Sosyal Medya

Makale

Vicdan ayaklanması

Modern ÇaÄŸ, Akıl Çağı olarak tanımlanmaktadır. Akıl ise vicdanı geride bırakan bir özellik olarak öne çıkmaktadır. Duygusal olmamak lazım sözü/yargısı akıl çağının gereÄŸi bir söz olarak öne çıkarılmaktadır. Duygusallığın bir zaaf olarak betimlendiÄŸi bir dünyada yaÅŸarken, yaÅŸanan acıların gereken etkiyi oluÅŸturması giderek zorlaÅŸmaktadır. Özellikle de konforu bir yaÅŸam biçimi haline dönüÅŸtüren kesimlerde acı ve yoksunluk lügatlerinde yer bulamamaktadır. Duygusallığın bir zaaf olarak betimlendiÄŸi bir dünyada yaÅŸarken, yaÅŸanan acıların gereken etkiyi oluÅŸturması giderek zorlaÅŸmaktadır. Özellikle de konforu bir yaÅŸam biçimi haline dönüÅŸtüren kesimlerde acı ve yoksunluk lügatlerinde yer bulmamaktadır. ‘TaÅŸ kalpli’ deyimi, kadim kültürün acı karşısındaki tepkisizliÄŸe verilen bir betimlemeydi.

Yapay Zekâ ve Sanal Gerçeklik gibi temel kavramsallaÅŸtırmalar vicdanı ve duyguyu yokluÄŸa terk etmenin sistemli yöntemleri olarak iÅŸbaşındadır. Gözlerimizin önünde gerçekleÅŸen katliamı canlı seyrettikten sonra hiçbir ÅŸey olmamış gibi bıraktığımız yerden normal hayata devam edebilen insan sayısı kahır ekseriyeti oluÅŸturmaktadır. Ä°çinde var olduÄŸumuz dünya vicdansız bir dünya olmakla övünmektedir. Her ÅŸeyi bir sebebe baÄŸlama sonucunda en olumsuz ÅŸeyleri bile ve en vahÅŸi katliamı da meÅŸru görecek bir zemin kurmak mümkün olmaktadır. Ä°ÅŸte Ä°srail vahÅŸetinin doruÄŸa çıktığı bir zeminde bile yeterli düzeyde bir tepkiyi çekmemesi, ciddi bir durum olarak önümüzde durmaktadır. Tabi ki protestolar yapılmakta, vicdanlı insanlar tepki ortaya koymaktadır. Ama bu tepkilerin tepkisizlikler karşısındaki konumu gerçekten yürek yaralayıcı bir pozisyonu iÅŸaret etmektedir.

Modern ÇaÄŸ, Akıl Çağı demiÅŸtik, iÅŸte bu akıl çağı vicdanı geri plana itmiÅŸtir. Vicdanı çok fazla kiÅŸisel bir tutum olarak kabul ederek onu çok dar bir alanda kalmaya mahkûm kılmıştır. Bu yüzden vicdan, sürekli gündeme taşınarak insanlığa vurgu yapılmaktadır. Ama sistem olarak ele alındığında vicdan yerine akıl öne çıkarılmakta ve vicdan öznel bir zemine sıkıştırılmaktadır.

 Vicdan için bu mahkûmiyet bir kader midir?

Ä°nsanları sarsan olaylar, vicdanları da ayaklandırmaktadır. Tekil bir olay olmaktan çıktığı andan itibaren gün geçtikçe ve sarsıcı olay devam ettikçe, vicdanın sarsıntısı iÅŸlevsel olmaya baÅŸlıyor ve insanı yeniden sarıp sarmalayarak aklı terk etmeden vicdanını öne çıkarmaya zemin bulabilmektedir.

Vicdan, insanı diÄŸer varlık türlerinden ayıran en temel ayraçtır. Ä°nsanı insan kılan ve insani hasletleri toplumsal yaÅŸamın mihenk taşı kılması bakımından insan için vazgeçilmezi vicdandır. Bu temel gerçekliÄŸi yeniden gündeme taşımak, ona uygun bir gerçekliÄŸi reel zeminde kurmak ve toplumsal bir gerçekliÄŸin alt yapısı kılmak ise insanlığın kurtuluÅŸunu da beraberinde taşımaktadır. Bu, sanal gerçekliÄŸe karşı hakikatin toplumsallaÅŸması, yapay zekâya karşı ise insan olmanın ne’liÄŸini açığa çıkaran bir olgusallıktır.

