Makale
Kur'an Neliği Üzerine Düşünmek...
Kuran, her hangi bir kitap deÄŸildir. O müellifi Allah (cc) olan bir Kitaptır. Bu yüzden herhangi bir metin gibi algılanması doÄŸru deÄŸildir. Çünkü baÅŸka metinlerden hareketle Kuran yorumlanamaz. Ancak Kuran’dan hareketle baÅŸka metinler yoruma tabi tutulabilir. Elbette ki Kuran, kendisi gibi vahiy olan kâinat kitabı üzerinden anlaşılmasına çaba gösterilebilir. Ancak kâinat kitabının neliÄŸini de yine gönderilmiÅŸ bilgi olan vahiy/Kuran üzerinden betimlemek daha saÄŸlıklı olacaktır. Kuran âlemlerin Rabbi olan, Rahman, Rahim, Aziz ve Alim olan Allah tarafından indirilmiÅŸtir. (Secde -2, Mümin – 2, Fussilet – 2,Zümer- 1, Yasin- 5) Bu temel gerçekliÄŸi dikkate alarak Kitap ile iliÅŸkiye girilmelidir. Onun yol göstericiliÄŸi de yine ‘muttaki’(Bakara- 2) olma ile sınırlandırılmıştır. Yani Kitap samimi bir ÅŸekilde kendisine yönelen ve arınma arzusunu taşıyan kiÅŸiye yol göstericilik yapar.
O okunduğunda müminlerin imanlarını artırır. (Enfal-2) Bu öyle bir kitap ki okunduğu süre içinde sürekli müminin imanını artıran bir özelliğe sahiptir. Bu yüzden mümin, Kuran okumayı kendisine bir sorumluluk olarak kabul eder ve her anını Kuran okuyarak geçirmek için çaba ve gayret içinde olmalıdır. Böylece sürekli imanı artar ve ahlaki zeminini güçlendirmiş olur. Ahlaki zemini güçlendikçe de Kuran ile irtibatı sağlamlaşır ve onun bereketinden istifade eder. Hayatı daha güzel bir zemine kavuşturma niyeti vücut bulur.
Herhangi bir kitabın imanı ve ahlakı artırdığı söylenemez, Kuran dışında… O zaman Kuran okumanın kendine has bir yöntemi oluÅŸunu yadsımamak gerekir. Zaten mesele, mevcut bilgi ve birikim üzerinden bu ilahi hitabı anlama çabasına giriÅŸmek ve aslında mevcudun meÅŸrulaÅŸtırılmasını saÄŸlamak gibi bir misyonu yüklenme arzusu tarafından belirlendiÄŸi için sorunlar meydana geliyor.
Hâlbuki Kuran, ‘Hiçbir şüphe taşımaz.’ (Secde -2, Bakara-1) içinde herhangi bir şüpheye rastlayamazsınız. Yeter ki kendi görüşlerinizi veya kendi bakış açınız üzerinden Kuran’a yeni anlamlar yüklemedikçe…
Kitap şüphe taşımadığı gibi; ‘O sana kitabı hak ile indirdi. ‘(Al-i Ä°mran- ¾, Rad-1) Bir hakkın tahakkuku anlamında indirilmiÅŸ bir kitaba sahibiz. Bu hak aynı zamanda bir gerçeklik zeminine sahiptir. Yani Kuran, insanın yol göstericiliÄŸini üstlenecek bir zemin üzerinden indirilmiÅŸ ve bu indirilme bir gerçekliÄŸe sahiptir. Öyle zann vesaire taşımaz. O gerçek bir bilgi ile gönderilmiÅŸtir. Bu gerçeklik, içinde yaÅŸadığımız gerçeklikle bir baÄŸ kursa dahi onun kurduÄŸu baÄŸ mevcut gerçekliÄŸi aÅŸan bir boyutu da içerir. Bu yüzden, Kuran’ın gönderilmesinin gerçeklik zemini insana dair olan merhamet ve onun yol göstericiliÄŸinin bizzat Allah (cc) tarafından üstlenildiÄŸini gösterir. Ä°nsan, bu duruma nankörlük etmemelidir. Kitap onun nankörlüğünü dile getirdiÄŸi halde bu duruma nankörlük ederse insan, her türlü cezayı da hak etmiÅŸ sayılmalıdır.
