Makale
Åžiddet yoluyla politika*-1
Olanlardan dolayı bugün ağıt yakmayacağım.
Bugün hiç kimsenin kınamasından korkmuyorum.
Oysa olanlardan dolayı çok kederliyim.
Kederli olmakla yüzümü aÄŸartmayacağım.
Caddelerin mezarlığa dönüÅŸtüÄŸü zamanlarda, ÅŸehirlerin bayındırlığından bahsederek bedenleri parçalayan ÅŸarapnel parçalarının zihnimi de parçalamasına izin vermeyeceÄŸim.
İnsan; insanlık dışı, fıtrat dışı, aşağılık bir durumla karşı karşıya bulunuyor.
CaniliÄŸin beslediÄŸi ideolojik enformasyon ile ÅŸiddet, tüm toplumun kılcal damarlarına kadar yayılmakta ve insani olan ne varsa çölleÅŸtirmektedir. Ä°nsanı insan yapan deÄŸerlerin tamamı deÄŸersizleÅŸtirilerek, her insan diÄŸerinin katili olabilecek ÅŸekilde provoke edilmeye çalışılıyor. Toplumlar, renkler, ırklar ve mezhepler arasında bütün köprüler yıkılmış durumda.
Ä°deolojik körleÅŸme, düÅŸünsel kısırlık ve ÅŸovenizm insanlık iklimini dondurucu bir mevsime dönüÅŸtürmektedir.
İnsanlık adeta son mevsimini yaşamakta.
Hakikatin, hayrın ve iyiliÄŸin temsilcisi olması gereken Müslümanlar sessiz ve sahipsiz; evrensel deÄŸerlerin savunucusu ve koruyucusu olması gereken kurumlar, cemaatler, yapılar ve bilmem hangi oluÅŸumlar alçaltıcı bir tavırsızlığı benimsedikleri için toplum ÅŸiddet sarmalına teslim olmuÅŸ durumdadır.
Geriye sadece aktör olarak ÅŸiddetin tarafları ve ÅŸiddetten nemalanmaya çalışan beÅŸeriyetin kutsal ve sorgulanamaz sistemi olan demokrasinin partileri kalmaktadır. Onlarda toplumsal çatışmaları ve gerginlikleri derinleÅŸtirmekten baÅŸka bir ÅŸey yapmamaktadır.
Åžovenist anlayışa sahip yapılar ve partiler ÅŸiddet ve dışlama biçimlerinden baÅŸka çözüm ortaya koyamıyorlar. Birlikte yaÅŸam kültürü ağır bir tahribata uÄŸramış durumdadır. Toplumda zihinsel olarak sürekli bir bölünmüÅŸlük, parçalanmışlık, çökmüÅŸlük, çürümüÅŸlük, yıkılmışlık ve ezilmiÅŸlik durumu yaÅŸanmaktadır.
Toplum, toplumu etnik topluluklara dönüÅŸtürmek ve bölmek isteyenlerin denetimi altına girmiÅŸ durumdadır. Devlet toplumsal bütünlüÄŸü ve birliÄŸi temsil edemez duruma düÅŸmüÅŸtür. Ä°ktidar, temsil yeteneÄŸini yitirmiÅŸ devleti; ilkel politik egemenlik biçimlerinin egemen olduÄŸu toplumlarda ortaya konan propaganda biçimleriyle savunmakta, modern ve teknolojik geliÅŸmeleri topluma taşıma iddiasıyla meÅŸruiyet aramaktadır. Sosyal sorunların ekonomik refah yöntemleriyle çözümlenebileceÄŸi görüÅŸünün bütünüyle temelsiz bir görüÅŸ olduÄŸu, bugün içersinde bulunduÄŸumuz durumun bu görüÅŸün iflasının bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmasından baÅŸka bir ÅŸey deÄŸildir. Siyasal hayata, devletin organlarıyla ve yapılarıyla bütünleÅŸtirilen zihinsel yapı hakim olmaktadır.
