Sosyal Medya

Makale

Sorumlu Tek: Ä°nsan

Sorumluluk ve insan, üzerinde düÅŸünülmesi gerekli önemli bir alanı imlemektedir. Ä°nsan, sorumlu yaratılmıştır. Ä°mtihan oluÅŸu bu sorumluluÄŸunun garantisidir. Bu yüzden insan yapıp ettiklerinin sorumluluÄŸunu üstlenecek bir vasata sahiptir. Bu da insanı yaÅŸam üzerinde daha sorumlu bir davranışa yöneltmesi gereken önemli bir ihtara sahiptir. Yeryüzünde olup biten her ÅŸeyden bir ÅŸekilde sorumlu tutulacak olan insan tekidir. Çünkü yaÅŸamın belirleyici koÅŸullarını oluÅŸturma istidadına haiz bir varlıktır. Elbette ki insanın aÅŸamayacağı koÅŸullar her zaman var olacaktır. Ama o koÅŸullar oluÅŸtuÄŸunda vereceÄŸi tepkiden de sorumlu tutulduÄŸu bilinmektedir. 

Ä°nsan, hep bir baÅŸkasını suçlama üzerine kurgulanmış bir yaÅŸamın iz düÅŸümünü sürdürür. Tarih boyunca bu temel gerçekliÄŸi aÅŸan insan sayısı hep azınlıkta kalmıştır. Ama en temelde yaÅŸamın koyu bir ilkesi olarak sadece insan teki açısından deÄŸil, kurumlar ve topluluklar açısından da durum farklı deÄŸil! Var olmayı bir baÅŸkasının yokluÄŸu üzerine tevdi eden bakış, insanı ve insanın kurduÄŸu kurumları da belirgin bir sorun ile karşı karşıya bırakmaktadır. Bu da çatışmayı kaçınılmaz kılmakta ve insanın felaketten felakete sürüklenmesinin zeminini kurmaktadır.

Ä°nsanlar, kendilerinden hareketle inÅŸa edici bir tavrı benimseyerek kendi karakterlerini oluÅŸturma yoluna gitmediklerinde kiÅŸiliklerini öteki üzerinden betimleyerek var oluyor. Bu da hep suçlayacak birilerini bulma konusundaki içgüdüsünü güçlü kılmasını saÄŸlıyor. Modernlik bunu bir yaÅŸam tarzına dönüÅŸtürdü. Öteki üzerinden benliÄŸi kurma ve sadece kendi benliÄŸini öne çıkarma; her ÅŸeyi tapındırırcasına kendi benliÄŸi etrafında toplama arzusu vesaire…

Ä°nsan, karşı karşıya kaldığı her yıkımda bir baÅŸkasını suçlama noktasına kolaylıkla sıçramaktadır. Kendi yapıp ettiklerinin sorumluluÄŸunu üstlenme yerine; yeri geldiÄŸinde Tanrıyı da suçlama kapsamına alacak kadar cüretkâr davranabiliyor. Hâlbuki insana ne yapılıyorsa sadece insan tarafından yapılıyor... Yani insanın kendi yaptıklarının bir bedeli var, bu bedel bazen burada, bazen de ahrete intikal ettiriliyor. Ä°nsan, kendi suçunu üstlenecek bir erdeme sahip olup olmayacağı açısından geleceÄŸe dair bir beklentiye sahip olup olmayacağı da açıklık kazanacaktır.

Suçlu tek: insan…

Ä°nsan iki yönlü bir özelliÄŸe sahiptir. Kendisine yüklenmiÅŸ olumlu ve olumsuz özellikleri kullanma istidadını iradesi muvacehesinde kullanıma dâhil eder. Ä°yilik ve kötülük kiÅŸinin karşı karşıya kaldığı durumlar için kullandığı tanımları içermektedir. Ä°nsan iyi ve kötüyü kendi bakışı içinde yerleÅŸik hale getirdiÄŸinde deÄŸeri kendisi ürettiÄŸinde baÅŸkalarının da bu deÄŸeri üreteceÄŸi zemini iÅŸaret ederek çoÄŸullaÅŸmayı ve dolayısıyla çatışmayı zorunlu kılmaktadır. Ä°ki muhalif durumu çatışma zemini kurulmadan çözüme kavuÅŸturmayı insanlık kendi tarihi baÄŸlamında bulmuÅŸ deÄŸil! Ä°stisnalar vardır, ancak kaide bozulmaz…

Ä°nsanlar, genelde bu dünyada olup bitenlere karşı tepki vereceÄŸi zaman öncelikle kendisine yönelik bir olumsuzluk olduÄŸu zaman veya yakın gördüÄŸü kiÅŸilere yönelik bir zarar söz konusu olduÄŸunda olumsuz ve giderek sertleÅŸen bir tepki verir. Tersinde ise olumlu ve giderek kabulünü doÄŸallaÅŸtırarak tepki verir.

