Sosyal Medya

Makale

Kötülüğe Dur Diyecek Bir Güç?

Kötülük, bir tanım üzerinden ortaya konulmadan onu ortadan kaldırmanın yollarını bulmak giderek imkânsızlaÅŸmaktadır. ‘Kötülük nedir’ sorusuna ise ortak bir doÄŸru üzerinden bir tanım ortaya koymak ise neredeyse mümkün görünmemektedir. Modern düÅŸünce ve dışında kalan dini görüÅŸler kadar farklı bakış ve yaklaşımlarda da farklı tanımlar bulmakta zorlanmayız. Ama buna raÄŸmen, bir tanım bulunmalı ve bu ortak bir bakışı üretmelidir. En genel sınırlar içinde de olsa bu tanım iÅŸlevsellik kazanabilir.

Modern bakış açısından kötülük diye bir ÅŸey yoktur. Ä°yilik ve kötülük yerine yararlı ve zararlı kavramları kullanılır. Ä°nsan hakları, özgürlük, demokratik haklar vesaire ile ortaya konan ÅŸey, her zaman insanın lehine olan ÅŸeyler deÄŸildir. ÖrneÄŸin, özgürlük üzerinden her türlü kendisine yapılan zararı kötülük olarak tavsif etmediÄŸinizde içki, kumar, fuhuÅŸ ve benzeri birçok kötü eylemler, kiÅŸinin kendisine zarar veren veya kiÅŸinin kendi ile aynı zamanda ötekine de verdiÄŸi zarara raÄŸmen kötülük olarak görülmeyebilir. Çünkü ahlaki bir zemini reddeder ve anlamı devre dışı tutarsanız, kötülük ve iyilik kavramlarının içeriÄŸini boÅŸaltır ve kar zarar meselesi haline dönüÅŸtürürsünüz…

O zaman üzerine ittifak kurulması gereken temel iki noktaya dikkat çekmekte yarar var: anlam ve ahlak… Anlam ise zaten ahlaki bir kaygıyı beraberinde taşır. Çünkü anlam ve ahlak (etik olmayan) aÅŸkınlığın insan ile iliÅŸkisinin belirlendiÄŸi zemini de iÅŸaret eder. Ä°ÅŸte, insanı insan kılacak olan ve sadece kendisini de deÄŸil bütün insan cinsini daha iyiye ve güzele doÄŸru taşıyacak bir zemini besleyecek olan anlamdır. Burada olmaklığın anlamı kadar, yaÅŸadığımız hayatın anlamı ve bu anlam üzerinden insanı aÅŸkın bir varlığın konumu ile insanın burada yaÅŸadığı ÅŸeylerin bir baÅŸka boyutta bir karşılığının olup olmadığı konusu da anlam ile irtibatlı bir ÅŸekilde açığa çıkan ÅŸeylerdir. Ahlak ise bu anlamın doÄŸru ve iyi bir zeminde açığa çıkışını ve aÅŸkınlıkla irtibatlı bir ÅŸekilde sadece kendisi için deÄŸil diÄŸer insanlar içinde iyi ve doÄŸru olanı gerçekleÅŸtirme imkânlarını devÅŸirme zemini olmalıdır.

Mevcut durumlar içinde Ä°slam, tartışmasız, her insanın kendi iyiliÄŸini ve özgürlüÄŸünü gerçekleÅŸtireceÄŸi bir vasatı saÄŸlama konusunda tam bir güvence verebilir. Adı üzerinde Ä°slam aynı zamanda selam, güven ve barış yurdu anlamını taşır. Barışın ikamesi ise bazılarını diÄŸerlerinden üstün kılmaz! Ä°nsan olmak bakımından her kesi eÅŸitleyen bir bakış Ä°slam dışında herhangi bir bakış ve düÅŸüncede görülmez! OlduÄŸu söylense bile uygulama da asla eÅŸit olunmadığı açık bir ÅŸekilde tecrübeye konu edilmektedir. Ä°slam ise, Müslümanları ve diÄŸer inanmayanları eÅŸ deÄŸer tutarak her insanın inanma ve inkâr hakkını kabul eder. Ä°nkâr edenlere dünyayı dar etmez! Onları yok etme uÄŸraşısı vermez! Ä°nkâr edenler, güç kullanarak inananları ortadan kaldırmaya çalışmadıkları sürece bir çatışma zeminini Ä°slam doÄŸurmaz!

Ä°slam, imtihan olgusu içinde aÅŸkınlığı içinde taşıyan bir bakış ile bu dünya ile sınırlı olmayan bir hayat vaat eder. Bu hayatın iradi olarak varlığını kabul eder ve kiÅŸinin kendi özgür iradesi ile karşılaÅŸtığı durumlar üzerinden deÄŸil, karşı karşıya kaldığı durumlara yönelik geliÅŸtirdiÄŸi tavırlar üzerinden hesaba çekileceÄŸini belirtir. O yüzden ret ve kabul bu dünya hayatı için sana artı zorlayıcı bir tedbir doÄŸurmaz, ÅŸiddet doÄŸurmaz ve engel çıkarmaz! Ä°nkâr ettiÄŸin halde normal yaÅŸamını sürdürebilirsin, ama bir ÅŸartla; BAÅžKASINA GÜÇ VE ŞİDDET KULLANARAK ENGEL OLMADIÄžIN SÜRECE…

