Sosyal Medya

Makale

Yansımalar...

Modern hayat, insanın hakikat ile buluÅŸmasının önüne güçlü engeller ortaya koymaktadır. Hakikati reel olana indirgeyerek insanı sınırlı ve sığ bir gerçeklik zemini ile karşı karşıya bırakmayı bir marifet olarak addetmiÅŸtir. Ä°nsanın kendini aÅŸan derinliÄŸini görmezden gelerek onun en sığ tarafına hitap eden modern dünya onu sığlığa mahkûm etmiÅŸtir. Bu mahkûmiyet ile insan sürekli kendinden uzaklaÅŸarak hep kendisine biçilmiÅŸ bir teorinin pençesine takılı kalmıştır. Her çıkış çabasını ise akıl dışı, saçma ve anlamsız bularak peÅŸinen yargılanmıştır. Bu yüzden hakikat sürekli yeni örtülere bürünerek hayatın dışında kalmaya devam ediyor. 

Ä°nsanlık tarihi boyunca hakikat bu kadar perdelenmemiÅŸtir. Çünkü hakikat çıplaktır. Ama bu çıplaklık gözü köreltir. Bakışı sığ olanın gözü de uzağı göremez. Bu yüzden hakikat modern insan için köreltici bir unsura dönüşüyor. GerçekliÄŸin sürekli katbekat artarak hayatı yaÅŸanmaz kılması ve anlamsızlığı bir zorunluluk olarak dayatması hakikatin açığa çıkmasını sürekli ertelemektedir. Her hakikatin çıkışını saÄŸlayacak bir vasat oluÅŸtuÄŸunda ise hemen güncelin dayanılmaz cazibesi devreye girerek onu yeni örtülerle kandırmaktadır. 

Modern tarih, açığa çıkmaya yeltenen her hakikatin çok hızlı bir ÅŸekilde yeniden üstünün örtüldüğü bir tarihi iÅŸaret eder. Nefsin ayartıcı gücünün ÅŸehvetle buluÅŸturularak her türlü sapkınlığı hakikatin örtüsü olarak kullanılması dâhil, gösteriyi ve yapaylığı ise bir aldatma aracı olarak kurgulamaktan da geri durmuyor. AÅŸkınlığı içkinliÄŸe indirgeyerek hakikatin varlığını sınırlandırarak onu hakikat dışılığına yöneltiyor.

Åžovun ve kurgusallığın oluÅŸturduÄŸu yapaylık, insanı kurgusal olana yöneltiyor. Hakikat ise kurgusal olanı dışlar. Bu yüzen hakikat hep dışarıda kalmayı tercih ederek insanı anlamsızlığın girdabına bırakmaktadır. Bu noktada suç, modernliÄŸin üreticisi konumunda olan insanın suçudur. Bu suça iÅŸtirak eden insanların ve kültürlerin hepsi suça ortak olmuÅŸtur. 

Sessizliğim hınçla büyüyüp çığ gibi artıyor. Kelimelere dökülmeden bütün kulakları sağır edecek bir sese dönüşüyor. Hiçbir ses benim sessizliğim kadar güçlü olamaz. Konuşmayı sesle yapanlar kadar sessizce söyleşenlere kulak kesilmek evladır...

Hakikat kendini temsiliyeti sessizliğe irca etmiştir. Sesin kulakları sağır eden yanı yanında sessizliğin derinden sarsan etkinliği hakikatin varlığının duyulmasının temelini oluşturduğu bir zaman aralığında yaşıyoruz. Bu sessizlik ile en büyük sesi ortaya çıkararak varlığın hakikatini en üst perdeden haykıran bir durumu ve duyuşu işaret etmekte yarar var. Büyük bir acı yaşayanın sessiz kalışının oluşturduğu o güçlü sese hepimiz aşinayızdır. İşte bu aşinalık aynı zamanda bizi hakikat ile buluşmaya hazır hale getirecektir.

Kurgusal olanın ritmi ile doÄŸal olanın ritmi arasında temel bir fark vardır. Her yapaylık geçici bir heyecan oluÅŸturur. Ama adı üzerinde geçici heyecan, hayatın ritmini bu geçicilik üzerine kurduÄŸunuzda aÅŸkı kaybediyor insan… Hâlbuki aÅŸk, hayatın ritmini saÄŸlayan ve insanın hakikat ile buluÅŸmasının zeminini oluÅŸturuyor. Ä°nsanın kendisini baÅŸkası için feda edebileceÄŸi bir vasatı iÅŸaret eden aÅŸk, insanın kendini aÅŸması ve aÅŸkınlık ile buluÅŸmasının da zeminini kuruyor. 

