Sosyal Medya

Makale

'İki Sırp Evi Yakılsa'

ÇarÅŸamba gün, sabah gidip akÅŸam dönmek üzere Bosna'da idim. DışiÅŸleri Bakanımız Ahmet DavutoÄŸlu ile kapsamlı bir söyleÅŸi yapma ÅŸansı da buldum bu yolculukta. Dün, bu söyleÅŸinin önemli baÅŸlıklarını Yeni Åžafak'ta okudunuz. Ben bugün, biraz daha içerden bilgiler verme niyetindeyim.

Ä°lki ve en önemlisi, 4 yıldır Bosna'da yaÅŸayan Anadolu Ajansı Balkanlar Koordinatörü Ömer Çetres'in anlattıkları. Dedi ki: 'Burada her ÅŸey ama özellikle de barış, pamuk ipliÄŸine baÄŸlı. Bosna'da olaylar çıktığından beri en büyük korkumuz bu protestoların bir etnik gerginliÄŸe dönüÅŸmesi idi. DüÅŸün. Kasıtlı ya da kasıtsız, iki serseri tarafından Saraybosna'da iki Sırp evi yakılsa, cevap hemen Banyaluka'dan gelir. Sırplar da BoÅŸnak evlerini yakar. Ardından iÅŸ büyür ve Allah göstermesin balkanlarda yeni bir etnik savaşın fitili ateÅŸlenmiÅŸ olur.'

Åžaka gibi deÄŸil mi? Oysa balkanizasyon denilen saçmalık tam olarak böyle bir ÅŸey. Çünkü balkanlardaki tüm halkları 'mikronlarına' deÄŸin ayırıp sürekli bir 'savaÅŸ tehdidi' algısı oluÅŸturmadan dengeyi sürdüremiyor emperyal güçler. Dengeler adına oluyor balkanlarda ne oluyorsa.

Ä°kincisi, Bosna Hersek'te çalışan 'yüz akı' kurumlarımızdan Yunus Emre Enstitüsü'nün çalışkan müdürü Leyla Rabia Bozkurt'un ve yardımcısı Ümit Avcı'nın anlattıkları. 'Bazılarını çok sevindiriyor, bazılarını ise çok korkutuyoruz' diyorlar. Bundan bir süre önce Bosna'da 'iÅŸ tutan' Alman sivil toplum kuruluÅŸlarının temsilcileri Mostar'da bir araya gelmiÅŸ. Ana gündemleri Yunus Emre Enstitüsü'nün faaliyetleri olmuÅŸ. 5.000 BoÅŸnak ilkokul öÄŸrencisine seçmeli dil olarak Türkçe öÄŸretmek, BoÅŸnaklara yönelik meslek edindirme ve dil kursları açmak, bu kurslardan mezun olanların iÅŸ bulmaları için giriÅŸimlerde bulunmak, Bosna'daki 4 Türkoloji fakültesini finanse etmek, hemen her hafta bir kültürel etkinliÄŸe imza atmak, yardım faaliyetleri falan derken 'korkutmuÅŸlar' birilerini.

Yunus Emre Enstitüsü'nün iki önemli meselede ÅŸikayeti var. Ä°lki, bütçelerinin yetersizliÄŸi... 'Bütçe olsa, okullardaki seçmeli Türkçe derslerinden yararlanan öÄŸrenci sayısını 6 ayda 50.000 düzeyine çıkarırız' diyorlar. Son derece acıklı bir örnek anlatıyorlar. Avrupa'nın ilk baÅŸörtülü belediye baÅŸkanı olan Visoko Belediye BaÅŸkanı Amra Babic, ÅŸehirlerindeki okullardan biri için sıra talep etmiÅŸ Yunus Emre Enstitüsü'nden. '2013 bütçemiz bitti, 2014'te karşılayalım inÅŸallah' cevabı vermek zorunda kalmış enstitü yetkililerimiz.