‘Aksa Tufanı’ 7 Ekim’de açığa çıkardığı sarsıcılığı ile insanlığı derinden sarstı. Büyük bir ön kabul olan Ä°srail yenilmezliÄŸi, gücü ve istihbaratın tartışılmazlığı derin bir yara aldı. Bu sarsıntı, reel bir durumun sarsıcı bir ÅŸekilde paramparça oluÅŸu ile gün yüzüne çıktığı gibi bir türlü vicdanını geride bırakmayanlara da vicdanlarını hatırlatan önemli bir uyarı görevi gördü. Daha sonra Ä°srail’in Gazze’de yaptığı katliamlar ve bunun iki ayı bulan sürekliliÄŸi ise her gün insan vicdanına yönelik sarsıcı bir baskıyı beraberinde taşıdı. Her gün insanların tanıklığı ile canlı yayınlarda yüzlerce çocuk, kadın ve yaÅŸlının öldürülmesi gerçekleÅŸirken, vicdan kendi duyarlılığını inÅŸa ederek, insanı rahatsız etmeye baÅŸlamaktadır. Gazze halkının duyarlılığı, cesareti, kararlılığı ve dirayeti ise dayanıklılığını gözler önüne serdikçe, seyirci olan insanlar, olayın bir parçası olarak tepkilerini göstermenin imkânlarını aramaya baÅŸladılar. Her geçen gün artan bir kararlılıkla baÅŸlayan protestolar, mitingler, siyasilere gösterilen tepkiler, Ä°srail karşıtlığı ve ona göre geliÅŸen tutumlar, bir vicdanın adım - adım sesini yükselterek varlığını ilan ettiÄŸi safhaya gelindiÄŸini göstermektedir.

Vicdana dayalı olmayan modern batılı kavramların içinin kofluÄŸu kendini gösterdiÄŸi gibi insan olma liyakatine sahip olunmadığını da açıkça belirgin kılmıştır. Uluslar arası hukuk gibi temel deÄŸerlerin bir karşılığının olmadığının vicdanda makes bulması ile birlikte yeni bir arayışın boy vermesi kaçınılmazdı. Ä°srail yaptığı katliam karşılığında sadece kendisini tartışmaya açmadı, modern düÅŸüncenin ve deÄŸerlerinin de tartışılmaya açılmasına neden olmuÅŸtur. ABD ve Avrupa ülkelerinin kendi halkları tarafından protesto edilmesi, Ä°srail yanlısı politikaları eleÅŸtiriye tabi kılarken, Filistinli kahramanların gösterdiÄŸi dirayetin kaynağının ne olduÄŸuna dair merakın Ä°slam araÅŸtırmalarına dönüÅŸmesine ve MüslümanlaÅŸma sürecinin hızlanmasına neden olmaktadır. Avrupa, MüslümanlaÅŸmaya karşı geliÅŸtirdiÄŸi bütün politikaların son Filistin meselesi ile berhava olması, entelektüellerin üzerine düÅŸünmesi gereken temel bir konu olarak önlerinde durmaktadır. Ömrünün sonunda Habermas gibi bir filozofun sahip olduÄŸu bütün entelektüel birikimini çöpe atan Ä°srail yandaÅŸlığı ise Avrupa entelektüel zemininin akli zeminini de iÅŸaret etmektedir. Böylece topyekûn bir Avrupa iflası ile karşı karşıya olduÄŸumuz gerçeÄŸi öne çıkmaktadır.

 Vicdan susturulamaz bir olguya kavuÅŸmuÅŸtur. Bu vicdan ayaklanmaya baÅŸlamış ve bugüne dair her ÅŸeyi yeniden sorgulamaya baÅŸlayacaktır. Sürekli önümüze düÅŸen vicdanlı bir insanın haykıran çığlığı vicdanları sarsmaya devam etmektedir. Bu sarsıntı, vicdanı yeniden hayata döndürmekte ve yeni bir bakış, yaklaşım ve tutumla insanlaÅŸmaya yönelik özlemi de hatırlatmaktadır.