Kuran, ‘Ayetleri muhkem kılınmış, hüküm ve hikmet sahibi olan Allah tarafından açıklanmış bir kitaptır.’ (Hud- 1) Ayetlerin muhkemliÄŸi, her türlü eleÅŸtiriye karşı dirençli oluÅŸunu, aynı zamanda da okuyanı saÄŸlam bir muhakeme sahibi yapmaya ve kafasında herhangi bir şüpheye mahal bırakmadan ona sahip olması gereken temel inançları ve ilkeleri vermeye dairdir. BeÅŸer aklının kendi sınırları içinde Kuran’ı anlaması ve o sınırlara mahkûm kılması kendisini yanılgıya taşır. Açık bir ÅŸekilde Kuran, insan aklına yol göstericilik için indirilmiÅŸtir. Bu yüzden aklın sınırlarına mahkûm olmak deÄŸil, bilakis akla yön gösterilmesi ve aklın çalışmasını saÄŸlamaya matuf olarak görülmesi esastır. Kitabı indirenin Hüküm ve Hikmet sahibi oluÅŸuna gönderme yapması, baÅŸka hüküm ve hikmet diye insana dayatılan ÅŸeylerin aslında o özellikleri taşımadığı anlamına gelmelidir. Yani Kuran hüküm ve hikmet sahibi olan Allah tarafından indirilmiÅŸtir ki kiÅŸiler, onu okuyunca hem hükmü öğrensinler hem de hikmetin neye taalluk ettiÄŸini görsünler.
Kuran, ‘DosdoÄŸru bir kitaptır. Kendisinde herhangi bir eÄŸrilik yoktur. Ayrıca hiçbir çarpıklığa neden olmaz.’ (Kehf- 1,2) Kitabımız, bizi sadece dosdoÄŸru bir yola yöneltir. Onun gönderiliÅŸ amacı ve sorumluluÄŸu budur. Ä°nsan da bu sorumluluktan pay alarak kitap ile girdiÄŸi iliÅŸkide Kitabın kendisine yükleyeceÄŸi sorumluluÄŸu üstlenmesi ÅŸarttır. Çünkü bu kitap dosdoÄŸru, seni bütün yanılgılardan, yanlış yollardan ve şüphe gibi arazlardan arındırır. Kitap her hangi bir eÄŸrilik taşımadığı gibi kitabı okuyacak olanda bir eÄŸrilik bırakmaz. Ancak kiÅŸi, kendisi eÄŸri olursa kitabı eÄŸrilterek algılarsa bu sorumluluk kendisine aittir ve karşılığını da elim bir azap ile alacağı ihtar edilmektedir. Kitap bir eÄŸrilik taşımadığı gibi bir çarpıtmaya da neden olmaz. Yani herhangi bir bilgiyi yanlış yönlendirme veya olmadığı ÅŸey olarak betimleme gibi bir duruma yol açmaz. Zaten korunmuÅŸ bir metin olan Kitap, aynı zamanda sadece sana içinde olduÄŸun, içine düşeceÄŸin, içine yolculuk edeceÄŸin ve sonunda da içine girme isteÄŸi duyacağın her ÅŸey ile ilgili doÄŸru ve sahici bilgi veriyor. EÄŸer bir çarpıtma varsa bil ki bu senden kaynaklanmaktadır. Bu yüzden kendine çeki düzen vermelisin.
