Sosyal Medya

Makale

Tarihe kayıt düşün: Köle olmayacağız!

Ä°mam Åžafii hazretlerine sordular: “Efendim, karışıklık, fitne zamanlarında kimden yana olacağız?” Ä°mam Åžafii cevap verdi: “Düşman oklarının nereye gittiÄŸini takip edin. Onlar sizi, desteklemeniz gereken tarafa götüreceklerdir.” 

15 Temmuz akÅŸamı, BaÄŸlarbaşı’nın mezarlık tarafından dönüp BoÄŸaziçi Köprüsü’ne doÄŸru yürürken canlı yayın yaptım. Sesim kısılana kadar bağırdığım videoda, iki çaÄŸrı ve bir isim çıkıyordu ön plana. ÇaÄŸrının birincisi ÅŸuydu: “Memleketini seven herkes sokaÄŸa; köpeklerin deÄŸil, Türkiye’nin gecesi olacak bu gece.” Ä°kincisi ise ÅŸu: “Allaha ant olsun ki köle olmayacağız.”

15 Temmuz gecesinde de, 17-25 sürecinde de ‘yöntem, usul, bilmem ne’ tartışmak yerine safımı belli etmeyi, memleketin yanında durmayı tercih ettim. Zira saldırı bu kadar net ve bu kadar arsızken ‘odunumun parası’ demeyi zillet saydım.

Bugün, ortaya çıkmıştır ki 17-25’te yapamadıklarını, 15 Temmuz’da yapamadıklarını bir de Amerikan mahkemesinde yapmayı deneyen yeni kolonyalist güç merkezleri bir kez daha memlekete diz çöktürmeye, boyun eÄŸdirmeye, memleketi istedikleri kölelik düzlemine çekmeye çabalamaktadırlar. Bunu görmemek için ahmak, bunu gördüğü halde savcısı ve hakimi FETÖ iltisaklı bir Amerikan mahkemesinden ‘mandacılık’ ummak için de hain olmak gerekir.

KılıçdaroÄŸlu’nun boÅŸluÄŸa salladığı belgelerle deÄŸil, o belgeleri sallamasının zamanlamasıyla daha çok ilgileniyorsam bundandır böylece. Emre Uslu gibi ÅŸerefsiz sürüngenlerin ellerini ovuÅŸturmaları bende bir “ÅŸunların kafasını kırmayı bize nasip et Yarabbi” duasına dönüşüyorsa bundandır.

Durmayın. “Devlet ayrı, iktidar ayrı” deyin. Ben de diyeyim ki, “iÅŸte tam da bu yüzden sadece benim gibi iktidarı destekleyenler deÄŸil, iktidarı desteklemeyen sizin gibiler için de devletin yanında durma günüdür. Zira bu yapılan küresel operasyonun hedefi iktidar deÄŸil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’dir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iddialarından, tezlerinden, hinterland etkisinden vazgeçmesini isteyenlerin operasyonudur bu. Köle olmamızı isteyenlerin.”

Hadi durmayın. “Ama rüşvet’ falan filan deyin. Ben de diyeyim ki “henüz bunu yapamadı ama ortada iddialarını belgeye çeviren bir itirafçı olsa bile bu bir ÅŸeyi deÄŸiÅŸtirmez. Zira bu dava ‘rüşvet alan bakan davası’ deÄŸildir. Bu dava Türkiye’ye ‘gel ÅŸu iddialarından vazgeç davası’dır. Bu kadarını olsun anlasana.”

Hadi durmayın. “Ne yani, rüşvet alınmasını mı savunuyorsun?” diye sorun. Ben de diyeyim ki “rüşveti alan da, veren de melundur. Ancak an itibariyle ortada ispat edilmiÅŸ bir iddia olmadığı gibi mesela HSBC bankasının ismi ifadeye girince ‘ÅŸimdi konumuz o deÄŸil’ diyen bir hukuk tiyatrosu vardır. Ä°ran’a yapılan amborgoyu delen Amerikan ÅŸirketlerine hiçbir hesap sormayıp, Türkiye’nin lehine bir ekonomik hareketlenme saÄŸlayan kurumlara hesap sorma cüreti vardır. Uluslararası hukuka göre suç olup olmadığı bile belirgin olmayan para transferleri üzerinden memlekete bir uluslararası darbe giriÅŸimi vardır.”

Ve bilin ki, ve biliniz ki. Dem bu demde, an bu anda yerim her zaman olduğu gibi memleketin yanıdır.

Ve bilin ki, ve biliniz ki 15 Temmuz gecesi BoÄŸaziçi Köprüsü’ne doÄŸru yürürken yaptığım yayında geçen o isim Recep Tayyip ErdoÄŸan’dır. O gece beni sokaÄŸa çıkaran ÅŸey ‘Reis hayatta, herkes sokaÄŸa’ cümlesidir.

Ve bilin ki, ve biliniz ki o gece beni ve bizi sokaÄŸa çıkaran endiÅŸe neyse, o gece beni ve bizi tankların karşısına diken kararlılık neyse, o gece Türkiye’nin bugününü, topyekun halde Türkiye’nin yarınını kurtarmak için kendisini feda etmesini saÄŸlayan ümit neyse, o endiÅŸe de, o kararlılık da, o ümit de aynıyla sürmektedir.

O karanlık geceyi “köpeklerin gecesi olmaktan Türkiye’nin gecesi olmaya” çeviren baÅŸkomutana atılan okları takip etmekse benim için bir borçtur.

O borç, benim ve bizim için vatandır. Ve ödemenin bedeli ne olursa olsun, böyledir bu. 

Ve hatırlayın, dün İstiklal Harbi sürerken ve memleketin dört bir yanında Milli Mücadele için kongreler toplanırken, sağcısıyla solcusuyla vatanın selametini Amerikan ya da İngiliz mandasında görenler yine vardı. Biz yedi düvele direnirken, bırakın destek olmayı, bizi hayalperestlikle suçlayıp her adımımızı eleştirenler yine vardı.

Güya “memleketin ÅŸartları kötü” diye, garanti ata oynamak isteyen kumarbaz mandacılar dün yine vardı. O kumarbaz mandacıların torunları bugün yine var. Yine konuÅŸuyorlar. Ve bizden güya ‘memleketin selameti’ adına Amerikan mahkemelerinden ‘adalet’ mandasını talep etmemizi istiyorlar. GeldiÄŸimiz yer de başımızdaki iÅŸ de budur.

Ne diyordu Braudel; “Tarih hep tekerrür eder yeÄŸenim. Bu mandacı danalar hep olmuÅŸtur, hep olacaktır. Dün baÅŸaramadılar, bugün de baÅŸaramayacaklar.”

kaynak: Yeni Åžafak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.