Sosyal Medya

Makale

Yeni bir Tanzimat Fermanı

'Bismillahirrahmanirrahim

Tebâreke ellezî bi yedihi'l-mülk ve hüve alâ külli ÅŸey'in kadîr.
Cümleye ma'lûm olduÄŸu üzere Devlet-i Aliyyemiz'in bidâyet-i zuhûrundan beri ahkâm-ı celîle-i Kur'âniyye ve kavânîn-i ÅŸer'iyyeye kemâliyle riâyet olunduÄŸundan saltanat-ı seniyyemizin kuvvet ve miknet ve bi'lcümle tebe'asının refâh u ma'mûriyyeti rütbe-i gâyete vâsıl olmuÅŸ iken…'
Bu cümlelerle baÅŸlıyordu 3 Kasım 1839 günü ilan edilen Gülhane Hatt-ı Hûmayûn'u; yani tarih derslerinde bize 'batılılaÅŸma ve demokratikleÅŸmenin ilk adımı', 'padiÅŸahın yetkilerinin kısıtlandığı ilk önemli adım' gibi kalıp cümlelerle öÄŸretilen Tanzimat Fermanı.

'Tarihi kalıp cümlelerle öÄŸreten, dikey olarak derinleÅŸmemize asla müsaade etmeyen yüce milli eÄŸitim sistemimiz böyle buyuruyorsa doÄŸrudur elbette' diyerek, serde 'batılılaÅŸma karşıtlığı' da olduÄŸumdan Tanzimat Fermanı'ndan nefret etmiÅŸtim gençliÄŸimde. Hatta 'Tanzimat ve Islahat fermanları Osmanlı'yı uçuruma götüren adımları hızlandırdı' diye düÅŸünmüÅŸ, bu iki fermanı bir görmüÅŸtüm.

Åžimdi, 'toplumsal biraradalığımızın, birlikte yaÅŸama ahlakımızın güçlendirilmesi için neler yapılabilir' diye düÅŸünürken karşıma bir kez daha çıktı bu metin.
Biliyorum; Mısır meselesinde bir çözüm bulunsun diye, yükselen milliyetçilikle mücadele edilebilsin diye, batı ile iliÅŸkiler rayına girsin diye okunan bir ferman bu. Ancak ben Sultan Abdülmecid'in hazırlattığı bu fermanın nedenleriyle ya da sonuçlarıyla deÄŸil, metnin bizatihi kendisiyle ilgilenmeyi teklif ediyorum.

Gelin fermandan biraz okuyalım: '…devletimizde kuruluÅŸundan beri Kuran'ın yüce hükümlerine ve ÅŸeriat kanunlarına tam uyulduÄŸundan, ülkemizin gücü ve bütün tebaasının refah ve mutluluÄŸu en yüksek noktaya çıkmıştı. Ancak, yüz elli yıl var ki, birbirlerini izleyen karışıklıklar ve çeÅŸitli sebeplerle ÅŸeriata ve yüce kanunlarına uyulmadığından evvelki kuvvet ve refah, tam tersine zayıflık ve fakirliÄŸe dönüÅŸtü… EÄŸer, yüce devletimize dâhil ülkelerin coÄŸrafi mevkiini, verimli toprakları ve halkının kabiliyetlerini göz önünde tutularak gerekli giriÅŸimler yapılırsa, yüce Allah'ın yardımı ile beÅŸ-on yılda kalkınabileceÄŸimiz izahtan varestedir… Åžöyle ki; dünyada can, ırz ve namustan daha kıymetli bir ÅŸey yoktur. Bir insan bunları tehlikede görünce, yaradılıştan kötü olmasa bile, canını ve namusunu korumak için olmadık çarelere baÅŸvurur. Bunun devlet ve memlekete zarar vereceÄŸi açıktır. Buna karşılık, can ve namustan emin olan bir kimse sadakat ve doÄŸruluktan ayrılmaz, iÅŸi ve gücü ile devletine ve milletine faydalı olur… Bu sebeple, bundan böyle suç iÅŸleyenlerin durumları ÅŸeriat kanunları gereÄŸince açıkça incelenip bir karara baÄŸlanmadıkça kimse hakkında, açık veya gizli, idam ve zehirleme iÅŸlemi uygulanmayacaktır. Hiç kimse, baÅŸkasının ırz ve namusuna saldırmayacaktır… Yüce devletimizin tebaası Müslümanlarla öbür milletler bu haklardan tam istifade edeceklerdir.'
BaÅŸka bir patikadan ilerleyelim biraz. Dün, sevgili öÄŸretmenim Esra ile Ä°ngilizce çalışırken, karşıma cevaplandırmam gereken bir soru çıktı: 'Ülkenizde daha eÅŸit insan haklarına sahip olduÄŸunu düÅŸündüÄŸünüz kesimler kimlerdir?'

Ä°tiraf edeyim ki Ä°ngilizce çalışırken cevaplamayı beklediÄŸim türden bir soru deÄŸildi. Yine de zihnimi toparlayıp Ä°ngilizcemi de zorlayarak ÅŸöyle dedim: Bizim gibi ülkelerde 'daha eÅŸit insan haklarına sahip olma iÅŸi' sırayladır. Sırası gelen bu hakları kullanır. Åžu an Sünni iseniz Alevilere göre, Türk iseniz Kürtlere göre daha eÅŸit haklara sahipsiniz demektir. Bu sıra iÅŸinde hakkını kaybetmeyen tek kesim ise beyaz Türklerdir. Onların zarı hep 6-6 gelir.'

Ardından bir soru daha geldi: 'Sizce tüm dünyada insan haklarının herkes için eÅŸit ÅŸekilde uygulanabilmesi mümkün mü?' Hiç duraksamadan 'hayır' diye cevap verdim bu soruya… Hayır, çünkü insanoÄŸlunun kendisine 'nefret etmesi gereken öteki, ÅŸeytanlaÅŸtırması gereken komÅŸu' yaratması süreci hiç bitmedi.

Tam burada söylemek isterim ki, insanlık ailesi için Tanzimat Fermanının, Magna Carta'nın, Medine Vesikasının, Kudüs Emannamesinin önemi ortadan hiç kalkmayacak. Hangi nedenlerle ortaya konulmuÅŸ ya da hangi sonuçları doÄŸurmuÅŸ olurlarsa olsunlar bu metinler, 'insanların daha iyi bir dünyada, daha iyi bir ülkede yaÅŸayabilmek için' aldığı inisiyatiflerin birer muhkem belgesi olarak bize ilham vermeye devam edecekler. Ve bize ÅŸunu hatırlatacaklar: 'Hakikatin hatırı âlidir. Hiçbir ÅŸekilde gelip geçici olana, gündelik olana, taraftarlığa kurban edilemez.'

2015 yılında yeni bir Medine Vesikası, yeni bir Tanzimat Fermanı. Zor mu? Elbette zor. Fakat kolay olanı sevmemiz gerektiÄŸini de nereden çıkardınız Allah aÅŸkına?
Ne diyordu Fidel Castro: 'Kolay bir ÅŸey isteseydim vaktiyle Che kardeÅŸimle ortak bir puro atölyesi açardım canım evladım. Elimizde sermaye de vardı, çalıştıracak iÅŸçi sınıfı da.'

yenisafak.com

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.