Bu Kitap, ‘Mübarek bir gecede leylei kadr de indirdik.’ (Duhan -2, Kadir suresi 1) Kitabın mübarek bir gecede ki bu gece aynı zamanda ‘takdirin olduÄŸu gece’ye tekabül ediyor. Yani iniÅŸi ile birlikte insanlığın takdiri, geleceÄŸi deÄŸiÅŸime açık hale geliyor. Ä°nsan, bu indirilmiÅŸ Kitap ile kendi geleceÄŸini yeniden belirleme imtiyazı elde ediyor. Artık, insan, dünya içine dâhil olan bilgilerden kurtularak, yanlış bilgilenmekten kurtularak yeni ve doÄŸru, saÄŸlam, şüphe bulundurmayan bir bilgi süreci ile yeni baÅŸlangıçlar yapabilir. Kuran inmeden önceki dönemi fetret dönemi olarak ilan eder. Kendisinden önceki yaÅŸamı da cahiliye yaÅŸamı olarak tesmiye eder. Dolayısıyla bu yeni Kitap, hem fetretten kurtaracak hem de bilgi vererek cahiliyeyi sona erdirecek bir özellik taşımaktadır. Ä°nsan, bu yeni bilgi ile bilgisini deÄŸiÅŸime uÄŸratarak yeni bir gelecek tasavvurunu oluÅŸturarak yeni bir yaÅŸamın kodlarını da elde ederek hayatı yeniden düzenleme imkânı kazanacaktır. Bu az bir ÅŸey deÄŸil! Ä°ndiÄŸi geceye bereket ve güç kazandıran kitap insana neler kazandırmaz ki…
Bu Kitap insanın bilme ihtimali olmayan temel bilgiler olan ‘Gaybi bilgiler içerir’ (Rum -2) Ä°nsan aklının asla ulaÅŸamayacağı bir bilgi türünü insana Allah (cc) bu Kitap ile indiriyor. Ä°nsan, spekülatif bilgiye açıktır. Büyük bir iÅŸtiyakla bu alandaki bilgiye sahip olmak ister. Bunun örneklerini tarih boyunca görmek mümkündür. Ä°ÅŸte insanın bu ihtiyacını en saÄŸlıklı bir ÅŸekilde gidermenin bir imkânı olarak Kuran gaybi alana dair bilgiyi sıhhatli bir ÅŸekilde iletiyor. Ä°nsan, her zaman bilmediÄŸinin peÅŸine düşer, vahiy ise bu konuda uyarıcı bir rol alır. Ama insan yine bildiÄŸini okumaya devam eder. Vahiy gönderildikten sonra da hala bu gaybi olana olan istek bitmiÅŸ deÄŸil! Kulağını hala geleceÄŸe dair bilgilere açık halde tutmaya devam eden insan, bilimden medet umarak, ya da tarihsel mitolojilere yönelerek bu açlığını giderme yoluna gitmektedir. Ä°nsan yanılgıya düşme adına pek cömerttir. Bu cömertliÄŸi ise hep başına iÅŸ açmakta ama geri durmayı baÅŸaramamaktadır. Bu yüzden Kuran büyük bir boÅŸluÄŸu doldurmaktadır, bilene…
Kuran, bazı vasıflarını kendisi bize bildirmektedir. ÖrneÄŸin; ‘Apaçık bir kitaptır. Ve Arapça indirilmiÅŸtir.’ (Zuhruf- 1, Duhan- 1,Neml-1) Bu apaçıklığı bugünlerde yanlış yorumlayan ve herhangi bir metne uyguladıkları gibi sözlük anlamı üzerinden anlaşılabileceÄŸi gibi bir durum söz konusu ediliyor. Ancak buradaki apaçıklık, hitabın berraklığı ve anlaşılmasına dair dolayımsız apaçıklıktır. Yani Kuran kendisine iman eden kiÅŸiye açık hale getiriyor. Veya Kitaba kendi yargılarını dışarıda bırakan kiÅŸilere anlamını hediye eder. Yani aslında bu kitap muhatapları ile dinamik bir iliÅŸki kurar anlamındadır. Arapça indirilmesi ise bir anlam alanının varlığını kesinlemek ve böylece sınırları çizilmiÅŸ, yanlış anlamaya mahal bırakmayan apaçıklığı saÄŸlayan bir unsur olarak düşünmek esasa tekabül eder. Çünkü ‘O Hikmetli kitaptır.’ (Yunus- 1) Hikmet, ‘taşı gediÄŸine koymak’ olarak betimlenebilir. O zaman bu Kitap, her ÅŸeyi yerli yerine koyan bir özelliÄŸe sahiptir. Kitabı okuyan insan, her ÅŸeyi yerli yerinde bulur. Böylece neyi, nasıl anlaması gerektiÄŸi konusunda bir görüş sahibi olur. Kuran okudukça insan, neyin nasıl olduÄŸunu ve nereye koyması gerektiÄŸini öğrenir. Çünkü Kitap, Allah, isim ve sıfatlarından bahsettiÄŸi gibi, yaratılış ve yaratılanlardan da bahseder. ‘Biz Kitapta eksik bir ÅŸey bırakmadık’ derken, her ÅŸeyi yazdık anlamında deÄŸil, ama her ÅŸeyi deÄŸerlendirecek bir ilkeyi, bakışı sunduk anlamında olmalıdır. Bu yüzden kitabı okurken onun hikmet taşıdığını unutmadan okumakta yarar vardır. Aynı zamanda bu Kitap, ‘Furkan’dır. (Al-i Ä°mran-3,4/ Rad-1) Her ÅŸeyi bir diÄŸerinden ayırt edecek bir ölçüyü insana kazandırır. Çünkü insanlar, benzeÅŸtirerek birçok ÅŸeyde yanılgıya düşerler. Tarih boyunca bunun izleklerini görmemiz mümkündür. Ancak bu Kitap, fark, farkındalık ve fark etme hassası kazandırarak okuyanlarına kiminle nasıl bir iliÅŸki kurması gerektiÄŸi konusunda sahici bir bakışa sahip kılar. Ä°liÅŸkilerin niteliÄŸini ve niceliÄŸini fark üzerinden öğrenmek hem güzel hem de kolay olandır. Farkındalık ise iliÅŸkilerin mahiyetini ve varlığın mahiyetini doÄŸru bir ÅŸekilde öğrenmeyi kolaylaÅŸtırır.
‘O büyük/ azim bir kitaptır’ (hicr- 87) ki, Ekber olan Allah tarafından indirilmiÅŸtir. O ‘Büyüklük’ aynı zamanda kiÅŸiyi ezmeyen bir büyüklüğe sahiptir. Ama aynı zamanda bir ‘Saygınlık’ ister. Kitabın büyüklüğü gönderenin ‘büyüklüğü’ ile orantılı iken, aynı zamanda ona muhatap olacak insanın da büyüklüğüne; varlık hiyerarÅŸisindeki yerine bir atıf olarak okunmalıdır. Ä°nsan, böyle bir Kitap karşısında haÅŸyet ve tevazuu içinde durmalı ve böyle lütuf karşısında ise hamd üzere olmayı baÅŸarabilmelidir. Ä°ÅŸte o zaman insan kendisine uzatılan bu güzelliÄŸi, güzellikle karşılayarak hikmet üzere hareket etmeyi bir imtiyaz haline getirebilir. O Zikr dir. (Sad-1) Sürekli insana hatırlatıcı bir fonksiyon icra eder. Böylece insanın bir an için dahi kendisini unutmasına imkân tanımak istemez. Ama insan cahil ve nankör olduÄŸu için bu ‘zikr’i unutkanlığa tevdi ettiÄŸinde ise azar. Ama ne zaman ‘hatırlarsa’ o zaman ‘arınır’ ve ‘muttaki’ kullar zümresine katılır. Ayrıca insan, zikrettikçe ve vahyi okudukça ‘kalbi tatmin’ olur. Bu tatminlik ile hayatına çekidüzen veren insan Allah’ın has kulları arasına katılır. Ä°nsanı insan kılan en önemli özelliÄŸi hatırlamaktır. Hem iyiliÄŸi, hem kötülüğü hatırlayan, her olay ve durum üzerine derin bir teemmül gerçekleÅŸtirme imkânını bulan insan, o olay ve durumu hatırlayarak onun üzerine yeniden düşünmeyi saÄŸlayarak saÄŸlıklı kararlar alabilme gücünü artırır. Böylece doÄŸru zemin ve zamanda doÄŸru iÅŸler yapabilme becerisi kazanır. Mesele Kitabın, ‘karanlıktan aydınlığa çıkarmasıdır.’ (Ä°brahim- 1) Ä°nsan, kılavuzsuz karanlıkta kalır. Milyonda bir, kendisine bahÅŸedilen özel yeteneklerini kullanarak kendisini kurtarma opsiyonu kazanır. Ama insanların geneli, karanlıktan kurtulma imkânı kazanamaz. Ä°ÅŸte Kitap, insanları karanlıktan aydınlığa yukarıda vasfı açıklanan vahiy sayesinde çıkarır. Bu vasıfları hiçbir kitapta bulamazsınız. Çünkü ilahi vasfı taşımayan her kitap insan ile sınırlı kalır. Ä°nsan ise zaaf içindedir. Kitapları da bu zaafı taşır. Hakikat ancak, hakikatin sahibi tarafından doÄŸru bir ÅŸekilde iletilebilir. Ama insan, hakikatin tecellisine ancak mazhar olabilirken, hakikat adına konuÅŸma yetkisi olamaz. Bu yüzden Allah (cc) insana merhamet ederek ona hakikatten bahseden bir Kitap göndermiÅŸtir. Ki, ‘Kuran’ı insanlara dura dura okuyasın diye bölüm bölüm ayırdık ve safha safha indirdik.’ (Ä°sra- 106)
Ä°ÅŸte insan, okuduÄŸu üzerinde durarak okuyacak ki anlaşılmasını kolaylaÅŸtırsın. BölümlenmiÅŸtir ki her bölümleme kitabı daha kolay okumakta yardımcı olur. Ve safha olarak indirilmesi, o safhalarda meydana gelen baÄŸlamı görmek ve böylece ÅŸeksiz, şüphesiz bir ÅŸekilde anlamayı kolaylaÅŸtırır. Ayrıca bu vahye muhatap olan bir Resul gönderilerek O’nun ÅŸahitliÄŸinde vahye muhatap olmak ve vahyin maksat ve emrini yerine getirmeyi kolaylaÅŸtıran Allah’a hamd etmekten baÅŸka bir güzellik ve iyilik kalmamıştır insana…
Kitap kendisini kolaylaÅŸtırmıştır ama insan onu zorlaÅŸtırıyor. Kitap kendisini anlaşılır kılıyor, ama insan onu anlamamakta inat ediyor. Sahibi, kitabı en güzel ÅŸekilde indirmiÅŸ ve en güzel ÅŸekilde sunmuÅŸtur ki ona örneklik edecek insandan birini de seçmiÅŸtir. Ama insan nankör ve cahil oluÅŸu yüzünden kitaptan yüz çevirmektedir. Bu noktadaki son sözü yine Kitaba bırakalım: ‘Muttaki, Muhsin ve mümin insanlar için hidayet/kılavuz/yol gösterici olan bir kitaptır.(Bakara- 1, Lokman -2)
Not: Bu yazı daha önce Sebilürreşad Dergisinden yayınlanmıştır
Henüz yorum yapılmamış.