Sosyal Medya

Makale

İdealin Realize Edilmesi: Gençlik… (2)

Müslümanlar ve gençlik…

Türkiye’de MüslümanlaÅŸma serüveni aynı zamanda bir gençlik hareketi üzerinden neÅŸvünema bulmuÅŸtur. Müslümanlık gençlikle buluÅŸtuktan sonra toplumsal zeminde gücünü kazanmıştır.  TebliÄŸ ve irÅŸat faaliyetleri de bu enerjiden ve güçten nasibi aldığında toplumsallaÅŸabilmiÅŸtir. Hatta ileri bir adım olarak gençlik ile buluÅŸtuktan sonra Türkiye semalarında varlığını kazanmış bir Ä°slami hareketten bahsetmek mümkün hale gelmiÅŸtir. O yüzden Müslümanlar gençlik hareketi olmanın taşıdığı gücü ve güçsüzlüÄŸü aynı zeminde yaÅŸamıştır. Ve bir çok sorunun kaynağı da maalesef budur. Ama bunu tespit edecek bir entelektüel donanımın hala eksik olduÄŸunu da söylemek zorundayım. ModernliÄŸin bize yutturduÄŸu biçimlendirme hastalığı yüzünden gençliÄŸi kaybetmekle karşı karşıyayız. Ve bugün cemaatler, dernekler, vakıflar yada gençlik hareketleri gence ulaÅŸabilmek için maddi imkanları zorlamaktadırlar. Bu ise gençliÄŸin tabiatına ters bir durumu içermekte ve doÄŸal olarak o hareketi güçten düÅŸürmektedir. Sahte ile tabii olanın farkı burada açığa çıkmaktadır. Seksenli yıllarda yokluk (kelimenin bütün anlam katmanları dahil) içinde neredeyse bütün üniversitelerde ve lise ile ortaokullara kadar ulaÅŸan çabalar gösterilmiÅŸti. Åžimdi ise varlık (kelimenin bütün katmanları dahil) içinde olduÄŸumuz halde her yerde gücümüzü kaybettik…

Bir örnek olsun diye; isimleri bende mahfuz olmak kaydı ile bir ortaokul ve lise de doksanlı yıllarda biri müdür muavini diÄŸeri ise bulunduÄŸu okulda felsefe öÄŸretmeni iki arkadaÅŸ, kendilerine yardımcı olarak baÅŸka kimseleri de yoktu. Ve her ikisi de solun egemenliÄŸinde iki okuldu. Ama bu iki öÄŸretmen arkadaÅŸ bulundukları yerde onlarca ve yıllar ilerledikçe de neredeyse bütün okulun rengini deÄŸiÅŸtirecek bir zemini inÅŸa edebildiler. Bugün ise herhangi bir okulda müdür, müdür muavini ve öÄŸretmenlerin önemli bir kısmı bizden ama öÄŸrenci ise yok… Acı ama gerçek bu…

Bir okuyan ve yazan biri olarak deÄŸiÅŸik toplantılara katılıyorum. Oralarda hep ÅŸu soru sorulur: biz gençliÄŸe nasıl ulaÅŸacağız? Åžimdi gençlikle bir baÄŸ oluÅŸturamıyoruz. Onları kendi çalışmalarımıza katamıyoruz, gibi deÄŸerlendirmeler yapılıyor. Ve bu gençliÄŸe ulaÅŸmanın yeni bir yol, yordam ve dilini kurmamız gerektiÄŸi üzerine yargılar ortaya konuyor ama çözüm olabilecek sadra ÅŸifa bir nokta belirlemeden dağılıyoruz. Ä°nsanın içi acıyor... Çaresizlik içinde kendimizi yeriyor ve yiyoruz.

