Sosyal Medya

Makale

KesinliÄŸe dair...

Ä°nsanı en çok etkileyen ve tetikleyen ÅŸey ÅŸüphe durumunun varlığıdır. Bir ÅŸeyin soruÅŸturulması ve doÄŸrulanması süreci tamamlanana kadar kiÅŸi, arayışı sürdürür. Ä°tminan kiÅŸide ancak kesinlik algısına ulaşıldığı zaman ortaya çıkan bir olgudur. Åžüphe ise birden fazla nedene baÄŸlı olarak ortaya çıkabilir. Åžüphenin kaynağı zan, tahmin, yanıltma, yanılma veya sahip olma duygusu gibi bazı temel etmenlere bina edilebilir. Buraya bilgisizliÄŸi, algısızlığı ve anlama zaafını da ekleyebiliriz. Åžüphe çok kesin gördüÄŸün ÅŸeye dair akla takılan bir soru ile de ÅŸüpheye dönüÅŸebilir. Yani ÅŸüpheyi birden fazla biçim ile giderme imkânı doÄŸarken, onu doÄŸru tanımlama çözümü de içinde taşıyor.

Yalan, dolan, yanılgı ve yanlışlara bina edilen ÅŸüphe, içerden kiÅŸinin itminanını ve kesinlik algısını çürütür. Kesinlik ise bu durumların açığa çıkarılması, doÄŸrunun, gerçeÄŸin ve niyetin açıklık kazandığı zeminde varlık kazanır. Kesinlik, ÅŸüphenin izole edilmesi ve meseleye vukufiyet kesbettiÄŸi oranda açığa çıkar.

Åžüpheyi dar bir çerçevede ele alma imkânımız olduÄŸu gibi daha geniÅŸ bir çerçeve içinde ele almayı da mümkündür. Åžüphenin soyut bir karakteri olduÄŸu gibi, olayın siyasi, sosyolojik ve hatta psikolojik zemini de bulunur. Ä°tminan ise kiÅŸinin varlık, bilgi ve olaylar karşısında hep saÄŸduyuyu muhafaza etmeye yönelik bir ilgisinin varlığı ile bilgi ve ÅŸuur üzerinden elde ettiÄŸi duygusal tatmin ve bilginin netliÄŸi ile orantılı oluÅŸur.

Allah’ın varlığı, isim ve sıfatlarının neye tekabül ettiÄŸi meselesi, hep bir ÅŸüpheyi içinde barındırır. Bu hakikatin göreliliÄŸi ve insanın onu ihata edemeyeceÄŸinin bilgisinin kesinliÄŸi ile sürekli insanı araÅŸtıran ve yatıştırmayan bir özelliÄŸidir. Bu konuda sürekli bir arayış, belirli bir yöntem ve temel ilkelere dayalı olmazsa kiÅŸiyi absürt bir konuma iter. Onu güvensizlik içinde debelenip duran biri yapar ve nerede duracağı, ne yapacağı kestirilemeyen biri haline dönüÅŸtürür. Bir anı bir anını tutmayan kiÅŸinin etrafında oluÅŸturacağı algı açıktır. Hakikatin kuÅŸatılamazlığı ile birlikte bu durumu anlayan, idrak eden ve adım- adım hakikat arayışını sürdüren ve her elde ettiÄŸi hakikatten bir parçayı bir adım yukarı taşıyarak hakikate kendini daha yakın kılma arzusu onu itminana taşır. Her olay ve olgu ile birlikte düÅŸünce zemini ile duygusal zeminde de bir itminana taşıyarak temel itminana kapı aralar.

Aldatma ÅŸüpheyi içerir. Ä°nsan çocukluÄŸundan itibaren bir aldatma prosedürü ile karşı karşıya kalmaktadır. Her adımda kendisini aldatan çevresindekiler, onu aldatmaya meyyal hale getirmektedir. Aldatma yaÅŸamın bir parçası haline gelebilmektedir. Yalan bir dünya içinde kendi kesinliÄŸini yaÅŸayan kiÅŸi, aldatıldığı gerçeÄŸi ile karşı karşıya kalınca küçükten büyüÄŸe bir travma ile psikolojik dengesini kaybeder. Bunu gören ve tecrübe eden kiÅŸiler, duygusal bir kapanma ile karşılık üreterek kendilerini korumaya alırlar. Bu durum ise aldatmayı daha güçlü kılarak yaÅŸamı belirlemeye devam etmesine neden olur. O zaman safça aldatmalar, pembe yalanlar, zorunlu yanıltmalar vesaire gibi korumaya matuf aldatmaların zemin kazandığı bir toplumsallığı yaÅŸamaya baÅŸlıyoruz. Buradan kesinlik algısının da ciddi bir eleÅŸtiriye açıklığını ortaya koyabiliriz. Yani aldatmanın baÅŸat unsur olduÄŸu bir toplumda kesinlik algısı da zedelenmektedir. Ä°tminan ise yatışmaz yapısı ile sürekli bir huzursuzluÄŸu açığa çıkartır. Bu huzursuzluÄŸu geri itmenin bir zemini olarak suskunluk devreye girer. Suskunluk, gerçeÄŸin, doÄŸrunun tam ifade edilmediÄŸi zeminde zorunluluk üzere kabule ÅŸayan hale gelir. Ama kendi içinde de bir çürümeyi taşır ve sosyal yapıyı ciddi bir ÅŸekilde zedeler.

