Sosyal Medya

Makale

Hamaset Yapmadan!

15 Temmuz darbesinin üzerinden on gün geçti. O günden bu yana darbe ile ilgili ayrıntılar ortaya çıkmaya devam ediyor. Darbenin sıcaklığı geçtikten sonra üzerinde değerlendirme yapmanın imkanı da çoğalıyor.

Birincisi, darbenin öyle iç dinamiklerle sınırlı olmadığı aÅŸikâr. Rusya’nın benim haberim vardı, ABD ve Nato’nun nasıl haberi olmaz! Yargısı sadece bir yargı deÄŸil aynı zamanda bir kara mizah ironi idi… Yani dış destekli bir darbe ile karşı karşıyayız. İç dinamikleri de vardı. O gece haberleri gözü kırpmadan sonuna kadar izlemenin verdiÄŸi rahatlıkla ÅŸunu söyleyebilirim ki çoÄŸu kesimler neredeyse her ÅŸey bittikten sonra rengini açık etti. MHP, Birinci Ordu komutanı ve iki komutan daha hariç, neredeyse çoÄŸu kiÅŸi, darbenin ne olacağını beklediÄŸini söyleyebilirim. Ayrıca ErdoÄŸan düşmanlığında birleÅŸenlerin büyük çoÄŸunluÄŸu ya darbeyi destekledi ya da sessiz kaldı. Ergenekoncuların bir kısmının darbeye destek verdiÄŸini söylemek mümkün görünüyor. En azından ikinci ordu komutanının tutuklanması buna iÅŸaret eder.

Ä°kincisi, hamasete gerek yok dedik! Ama halkın özellikle de Ä°slamcıların ve dindar halkın darbeye göğüs gerebileceklerine dair bir beklentisizlik hesapları alt üst etmiÅŸtir. O sıradan saf insanlar, tankların önüne gövdelerini siper etmiÅŸler, kurÅŸunlara açık hedef olmaktan korkmamışlar. Ve Allah onların kalplerindeki korkuyu alarak farklı bir ruh haletine duçar kılmıştır. Yoksa normal ÅŸartlarda bunu açıklamak gerçekten çok zor görünmektedir. Köprüde kafalarının üzerinde uçuÅŸan mermilere, yanlarında patır patır insanların düştüğünü görmelerine ve kendi elleri ile yaralıları taşımalarına raÄŸmen yüreklerinde bir korku duymadan veya duymalarına raÄŸmen ilerlemelerini baÅŸka türlü nasıl izah edebiliriz ki… Her yerde bir destan yazıldı. Peki bu destanın yazılmasında baÅŸ aktör kimdi? Gerici, yobaz vesaire sürekli aÅŸağılanan insanlar tarafından bu yazıldı. Ä°slamcılık tarihi içinde ilk kez üzerine düşeni yaparken paniklemedi ve kararlılıkla yürüdü tarih yazdı. Ama bu tarihi sanki onlar yazmamış gibi ÅŸu an bu tarihi herkesle paylaÅŸmayı da bir tevazuu örneÄŸi ile göstermektedir.

Üçüncüsü, bu darbenin ülkeyi götüreceÄŸi yeri pek anlayamadık sanırım. Ä°kinci bir Suriye, Irak olma yolunda ciddi bir adımdı. Ãœlkenin bir iç savaÅŸa girmesini saÄŸlamak ve parçalayıp kantonlara bölmeye çalışmayı da düşünün ki nasıl bir durumla karşı karşıya kalacağımızı hesaplayabilelim… Binlerce insanın infaz edilmesi, yığınla insanın hapishanelere doldurulması ve her türlü deÄŸerin yok edilmesini saÄŸlamak için 15 Temmuz gecesi yaÅŸananlar buna güzel bir örnektir. Yok ya dedirtecek ne varsa o gece bu yaÅŸanmıştır. O yüzden olmaz dememeli ve nasıl bir badire atlattığımızı derinden kavrayarak bu darbe giriÅŸimine karşı bir ÅŸuur geliÅŸtirirken arkasından gelebilecek darbelerin de nasıl savrulması noktasında ciddi bir ruhi hazırlığın ÅŸart olduÄŸunu belirtmek durumundayım. Millet, cumhuriyet tarihi boyunca tercih sunulduÄŸunda hep doÄŸru kararlar vermiÅŸtir, bu kez ise varlığını siper ederek çok tarihi ve bir o kadar da önemli bir karara daha imza atmış ve bunu kanını mürekkep kılarak gerçekleÅŸtirmiÅŸtir. En önemlisi de toplumun bütün katmanlarının ortaklaÅŸa verdikleri mücadeledir ki onları millet kılmıştır. Ãœmmet olmaya da hazırlık sayılmalı bu durum…