Ä°nsan tepkilerinin bu doÄŸası, insanın bazı temel özelliklerini de deÅŸifre edici bir boyut kazanır. Ä°nsan üzerine çalışırken, onu betimlemeye yönelirken bu özellikleri belirleyici oluyor. Siyasi ve sosyal teorilerde bu özellikler öne çıkartılır. Siyasi ve sosyal mühendisliklerde bu özellikler dikkate alınarak strateji geliÅŸtirilir. Meselenin ehemmiyeti açısından bu açıklamalar yeterlidir. 

Hâlbuki yaÅŸamın temel konusu sadece insan deÄŸildir ve onun için dizayn edilmemiÅŸtir. Ä°nsan ve yaÅŸam konusu üzerinde durulmayı hak eden bir temel gerçeklik alanına sahiptir. Ä°nsan bir amaç üzere dünyaya gönderilmiÅŸtir. Burada bir bitki veya hayvan gibi oluÅŸmamıştır. O yeryüzüne indirilmiÅŸtir. Ä°ndirildiÄŸi yere geri dönecektir. Bu yüzden dünya hayatı sınırlı olan bir varlık türüne aittir. Hem sadece yaÅŸamak deÄŸil, kendisine tevdi edilen teklifi kabul ederek sorumluluÄŸunu ilan etmiÅŸ ve bu sorumluluÄŸu gereÄŸi yaÅŸamayı da kabullenmiÅŸtir. BaÅŸka türlü yaÅŸama arzusu telafisi olmayan sorunlara neden olacağı aÅŸikârdır. 

YaÅŸamın amacı, insanın dünyada dilediÄŸi ÅŸekilde yaÅŸaması için deÄŸil... Bilakis, bu dünyada kendisine verilen yaÅŸam fırsatını nasıl kullandığına dair bir imkândır. Ä°yiye ve kötüye kullanma ise bizzat insanın sorumluluÄŸundadır. Dolayısıyla buraya aidiyetini saÄŸlayan özellikleri yerine kendi doÄŸasına matuf özelliklerini dikkate alarak yaÅŸam alanında boy göstermesi sorumluluÄŸu gereÄŸidir. 

Meselenin özü ise; insan ve yaÅŸamını sürdürdüÄŸü ÅŸartları, ‘Ä°mtihan Olgusu’ dikkate alınmadan yorumlanamaz. Ä°nsanın olup bitenlerden dolayı iradi bir katkısı varsa sorumluluÄŸu da vardır. Ä°radi bir olgu olmadan kiÅŸinin sorumluluÄŸunu yüklenmesi kendisinden beklenemez! Bu adalet duygusuna aykırı bir durum oluÅŸturur. O yüzden iradenin varlığı sorumluluÄŸu zorunlu kılar. Ä°rade dışında yapılan herhangi bir ÅŸeyden de hesaba çekilemez… 

Ä°nsanın hayatında iradi olmayan durumlar vardır. Genel itibarıyla insan iradi davranışlar üretirken çoÄŸu zaman iradesinin dışında geliÅŸen olay, durum ve olgularla karşıya kalır. Bu durumda gösterdiÄŸi tepkiden dolayı sorumlu tutulurken karşı karşıya kaldığı durum için sorumluluÄŸu yoktur. Yani insan kendi yaptıklarının direkt sorumlusu iken, karşı karşıya kalacağı durumlara yönelik verdiÄŸi tepkiden sorumlu tutulacaktır. 

Ä°ÅŸte ahlakın temelini de bu durum oluÅŸturur. Yani insana raÄŸmen oluÅŸan ve tükenen ÅŸeylere karşı verdiÄŸimiz tepki... Tabii ki insanın iradi olarak yaptıklarının ahlaki olanla bağı temeldir ve ahlak onun üzerine bina edilir. Ama insan, ağırlıklı olarak iyi ve kötü tanımlamalarını kendi dışında olup bitenlere yönelik bir betimleme çabasına dönüÅŸtürüyor. Bu da sorunu derinleÅŸtiriyor. Çünkü bir ÅŸeyin varlığı veya yokluÄŸu üzerinden deÄŸil, var ve yok oluÅŸurken benim vereceÄŸim tepkinin neliÄŸi esasa taalluk eder. Sorunu çözecek olan durumda tam olarak bu… Ä°nsan, kendisinin dışında olup bitenlere yönelik tepkisini sahip olduÄŸu anlam dünyası içinden ve taşıdığı temel deÄŸerlere yaslanarak oluÅŸturur… 

