Sosyal Medya

Makale

İnsanın İnşası Meselesi

Ä°slam tekil insanı inÅŸa eder. Toplumu da bu inÅŸa edilmiÅŸ tekil insan üzerinden kurar.Bu yüzden toplumsal veya kurumsal eleÅŸtiri yapmanın deÄŸer olarak bir karşılığı yoktur. Önce insan inÅŸa edilmeli ki kurum ve yapılar onun üzerine bina edilebilsin... Yani toplumsallığın ve siyasallığın üzerine bine edilecek deÄŸeri uygulamada yaÅŸayacak olan kiÅŸilerdir. Yani düşünce, kiÅŸiyi inÅŸa ederek bu kiÅŸiler üzerinden kurumların yapısını betimler… Yoksa kurumlar, kendi baÅŸlarına bir deÄŸer taşımazlar…

 Konuyu öncelik meselesi ve sorumluluk alanı üzerinden rahatlıkla tartışabiliriz. ÖrneÄŸin namaz kılmak her tür ÅŸartta zorunlu ve sorumluluk yükler. Bu durum, kulluÄŸun temel özellikleri içinde geçerli... Yani kurum kuramadığımızda üzerimizden kulluÄŸun sorumluluÄŸu kalkmıyor. Biraz daha açık bir ÅŸekilde söyleyelim: Devlet kuramadığımızda da kulluk sorumluluÄŸumuz geçerliliÄŸini sürdürüyor…

Bu, devlet veya kurum kurmayı reddetmeyi gerektirmiyor. Meseleyi doÄŸru bir zeminde kurmayı ve önceliÄŸin sorumluluk üzerinden kurulmasını öncelemek olduÄŸunu ifade eder…

Mesele, yalın sade bir dindarlık aramaktır.BaÅŸlangıcı da bu yüzden tekil mümine verilmeli ki yapılan eleÅŸtiri boÅŸa çıkacak bir zemine sahip olsun… Büyük sözlerle, kocaman cümlelerle medeniyet ve tarih eleÅŸtirisi yapmak kulaÄŸa hoÅŸ geliyor. Ama bunu hangi usul üzerinden yaptığımız sorun edilmiyor. O zaman da bir sürü lafazanlıklar havada uçuÅŸuyor. Ama sahici bir kulluÄŸun varlığını saÄŸlayacak ÅŸartların neler olduÄŸu sorusu ise kaybolmaya mahkûm oluyor. Din insan içindir, kurum için deÄŸil… Ä°nsanı inÅŸa eden din, kurumların da sahici bir ÅŸekilde kurulmasına imkân tanır. Ama din tanımı üzerinde bir uzlaşının oluÅŸması ÅŸartını hesaba katmalıyız.

Emirler ve nehiyler tekil kulluğa ait hükümlerdir. Kurumların hükmü olamaz. O kurumları işleten kişilerin hükümlere bağlılığı söz konusu edilebilir. Bu yüzden kişilerin sorumluluğu düşmez. Tabii ki mevcut koşulları bu kulluğun sorumluluğu üzerinden değiştirme çabasını dikkate almalıyız. Bireysel dindarlığımızın gücü değişimin mihverini, ahlaki duyarlılığımız ise kurumların işlevselliklerini belirler.

Hitap duruma göre tekil veya çoğul olabilirken muhatap her zaman tekildir. Kastım şu: iradi bir tepki hitap çoğul da olsa muhatabı irade sahibi tek kişidir. Çünkü hitap zorunluluk taşımaz. İradi olmak bu açıdan önemli ve değerli olana tekabül eder.

Bu durum,  baÅŸlangıçta yapılması gerekeni söyler. Madem sistem kötü ve çürümüş, bunu kiminle deÄŸiÅŸtireceksiniz? Hem bütün güçlerine raÄŸmen sistemlerde hatalar çoÄŸalarak devam ediyor. Bu temel gerçeÄŸi hesaba katmayan her giriÅŸim boÅŸa çıkar. EleÅŸtiri çok, yapıcılık ise neredeyse yok mesabesinde duruyor.

Mesele ÅŸu; mevcut durumları eleÅŸtiriye tabi tutmak, sorunu çözmüyor. Sorun daha derinde… DeÄŸerlerin bugün için kiÅŸilerde karşılığı olmadığı meselesi yapısal bir sorunu iÅŸaret eder. Bu yapısal olanı doÄŸru teÅŸhis etmeden ve sorunu çözecek düşünce ve eylem bütünlüğünü saÄŸlamadan kiÅŸiyi yeniden inÅŸa etmenin mümkün olmayacağı erbabınca bilinir.

