Sosyal Medya

Makale

Hilafet devleti kurunca Hıristiyan öldürecekler

'Cumhuriyet savcısının, örgütün silahsız olup, sanıkların eyleminin, 5237 sayılı TCK'nun 220/2. maddesinde düzenlenen suçu oluÅŸturduÄŸuna iliÅŸkin itirazında... 'RaÅŸid-i Hilafet devletinin ihdasından sonra, Hıristiyan devletlerini cihat yolu ile kurulan hilafet devletine dahil etmek amacıyla silahlı mücadelenin baÅŸlayacağı' amaç edinildiÄŸi anlaşılmakla, yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddiye usul ve yasaya uygun olan hükmün onanması talep ve dosya tebliÄŸ olunur.'

Bu, adını dünya hukuk tarihine altın harflerle yazdıracağına inancımızın tam olduÄŸu anlı ÅŸanlı Yargıtay 9. Ceza Daire'mizin 'Hizb-ut Tahrir davası' ile ilgili olarak 2008 yılında verdiÄŸi karar.

Ve evet, doÄŸru anlıyorsunuz. Neredeyse Kafkaesk bir karar bu. Zira anlı ÅŸanlı Yargıtay 9'umuz, herhangi bir suçlarını bulamadığı Hizb-ut Tahrir'cilerin cezalarını, 'siz hilafet devleti kurarsanız Hıristiyan devletlere savaÅŸ açıp insan öldüreceksiniz' diyerek onamış.

Tamam. Meseleyi baÅŸtan alalım. Bilmeyenlere özetin özetini geçelim.

Hizb-ut Tahrir, 1953 yılında Filistinli Nebhani tarafından kurulan ve temel amacını 'Hilafetin yeryüzünde yeniden ikamesi' olarak belirleyen bir 'siyasi parti.' Dünyanın pek çok ülkesinde siyasi parti olarak faaliyet yürütüyor.

Kendi ifadeleriyle söyleyelim. Hizb-ut Tahrir, 'maddi eylem' yanlısı deÄŸil. Yani yöntem olarak ÅŸiddeti kullanan bir yapısı yok. Türkiye'de ya da dünyada gerçekleÅŸtirdiÄŸi herhangi bir 'ÅŸiddet eylemi' kayıtlı deÄŸil. Dahası, bizatihi kendileri, 'bu devirde silahlı hareket metodunun Peygamberimiz(sav)'in hareket metoduna uymadığını' beyan ediyorlar. Uluslararası hiçbir kurumun 'terör örgütü listesi'nde deÄŸiller. Fakat iÅŸte anlı ÅŸanlı Yargıtay 9'umuza göre 'hilafet devletini kurunca Hıristiyan öldürecekler.'

Suçun oluÅŸmaması, niyetle herhangi bir insana ceza verilemeyecek olması gibi Yargıtay 9'umuzu hiç ilgilendirmeyen meseleleri hadi geçelim. Yahu bari insan Hizb-ut Tahrir'in parti tüzüÄŸüne, yayınlarına falan bakıp 'olası hilafet devletinde Müslüman olmayanlarla iliÅŸki' bahsini bir inceler.

Aslında Hizb-ut Tahrir'in bitmeyen bir çilesi var. Türkiye'de 1960'lı yıllardan beri faaliyet gösteren partinin üyeleri, takip eden yıllarda meÅŸhur 163. maddeden yargılanmışlar hep. 163 kaldırılınca bu kez de terörle mücadele yasasının 'silahsız terör örgütü' tanımına takılmışlar. 'Oksimoron nedir' sorusunun yanıtı olarak verilebilecek bir tanım bu 'silahsız terör örgütü' tanımı.

Sonra... Sonra 2000'li yılların başından itibaren Avrupa BirliÄŸi uyum yasaları çerçevesinde 'terör örgütü tanımı' deÄŸiÅŸmiÅŸ ve sınırlandırılmış. O yıllarda emniyete görüÅŸ soran mahkemelere emniyet 'Hizb-ut Tahrir bir terör örgütü deÄŸildir' raporu vermiÅŸ. Bu raporlar üzerine kimi beraat kararları söz konusu olmuÅŸ. Fakat iÅŸte Yargıtay 9. Dairesi 2008'de Hizb-ut Tahrir sanıklarının gözlerinin içine bakıp 'bunların niyeti niyet deÄŸil' diyerek o kararı almış. Åžimdi mahkemeler görüÅŸ sorduÄŸunda emniyet 'bizce terör örgütü deÄŸil, lakin Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin ekteki kararına göre...' diyerek veriyor raporu.

Åžu an onlarca insan 'Hizb-üt Tahrir'e üyelik' suçlamasıyla yargılanıyor. Çünkü 'üyelik' dışında açabilecekleri ve sonuç alabilecekleri bir dava yok. Mahkemeler de Yargıtay 9'un kararına göre basıyor cezayı.

Şimdi burada bir duralım.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.