Sosyal Medya

Makale

Müslüman İçin Yol Haritası

Müslüman, an’ını müslümanca yaÅŸamanın gayretini hiç eksik etmeden yaÅŸaması gerekendir. An’ın müslümanca olması için gereken bir ÅŸuurun hayata geçirilmesi ise elzemdir. Müslüman, an’da geçmiÅŸ ve geleceÄŸi aynı anda yaÅŸamanın sırrını bilen olmalıdır. Bu yüzden de müslüman, kendisine gönderilmiÅŸ vahiy/Kuran ve O’nun uygulaması ve beyanı açıklayıcı olan Allah Resulü ile irtibatını sürekli diri tutan olmalıdır.

Müslüman, algı ile hareket eden deÄŸil, bilgi ile hareket ederek hep daha doÄŸrusuna dair bir arayışın içinde kendisini bulmalıdır. Duygusal zeminini korurken, stratejik zeminde bilgiye ve doÄŸru habere dayalı bir duruÅŸun sahibi olmalıdır. Müslüman, geçmiÅŸten ders alan ve geleceÄŸi yeniden inÅŸa edecek bir potansiyeli kendisinde bulunduran olmalıdır. Bu yüzdende mevcut bilgi ve birikimin etkisinde deÄŸil, ama neye taalluk ettiÄŸi konusunda derin bir bakışa ve basiret üzere oluÅŸa ihtiyacı vardır.’ Hikmet müminin yitiÄŸidir’, ilkesini hayatının bütününde unutmayan ve ona göre hareket eden olmalıdır.

Müslüman, bilgi ile ilim arasındaki farkı bilmesi gerektiÄŸi gibi algı ile basiret arasındaki farkı da kavraması elzemdir. Müslüman, olgu üzerinden inÅŸa edeceÄŸi bir idrak ile ÅŸuur üzerine bina edilmiÅŸ bir hayatı yaÅŸamın nirengi noktası kılmalıdır. GeçmiÅŸte meydana gelen bilgiye bigâne kalmayan ve onun esaretine girmeden, kendisine gerekli olan her birikimi alan ve bugüne ihtiyacı olan bakışı inÅŸa için gereken iradeyi gösteren olmalıdır. GeçmiÅŸteki ilmi birikimin usul düzeyinde talibi olmalıdır. Ä°çtihat seviyesindeki ilmi birikimin ise idrakine ve tecrübesine sahip çıkmalıdır. Müslüman, Ä°slam ve Ä°slami ilimler için sahih ve sahici bir zemine sahip olmaya çalışmayı yaÅŸamının hedefi kılmalı, ilahi rızayı ise nihai hedefi kılarak yaÅŸamını hep bir diriliÅŸ ve direniÅŸ üzere geçirmeye hazır bir irade üzerinden yaÅŸamalıdır.

Müslüman, modern bilginin ayartıcı boyutuna dikkat kesilirken, olgusal zeminde bu bilginin önünü açması gereken boyutuna dikkat kesilmelidir. Modern bilgiye verilen yaklaşımın sakıncalarını yaÅŸadığı tecrübeler ışığında ifadeye kavuÅŸturmalı, ama modern bilgi diyerek bir kenara atarak kendini mahrum kılmamalıdır. Her bilgi, ilahi bilginin bir yansıması olarak öne çıkar. Modern bilgi, bütün ayartıcılığına raÄŸmen, bir bilgi olarak varlık kazanabileceÄŸini dikkate alarak, yorum yapılırken öznel boyutunu dikkatten uzak tutmayarak onu daha nesnel bir zeminde ele alarak varlığını ikame etmelidir.

Müslüman reel ile ideal olan arasında sıkışıp kalan deÄŸil, reel olanı gözeterek ideal olana yönelik bir arayışın temsilcisi olmalıdır. Reel ile ideal olan arasındaki derin gerilimi basiret üzere görerek reel olanın inÅŸa edilecek boyutunu gözlerden kaçırmadan ideal olanın reel olanı inÅŸa edici boyutunu da dikkate alarak iliÅŸki zeminini kurmalıdır. Bu müslüman bir insanın, ÅŸuur ve idrak seviyesini her düzeyde daha yukarıya doÄŸru çıkışına sebepler bulmasının nedeni olacaktır. Her arayış, bir sıçramayı içermelidir. Her sıçrama ise hakikate dair bir yakınlaÅŸmayı içerecektir. Bu da müslüman insanın hakikat üzere olmayı sebebi yaÅŸam olarak vasıflandırmasına imkân tanımalıdır.

Müslüman, iliÅŸkilerinde ahlaki olanı önceleyendir. Ä°liÅŸkilerdeki ÅŸiddeti reddeder, adalet ve merhamet üzere bir iliÅŸki kurmayı önceler. Kendisine yapılan hataları affetmeyi, affedilmemesi gerekenler var ise onların gereÄŸi ne ise ahlak ve adalet üzere yapmayı ahlak edinir. Müslüman içinde var olduÄŸu toplumun temel dinamiklerini önce doÄŸru bir zeminde öÄŸrenir, sonra yanlışlar var ise o yanlışları yine ikna sürecini harekete geçirerek deÄŸiÅŸime doÄŸru yöneltmeyi tercih eder. Farklılıkları mümkün görür. Farklı düÅŸündüÄŸü için kimseyi kötücül bir vasıfla vasıflandırmaz! Açık ÅŸirk ve nifak görülen her hususta kesinlik arz eden bir tutumu icra eder. Bu noktada mubah alan ile emir ve nehiy alanları arasındaki ayrımı dikkate alarak insanları bir ÅŸeye zorlamak yerine onlara doÄŸru eylemlere yöneltmeyi tercih eder. Mubah alanda ise insanları serbest bırakarak kimin Allah katında daha deÄŸerli olacağına kendisinin özgür iradesi ile karar vermesinin yolunu açık tutar.

