Sosyal Medya

Makale

Sveti Stefan Kilisesi ve Boğaziçi Üniversitesi

Sveti Stefan Kilisesi’ne seneler önce bir belgesel çekimi vesilesiyle gitmiÅŸ, yapının güzelliÄŸine bayılmıştım. Küçük ama sadece demir kullanılarak yapıldığı için dünyada tek olma özelliÄŸi taşıyan bir yapıydı. Epey bakımsızdı ben gördüğümde. Esaslı bir restorasyon ihtiyacı olduÄŸu belliydi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, 16 milyon Türk Lirası harcayarak onarmış Haliç’teki Sveti Stefan ya da daha yaygın adıyla Demir Kilise’yi. Her cami restorasyonunda “o paraya kaç tane okul yaptırılırdı?” sorusunu dolaşıma sokan yurdum sekülerinden bu sefer ses çıkmaması gayet sevindirici. Kilise restorasyonuna sesini çıkarmayan belki yarın öbür gün cami yenilemesine de ses çıkarmaz.

Sevindirici olan bir baÅŸka ÅŸey ise CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın, kilisenin yeniden ibadete açılmasıyla ilgili olarak verdiÄŸi mesajlar. CumhurbaÅŸkanı'nın “din ve ibadet özgürlüğü” konusunda tam da Osmanlı’nın dünyaya miras bıraktığı o büyük hoÅŸgörüye atıf yapması doÄŸrusu pek hoÅŸtu. Bulgaristan BaÅŸbakanı Borisov’un teÅŸekkürü de cabası.

Bir de tabii, Demir Kilise’nin yeniden ibadete açılmasını “CumhurbaÅŸkanı illa bir yeri ibadete açacaksa orası Ayasofya olmalıydı” cümlesiyle karşılayan tuhaf bir sosyal medya kampanyası vardı gün boyu. GörebildiÄŸim kadarıyla ağırlıklı olarak kendilerini Alperen ve Milli Görüşçü olarak isimlendirenlerden, yani Muhsin YazıcıoÄŸlu ve Necmettin Erbakan’ın yolundan gittiklerini iddia edenlerden geldi bu tepkiler. Hem garipsedim hem üzüldüm bu tepkilere. Garipsedim, zira memleketi ÅŸu esnada rahmetli YazıcıoÄŸlu ya da rahmetli Erbakan yönetiyor olsaydı Demir Kilise’nin açılışında ErdoÄŸan’ın verdiÄŸi mesajların aynısını verirlerdi. Ãœzüldüm, zira bir çeÅŸit “öteki düşmanlığı” yapmak en çok bizim insanımıza, Osmanlı tarihini ve tecrübesini önemsediÄŸini söyleyen, en azından bunu iddia eden bizim delikanlılarımıza yakışmaz. Bizim açımızdan Demir Kilise Ä°stanbul’un ziynetlerinden biridir. Orada ibadet edilmesi baÅŸka, Ayasofya’nın camii olarak ibadete açılması tartışması baÅŸkadır. “Fobik” davranacaksak her gün camii taÅŸlayan, her gün Müslümanlara rahatsızlık veren, Ä°slam’a kategorik olarak düşmanlık eden Avrupalıdan ne farkımız kalır? Biz böylesine geliÅŸmemiÅŸ, böylesine düşmanlık üreten bir topluluk hiç olmadık, olmayacağız da Allah’ın izniyle…

Kanalı değiştirelim.

“Dünyanın en iyi üniversitelerinde eÄŸitim görmek ile yerli ve millî duruÅŸ sahibi olmak, asla birbirinin zıddı deÄŸildir.”

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın BoÄŸaziçi mezunlar programında kurduÄŸu bu cümleyi Sorbonne’da Macron, Oxford’da May, Harvard’da Trump kursaydı muhtemelen dinleyen öğrenciler bu cümleyi çok garipserdi. “Bu apaçık gerçeÄŸi bize yeniden niçin hatırlatma ihtiyacı duydu ki baÅŸkan?” diye sorarlardı kendilerine. “Dünyanın en iyi üniversitelerinde eÄŸitim görmekle yerli ve milli duruÅŸun ilgisi nedir?” diye sorarlardı hatta.

Bizim büyük çaresizliÄŸimiz budur iÅŸte. Bırakın dünyanın iyi üniversitelerinde okumayı, kendi ülkemizin iyi üniversitelerinde okumak bile “yerli ve milli bir duruÅŸ” geliÅŸtirmenin önünde engel olagelmiÅŸ. On yıllar boyunca “kökü dışarıdalık, self oryantalizm, ülkesinden nefret edebilme kabiliyeti, bu muazzez halkı aÅŸağılama” gibi meseleler neredeyse “açık bir müfredat” olarak üniversitelerimizde kendisine yer bulmuÅŸ. Dolayısıyla CumhurbaÅŸkanı'nın bu çaÄŸrısı bizim gibi ülkelerde çok ama çok büyük bir önem arz ediyor.  

CumhurbaÅŸkanı ErdoÄŸan’ın “Batı’da hangisinin kendi devletine, halkının deÄŸerlerine karşı faaliyet yürüttüğünü duydunuz?” sorusunu sorarken yaptığı çaÄŸrıyı da doÄŸru anlamamız, doÄŸru konumlandırmamız gerekiyor.

Dün “sorun Osmanlı’da deÄŸil Abdülhamid’de” diyenler ve böylelikle devletin yıkılmasına zemin hazırlayanlar bugün “sorun Türkiye’de deÄŸil ErdoÄŸan’da” diyorlar. Bari bu kadarını anlayacak bir akademiyi, bir entelektüel vasatı, bir muhalif düzeyi yakalayabilsek öyle güzel olacak ki…

kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.