Aldatma ve itminan küçük adımlar ile baÅŸlar. Bu küçük adımları atarak yol alındığında bir süreklilik kazanır. Bu yüzden itminan, atılan küçük adımlar ile sürekli doÄŸru ve gerçeÄŸi açığa çıkartarak yapıldığında kesinliÄŸi inÅŸa eder. Ä°nÅŸa edilmiÅŸ kesinlik ise süreç içinde itminanı saÄŸlam bir düÅŸünce ve duygu zeminine taşır. Bu yüzden atılacak her adım doÄŸru ve gerçeÄŸi iÅŸaret etmek olmalıdır.

Bu konuda ferdin üzerine düÅŸen sorumluluk, kendi karakterini inÅŸa edecek sorumluluk ile birlikte dikkate alınmalıdır. Elbette ki her fert gibi o’da kültürel yapı üzerinden bir karakter alır. Ancak fert, kendi karakterini ve yaÅŸam tarzını inÅŸa ederken, kendi bağımsız iradesini devreye koymalı ve kendi sorumluluÄŸunu üstlenerek kendi toplumsallığını inÅŸa edecek bir vasata ulaÅŸmayı hedef kılmalıdır. O zaman kendi itminanını üzerine bina edecek kesinliÄŸi adım- adım iÅŸleyerek kendi sosyal gerçekliÄŸini inÅŸa eder. Ve bu sosyal gerçeklik aynı zamanda baÅŸkaları için bir örneklik oluÅŸturarak onların da bu sosyal gerçekliÄŸe dâhil olmasına zemin oluÅŸturur.

Ä°tminanın saÄŸlandığı kesinlik zeminini üç ilke üzerine kurabiliriz:

Bir, inanç ilkesidir. Ne yaparsa yapsın, neye yönelirse yönelsin, ne söylenirse söylensin, eÄŸer ona inanırsa itminana giden yolu kurar. Ä°nandığı ÅŸeyin inanmaya deÄŸer oluÅŸu çok önemlidir. Dolayısıyla inandığı ÅŸeyin doÄŸru ve gerçeÄŸe dayalı oluÅŸuna dair hem duygusal hem düÅŸünsel bir zemine yaslanması esasa taalluk eder. Yani inandığı ÅŸeyi salt öyle gerektiÄŸi için veya aktarıldığı için deÄŸil, belirli bir sürece mebni kılarak inanılması gerektiÄŸi için inanan kiÅŸi, itminana doÄŸru adım atar. KesinliÄŸi ise inandığı inancın hem kendi vicdanında bir karşılığı oluÅŸu ve hem de baÅŸka vicdanlarda ortak bir algıya dönüÅŸtüÄŸünün tecrübesi güçlendirir. Tabi ki sahip olduÄŸu inancı mantık ve tutarlılık ile savunabilmesi ve kendi hayatını olumlu bir ÅŸekilde düzeltirken baÅŸka hayatların da güzelleÅŸmesine zemin oluÅŸturduÄŸunu görmesi ve tecrübeye mehaz olması itminanı ve kesinliÄŸi birlikte yükseltir. Bu inanç, bir akideye matuf olabileceÄŸi gibi herhangi bir gündelik olay, olgu ve durum ile de iliÅŸkili olabilir. Ä°nsan her ÅŸeyi bilemeyeceÄŸi için inançlarla iÅŸ görür. Hayatında inancın çok büyük yeri olduÄŸunu kavrayan kiÅŸi, inançlarını hem eleÅŸtiriden geçirme, hem de onu doÄŸrulama imkânlarını ciddiyetle ele alarak kendi duygu ve düÅŸünce zemininde kesinliÄŸini inÅŸa ederek kendi itminanını saÄŸlamaya çalışmalıdır.

Ä°ki, doÄŸru olmasıdır… Ä°ster inanç, ister olay, ister olgu veya durum olsun, özel ve genelde meseleyi doÄŸrulayacak kıstaslara sahip olmak ve her türlü ÅŸüpheden arî bir durumu içermesidir. Çünkü doÄŸrulanan her olay, olgu ve durum sahici bir ÅŸekilde anlama, anlamlandırma ve yorumlama imkânı sunar. DoÄŸruluÄŸu tartışmalı bir ÅŸeyi yorumlamanın kendisi de ÅŸüphe doÄŸurur. Åžüphe ise itminanın tam karşıtıdır. Ä°nancın doÄŸru oluÅŸu, güveni ve beraberinde tatmini getirir. Tatmin ve güven üzere olan bir ÅŸey ise kesinliÄŸi inÅŸa eder. Bu meseleler adım- adım ilerleyerek kiÅŸide saÄŸlam bir kiÅŸilik oluÅŸturur. SaÄŸlam bir kiÅŸilik ise doÄŸruyu önceler ve doÄŸru üzerine inancını kurar. Bu yüzden doÄŸru bir boyutu ile inancın temelini kurarken diÄŸer taraftan ise gerçeÄŸin varlığını kesinler. DoÄŸruyu hangi zeminde ele alırsak alalım, inancın kesinliÄŸini, olay, durum ve olgunun gerçekliÄŸini bize gösterir. Bu da bize doÄŸrunun hayatımızda ne kadar önemli olduÄŸunu gösterir.