Hesaplaşmayı derinleştirerek bir çıkış yolu bulunabilir. Bu hesaplaşma ise her şeyi içermelidir. Bizi biz kılan ne varsa hepsi ile hesaplaşmalıyızki neyin ne olduğu konusunda bir açıklığa kavuşalım... Bunu yaparken de olabildiğince nesnel, olabildiğince doğruya ulaşmayı eksene alarak yapmalıyız.

Ä°nÅŸa etmek için sisteme deÄŸil örnekliÄŸe ihtiyaç vardır. Güvene ve teslimiyete ihtiyaç vardır. Ä°nÅŸa ise güçlü fertlerin mevcut duruma itirazları üzerinden baÅŸlatılabilinir. SaÄŸlam bir örneklik, saÄŸlam karakter sahibi kiÅŸilikleri inÅŸa ederek toplumsal ve kurumsal olana zemin oluÅŸturur.

Tabii ki kurum ve kuruluÅŸlar bir noktaya kadar önemli... Ama insanın inÅŸası için gereken ÅŸey kurumlar deÄŸil örnekliklerdir. Bir tane hoca yeterli... Bu hocanın bilgi anlamında kâmil olması da gerekmez. Ama duyarlılığı ve samimiyeti iÅŸ görür. Yani usul asıldır derler ya…  Hakikaten doÄŸru bir tespit... Usul için ise mütekâmil bir bilgiye ihtiyaç yoktur. Yani nasıl bakıldığını bilen biri samimi olduÄŸunda kendisini aÅŸacak ve daha iyi bir bilgiye sahip olacak kiÅŸiye örneklik ederek onun inÅŸasına zemin oluÅŸturabilir. Peygamberin öğrendikçe öğrettiÄŸini dikkate aldığımızda ve peygamberin hem hayatı hem kendisine gönderilen bilgi elimizde varken geriye tek bir ÅŸey kalıyor; samimiyetle ona baÄŸlı olmak ve onun yol göstericiliÄŸinde kendimizi inÅŸa etmektir. Bu noktada din ve dinin yorumu ağırlıklı olarak insanın içinde bulunduÄŸu kültürel çevre ile alakalı bir durumdur. KiÅŸi, kendi başına olunca bu kültürel havzaya kırıp dökmeden veya sessizce tavır koyup kendisini yeni bir kültürün kodlarına hazır hale getirir... Hesabın da tek kiÅŸilik olarak verileceÄŸini dikkate aldığımızda sorun daha da aÅŸikâr hale gelir... Meselenin özünün bireysel tercihlerimiz olduÄŸunu unutmadan kurum veya kuruluÅŸları dikkate alabiliriz... Bu bireysel bakış olmadığı için kurumların belirlediÄŸi kiÅŸilikler, kurumların bozulması ile birlikte yapı bozumuna uÄŸramaktadır...  Aslında bugüne kadar yaÅŸadığımız bütün kurumlar ve kuruluÅŸları örnek verebiliriz. Tarikatlar, medreseler, devletler, vesaire...

Tarihsel süreklilik açısından meseleye baktığımızda her dönemde dini en iyi ÅŸekilde temsil eden ÅŸahsiyetler, örneklik ederek toplumsal ıslahı ve beraberinde kurumların ıslahını tartışmaya açmışlardır. Bu örnekliÄŸi bugün de yeniden devreye koymayı saÄŸlayabilirsek sorunlarımızın çözümüne yönelik ciddi bir adım atmış sayılırız. Yoksa eleÅŸtirel kısırdöngü üzerinden dönüp duracağız, bir arpa boyu yol alamadan…

Ä°nsan, anlamdır.Güvenilen insanın güvene layık bir ÅŸekilde hareket ettiÄŸinde örneklik doÄŸar. Bu örneklik yeni örnekliklerin varlık kazanmasına zemin oluÅŸturur. Ä°ÅŸte bu zemin bugün sorunlarımızın çözümüne dair sahih ve sahici bir bakış kazanmamıza yardımı dokunur…

Allah doÄŸrusunu en iyi bilendir…

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.