Ä°ÅŸin aslı ise ÅŸu: seksen kuÅŸağı olan bizler, algı ve idraklerimize giydirilmiÅŸ gömlek modernliÄŸin gömleÄŸi ve eÄŸitim müfredatımızı belirleyen kültürel doku da bu ÅŸekilde biçimlendirilmiÅŸti. Türkiye de ise zaten batılı müfredatı ve kültürel dokuyu bir elli yıl geriden takip ettiÄŸimizi dikkate alırsak meselenin açmazlarını biraz daha izaha hazır hale getirebiliriz. YaÅŸadığımız bu dönemi dikkate aldığımızda ise artık post modern bir kültürün baskısı altında olduÄŸumuzu söylemeliyiz. Hatta bugünkü gençlik tam da post modern bir kültür üzerinden yetiÅŸtiriliyor. Bizim bile iki binli yıllarda post modern kültüre geçiÅŸ yaptığımızı hatırlamamız gerekir. ÇoÄŸulcu yaklaşım ve birlikte yaÅŸama formülleri zaten bu post modern kültürün dayatmaları karşısında bulduÄŸumuz Ä°slami çözümlerdi. Orada yapılan tartışmalar ve okumalar hem bizi taktik ve stratejik olarak güçlendirdi ve meÅŸrulaÅŸtırdığını düÅŸündürdü. Hem de geleceÄŸimiz olan gençlerin yetiÅŸtirildiÄŸi bir zemini inÅŸa etti… Önce bu gerçeklikle yüzleÅŸmeyi göze alabilmeliyiz. Bu hesaplaÅŸma olmadan gençliÄŸe bizim dileÄŸimiz olan yeterlilikte ulaÅŸma imkanını heba edeceÄŸiz. -Bunun altını çizelim kalın bir ÅŸekilde…-

ModernliÄŸin ve post modernliÄŸin tutumlarını mukayese ederek bugünkü gençliÄŸin durumunu ve ona ulaÅŸma yöntemini konuÅŸabilme zeminini hazırlayabiliriz.

Modernlik tek biçimci bir yönelimi içermektedir. Monist dünya görüÅŸü olarak da tanımlayacağımız tek tipleÅŸtirici bir yaÅŸam tarzını dikte eder. Bu tek tipçi yaÅŸam tarzı diktesi her alanı kapsamaktadır. Sosyal alandan siyasal alana, kültürel alandan sanatsal faaliyetlere, spordan, mimariye kadar bütün alanlara sirayet ettirilmiÅŸtir. O yüzden sadece dışarı çıkın ve dünya kentleri ile herhangi bir ülkenin kentleri arasındaki o bayağı benzeÅŸmeyi görün… Modernlik sadece tek tipleÅŸtirmiyor aynı zamanda bir kurgu üzerinden dizayn edici bir yöntemi de içeriyor. Yani bir mühendislik projesidir de… Ve modernliÄŸin en önemli özelliÄŸi aynı zamanda da her ÅŸeyi bir görsel ÅŸova dönüÅŸtürmesi… Yani bir gösteri toplumu ve kültürü inÅŸa eder…

Åžimdi yukarıda dile getirdiÄŸimiz ÅŸeylerin kendi hayatımızdaki iz düÅŸümleri üzerine düÅŸünmeliyiz ki yaÅŸam tarzımızın ne kadarı bizim kültürümüzden neÅŸet ediyor ne kadarı da eÄŸitim üzerinden bize öÄŸretilmiÅŸ deÄŸerlerden müteÅŸekkildir…

Åžöyle kabaca bir deÄŸerlendirelim: yapıp ettiklerimizi her kesin bilmesi ve bu konuda bize yaklaÅŸmalarını saÄŸlayacak her vesileyi kullandığımızı inkar etmeyeceÄŸiz deÄŸil mi? Özellikle sosyal medyayı ve onu kullanma biçimini… Hatta yediÄŸimiz, içtiÄŸimiz ve gezdiÄŸimiz yerlerin an be an çekimini yapıp paylaÅŸmayı çok seviyoruz. Daha önemlisi, kendi dışımızda kalan ve kültürel ya da düÅŸünsel birlikteliÄŸimizi eylemsel beraberlikle örtüÅŸtürmemiÅŸsek onu ötekileÅŸtirmek çok kolay olduÄŸunu biliyoruz. Çok rahat bir ÅŸekilde bizden olmayana hayat hakkı yoktur diyebilecek cüreti gösterebiliyoruz. Önemli, kıymetli ve deÄŸerli olanın kendi katımızda olduÄŸu konusunda herhangi bir ÅŸüphe de taşımıyoruz. Ä°ÅŸte bu Müslüman olmamıza engel olmayan ve davranışlarımızın kodlarını belirleyen tutumlarımıza birkaç küçük örnektir…