Hakikat ise hep bir aÅŸkınlığı içinde taşır. İçkinliÄŸi bile hakikatin aÅŸkınlığın dışavurumu olarak betimlenir. Ä°nsan, kendini aÅŸkınlığın kollarına bıraktığı zaman kendi sınırlılıklarını aÅŸmanın bir imkânını kazanır. Ä°ÅŸte bu imkân kiÅŸiyi, hakikat ile buluÅŸmaya taşır.

Kalbin ritmi ile hayatın ritmi eÅŸleÅŸtiÄŸinde aÅŸk vuku bulur. Gerisi ise onu notaya dönüştürüp bestelemektir. Kalbin bir ritmi var. O ritim ile insan, hayata ve olaylara karşı bir duruÅŸ sergiler. Hayatın da bir ritmi vardır. Bu ritim ise varlığın oluÅŸturduÄŸu büyük senfoniyi oluÅŸturur. Bazen ormanın derinliÄŸinde akÅŸamın sessizliÄŸinde bunu duyma imkânı bahÅŸedilir insana… Ä°ÅŸte o müziÄŸin doÄŸal senfonisi insanı büyüler. Hakikatin bu büyüleyici yönünü içselleÅŸtirdiÄŸimizde hakikat ile bir konuÅŸma imkânı bulunur. 

Ä°nsanın iki boyutlu bir etkileÅŸim içinde olduÄŸunu söylemek mümkün… Ä°lki, insanın çabuk etkilendiÄŸi ve çok çabuk olarak etkisini yitirdiÄŸi ÅŸeylerdir. Bunlar daha çok insanın süfli yanına hitap eden, geçici olanın tabiatını taşıyan her ÅŸeyi kapsar. Ä°kincisi ise etkilenmenin geç oluÅŸtuÄŸu ve unutulmayan bir özelliÄŸe sahip olan etkilerdir. Ä°ÅŸte hakikat geç tecelli eder ve asla unutulmaz o insanın kalbinin sızısı olarak sürekli kendisi ile birlikte yaÅŸam imkânı bulduÄŸu ÅŸeydir.

AÅŸk, sonsuzluÄŸun içinde kollarını iki yana açarak kendini boÅŸluÄŸun sersemletici atmosferine güvenle bırakarak orada öylece asılı kalarak hakikatin tadını çıkarmaktır. O sonsuzluÄŸun kollarında kıpırtısız bir ÅŸekilde dururken hayatın ritminin belirleyici bir etkeni haline dönüşün de idrakine sahip olduÄŸunuzda aÅŸk ile bütünleÅŸmiÅŸ ve birleÅŸmiÅŸ olursunuz. 

Kendini ritmin akışına bırak ve dingin bir durgunluk üzerinden sessizliÄŸi keÅŸfedip en güçlü bir ses olarak anlamı haykıran bir eylemliliÄŸe sahip ol ki yol senin olsun, yolda olasın ve sonsuzluÄŸa akasın…

Kalbin ve hayatın ritmini bütünleştirerek kendini akışa bırak. Ama büyük bir dinginlik ile bunu yap. O sessizliğin büyük çığlığını sen çıkar. Güçlü bir sesin yankısı olarak ritmi nota olarak müziği harekete geçir. Dinleyen her insanın hakikat ile buluştuğu bir sesin imgesel gücünü kullan. Eylem, hareketi hakikatin tecellisi kılarak varlığın dinamiğini oluştursun. Bu dinamiklik kutsal bir şarkının kulakları kabartan bir sevecenliği harekete geçirsin. İnsanlar hakikat nedir sorusuna yükselerek hakikatin arayışının temellendiği bir zemini kursun.

Her yol, yol olma özelliÄŸi taşımaz. Yol o ki seni hakikate taşısın. Hakikate çıkmayan yolun yol olma özelliÄŸi olmaz. Çünkü o seni hakikatin dışına çıkaracağı için tanım gereÄŸi yol deÄŸildir. Yol, seni hakikate çıkaran bilginin eyleme dönüştüğü zemini iÅŸaret eder. Yolda olmak ise sürekli hakikat arayışını temellendiren bir bilginin varlığını zorunlu kılar. Sonsuzluk ise bu arayışın bilgi ile sürekliliÄŸinin saÄŸlandığı zeminde aÅŸkınlıkla kurulan baÄŸda tezahür eder. Ä°nsan, sonsuzluÄŸu tattığı zaman güncel ve geçici olanın gerçek deÄŸerini ortaya koyarak sürekli sonsuzluÄŸu iÅŸaret eden eylemlere ve düşüncelere dair bakışını netleÅŸtirir. Yolun sonsuzluÄŸunu yolda olmakla taçlandıran insan, hep yol üzere bir hareketi kaçınılmaz bir insanlık borcu olarak tanımlar… 

Hakikat olmadan insan, insan olmadan hakikatin hep bir yanı eksik kalacaktır…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.