zemini savunanlarla bu zemini ortadan kaldırmak isteyenler arasında gerçekleÅŸiyor.

Bu sözümden ‘adam AK Parti ile muhalefetin çekiÅŸmesini kastediyor’ cümlesini çıkarmaya teÅŸne arkadaÅŸlara ÅŸu kadarını söyleyeyim. Hayır efendim. Mesele AK Parti ya da CHP meselesi falan deÄŸildir. Mesele topyekûn ‘çölleÅŸtirilmeye karşı’ durmak zorunda olan Türkiye meselesidir. Ä°ktidarın da muhalefetin de, sokaktaki insanın da bir an önce ayırdına varması ve sorumluluk alması gereken alan burasıdır. Pakistan’daki acı tablo bana en çok bu sorumluluÄŸu hatırlatmaktadır.

Ne diyordu Pervez MüÅŸerref: ‘Dayımın oÄŸlu. Türkiye’de hala benim yaptığıma benzer bir darbeden medet umanlar varmış. Ben göreve hazırım. Yazında dile getirirsen sana maket tank hediye ederim.’

YENÄ°SAFAK.COM

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.