Sosyal Medya

Makale

Kırık bir aşk hikayesi

Henüz Süleyman ÇobanoÄŸlu 'bilesin kavuÅŸmak yok Ä°slamlıkta / kavuÅŸan kısmısı ancak gavurdur' dizelerini yazmamıştı.

Ä°smi bende saklı bir abimiz, cemaatten arkadaÅŸlarıyla beraber bir öÄŸrenci evinde yaÅŸayan o güzeller güzeli kıza deli gibi, mecnun gibi, dut gibi aşıktı. Bazı geceler, kızın evinin karşısındaki kuytuda ederdi sabahı. 'AÅŸktır' derdi, 'yaÅŸamanın mazereti olabilecek bir ÅŸey varsa o da aÅŸktır.'

Ben onu tanıdığımda o kıza dört yıldır aşıktı ve henüz hiç konuÅŸamamıştı. Reddedilmekten korkuyordu. Daha doÄŸrusu, reddedilirse öleceÄŸinden korkuyordu bana kalırsa. Hatta belki yaÅŸadığı o hali yaÅŸamayı seviyordu. Uzaktan sevmeyi, uzakları sevmeyi, kavuÅŸamamayı bir yaÅŸam biçimi haline getirmiÅŸti sanki.

Sonra bir ÅŸey oldu. Abimiz, kıza açılmaya karar verdi. Bir akÅŸam yolunu kesecek, 'böyleyken böyle' diyecekti. Cesaretini toplayabilmesi bir hafta sürdü. Bir hafta boyunca her gün kızı 'pas' geçti. 'Hadi abi' diyorduk, 'konuÅŸabilirsin, yapabilirsin.' 'Kalbim sıkışıyor, kelimeler dilimden çıkmayacak diye korkuyorum. Oracığa yığılıp kalmaktan' falan diyordu.

Bir haftanın sonunda, nihayet çıkabildi kızın karşısına.

Yanımıza geldiÄŸinde, kelimenin bütün anlamlarıyla söylüyorum, yıkılmıştı. Bir saatte bir pakete yakın sigara içti sessizce. Hiç konuÅŸmadı. KonuÅŸmasına gerek de yoktu. Yüzüne bakınca iÅŸlerin olaÄŸanüstü kötü gittiÄŸini anlayabiliyordunuz zaten.

Neden sonra, bir çeÅŸit çaresizlikle anlatmaya baÅŸladı. Kız, bir cemaate baÄŸlı olduÄŸunu, cemaat dışından biriyle evlilik yapmasının uygun olmayacağını, zaten müstakbel eÅŸini cemaatin seçeceÄŸini söylemiÅŸ.

AÅŸkından, Åžeyh-i Sânan gibi 'domuz otarmaya' bile hazır olan abimiz, 'ben de gireyim sizin cemaate' demiÅŸ. Kız, gene kesmiÅŸ önünü: 'Girsen de fark etmez. Ä°kimizi birbirimize uygun görmezlerse gene olmaz bu iÅŸ.'

Israr etmiÅŸ abimiz. Yalvarmış. 'O zaman sen çık cemaatten. Ä°kimiz pembe pancurlu, iki kiÅŸilik bir cemaat kuralım' demiÅŸ. 'Bir sürü küçük müridimiz olsun' bile demiÅŸ. Nafile. 'Ben sana kimseye göstermediÄŸim ÅŸiirler, göndermeye cesaret edemediÄŸim mektuplar yazdım. Evinin karşısında kaç gece sabahladım biliyor musun' demiÅŸ. I-ıh. Hazreti Nuh'un peygamber olduÄŸunu kabule yanaÅŸmayan kız, cemaati seçmiÅŸ. Tam bir teslimiyet ve kesin bir kayıtsızlık haliyle.

Nedense son zamanlarda bu anı, sık sık ziyaret ediyor belleÄŸimi. Bir insan tekini 'aÅŸka bile' kayıtsız hale getirebilen bir cemaatin baÅŸka nelere kadir olabileceÄŸini sorup duruyorum kendime. Ancak peÅŸinde olduÄŸum baÅŸka ve daha önemli bir soru da var: 'Bir cemaat niçin baÄŸlısının evlilik kararını bile alabilecek kadar güçlenmek ister?' Ya da ÅŸöyle sorayım ve daha anlaşılır olsun: 'Bir cemaat, niçin baÄŸlısının hayatını iÅŸgal etmekten yanadır?'

Kolayına kaçıp, Türkiye'de böyle ÅŸeyler yaÅŸanmıyormuÅŸ, böyle cemaatler faaliyette deÄŸilmiÅŸ, taraftar bulmuyormuÅŸ gibi davranmayı deneyebiliriz.

Hatta 'baÄŸlılarını sosyal statülerine, zenginliklerine, mevkilerine göre sınıflandırıp öylece davranan cemaatler bir tek Hindistan'ta olur, bizim kasabada böyle ÅŸeyler olmaz' cümlesine iman edip kafamızı kuma gömebiliriz.

Fakat Türkiye Müslümanları olarak bir kez olsun iÅŸin kolayına kaçmayıp bu soruları sormaya, bu sorulara cevap almaya çalışırsak çok hayırlı bir hizmete yol açmış oluruz. Ve evet, kendi cemaatimiz dahil.

Mesela şunu soralım cemaatimize: 'Oylarımız konusunda birileriyle pazarlık ediyor musun?'

Ya da ÅŸunu: 'EvleneceÄŸim kadını/erkeÄŸi seçerek neyi hedefliyorsun? Ben senin projen miyim?'

Hiç olmazsa ÅŸunu: 'Sayısal büyüklüÄŸümüz ve etki alanımız üzerinden herhangi birileriyle çeÅŸitli anlaÅŸmalar yapıyor musun?'

Soruları çoÄŸaltmak mümkün elbette...

Bir kere daha yazmıştım. Bir cemaatin 'dini' mi yoksa 'organizasyonel' mi olduÄŸunu anlayabilmenin basit bir yöntemi var aslında. Bir Cemaat, sadece yaralı, yaralanmış, gündelik hayata gömülüp kirlenmiÅŸ gönlümüzü onarmaktan yanaysa o cemaate gönül rahatlığı ile 'dini cemaat' deriz, demeliyiz.

Gönlümüze deÄŸil, cebimize, oyumuza, etki alanımıza, hayatımızın bütün alanlarına talipse bir cemaat, ona 'organizasyonel cemaat' dememek için hiçbir gerekçe kalmıyor elimizde.

Umut ediyorum ki bu son kavganın bir hayrı olacaksa, bu konuda olacak. Türkiye Müslümanları, gerçeÄŸi sahteden, dini olanı organizasyonel olandan, hakikate temas edeni üçkâğıtçılardan ayırt edecek feraseti gösterecek bu süreçte ve devamında.

Aksini düÅŸünmek bile istemiyorum. Zira aksi olursa, bizi o delikten daha çok yılan sokar.

Hikayenin sonunu merak ediyorsunuzdur. Abimiz ÅŸu an bir Anadolu ÅŸehrinde okul müdürü. Kız ise evlendirildiÄŸi beyaz mersedesli hödükten de, cemaatten de ayrılmış.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.