Post modern kültür ise bambaÅŸka bir yapıya iÅŸaret eder. Yani modern kültürün aksine bütünlük yerine parça eksene alınır. Nesnellik yerine öznellik belirleyici olur. Küçük olsun benim olsun yaklaşımı hayat düsturu olur. BenliÄŸin kendisi olarak varlık sahasına çıkışını önceler ve böylece dışarıdan bir put yerine kendisi put haline gelir. Yani bir tek kutsallık vardır o da bizzat kendisi… Ahlakı öteki ile iliÅŸki olarak tanımlayacaksak ki öyledir, post modern yapıda ahlak olamaz! Çünkü o sadece kendisini düÅŸünür. Öteki ile bir iliÅŸki kuramaz! KurduÄŸu iliÅŸki ise sadece kendisi ile alakalı ve sınırlı olmakla sınırlıdır. ‘Önce ben’ bir slogan olmaktan çıkar ve yaÅŸamın üzerine kurulduÄŸu ilke olur. Bu modernlikte de kısmen vardır. Ama bu düzeyde belirleyici deÄŸildi.

ModernliÄŸin ve post modernliÄŸin deÄŸer çözücü yanlarını hesaba katmak zorundayız. Modernlik kaba bir pozitivizme dayanarak kaba bir biçimciliÄŸi dayandırmıştır. Ama post modernlik anlamsızlığı duçar kılarak hiçleÅŸtirmeyi bir yaÅŸam tarzına dönüÅŸtürmüÅŸtür. Ahlaki erozyonun en önemli sebebi bu iki kaba tutumun naiflik kazanan meÅŸrulaÅŸtırılmış bir dolaşımdaki etkinliÄŸidir. Evet, deÄŸersizleÅŸtirme bir yaÅŸam tarzına sahip olmuÅŸtur.

Åžimdi de çocuklarımızın tutumlarını masaya yatıralım ve ne kadar bu kültürle bezenmiÅŸ bir yaÅŸam tarzına sahipler onu gözlemleyelim… KardeÅŸlerin birbirleri iliÅŸkisinden tutunda farklı siyasi yapılardaki insanların birbirleri ile iliÅŸkisine kadar nasıl bir sertlik ile döÅŸendiÄŸini söylemekte yarar var. Suriye, Irak ve Mısır’da meydana gelen olaylar, ideolojik ayrımların keskinliÄŸi, aynı düÅŸünce de olmakla birlikte farklı fraksiyonlarda olanların birbirleri iliÅŸkileri, Müslümanların birbirlerini itham etmeleri, tekfir hastalığı, hain, hırsız nitelemeleri bize nasıl bir dünyada yaÅŸadığımızı gösteriyor. Ayrımlar üzerinden derinleÅŸen parçalanmalar bize aslında nasıl bir kültürel havayı teneffüs ettiÄŸimizi gösteriyor. Aldırışsız, melankolik, tembel, fark etmemek, bakar kör olmak gibi bencil, kibirli, beÄŸenmeme halinin en belirleyici faktörler olduÄŸu bir dünya… Ä°ÅŸte post modernliÄŸin oluÅŸturduÄŸu kültür ve bu kültürün yaÅŸama dönüÅŸme biçimi…

Yani bugün yaÅŸadığımız ÅŸey kuÅŸaklar arası çatışmadan çok ki onun da muhakkak bir etkisi vardır ama ağırlıklı olarak kültürel bir çatışma yaşıyoruz ve maalesef bunun kültürel bir çatışma olduÄŸu konusunda bir farkındalık oluÅŸturamıyoruz. En büyük sorun bu… Bu sorunu çözmeden de nasıl bir iliÅŸki ve iletiÅŸim için gireceÄŸimizi belirleme konusunda hep bir zaaf taşıyacağımı belirtmek zorundayım…

(Makalenin devamı gelecek hafta pazartesi günü yayınlanacaktır.)

 
 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.