Sosyal Medya

Makale

Adım, Adım Hiçliğe Gömülen Modern Dünya

Modern Dünya, hiçliÄŸin kurgudan yaÅŸam pratiÄŸine geçiÅŸini saÄŸlarken, ona saÄŸladığı dayanaklardan kurtulma gibi bir derdi hiç olmadı… Friedrich Nietzsche gibi büyük filozoflarında dikkat çektiÄŸi gibi, epistemik bir duruÅŸ olarak hiçliÄŸi öne çıkarmakta olan Modern Dünya, bir anlam üretme kapasitesinden de uzak durmaktadır. Kant Krizi diye tarihe geçen epistemik krizin, bilgi ile iliÅŸkinin göreli boyutu ile hiçliÄŸi bir merkez haline dönüştürmüştür.

Hiçliğin epistemik kriz ile ilişkisi kadar, sahip olunan epistemik/bilgi süreçleri durumun diğer bütün epistemik olguları değişime ve dönüşüme uğratma çabalarının sağladığı zeminin de etkisi büyüktür. Hiçliğe çare olacak ve anlam ile yaşamı bütünleştiren ilahi dinin kendisini de değişime uğratarak insanlığın anlam ile buluşmasını engelleme çabaları, yaşanılan üstünlük ile ki bu üstünlük, bilgi, teknik ve ideolojik üstünlük kadar, iktidar olma boyutlarının bütününde var olan olgusal durumu da gözler önüne sermektedir.

Modern Dünya elindeki gücü kullanarak insanlığı anlamdan yoksun ve hiçliÄŸe mahkûm ederek yaÅŸamaya mahkûm etti. Ä°nsanlar ise buna cevap üretme yerine, kısmi dokunuÅŸlar ile kendilerini kurtaracaklarını sanarak aldanışlarını güçlendirmekten öte bir pozisyon üretemediler. Modern Dünya ve türevlerinin kendi yaptıkları bir tarafa modern dünyadan bağımsız olduÄŸu vehmini ileri süren kurumların, düşüncelerin ve kültürlerin de kendilerini aldatacak düzeyde modern Dünya’dan etkilenerek varlık sahasına çıktıklarını gözlemlemek büyük acı vermektedir. YahudiliÄŸi, Hıristiyanlığı, Müslümanlığı ve HinduluÄŸu Taoizm ile birlikte dönüştürme beceresi Modern Dünya için büyük bir iktidar payesi saÄŸladı. Åžu an bütün dünyada farklı kültürler ancak Modern Dünya ile uyumlu olma arayışını sürdürdükleri için bu iktidar sarsılmaz bir ÅŸekilde varlığını sürdürmeye devam etmektedir. Aksa Tufanı gibi bir yılı aÅŸkın süredir devam ede gelen Ä°srail katliamına raÄŸmen, hala Modern Dünya’dan beklentilerin sürmesi ise HiçliÄŸin iktidarını sürdürmesine garanti saÄŸlamaktadır. Çocukların, kadınların, masum sivillerin çok rahat bir ÅŸekilde öldürülmeleri ve buna seyirci kalan sekiz milyar insan, iki yüzün üzerinde devlet ve mevcut bütün uluslararası kurumların hepsi iflas etmiÅŸtir. Hiçlik hiç bu kadar güçlü bir ÅŸekilde varlığını ilan etmemiÅŸti bu zamana kadar…

DireniÅŸ olarak öne sürülen olgunun, Ä°ran ve Türkiye’nin devlet olarak çabalarının da bir karşılık üretmediÄŸi ortada durmaktadır. Ä°ran direniÅŸ hareketi üzerinden bir ÅŸeyler yapma arzusunu taşımasına raÄŸmen, Müslümanların geneli ile yaÅŸadığı travmatik iliÅŸkinin neticeleri yüzünden yeterli kamuoyu desteÄŸi elde edememektedir. Ayrıca, Filistin meselesinde artarak yaptığı desteÄŸe raÄŸmen, yeterince kamuoyu desteÄŸi almakta zorlanmaktadır. Hizbullah ise büyük fedakârlıklar yapmasına raÄŸmen, yeterince desteÄŸi almakta zorlanmaktadır. Suriye meselesinde yaÅŸanılan keskin ayrılıklar, çatışmalar, tam da birlikte hareket edilmesi gereken zamanlarda bir ayrılık olarak öne çıkmakta veya çıkarılması saÄŸlanabilinmektedir.