Ä°nsan ahlaki bir varlıktır. Ä°nsanı sorumlu kılan bu ahlaki boyutu taşımasının saÄŸladığı zemindir. O davranışlarını belirli bir anlam dizgesini dikkate alarak gerçekleÅŸtirir. Yıkıcılığı ve yapıcılığı da bu anlam dizgesinden bağımsız deÄŸildir. Ä°nsan, kendi başına deÄŸer ortaya koymaya çalıştığı her zeminde baÅŸkaları için yaÅŸamı çekilmez bir cehennem kılmayı baÅŸarmıştır. Ama ne zaman ki kendisinden çok baÅŸkasını düÅŸünmeye baÅŸladığında ise yaÅŸamı bir cennet haline dönüÅŸtürmenin imkanını ifÅŸa etmiÅŸtir. Bu yüzden insan iki yönlü bir diyalektiÄŸe açık yapı arz eder. O kıstasa göre ahlaki vasat kurulabilir. Bu kıstas yaÅŸamın dengesini saÄŸlayan terazidir. 

Ä°ÅŸte insan kendisine sunulan yaÅŸam koÅŸullarını gücü üzere kurgulayarak dilediÄŸini yaÅŸama istencine sahiptir. Ä°ÅŸte ahlak bu imkânın hayata geçirilmesi ve neyi saÄŸladığına göre anlam kazanır...

Ä°nsanın her türlü davranışının ahlaki yapı ile birebir iliÅŸkisi olduÄŸu tartışılmaz bir gerçekliÄŸe sahiptir. Ä°radi ve irade dışı eylemlerde de verdiÄŸi tepkisi ile sorumluluÄŸunu izhar eder. Çünkü insan, yaÅŸamı belirgin bir ÅŸart içinde var kılmaya matuf istidadının sorumluluÄŸunu üstlenecek bir erginliÄŸe sahip olma yükümlülüÄŸünü taşımalıdır. Bu onun insan olma haysiyeti ile birebir ilgili bir tutumu içerir.

Ä°nsanın kurgu üzerinden yaÅŸamı belirli sınırlar içinde dilediÄŸi ÅŸekilde evirip çevirmesini dikkate almalıyız. SorumluluÄŸunu kendi dışına aktararak sorumluluktan kaçınamaz. Olup biten her ne var ise onda sorumluluÄŸu olan insandır. 

Bu dünya bizim eserimiz... 

Dünyada var olan açlık, sefalet, zulüm ve ölümün kol gezmesinin müsebbibi de insandır. Bir kısım insanlar en lüks ÅŸekilde yaÅŸarken, diÄŸer insanların açlıkla birlikte ölümü enselerinde hissetmelerinin yegâne sebebi, azgın iÅŸtahını doyuramayan insandır. Dünya zenginliÄŸinin yüzde doksanını azınlığın azınlığı sayılabilecek iki elin parmağını geçmeyen zenginlerin tüketmesinin bedelini öderken kahır insanlar, sorumluluÄŸu üstlendikleri andan itibaren bu seçeneÄŸin tükenmesinin baÅŸlangıç adımlarını atabilirler. Mesele sorumluluÄŸu üstlenebilmek, iradeyi devreye almak, bu iradeyi besleyecek hakiki bilgiyi kullanıma dâhil ederek zulmü ortadan kaldırmak olmalıdır.

BaÅŸkalarından himmet bekleyen insanlar sürekli himmete muhtaç yaÅŸamaya devam ederler. Bu yüzden dünyayı tahakküm aracına dönüÅŸtürmeden, ama dünyanın geçici tabiatını idrak ederek burada yaÅŸama uÄŸruna fedakârlık yapacağına, burada imtihan olgusu içinde bilincini harekete geçirerek kendini feda ederek baÅŸkalarının daha iyi ÅŸartlara haiz olmasına vesile ol ve insanlığını kurtar. Sorumlu olmaktan kurtuluÅŸunu saÄŸla…

Dünya, feragat eden insanların kuracağı barış iklimine muhtaçtır. Buna zayıf bırakılmış insanlar da muhtaçtır. O zaman insan, feragat ederek insan olma haysiyetine haiz olur ve sorumluluÄŸuna müdrik bir yaÅŸamı icra ederek dünyaya veda etmeyi baÅŸarmalıdır…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.