Sosyal Medya

Makale

Doğru Bir Değerlendirme Ölçütü

Önsöz

DoÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütünü saÄŸlam bir zeminde kurmak için bu cümleden ne anladığımızı da tam olarak ortaya koyma zorunluluÄŸu olmalıdır. DoÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütü derken hangi konuyu, hangi durumu veya hangi düÅŸünceyi ele aldığımızın net bir ÅŸekilde ortaya konması elzemdir.

DoÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütü, öncelikle doÄŸru bir biçim üzere düÅŸünmeyi ve deÄŸerlendirebilmeyi içermelidir. O zaman iÅŸin başına geri dönmeli ve doÄŸru kavramı üzerine bir tefekkür gerçekleÅŸtirilmelidir.

Mesele sanıldığı gibi sadece yazmak veya söylemek ile yetinildiÄŸi zaman çözüme kavuÅŸamıyor. Bu yüzden doÄŸru kavramının kendi iç mantığı içinde ve kendi tutarlığı ile birlikte tenakuzdan uzak bir ÅŸekilde neye taalluk edeceÄŸi önce ortaya konmalıdır. DoÄŸru, ele alınan bir ÅŸeyi aldatma ve aldanma olmadan, yanlış ve yanlışa düÅŸürecek zaaflar taşımadan, ne ise o olarak tam olarak kendi bütünlüÄŸü içinde kavranan ÅŸeydir. Bu doÄŸru tanımı, bir ölçüt olarak ortaya çıktığı andan itibaren, ele alınacak olan ÅŸeyin kendine has özellikleri ile ortak özellikleri ve farkları üzerine de bir bakışa sahip olunmalıdır. Çünkü modern dünya ve dolayısıyla modern düÅŸünce ile o düÅŸünceden üretilmiÅŸ modern kültür, çok yapılı ve çok katmanlı bir yönelime sahiptir. Her yönelimi kendi iç tutarlığı içinde doÄŸru görmektedir. Bu yüzden bir ÅŸeye doÄŸru sıfatını verdiÄŸimizde ele aldığımız ÅŸeye göre deÄŸiÅŸiklik arz edebilir. ÖrneÄŸin, psikolojik bir vasat ile sosyolojik bir vasat, ya da siyasi bir vasat ile sivil bir vasat arasında da farklar söz konusu ve doÄŸruları farklılık arz eder.

DoÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütü derken, doÄŸru ile deÄŸerlendirme ölçütü arasındaki iliÅŸkiyi gündeme aldığımızı belirtmiÅŸ olmaktayız. Bu çerçeve içinde doÄŸrumuz, ele alınan bir ÅŸeyi deÄŸerlendirirken nelere dikkat kesilmemiz gerektiÄŸi konusunda doÄŸru bir yönteme sahip olmayı içermektedir. Burada doÄŸrunun deÄŸerlendirme ile irtibatı ve bunun bir ölçüt olarak ortaya konması ile bağını da dikkatten kaçırılmamalıdır. DeÄŸerlendirmenin doÄŸru bir zemine sahip olabilmesi için deÄŸerlendirmeye yönelik ilginin niteliÄŸi önemli bir konu olarak tezahür eder. DeÄŸerlendirmeye tabi tutulan ÅŸey ile iliÅŸkinin nesnel bir zemine sahip olması, o konu ile bağının ideolojik bir bağıntı olsa bile doÄŸru sıfatını alabilmesi için onunla nesnel bir zeminde ilgi ve iliÅŸki kurulması doÄŸru sıfatı için elzemdir. Demek ki, bir meseleyi ele alırken, ele aldığımız mesele ile herhangi duygusal bir baÄŸ içinde olmamak elzemdir. Duygusal bir baÄŸ varsa bile onunla kurulacak iliÅŸkinin nesnel bir zemine yaslanmasının ÅŸart olduÄŸunu ve bunu baÅŸarmadan doÄŸru sıfatına haiz olmayacağını bilmek esasa taalluk eder.

DoÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütünün nesnel bir karakter taşıması ve onunla kurulacak olan duygusal bağın bu nesnel zemine zarar vermemesi elzemdir. Çünkü insan, kendisini tanımak istiyorsa, kendisi olarak kendisini tanıyamaz! Ancak kendisinden soyunur, yani kendisinden çıkar ve kendisine dışarıdan bakmayı baÅŸarabilirse, kendisine baÅŸkası gibi bakabilmeyi baÅŸarabilirse kendisini tanımada doÄŸru bir adım atmış olur. Nesnellik önemli olduÄŸu kadar kiÅŸiyi yeni bir konuma da yöneltmeyi saÄŸlar. Konu ile ilgili söylenen her ÅŸeye kulak kabartmayı ve onu dikkatle anlamayı öncelemedir insan! Konu hakkında farklı söylemler, farklı bakışlar, farklı yaklaşımlar konuyu daha derinlikli analiz etmenin imkânlarını sunar. Bu bize söylenen sözü dinlemeye açık hale getirir. Ki bu doÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütü açısından önemli bir iÅŸlevselliÄŸe sahiptir.