DoÄŸru, daha ilk doÄŸduÄŸumuz andan itibaren süreklileÅŸerek hayatımızda var olması gereken temel bir yapı taşıdır. Aileden baÅŸlayarak içinde var olduÄŸumuz kültür bize doÄŸruyu, doÄŸruları iÅŸaret etmelidir. DoÄŸrunun acı ve hüzün veren boyutuna raÄŸmen, kiÅŸiyi yücelten bir karaktere taşıdığını da dikkate sunulmalıdır. O yüzden insan, kendi karakterini doÄŸruluk üzerine bina ederek kendi itminanını oluÅŸturma imtiyazı kazanır. Bunu gösteren kiÅŸi, doÄŸruluÄŸun öÄŸretmeni olarak diÄŸer kiÅŸiler içinde bir tanıklık inÅŸa ederek doÄŸruluÄŸun sosyal bir gerçeklik zemini inÅŸa etmesine katkı sunar. Bu zaten o kiÅŸide yeterli düzeyde bir tatmini ve bu tatmine dayalı olarak kendi kesinliÄŸini ve itminanını saÄŸlar.

Üç, gerçeÄŸi görebilmek… Gerçek, mevcudun kendi otantik yapısı içinde görünür oluÅŸudur. Gerçek, her zaman kendini dayatır ve gösterir. GerçeÄŸin hep bir açığa çıkma huyu olduÄŸu dillendirilir. Çünkü gerçek, yalanın iktidarını yerle bir eder. Gerçek açığa çıktıkça yalan kendini yokluÄŸa tevdi eder. Gerçek, doÄŸrunun temelini kurar ve inancın doÄŸru üzerine bina edilmesine zemin oluÅŸturur. Gerçek olmayan bir inancın ve doÄŸrunun hayatta karşılığı olmayacağı için kiÅŸiliÄŸi de çürütür. Bu yüzden en temele gerçeÄŸi, onun üzerine doÄŸruyu ve doÄŸrunun üzerine de inancı temellendirerek kiÅŸi kendi kesinliÄŸini inÅŸa eder. Bu kesinlik ise itminanı oluÅŸturarak kiÅŸinin otantik ahlaki yapısını güçlendirir.

Åžüpheden kurtulmanın yolu, gerçeÄŸe ulaÅŸmaktır. Gerçek doÄŸrulandığı zaman inanca dönüÅŸür. Ä°nanç ise kiÅŸinin ahlaki yetisini güçlendirir. Ahlaki yapısı saÄŸlam kiÅŸi ise kendi kesinliÄŸini inÅŸa ederek baÅŸkaları için görünür kılar. Bu da ahlaki bir yapının toplumsal boyut kazanmasına zemin olur.

Ä°ÅŸte asıl meseleye gelindi. Gerçek, doÄŸru ve inanç hangi temel üzerine bina edilerek saÄŸlam bir ahlaki yapı oluÅŸturur?

Tecrübe…

KiÅŸinin hayatında kesinliÄŸe doÄŸru atacağı her adımda tecrübesi ona yoldaÅŸlık ettiÄŸi sürece gerçeÄŸe ulaÅŸma, gerçeÄŸi doÄŸruya dönüÅŸtürme ve doÄŸrunun inanca dönüÅŸmesini saÄŸlamaya imkân bulur. Tecrübe hem enfüsi hem afakî zeminde kiÅŸiyi itminana ve kesinliÄŸe taşır. Bir inanç, doÄŸru ve gerçek ancak tecrübe üzerinden duygusal bir karaktere taşınabilir. Duygusal tamlık olmadan düÅŸünsel tamlığın bir karşılığı oluÅŸmaz. Soyutun somut ile izdivacı ancak tecrübe ile buluÅŸturulduÄŸunda anlam açığa çıkar. Anlam, kiÅŸideki tecrübe sayesinde varlık kazanır. Bu tecrübe çok somut ameli bir durumu iÅŸaret edebileceÄŸi gibi, soyut zihni bir amele de kaynaklık edebilir. Yani tecrübe her iki boyutu ile önemli ve karakterin vazgeçilmez özelliÄŸidir. Bu yüzden tecrübeye konu edilmeyen inanç, doÄŸru ve gerçeÄŸin istismara açık bir yapı arz edeceÄŸini açık bir ÅŸekilde ifade etmeliyiz. Belki de ÅŸüphenin beslenme noktası da bu tecrübesizliÄŸin kendisinde saklıdır.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.