Modern Dünya kendisi ile birlikte bütün farklılıkları ve çeÅŸitlilikleri de eriterek tek bir potada yokluÄŸa tevdi etmekten kaçınmamaktadır. Hatta ileri bir adım atarak, insanı modernliÄŸin çıkardığı tahttan indirecek post human çaÄŸ iddiası ile yeni bir çaÄŸa giriÅŸi hızlandırmaktadır. Dün feminizm üzerinden deÄŸiÅŸim saÄŸlanırken, bugün LGBT-i üzerinden toplumsal cinsiyet adı altında bu deÄŸiÅŸim hızlandırılmaktadır. Din ve dine ait her kavram iÄŸreti ile karşılanırken ve yok sayılırken, dinin yasak kıldığı ne varsa ulu orta ve toplumsal bir kabul gibi algılanmasını saÄŸlayacak bir zeminin inÅŸa edilmesinde pervasız davranmaktadır Modern Dünya…

Kendisine muhalif hareketlerin, inançların, kültürlerin varlığını müsamaha ile karşılamak yerine onları değişime zorlayarak dönüştürmeyi bir karar olarak uygulamaktadır. Buna karşın, muhalif unsurlar ise karşı koyacakları bir yöntem ve bilgi üzerinde uzlaşı sağlamaktan çok uzak durmaktadırlar. Kendilerine dayatılmış her anlayışı sorgulamak yerine birçoğuna gönüllü yazılarak kendileri olmaktan çıkmaktadırlar. Modern İslami düşüncenin geldiği nokta ve bu alanda yapılan çalışmalar ile gelinen nokta arasındaki uzlaşı kabul etmeyen olguyu dikkate aldığımızda Müslüman kalmanın bile büyük bir mucize olduğu bir zamana yaslandığımızı gözlemleyeceğiz. Güneş batıdan doğacak haberinin gerçeklik payı giderek artmaktadır. Gazze katliamı ile birlikte Avrupa ülkelerindeki Müslümanlaşma eğilimi giderek artmakta ve çok saf bir Müslüman kitle meydana gelmektedir. Bunlar yeni bir ışığın ve umudun açığa çıkarılmasında aktif rol alabilirler mi? Bekleyip göreceğiz. Ama İslam ülkelerinde mevcut Müslümanların kurumsallaştırdığı neredeyse bütün yapılar, yapı bozumuna uğramıştır. Yapı bozumuna uğramayanların ise gerçeklik zemininde bir karşılıkları kalmamaktadır. Azınlıkta kalmanın önemi olmasa da genel ile kurulacak bir irtibat noktasının bulunmaması büyük bir yarık olarak orada durmaktadır.

Bu yüzden Modern Dünya sadece kendisini hiçliÄŸe mahkûm etmiyor, kendisinin dışında kalan bütün kültürleri ve inançları da dönüştürerek hiçliÄŸe mahkûm kılmaktadır. O kültür ve inanç sahiplerinin ise yeni bir umudu diriltecek bir gücü, istidadı ve iradesi ise hala ortada görülmemektedir. Yeni bir çıkış yolunun bulunması elzemdir. Ama bu çıkış yolunun kirlenmiÅŸ biliÅŸ süreçlerinden azade olmasını saÄŸlayacak bilgi ve biliÅŸ süreci ortaya konabilir mi? Bir soru olarak ortada durmaktadır. Tabi ki güzel çalışmalar, doÄŸru konumlandırmalar vardır ve mümkündür. Ama Modern Dünya’nın sahip olduÄŸu potansiyel güç dikkate alındığında ortaya çıkacak olan her güzel ÅŸeyin deÄŸiÅŸime açık hale dönüştürülmesi için zaman kaybı beklenmeden harekete geçilmesi saÄŸlanmaktadır. Yani Modern Dünya büyük bir azimle kendi yokluÄŸunu ve kendisi ile birlikte her ÅŸeyi yokluÄŸa tevdi etmeyi baÅŸarmak için elindeki her ÅŸeyi; gücü ve tekniÄŸi kullanmaktan imtina etmemektedir.

Bu durum büyük bir umutsuzluÄŸu taşıyacağı gibi büyük bir umudu da yeniden diriltmeye yarayacak bir vasatı inÅŸa etmenin imkânı olarak da doÄŸabilir. Çünkü her ÅŸeyin bitti dendiÄŸi yerden yeni bir hayat baÅŸlangıcı saÄŸlanabilir. Tarih buna ÅŸahittir. Ä°mkânsızlıklar en büyük imkânı baÄŸrında taşır. Önemli olan bu iradenin ve ÅŸuurun açığa çıkmasını saÄŸlamaya dönük bir düşünce zemininin kurulması saÄŸlanabilsin…

Bir irade beyanı, yeni bir bilgi süreci, yeni bir düşünce zemini ve yeni bir dili inşa ederek yeni umutların yeşermesini sağlayacak güçlü bir zemini kurmak mümkün olacaktır. Büyük bir farkındalık gerekir. Bu farkındalık üzerinden bir şuur inşa edilmeli ve bu şuur üzerinden bir bilgi süreci beslenmelidir.

Bu meseleleri konuÅŸmaya baÅŸladığımız andan itibaren umut yeniden dirilecektir…

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.