Sosyal Medya

Makale

Başarsalardı

Gündemin yoğunluğu içerisinde kaynayan bir habere dikkatinizi çekmek isterim. Geçtiğimiz günlerde IMF, Mısır'ın epeydir almak için yalvardığı 12 milyar dolarlık krediyi onayladı. Evet, 12 milyar dolar. Yaşadığı onca şeye, atlattığı onca badireye rağmen Türkiye biraz kendini sıksa, bir plan dâhilinde bu parayı Mısır'a verebilir. Koca Mısır'ın düştüğü bu zillet benim açımdan dayanılır gibi değil.

Dünya yolsuzluk listesinin üst sıralarında, enflasyonu baş döndüren, kasasında neredeyse hiç parası olmayan Mısır için durumun asıl vahameti şu: Bu para Mısır'ın ekonomik anlamda kötü gidişini durdurmayacak. Sadece IMF üzerinden dünya sisteminin kölesi olarak kalması pekiştirilmiş olacak. Arap âleminin en büyük, en köklü ülkesinin düştüğü bu hale üzülmemek elde değil.

Mısır deyince 14 Ağustos tarihinde 3. yıldönümü gerçekleşen o meşhur katliamı da hatırlayalım. 14 Ağustos 2013 günü darbeci Sisi'nin emriyle askerler, sokakta protesto yapan Mısır halkının üzerine gerçek kurşunlarla ateş etmişlerdi. İhvan'ın açıklamalarına göre bu saldırılarda en az 2.000 kişi hayatını kaybetmişti.

Mısır darbesinin ardından uluslararası kamuoyunun verdiği tepkileri de bir hatırlamakta fayda var. Obama başta olmak üzere bütün dünya liderleri 'en ağır şekilde kınıyoruz' mesajları yayınlamanın ötesinde hiçbir şey yapmamışlardı. Türkiye başta olmak üzere bazı İslam ülkelerinin çabaları ise herhangi bir işe yaramamıştı. Zaten bir süre sonra da Mısır, dünyanın gündeminden çıkmıştı.

Hadi biraz daha hatırlayalım madem. Abdülfettah Sisi, darbe yapıp iktidara geldiğinde ilk iş olarak Mısır'dan Gazze'ye ulaşılan sınır kapılarını kapatmıştı. Ardından tünellere su basarak Mısır'dan Gazze'ye geçiş için hiçbir imkan bırakmamıştı. Kısa bir süre sonra da -bunu hala inkar etseler de- İsrail'in Sina bölgesinde uçaklarla operasyon yapmasına izin vermişti.

Bugün geldiği nokta itibariyle Mısır, insan haklarının bütünüyle askıya alındığı, derin bir iktidar boşluğunun gözlerden saklanamadığı, sivil siyasetin ve medyanın hiçbir öneminin kalmadığı, ekonomisi berbat, üç kuruş para için emperyalistlerin ağız kokusunu çekmek zorunda olan bir ülke görünümünde. Daha fazlası değil.

Yeri gelmişken söylemekte fayda var. Türkiye ile Mısır arasında 'yok hükmünde' olan ilişkilerin yeniden tesisi için tam zamanıdır bana kalırsa. Onurlu, şart öne süren, bilhassa hapisteki Mursi ve diğer İhvan üyeleri için sorumluluk alan bir ilişki tesis edilirse buna herhangi bir kamuoyu tepkisi olacağını da zannetmem. Türkiye, Mısır konusunda durması gereken yerde durmuştur. Bundan sonrası, aynı duruşla ilişkileri yeniden tesis edecek bir düzlemden başkası değildir. Mısır halkı için de, Türkiye'nin Arap dünyası ilişkileri için de doğru olan budur.

Lakin konumuz bu değildir. Konumuz, 15 Temmuz gecesi darbe yapmaya kalkışan o teröristlerin bunu başarmaları halinde başımıza gelebilecek olanlardır. Yani 'başarsalardı ne olurdu?' sorusuna cevap aramaktır.

Elde var bir. Başarsalardı siz bu yazıyı okuyor olamayacaktınız. Zira ben ya hapiste ya da mezarda olacaktım. Zaten Yeni Şafak'ı da maklubeci bir başçavuş falan yönetiyor olacaktı.

Dünya? Dünya elbette 'en ağır kınama mesajları'nı yayınlayacaktı peşi peşine. Ancak Türkiye üzerindeki bütün emellerini gerçekleştirmek için de kolları sıvayacaktı. Ekonomimiz hızla dibe çökecek, ortalık toz duman olacaktı.

Başarısız darbe girişimini dahi büyük bir heyecanla karşılayan bazı kesimlere de gün doğacaktı. 28 Şubat'ta yaptıklarının aynısını yapacaklar, bir yandan emperyalist efendileriyle ülkeye nizâmât verirlerken bir yandan da servetlerini katlayacaklardı.

Aklınıza gelebilecek her alanda en az 15 yıl kaybedecektik. Tıpkı sınav sorularını çaldıkları gibi gülümsememizi, umudumuzu, gelecek planlarımızı çalacaklardı.

Fakat başaramadılar. Bu noktada bize düşen bu başarısızlıklarından dersler çıkarmaktır. Çıkarıyor muyuz peki bu dersleri? Elbette hayır.

Birimiz o gece sokağa çıkan delikanlılara ayar verme derdinde, bir diğerimiz başbakanın açıklamasından önce 'bu bir darbe girişimidir' diyen herkesi darbeci olmakla itham ediyor, bir diğerimiz kendi rakibini 'Fetöcü' suçlamasıyla ekarte peşinde, bir başkası Türkiye'deki bütün dini cemaatleri yok etme sevdasında.

Bense şöyle demek istiyorum: Darbe oldu ulan darbe. 250 insan şehit düştü. Biz adam gibi, insan gibi bir ülkede yaşayabilelim; Mısır'a benzemeyelim diye savaş verildi. Şu kişisel hırslarınız, şu yere batası hesaplarınız hiç mi beklemez? Bir dahakine helak oluruz ulan. Bir dahakine bunun altından kalkamayız. Hiç mi ibret almazsınız? Hiç mi akletmezsiniz?

Ne diyordu Aşık İsmail Beypazarî: 'slogan yazdım ötürü / asker beni götürü / tank altındayım kanka / giyemedim fötürü'

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.