Sosyal Medya

Makale

Düşünce dinamiğinde sabit ve değişken...

Her kavramın kendi doÄŸası gereÄŸi taşıdığı bir anlam olmakla birlikte kullanıma dâhil edildiÄŸi çerçeve içinde yeni bir anlamı taşımaya ehil hale geldiÄŸi bilinmektedir. Dolayısıyla düşünce ile sınırlı tuttuÄŸumuz kavramların doÄŸal olarak yeni bir anlamı taşıdığını iddia etmiÅŸ oluyoruz.

 

Sabit, bize gerçeğin ne olduğunu anlatan bir tutumu içerir. Eğer sabit bir şey yoksa üzerinde ittifak edilecek veya ortak bir algı ile idrakin varlığı da gerçekleşmeyeceği anlamına gelecektir. Düşüncede ise sabit yok ise o düşüncenin nirengi noktasının zaafını göstereceği gibi yeni kavramlar veya üzerine bine edilecek söylemlerin de bir boşlukta asılı kalma halini taşıyacağı için sorunlu olacağı da bedihidir.

 

Sabit, zaman ve mekân olgusunu aÅŸan bir gerçeklik düzlemine haiz olmayı içerir. ÇokluÄŸu içinde taşıdığı gibi o çokluÄŸa yataklık edecek bir zemini de muhafaza eder. Sabit deÄŸiÅŸimin belirli bir mihver etrafında dönüp durmasını ve ele avuca gelebilecek bir düzeyi taşıması için gerekli zemini korur. Yoksa deÄŸiÅŸim, ucu açık bir ÅŸekilde bir baÄŸ olmadan serseri mayın gibi nerede patlayacağı belli olmayacağı için tahripkâr bir hal alır. Ama sabite üzerinden deÄŸiÅŸimi bir baÄŸ ile baÄŸladığımızda deÄŸiÅŸkenin dinamizminin düşünceye önemli bir aktivite ve derinlik kazandırdığı, yeni duruma karşı adaptasyon sorununu çözdüğünü gözlemek mümkün!

 

Sabite, makuliyet, tutarlılık ve istikamet ile birlikte vicdanlarda ortak bir kanaate yaslanmayı da içinde tutar. Sabite, istisnai olana yer açarken sıradan ve olağan durumları da anlamlandırır. Böylece sabite hayatımızda hep var iken aslında pek ortalarda da görünmeden varlığını hissettirir. Çünkü sabite, az olan, soyut olan ve asla vazgeçilemez olana tekabül eder.

 

Sabite de makuliyet tabii ki deÄŸiÅŸkenlerin baÄŸlı olduÄŸu gibi sınırlı ve güncele tekabül etmez. Herhangi bir öznel isteÄŸe mebni olarak bir makuliyet sabitenin makuliyet’i olamaz. 

 

Makuliyet, mutabakat üzerinden oluşmuş en geniş zemine yaslanan bir özelliğe sahip olan sabitede saf olana işaret eder. Çıkar, bencillik, kişisel tutumlar, beklentiler vesaire gibi göndermelerden uzak olmayı içermelidir.

 

Sabite de tutarlılık ise hem içerden hem de dışarıdan bir tutarlılığı içermelidir. İçerden bir tutarlılık, sabiteler arasındaki korelâsyonun niteliÄŸi ile iliÅŸkilidir. Düşüncedeki tamlığı saÄŸlamak için bu tutarlılık olmazsa olmazıdır. Aynı zamanda sabit ile deÄŸiÅŸkenin arasındaki iliÅŸkinin niteliÄŸini ve niceliÄŸini de belirlerken bir tutarlılık durumunu göz ardı edemez! Böylece içsel tutarlılığın alanını çizmiÅŸ oluyoruz. Ancak dışarıdan olan tutarlılık ise düşüncenin kendi genetiÄŸi ile dışa yansıttığı ÅŸey arasındaki uyumun dışarıdan bakan biri için de görünür olabilmesidir. Tabii ki bu gören kiÅŸinin nesnel bir karakteri taşıması ve hakikate ulaÅŸma çabası içinde olması koÅŸulunu da iÅŸaret etmekte yarar vardır. Aynı zamanda düşüncenin sabiteleri ve hedeflediÄŸi örnek karakterin varlığı arasındaki baÄŸda da bir ayniliÄŸin varlığı görülebilecek bir düzeyde olmalıdır. O zaman sabite dışarıdan da tutarlı olarak betimlenir. Ä°ÅŸte bu tutarlılık sabiteyi güçlü kıldığı gibi ahlaki olarak düşünceyi de güçlendirir.

 

Her sabite aynı zamanda bir istikamete mebni olmakla yükümlüdür. Hedefi olmayan bir sabitenin varlığı eleştiriye de açık hale gelir. Bu yüzden ortak algıların ve idrakin üzerinden yükselerek varlık sahasına çıkan sabitenin hedefi üzerinden bir tartışmaya konu edinilmesinden daha makul bir şey olamaz! Bu yüzden sabite düşünceye bir hedef yükler. Düşünce de sabiteye bir hedef yükleyerek varlık sahasına genişlik ve derinlik katar. Hedef, düşünceye ahlaki bir karakter verdiği gibi düşüncenin uzamını da güçlendirir.