Burada dikkat çekmemiz gereken temel bir ÅŸey de yöntem konusudur. Herhangi bir deÄŸerlendirmede tek bir yöntemi ileri sürmek büyük bir cesareti ve beraberinde kendi yetersizliÄŸini açıkça ortaya koyan bir yaklaşımı da içermektedir. Ä°lmi bir yöntemin her zaman birden fazla yöntemi öne çıkarmasının mümkün oluÅŸunu hem bilimsel yöntemlerde hem de dini düÅŸüncenin kendi tabiatından da öÄŸrenmekteyiz. Mezhepler ve farklı teoremler her zaman farklı bir deÄŸerlendirme ölçütü ortaya koymaya imkân saÄŸlamaktadır. Bu ölçütlerin hangisinin diÄŸerinden üstün oluÅŸu yerine ele alınan konuyu, deÄŸeri, anlamı, bakışı üst bir yaklaşım içinde idrak ederek bir yaklaşıma sahip olunabilir. Bu da bizi her kavramın birden fazla anlam katmanına sahip olduÄŸuna taşır. Teoremlerin farklılığı doÄŸal olarak kavramların farklılığını da doÄŸurur. Ä°ÅŸte burada doÄŸru, kavramın kendi teoremi açısından yeterli ÅŸartlara haiz oluÅŸuna verilen tanımlamadır.

Bu temel düstur unutulmadan meselelere yaklaÅŸmak doÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütü açısından olmazsa olmazdır. O yüzden kendi matematik teoremi açısından bir doÄŸruyu mutlaklaÅŸtırarak evrenselleÅŸtiren kiÅŸi doÄŸruyu çarpıtmış olmaktadır. Ya da mantık teoremi açısından bir kavramı evrensel kılarak onu mutlaklaÅŸtırmakta benzer bir yanlışa kapı aralar. Bunun gibi Kuran ayetlerini kendi indi yorumlarına tabi kılarak veya herhangi bir yönteme yaslandırarak ‘Allah böyle buyurdu’ demekte en büyük yanlışı içerisinde taşımaktadır. Hatta büyük bir cesaretle Allah adına konuÅŸmayı kendi iradesine müteallik kılarak aptallığını ayan beyan ilan etmiÅŸ olmaktadır.

Bu noktada en baÅŸa almamız gereken temel doÄŸru tutum ise neyi, ne için ve neye istinaden söylediÄŸini bilen bir kiÅŸinin doÄŸru ile nesnel bir iliÅŸki kurabileceÄŸini idrak etmektir. KonuÅŸulanı bilmeden, konuÅŸtuÄŸunun farkında olmayan birinin doÄŸru bir deÄŸerlendirme ölçütü ortaya koyması beklenemez zaten! O zaman kim, neyi, ne zaman ve nerede söylediÄŸini bilerek konuÅŸulursa bir diyalog zeminini kurmaya imkân saÄŸlar ve onunda doÄŸru bir deÄŸerlendirme yapabilme imkânı oluÅŸabilir. Böylece doÄŸru deÄŸerlendirme ölçütünün saÄŸlaması da yapılabilir olmaktadır.

Mesele kendi içinde ne kadar yalın ve saf bir ÅŸekil kazansa da o kadar çoÄŸul ve karmaşık bir düzeneÄŸe sahiptir. Bu yüzden ilim, bilgi, düÅŸünce ve tefekkür eylemi olmadan bir ÅŸeye yönelik salt o an akla düÅŸeni söylemenin bir deÄŸere haiz olup olmadığı konusunda derin bir bakış üzerinden bir yargıya ulaşılabilir.

Ä°nsana, her aklına/gündeme düÅŸen sözü söylemesi günah olarak yeter denmesinin hikmetlerinden bir tanesinin bu doÄŸru deÄŸerlendirme ölçütünü hiçe sayması ile orantılı bir durumu iÅŸaret etmesi olduÄŸunu söylemek mümkündür. Ayrıca, ‘her insan kendi sorumluluÄŸunu üstlenir’, denirken kastedilen ÅŸey ise; ‘neyi yaparsan ve neyi düÅŸünürsen, sadece kendin sorumlusun ve bu konuda kimseye bir suçlama yöneltemezsin’, o zaman tam olarak bilmediÄŸin bir konuda veya detaylı ve derinlikli bir bilgiye sahip olmadan kesin konuÅŸarak kendini sorumlu kılacak bir tutuma sahip olmamayı da içermektedir.

KiÅŸi, elinden, dilinden ve duygularından sorumludur. Bunları öyle hercai bir ÅŸekilde harcama yetkisi yoktur. Harcadığında karşılığını bihakkın alacağını da bilmelidir. Adalet, her insanın kendi yaptığının karşılığını almasını saÄŸlamaktır. Bu konuda bütün ÅŸartlar kiÅŸinin aleyhinedir. Yani adalet tecelli edecektir. Çünkü Allah adalet ile muamele edendir. Adil olması adaleti temel bir eylem kılmaktadır. Bu aynı zamanda insanların imtihan olduÄŸu gerçeÄŸi ile de bağı güçlüdür. Ä°ÅŸte bu da deÄŸerlendirme ölçütünün içine yerleÅŸik hale gelir böylece…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.