Müslüman insan, doÄŸumdan ölüme kadar ilim ile iÅŸtigal edilmesi gerektiÄŸini bilir. Bunu gerçekleÅŸtiren her insana imrenir, kendisini de bu ÅŸekilde hazırlamaya çalışır. Ä°lim meselesini bir kibir meselesi kılmadan ahlaki büyüklüÄŸün/bütünlüÄŸün zemini kılar. YumuÅŸak, sevecen, affedici, merhametli, ÅŸefkatli, adaletli, kurbiyyet kesbeden bir haleti ruhiyeyi toplumsallaÅŸtırmaya çalışır. Ahlak, en temel vasfıdır müslüman insanın, ilim ise vazgeçilmezidir. Åžova dayalı bir pratik yerine ahlaka dayalı bir dirayetin varlığı müslüman için vazgeçilmez olmalıdır. Her ÅŸeyi her yerde konuÅŸma yerine bir ÅŸeyi yerli yerinde konuÅŸmayı önceleyerek sınırlar içinde var olmanın güzelliÄŸini keÅŸfeder.

Müslüman, yalan üzere bir hayatı asla tasvip etmez! Toplumsal yozlaÅŸmaya karşı tavır takınır. Her türlü ÅŸiddeti reddeder. Çatışmayı eksene almaz! Müslüman, bugüne kadar ÅŸiddet ile iliÅŸkisi bakımından Müslümanların yaÅŸadığı sorunları ve Ä°slam ile gayrı Müslimlerin iliÅŸkisini olumsuz etkilemesini de dikkate alarak, selam/silm/barış üzere bir yaÅŸamı önceler. Kendisi asla kötülükten yana tavır almaz! Her insanın rabbi ile iliÅŸkisinin iradesi ile gerçekleÅŸtirilmesi gereken bir boyut taşıdığını görerek, özgür iradesi ile baÅŸkasına zarar vermediÄŸi sürece kendi iliÅŸkisini kendisinin kurmasının gerektiÄŸini peÅŸinen kabul ederek, en büyük davet/tebliÄŸin ise o ahlaki davranışa sahip olması ve o güzelliÄŸi yaÅŸaması gerektiÄŸini bilir. Ä°slam’ın temel ilkeleri üzere ortak bir idrake sahip olmayı, içtihada açık meselelerde ise her içtihadi çabayı önemsemeyi ahlaki bir umde olarak görür. Bu farklılıklar içinde birliÄŸin imkânlarını inÅŸa etmeye vesile olur.

Müslüman, ailesinin koruyucu ve gözeticisi olmalıdır. Müslüman akrabalarını gözetir ve onlara iyilikler ile yaklaşır. Onlara kötülük yapmayı aklından geçirmez! Müslüman, içinde bulunduÄŸu toplumun güvenilir bir ferdi, dert ortağı olacak bir karakteri, yardıma koÅŸacak bir fedakâr insanı olmalıdır. Yani toplum, ‘bu adam, güvenilir bir adamdır’ diyecek bir yaÅŸamı içselleÅŸtirmeli müslüman…

Müslüman, toplumsal zeminde asla emir ve nehiylere aykırı hareket etmemelidir. Kendi manevi arayışlarını açık bir gösteri tadında sunmayı terk etmelidir. Her türlü ahlaki güzelliÄŸi kendisine bırakmalı ve kendisi yaÅŸamalıdır. Olumsuz bütün nitelemelerden kendini azade kılan müslüman, kin, buÄŸz, yalan, dolan, kandırmaca, aldatmaca, yönlendirme vesaire gibi kötülüklerden bağımsız bir ÅŸahsiyet inÅŸa etmelidir.

Müslüman, ferdi, toplumsal, siyasal ve iktisadi alanda da adalet ve merhameti elden düÅŸürmemeli, ahlaki zemini her zaman korumalıdır. Feragat etmenin kazandırdığı anlamın kiÅŸinin yükseliÅŸine yapacağı katkıyı idrak ederek hep baÅŸkasını düÅŸünen bir kiÅŸi olmalıdır. Çünkü ilahi rıza, baÅŸkası için yapacağı iyiliÄŸin sonucunda ulaşılacak bir makamdır, bunu bilmelidir.

Müslüman, beklentisiz bir hayatın örnek ÅŸahsiyetini inÅŸa ederek toplumsallığın bu örnek ÅŸahsiyet üzerine kurulu olmasına matuf çabalara destek olmalıdır. Ben demeyen bir benliÄŸin, baÅŸka benliklere sirayet ederek doÄŸruluÄŸun ve hakikatin tezahürü olması beklenen bir sonuçtur. Bu yüzden müslüman, hep baÅŸkası için hayatını feda eden bir kahraman olarak hayatını idame eder ve sonuna kadar sürdürür. O ilahi rıza dışında baÅŸka bir rızaya talip olmadığı içinde Allah’ın kendisinden razı olduÄŸu bir kul olarak huzura kabul edilir.

Bu çok zor bir yolculuktur diyenler için Allah inÅŸirah suresinde: “Her zorlukla beraber bir kolaylık vardır” ayetini tekiden iki kez göndererek bizi uyarmaktadır. Zor denilen ÅŸey, kolaylığı içinde taşımaktadır. O yüzden zorluk yoktur, zorluÄŸa göÄŸüs gerekecek yürek bulunmadığında zorluk açığa çıkar…

Abdulaziz Tantik

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.