 

Sabite, soyut, kapsayıcı, her parçada mevcudiyetini gösterendir. Bu anlamı içinde sabite deÄŸiÅŸkenin varlığını taşırken, deÄŸiÅŸme esnasında ve yeni bir hale geçtiÄŸinde mevcudiyetini de taşır. Yani özü itibariyle sabite kendini gözümüze sokmaz ama her an, mekân ve zamanda varlığını ihsas eder. Bu yüzden ona sabite deriz. Bu onun somut ve görünür özelliÄŸi dolayısıyla deÄŸil, görünür olmasa da varlığını ihsas ettiÄŸi içindir.

 

Sabite, deÄŸiÅŸken açısından vazgeçilmez bir özelliÄŸe sahiptir. DeÄŸiÅŸkenin hem deÄŸiÅŸken olmasını saÄŸlaması hem de deÄŸiÅŸim sürecinde saÄŸlıklı bir rota izleyebilmesi de sabitenin varlığına baÄŸlıdır. Biz deÄŸiÅŸkenin deÄŸiÅŸken olarak tanımını da yine sabitenin varlığını dikkate alarak yapabiliyoruz. Bu yüzden eÄŸer sabite yoksa deÄŸiÅŸken diye bir olgudan bahis açılamaz. Ama hayatın kendi rutin iÅŸleyiÅŸi açısından deÄŸiÅŸim bizzat gözlemimizin tanıklığında varlığını izhar ediyorsa o zaman sabitenin varlığını tartışmanın abesle iÅŸtigal olduÄŸunu söylemek bir sorumluluk olarak üzerimize düşer…

 

Değişimin olmadığı bir zeminde salt sabitelerle varlığı idame etmenin zorluğu ise cisimleşme ve hareketsizlikle malul olmayı içerir. Sabite değişken olmadan varlık sahasında boy gösteremeyeceği gibi hareket kabiliyeti olmadığı içinde yerinde saymaktan başka bir şey yapamaz. Zaten tarihsel dönemlerde bu durumun izhar olduğu zamanlarda şiddetin kol gezdiği zamanlara tekabül etmesi de bunu göstermektedir.

 

Her sabite kısmen bir değişime açıklığı içinde taşır. Ve bu durum onun sabiteliğine bir halel getirmez. İstisnai olanı içermesi bunu gösterir. Her değişken de kendi içinde bir sabiteye dayanma zorunluluğunu duyar. Yoksa başıboş bir şekilde sağdan sola, soldan sağa savrulur gider. Bu dilemma hakikatin neliği mesesinde de önümüze gelmektedir. Sabit ve değişkenin varlığı da hakikat ile bağı üzerinden bu şekilde tanımlamaya müsait olduğunu söylemeliyiz.

 

Düşüncede değişken ise düşünceye hareket kabiliyeti verirken yeni duruma yönelik aşinalık sağlamayı ve yeni sorunu çözmeyi de içerir. Değişken, hem dinamiklik bağlamında hem de derinlik katma bağlamında hem de yeni durumu içerme bağlamında düşünce açısından önemli bir tutumu gösterir. Ayrıca sabitelerin gözden geçirileceği ve sabitelerin gücünün test edileceği zemini değişimin süreci, sürati ve kıvraklığı açığa çıkartır.

 

DeÄŸiÅŸken nedir? Yeni bir duruma yeni bir hale, yeni bir bakışa uygun bir ÅŸekilde varlığını her ÅŸartta idame edecek bir zemini koruma tabiatı olarak tanımlanabilir. Hayatın kendi akışı içinde sürekli deÄŸiÅŸimi belirleyen farklı iradelerin varlığı üzerinden sürekli yeni bir oluÅŸa imkân tanıyan tabiatı deÄŸiÅŸkeni zorunlu kılıyor. Düşünce de deÄŸiÅŸken ise oluÅŸu taşıyan, hayatı anlamlı kılan bir imkân olarak öne çıkar. Bu aynı zamanda düşüncenin gücünü ve sınırını da belirleyen bir mekanizmayı dikkate sunacaktır.

 

Değişken, tabiatını öz olarak sabite üzerinden betimlediği için yeni koşullara esnek bir katılımla tepki verebilecek düzeyi muhafaza eder. Değişken bu anlamda ilerlemeci görüş üzerinden sürekli eskiyi geride bırakan değil döngüsel olarak sabit bir nokta üzerinden çevrede dönüp durmayı içermektedir. Bu yüzden hep bir bağ ile bağlı olduğu sabiteyi eksene alan bir hareketliliği taşımaktadır.

