Birinci tablo

‘Muhabbet fedaileri muhabbetle hareket etmeliler, hiçbir menfi harekete katılmamalılar. GösteriÅŸten, boy göstermeden, sokaklarda bağırıp çağırmadan cennet cehennem uzaklığı içinde uzak bulunuyoruz. Huzurun temsilcisi olalım. KargaÅŸaya yan çıkmayalım. Sokaklarda bağıranlarla beraber olmayalım. Bazen bunlar içinde bizimle aynı duygu ve düÅŸünceyi paylaÅŸanlar da olabilir. Haklı isteklerde bulunabilirler. Fakat bir sürü haksız isteÄŸin sokaklarda çınladığı bir dönemde bu haklı istekler de haksız isteklere karışır, onlar da kulak ardı edilir, onlar da aynı ÅŸekilde deÄŸerlendirilir.’

Bu cümleler, bundan iki ay önce Gülen tarafından kuruldu. Sadece iki ay önce. Ve bilebildiÄŸim kadarıyla bu cümlelerini ‘nesh eden’ herhangi bir açıklaması da olmadı. Dolayısıyla iÅŸbu cümlelerden hareketle Gülen’i sevdiÄŸini söyleyen hiçbir insanın ‘hak aramak’ için dahi olsa sokaÄŸa çıkmaması gerekir. Lakin sokaktalar. Bu güne deÄŸin dünya ve Türkiye Müslümanlarının hiçbir derdi için sokaÄŸa indiklerini görmediÄŸimiz, sokaÄŸa inenlere de sürekli olarak ‘bu iÅŸler sokaklarda çözülmez’ diyen cemaat üyeleri, hocalarının bu kesin beyanına raÄŸmen sokaktalar. Gülen’e açıkça itaatsizlik ediyorlar.

Bir önceki cumhurbaÅŸkanımız Abdullah Gül’ün de dediÄŸi gibi ‘insan gerçekten hayret ediyor.’

‘Peki, sen bilmiyor olabilirsin, ya Gülen iki ay önce kurduÄŸu bu cümleleri nesh eden cümleler kurduysa’ diyeceksiniz deÄŸil mi? O zaman da derim ki ‘iki ay gibi kısa bir süre içerisinde bu denli net bir beyanını dahi nesh eden birinin zihni melekelerine nasıl güveneyim?’

Hadi gelin kanalı deÄŸiÅŸtirip size azıcık da modern cultlardan söz edeyim.

Bir modern cultta liderin kararlarını asla sorgulayamazsınız. Sorgulayamazsınız, zira lider her durumda, her ÅŸartta, her halükarda haklıdır. O, masumiyeti ile mukayyettir. Nesih de eder mensuh da. Yasaklar da helal de kılar.

Yanlış anlaşılmasın. Burada ilkesel ve sosyolojik bir durumdan bahsediyorum. Kimseyi özel olarak kastetmiyor, kimseye özel olarak iÅŸaret etmiyorum.

Ä°kinci tablo

Asım Yıldırım isminde aşırı peruklu biri var biliyorsunuz. Üstelik twitter trolü falan deÄŸil, bildiÄŸiniz gerçek bir insan. STV ekranlarında program falan yapıp, haber falan okuyor. Hani ÅŸu oy vermeye bidonla giden adam yahu. Hah. Bildiniz mi? Ä°ÅŸte o adam Recep Tayyip ErdoÄŸan’a aÄŸza alınmayacak ifadelerle hakaretler yaÄŸdırdı sosyal medyadan.

Åžimdi ÅŸunu sorarlar deÄŸil mi adama? Ben sadece Fethullah Gülen’den ‘Fethullah’ olarak bahsettim diye etmedik laf bırakmayan sevgili cemaat üyeleri. Malumu aliniz üzere bu adam, bırakın birinden ismiyle söz etmek gibi son derece olaÄŸan bir ÅŸeyi, en aÄŸza alınmadık en galiz hakaretleri savurdu. Bir ÅŸey söylemeyecek misiniz? Çokoprens almaya mı gittiniz?

Üçüncü tablo

Adliye önünde ‘özgürlük’, özelde de ‘basın özgürlüÄŸü’ için bulunduklarını ifade eden bir miktar protestocu, Ehli Sünnet TV muhabirine saldırdı biliyorsunuz. Küçük bir paradoksal cilve olarak geçti bu kayıtlara. ‘Özgür basın susturulamaz’ yazılı pankartlar taşıyan insanlar neredeyse özgür bir basın mensubunu döveceklerdi. Aynı ÅŸeyi Ülke TV muhabirine taciz görüntülerinde de gördük.

Aman, benimki de laf. Sanki bir ay önce Akit muhabirini tartaklayan bunların aÄŸababası deÄŸildi. Åžimdi ‘Yezitlere geçit yok. Demokrasi davasından dönüÅŸ yok’ diye bağıran, daha önce içeriye alınan gazeteciler hakkında yazdığı köÅŸe yazısına ‘paniÄŸe gerek yok, hukuki süreç iÅŸliyor’ baÅŸlığını uygun gören aÄŸababalarından söz ediyorum.

Dördüncü tablo

Aslı AydıntaÅŸbaÅŸ, Soner Yalçın’a soruyor: ‘ Polislere yönelik kızgınlığını anlıyorum. Ama Zaman’ı neden suçluyorsun? Onların yaptığı, olan operasyonun haberini yapmak deÄŸil mi?’

Soner Yalçın, bu süper soruya yapıştırıyor cevabı: ‘Bunu anlamak istemiyorsun. Bu kumpas bir merkezden yönetiliyor. En tepede biri, altında baÅŸka birimler var. Kuryelik yapanlar var. Bunları basın özgürlüÄŸü olarak ele alamazsın. O zaman kendi mesleÄŸine ihanet edersin. Kumpasın merkezinde gazeteciler var. Biz bunu yaÅŸadık. Anlattıklarım hayali deÄŸil. Bunlar gazeteci deÄŸil. Kusura bakma ama ben Ekrem Dumanlı’ya kefil olamıyorum. Siz oluyorsanız buyurun. Gazetelere ilan verin.’

O ilanın verilmiÅŸi var biliyorsunuz. Hem de ‘gazetecilikten içeri alınmadılar’ manÅŸeti atan Yasemin Çongar bile imzalamış bildiriyi.

Ne diyordu Ä°van Ä°llich: ‘Hanım kızımıza ÅŸaşırma hafız. Burası Türkiye. Burada olur öyle. Daha ne ittifaklar göreceksin.’

YENÄ°ÅžAFAK