Ä°kinci ÅŸikayetleri ise koordinasyon eksikliÄŸi. Aynı meseleden TÄ°KA Bosna Hersek KoordinatörlüÄŸümüz de son derece ÅŸikayetçi. Nedir koordinasyon eksikliÄŸi?

Türkiye'de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluÅŸlarımız ve özellikle yerel yönetimlerimiz, Bosna'ya çeÅŸitli yardımlar ve yatırımlar ulaÅŸtırıyor. 'Alan, nüfus ve sosyoloji' bilgisi olmadan yapılan bu yardım ve yatırımlar ortaya kadük sonuçlar çıkarabiliyor. ÖrneÄŸin, bir ilçe belediyemiz 17.000 kiÅŸilik bir Bosna ÅŸehrine 10 milyon dolar yatırımla 5.000 kiÅŸilik bir spor salonu inÅŸa ediyor. Ä°lk anda 'ne güzel' diyebileceÄŸiniz bir proje deÄŸil mi? Oysa isabetli bir proje deÄŸil bu. DeÄŸil, çünkü 2 milyon dolar harcayıp 500 kiÅŸilik bir spor salonu inÅŸa edilse, kalan parayla da o ÅŸehre bir fabrika yapılsa, iÅŸsizlik oranı %50 olan ÅŸehrin geleceÄŸi kurtulacak.

Bosna'yı birazcık tanıyanlar, ne demek istediÄŸimi anlayacaktır. Bir yatırımın Gorazde'ye yapılması ile ViÅŸegrad'a yapılması arasında çok ciddi sosyolojik farklar vardır. Spor salonu inÅŸa etmekle bıçkıhane inÅŸa etmek arasında çok ciddi farklar vardır. Sivil toplum kuruluÅŸlarımız ve özellikle belediyelerimiz mutlaka Bosna'da yerleÅŸik olan kurumlarımıza danışıp yapmalı yapacaklarını.

Bosna'ya yapılacak her yatırım, istihdam odaklı olmalı. Zira ülkenin en önemli sorunu iÅŸsizlik...

Bakın, Bosna'ya yatırım yapmak isteyen belediyelerimize örnek bir proje anlatayım.

Saraybosna'da da iÅŸsizlik had safhada. Herhangi bir belediyemizin bu güzeller güzeli ÅŸehre yapacağı bir 'katı atık dönüÅŸüm istasyonu', en az 200 BoÅŸnak kardeÅŸimize istihdam saÄŸlar. Ama iÅŸte belediyelerimiz, 'restore edecek camii yok mu' yaklaşımındalar sürekli. Camileri de restore edelim elbette, ama önce BoÅŸnak kardeÅŸlerimizin evlerine ekmek götürebilecekleri formüller üzerinde çalışalım. TÄ°KA'nın balık çiftlikleri, dokuma atölyeleri, tarım projeleri ve benzeri alanlarda oluÅŸturduÄŸu 'istihdama yönelik' iÅŸleri artıralım.

Ve son mesele... DışiÅŸleri Bakanımız Ahmet DavutoÄŸlu, Dayton AnlaÅŸmasını tanımlarken 'bu anlaÅŸma, barışı temin etme anlaÅŸmasıdır. Asla devlet kuran bir anlaÅŸma deÄŸildir. Yapısal olarak da deÄŸildir, içerik olarak da deÄŸildir' cümlelerini kullanıyor. Bosna'da Türkiye'ye düÅŸen büyük sorumluluk, dünyayı da ikna ederek, Dayton AnlaÅŸmasının getirdiÄŸi tuhaf yapılanmayı ortadan kaldıracak inisiyatifi göstermektir. Üçlü entitenin bir ÅŸekilde korunduÄŸu, kanton yapılanmasının ortadan kaldırıldığı, karar alma mekanizmalarının bürokrasiden arındırıldığı bir formül, Bosna'nın geleceÄŸi için elzemdir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.