 

DeÄŸiÅŸken, koÅŸullar, zaman ve mekânla kayıtlı bir özelliÄŸi taşır. Bu üç özellik, deÄŸiÅŸkenin niteliÄŸini ve niceliÄŸini de beraberinde taşır. Böylece deÄŸiÅŸim, ÅŸartların deÄŸiÅŸmesi, zamanın deÄŸiÅŸimi ve mekânın deÄŸiÅŸimi ile birlikte var olagelen bir durumu iÅŸaret eder. KoÅŸulları belirleyen ÅŸeyler, farklı iradelerin devreye girmesi olduÄŸu açıktır. Ä°radeleri besleyen ÅŸey, düşünce üzerinden üretilen kültür, örf ve ananedir. 

 

Elbette ki iradeye belirli bir yön veren, güç, tutku ve isteğin atağa geçmesi olduğu gibi bu güç, tutku ve isteği de düşünce tarafından belirleneceğini de işaret etmekte yarar vardır. Bu noktada da bir döngüselliğin varlığı öne çıkmaktadır. Değişim, düşüncenin örnek karakter üzerinden hayata müdahil olduğunda ortaya çıkan bir durumu açıklığa kavuşturur. Tabi bir Müslüman olarak İlahi iradenin hayata müdahil olduğu zeminde de bu değişimin kaçınılmazlığını gözlemleyebiliyoruz. Böylece değişim, farklı çerçevelerden kendine yer bulan bir özellik olarak önümüze çıkmaktadır.

 

Düşünce, kendi asli hüviyetine geri dönüş içinde deÄŸiÅŸimi harekete geçirmektedir. DeÄŸiÅŸkenin hayatın nirengi noktası olduÄŸunu belirtmeliyiz. Bu yüzden deÄŸiÅŸkenin düşünce açısından önemine vurgu yapmak esasa taalluk eder. DeÄŸiÅŸimin temeli, ÅŸartların deÄŸiÅŸimidir. Bu ÅŸartların oluÅŸumunda iradenin dikte edici vasfı vardır. Ä°radenin de düşünce tarafından inÅŸa edildiÄŸi ve yönlendirildiÄŸi aÅŸikâr. O zaman farklı düşüncelerin varlığı, farklı iradelerin ve farklı deÄŸiÅŸimlerin tetiklediÄŸi gerçeÄŸini görmemiz gerekir. Böylece hayattaki çatışma ve kaosun zemini de iÅŸaret edilmiÅŸ oluyor. Ä°ÅŸte bu noktada sabitenin deÄŸiÅŸken için taşıdığı önem bir kez daha kemal-ı ciddiyetle gündemimize girmelidir.

 

KoÅŸullar, deÄŸiÅŸimin niteliÄŸini belirliyor. KoÅŸulların deÄŸiÅŸmesi ise farklı isteklerin çatışması üzerinden vücut buluyor. DeÄŸiÅŸimin saÄŸlıklı bir ÅŸekilde yürütülebilmesi için koÅŸulları sabiteler üzerinden denetime tabi tutmanın bir imkânını bulma zorunluluÄŸu vardır. KoÅŸullar farklı zeminlerde deÄŸiÅŸime açık hale gelmektedir. Tabii afetten tutun da teknolojik geliÅŸmelerin yönü ve sürati de tetikleyici oluyor. Ayrıca yönetimsel deÄŸiÅŸkenlikler, ahlaki yapının deÄŸiÅŸime uÄŸraması vesaire de koÅŸulları deÄŸiÅŸime zorlayabilir. Burada önemli olan deÄŸiÅŸimin saÄŸlıklı ve sancısız gerçekleÅŸmesidir. Bu da ancak sabite ile kurduÄŸu sahih ve saÄŸlıklı iliÅŸki ile saÄŸlanabilir.

 

Zamanın deÄŸiÅŸimi demek tarihin akışından çok insanlığın ve yaÅŸamın, oluÅŸun sürekliliÄŸi baÄŸlamında yeni koÅŸullara zemin oluÅŸturması ile iliÅŸkili bir durumu iÅŸaret ediyor. Tıpkı mekânın deÄŸiÅŸimi dediÄŸimizde daha çok sıcak, soÄŸuk ve ılıman oluÅŸu üzerinden insan tabiatına yaptığı etkiyi de dikkate almak ve özellikle insanın yemesi, içmesi ve soluduÄŸu havanın insan tabiatı üzerinde bıraktığı etkiye bir gönderme olduÄŸu gibi... Tabii ki mekândaki otoriter, totaliter veya sevgiye dayalı iliÅŸkiler de bu deÄŸiÅŸimde rol oynarlar. Ä°ÅŸte deÄŸiÅŸimi sabiteye baÄŸlı kılarak zaman ve mekânın insan üzerindeki etkisini normal bir seviyede tutmanın imkânı elde edilebilir.

 

Sonuç itibarıyla düşünce açısından sabite ve değişken olmazsa olmaz olandır. Her iki tutumu da döngüsel bir bakışla yorumlamak ve sabitenin varlığını öne çıkartarak değişimin kaçınılmazlığını olumlu bir zeminde harekete geçirmek düşüncenin gücünü, derinliğini ve şümullüğünü gösterir.

   

Åžarkul Avsat

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.