Dördüncüsü, Ä°slamcılığın bu darbedeki baÅŸat önemini dikkate almalıyız. O yüzden ÅŸehitler, zulme karşı verilmiÅŸ mücadelenin sonucudur. Milletin kendi deÄŸerlerini ve vatanını savunma cehdi ile gerçekleÅŸtirildiÄŸini söylemek bir namus borcudur. Darbe sonrası oluÅŸturulmaya çalışılan ‘demokrasi ÅŸehidi’ yaftası sadece siyasi bir betimlemedir. Darbe sürecinde ölen insanlar kelimenin tam anlamı ile ÅŸehittirler. Onlara baÅŸka unvan vermeye çalışmak, o insanların emeÄŸini, çabasını ve kendilerini feda etmelerinin heba olmasına sebep teÅŸkil eder. Çünkü o insanlar Müslümanlardı ve sadece zulme karşı çıktıkları için öldürüldüler ve bu yüzdende sadece ÅŸehittirler. O kadar…

BeÅŸincisi, bu darbe ve darbeyi püskürten güçlerin ortaya koyduÄŸu irade, tarihin akışını deÄŸiÅŸtirecektir. Bütün ince planlamalara raÄŸmen, salt silahı dahi kullanmayan halk, kalkışmayı durdurmuÅŸ ve yeni bir destan yazmıştır. Bu tıpkı Anadolu’nun kapılarını aralayan 1071 savaşı gibidir. Ä°stanbul’u 1453 te almak gibi yeni bir tarihin baÅŸlangıcıdır. Ve ilk kez Ä°slamcılar, bir darbeyi savuÅŸturarak kendi dışındaki ülkelerin halklarına da çok net bir mesaj vermiÅŸlerdir.

Tarihin deÄŸiÅŸmesi konusunu daha derinden ele almanın imkânlarını bulacağız tabii ki… Ama ÅŸurada ÅŸunu tespit etmekte yarar var. Bu güne kadar halkın ve siyasetçinin kalbinde bir darbe korkusu vardı. Bugün ise artık darbecilerin kalplerine bir korku salınmıştır. Ya darbe baÅŸarısız olursa! Ä°ÅŸte salt bu durumun bile ne kadar ehemmiyetli olduÄŸunu kavramak bundan sonraki tarihe yön vermede önemli bir ÅŸuur saÄŸlayacaktır.

Altıncısı, bütün bu çaba ve gayretlerin altında dindar insanların varlığı açık olduğu halde darbeden sonra sanki bu dindarlar canlarını siper etmemişlerde bu demokrasi havariliği öne çıkarılmakta ve bu nişan başka yöne tevdi edilerek salt arı duru halkın kendisine uygun görülmeden yine başka yönlere sirayet ettirilerek modernliğin ürettiği sahte değerlere yamama çalışma ve çabalarıdır. İşte bu çabalara karşı da bir duruş sergilemek ve darbenin ürettiği kavramsal kargaşaya yeni karmaşalar eklemek yerine halkın sağduyusunun öne çıkardığı vefa, kararlılık, saygınlık, bağlılık gibi dini temel değerleri göz ardı edemeyiz. Hele şehitlerimizi asla demokrasi şehidi olarak yaftalamamalı ve onları bu ümmetin izzetli şehitleri olarak görmeli ve böyle bir kabulü öne çıkarmalıyız.

Yedincisi, darbe sonrası masum insanların zulme maruz kalmamaları için uyarı görevini unutmadan yapmalı ve bir sürek avına dönüştürülmemesini sağlamayı da görev addetmeliyiz. Elbette ki suçlu olanlar cezalarını çeksinler, ama masum insanları zulme duçar kılmamalıyız. Çünkü ancak mazlum iken ilahi yardımı alabiliriz. Zalim olana ilahi yardım erişmez. Bu hakikati unutmamalıyız.

Sekizincisi ise bütün bu baÅŸarı öyküsünün altında yatan hakikat Allahın bu mazlum halka verdiÄŸi yardımdır. Dolayısı ile kimse bu baÅŸarıyı kendisine mal etmemeli, temellük etmemeli ve ilahi yardımın devamı için de tevazuu elden bırakmamalıdır. Hepimiz her gece şükür secdesi yapmalı ve ilahi yardım için Allah’a teÅŸekkürlerimizi sunmalıyız. Çünkü mümin sadece Allah’ı kendisine dayanak kılandır. Bu hakikati unutmadan davranışlarımıza yön vermeliyiz. Anadolu bütün renkleri ile bu darbenin karşısında yer almıştır. Bu bir Anadolu irfanının harekete geçtiÄŸi zaman kesitidir. Çünkü modernlik sadece parçalayıp bölücülük yaptırır. Ama irfan bütünleÅŸtirir ve birleÅŸtirir… Ä°ÅŸte dindarı, günahkarı, laiki, milliyetçisi, ulusalcısı, alevisi, sünnisi ile bir bütün olarak darbeyi savuÅŸturma giriÅŸimini baÅŸarıya ulaÅŸtıran Allah’a hamd eder ve bu toprakların ruhunun din üzerinden inÅŸa edildiÄŸini unutmadan yol almanın ÅŸuurunu süreklileÅŸtirebilmeliyiz. Biz olalım ve biz kalalım… Bizi bölüp parçalayanlara ise pirim vermeyelim. Ve Anadolu irfanının kucağında bütünlüğümüzü korumaya devam edelim… Gerçek hoÅŸgörü bu çatı altındadır. Çünkü hiçbir fesat ve ayrım burada neÅŸvünema bulamaz!

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.