Bugün Müslümanlar bunu gerçekleÅŸtirme imkânlarını taşıyor mu? Hayır! Çünkü Ä°slam ile sahici bir iliÅŸki kurma zeminini kaybettiler. Bu zemin kaybolunca yanlış yollara tevessül etme zemini doÄŸdu. Müslümanların müslüman birine ÅŸiddet uygulaması, onu öldürmesi bile gündemleÅŸtirilebilir hale geldi. Hâlbuki savaÅŸ dışında gayri Müslimlere bile saldırmak doÄŸru deÄŸildi… Dinin anlaşılmasındaki yanlış yöntemler, ümmeti de birlikten uzaklaÅŸtırdı. Ümmetin ulus devlet formatındaki parçalanmış hali ise onları birbirinden uzaklaÅŸtırdı. Modern dünyanın müstekbir güçleri karşısında aldıkları yenilgi ile kendi doÄŸal vasatlarını kaybettiler ve modern bilginin etkisi altında ve bir aÅŸağılık kompleksi ile din ile yeniden irtibat kurma arayışları yanlış yollara tevessül ettirdi. Bu yanlış yüzyıldır sürmektedir. Artık bu yanlışa karşı yeni bir hamle yapılması elzem hale gelmiÅŸtir.

Bu hamle, öncelikle modern düÅŸüncenin ürettiÄŸi kavramsal hiyerarÅŸiyi ve sunduÄŸu toplumsal katmanları ret ile baÅŸlamalıdır. Din ile kurulacak sahih ve sahici bir yöntemi dün kurduÄŸu gibi bugün de dünün o sahih ve sahici yöntemini de dikkate alarak bu yeni durumu gözetecek yeni bir bakışı yeniden ortaya koyabilir. Entelektüel zeminde bu müzakere adap içinde gerçekleÅŸtirilmelidir. Bunun ipuçları hep vardı ve bugünde var olmaya devam etmektedir. Sorun, içinde var olduÄŸumuz koÅŸulların baskın karakterini yenerek ondan kurtulmaya yönelik iradi varlığımızın zaaf taşımasıdır. O zaman öncelikle bu iradenin güçlendirilmesi esas olmalıdır. Ä°radenin güçlendirilmesi ise muhatap olduÄŸumuz modern dünyanın neliÄŸi konusunda bir açık fikre sahip olmayı zorunlu kılmaktadır.

Ümmeti yeniden diriltecek ve yeniden hayata döndürecek, kendisine yapılan zulmü ortadan kaldıracak ve kendisini yanlışa sürükleyen yalanlarla baÅŸ etmenin yollarını vahyin ifadesi ile Müslümanlar ‘yeniden iman’ ederek saÄŸlayabilecektir. Yeniden iman, yenilenen iman kadar, imana bulaÅŸmış her türlü nakısadan kurtuluÅŸu da içermelidir. Kuran, Sünnet ve peygamber sonrası gerçekleÅŸmiÅŸ kültürel doku yeniden ele alınmalı ve yol gösterici Elçi’nin rehberliÄŸinde yolu yürümeye baÅŸlamalıdır. Bu arada manevi gücünü elde etmeli, dünya ile arasındaki doÄŸru mesafeyi yeniden kurmalı ve ilahi rızaya eksenli bir hayatı temel düstur kılarak varlığını ‘davaya’ adamalıdır.

Bu durumun gerçekleÅŸtirilmesi için gereken ÅŸey; adalet, merhamet, iyilik, ÅŸefkat, hakkı teslim ve liyakat ile ehliyeti taşıyan ve bir bilgi ile hareket etmektir.  Olguyu besleyici olan ise; feragat etme, fedakârlık yapma ve rızai bari dışında bir rıza arayışına girmemektir.

Yani bir ÅŸekilde ümmi olma vasfını taşırken, ilmi olana yönelik büyük iÅŸtiyak ile hareket etmeyi baÅŸaran bir grup var olmalıdır.  Bir dost topluluÄŸu, arkadaÅŸ yoldaÅŸlığı yeni bir sosyal gerçekliÄŸi inÅŸa ederek yeni bir kurtuluÅŸ umudunu diriltebilir… Ümmetin yeni bir nüvesi olarak öne çıkarak, ümmetin diriliÅŸini saÄŸlayacak bir ruhu ayaÄŸa kaldırabilir.  Bir rüzgâr gibi bütün Müslümanları ayaklandırarak dini mübini Ä°slam’ı tekrar hayatın merkezine oturtabilir.

Bunu gerçekleÅŸtirmek için buna inanan bir elit insan grubu yeterlidir. Buradaki elit olma hali; her ÅŸeyini bu uÄŸurda verebilecek bir iradeye sahip olmayı içermektedir. Her ÅŸeye raÄŸmen davasına olan baÄŸlılığını muhafaza eden ve bu uÄŸurda kendisi dâhil esirgeyeceÄŸi bir ÅŸeyi bulunmayandır.

Bu insanların varlığına inanıyorum, ama bir arada deÄŸiller ve bunları bir araya getirecek bir olgusal durum yoktur. Umarım tez zamanda bu olgusal zemin inÅŸa edilir ve ümmet kendi diriliÅŸini saÄŸlayacak zemini kurabilir… Bu sorumluluk her müslüman olduÄŸunu iddia eden mümin ve mümine’ye düÅŸen bir sorumluluktur.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.