Modern dünyanın en büyük baÅŸarısı ise müslüman vicdanını esaret altına alarak onu susturmak ve böylece bir uyanışı geciktirmekti. Müslümanlar ise bu vicdan esaretine karşılık konforu satın alarak kendilerini aklın sarmalına terk etmiÅŸlerdi. Böylece müslüman adı dışında bir özelliÄŸi de kalmamıştı. Ama ‘Aksa Tufanı’ müslüman vicdanı da harekete geçirdi. Hatta batılı vicdanın ayaÄŸa kalkan hali müslüman vicdanını da harekete geçirdi. Ve giderek bu vicdan ayaÄŸa kalkarak Büyük DeÄŸiÅŸimi gerçekleÅŸtirmenin imkânlarını devÅŸirecektir. Burada batılı vicdan ile müslüman vicdan ortak zeminde insan olma vasfı içinde mündemiç olarak ayaÄŸa kalkacak ve kendisine kurulan akıl tuzağını tuzla buz edecek bir zemini inÅŸa edecektir. Öncelik tabi ki sosyal gerçekliÄŸi bu yeni vicdana uygun düzenlemektedir. Kurulan yeni sosyal gerçeklik kendi siyasal gerçekliÄŸini de inÅŸa edecektir. Siyasal iktidarlar, hep halklar adına kendi iktidarlarını güçlendirmeye yönelik çaba ve gayrete sahip oldular. Ama bu sefer vicdan, halkın kendi iktidarını gerçekleÅŸtirecek yeni bir hamleye baÅŸlaması gerektiÄŸini ilzam etmektedir. Gazze direniÅŸi, vicdanın neler yapabileceÄŸini gösteren temel bir göstergedir.

Bir direniÅŸ hareketi olarak doÄŸan bu vicdan entelektüel bir zemine de taşınarak kalıcılık vasfını kazanmalıdır. Bu yüzden vicdan ayaklanmasının iktisadi, siyasi ve toplumsal ayağı kadar entelektüel ayağı da önemlidir. Vicdan bu bütünlüÄŸü kuracak bir özelliÄŸi sahip olduÄŸu gibi sahicilik vasfını da hak eder. Hâlbuki akıl, hem bu bütünlüÄŸü saÄŸlayamaz, hem de kurmaca bir özellik sunduÄŸu için hakikat ile bağı sorunlu olmaktadır.

Åžimdi korkmadan, batının ileri jandarma karakolu olan Ä°srail uluslar arası güçlerin payandası olduÄŸu kadar kendi teolojik düÅŸüncesini de gerçekleÅŸtirme azmi ile baÅŸlattığı bu vahÅŸet ve katliam ile hem kendi sonunu ve hem de uluslar arası gücün sonunu beraberinde taşıdığı ilan edilmelidir. Uyanan vicdan, en büyük güç olduÄŸunu gösterecektir. Maddi gücün manevi güç karşısında her zaman yenilgiye mahkûm olduÄŸu gerçeÄŸi bir kez daha kendisini bir gerçeklik olarak dayatacaktır. Ä°nsan bu temel gerçekliÄŸi yaÅŸadığı için yeniden insan oluÅŸunu hatırlayacak ve vicdanına yaslanarak yeterli bir direniÅŸi göstermeye baÅŸlayacaktır. Bir tek Davut’(as)un attığı taÅŸ ile çağının en büyük ordusunu tepetaklak eden olay bugünde yeniden tecelli edecektir. Gazze iman ile direndikçe, insanlığı vicdanı ile buluÅŸturacaktır. Vicdanı ile buluÅŸan insanlık ise sahte güçleri ve iktidarları devirecek bir potansiyeli yakalayacaktır.

DeÄŸiÅŸim baÅŸlamıştır. Vicdan ise ayaklanmıştır. DoÄŸudan, batıdan, Müslüman, Hıristiyan, Deist veya Ateist, Solcu veya Demokrat her ne ise vicdanına yaslanarak ortak bir insanlık ideali etrafında bir araya gelerek bu büyük deÄŸiÅŸimi gerçekleÅŸtirecekler. Ama hakikatli vicdan Gazze’de açığa çıktığı için Filistinli vicdan hep bir öncülük ve önderlik edecektir. Vicdan, aklı yenilgiye uÄŸratarak insana sunulmuÅŸ ideolojilerin bir karşılığının olmadığını da beyan edecektir. Bu temel kabul insanlığı sahih din ile yeniden buluÅŸturacak ve yeni bir insanlık çağı baÅŸlatabilecektir.

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.