Bu zihinsel yapı toplumla, ülke içerisindeki halklarla gerçek bir baÄŸ kuramamaktadır. Bu koÅŸulların ürünü olan militer yapılar, örgütler ve örgütlenmeler toplumsal sorunlara çözüm aramak yerine, ÅŸiddet eksenli toplumsal kontrol oluÅŸturarak inisiyatif elde etmeye çalışmaktadırlar. Åžiddet yoluyla inisiyatif elde etmek; temsil edilenlerin taleplerini, ihtiyaçlarını, özlemlerini, hassasiyetlerini, kaygılarını saygısızca inkar eden eylemleri gerçekleÅŸtirmelerinin koÅŸullarını oluÅŸturmuÅŸtur. Siyasal inisiyatif, çoÄŸunluÄŸa karşı, ÅŸovenist ve militer azınlığın elinde yoÄŸunlaÅŸmıştır. Direnme yeteneÄŸini ve direniÅŸ deÄŸerlerini yitirmiÅŸ olan toplum bu savaşın çaresiz tarafı olarak sahnede yerini almak zorunda kalmıştır.
Toplumsal temsiliyet yeterliliÄŸi olmamasına raÄŸmen inisiyatifi ele geçiren taraflar ÅŸiddet yoluyla siyasal egemenlik kurma savaşı vermektedirler.
Peki, toplumsal temsiliyet yeterliliÄŸi olmayan bu örgütlülük, yalnızca ÅŸiddet yoluyla mı inisiyatifi ele geçirmiÅŸ ve inisiyatifin saÄŸladığı propaganda ile bu siyasal baÅŸarıyı nasıl yakalamıştır?
Bunun teorik tarihsel bir zemini vardır.
Bu tarihsel sürecin geldiÄŸi aÅŸama, ÅŸiddet üzerinden elde edilen politik baÅŸarı, ÅŸehirli zihini oluÅŸturan akıllarda teori ve pratiÄŸin bütünleÅŸmesini saÄŸlayarak temsiliyet yeterliliÄŸi olmamasına raÄŸmen inisiyatifi ele geçirerek, örgütlülüÄŸün oluÅŸturduÄŸu momentin öznesi ve temsilcisi olmuÅŸtur. GeçmiÅŸte pratik olarak devrimci, daÄŸda savaÅŸan idi. Bugün ise artık sadece daÄŸda savaÅŸan deÄŸil, ÅŸehirde kafasında vuruÅŸma fikri taşıyan adamlara dönüÅŸmüÅŸtür. Bugün sadece elinde silah olan deÄŸil, zihninde savaÅŸma / karşı oluÅŸ / muhalefet fikrini oluÅŸturmuÅŸ toplumsal bir yöneliÅŸle karşı karşıya bulunmaktayız. (genel seçimlerde ortaya çıkan tablonun bunun göstergesi olduÄŸunu düÅŸünebiliriz ) Daha önceki süreçlerde seçilmiÅŸlik yoluyla elde edilen temsiliyetin baÅŸarısını örgütlülüÄŸe ve örgüte baÄŸlayarak hem halkı baskılanmış ve etkisiz hale getirmiÅŸler hem de mücadelenin temel felsefesini ortaya koymuÅŸlardır.Elde edilen baÅŸarının halkın zihininde somutlaÅŸabilmesi için, baÅŸarısının göstergesi olarak devletin kibirli burnunun sürtülmesi gerekmektedir. Bunun da en baÅŸarılı oldukları alan olan ÅŸiddet yoluyla gerçekleÅŸtirilmesi gerekmektedir. Elde edildiÄŸi iddia edilen her politik malzeme, elde edilmiÅŸ baÅŸarı olarak gösterilerek, ÅŸiddet, önce zihinsel olarak sonra da tavır olarak meÅŸruiyet zeminini yakalamış olmaktadır.
OluÅŸturulan bu meÅŸruiyet kanalı yoluyla toplumu temsil inisiyatifini ele geçirmiÅŸ örgütlülük, örgütlülüÄŸünün varlık sebebi olan ÅŸiddet yoluyla politika geliÅŸtirmekten çekinmemektedir.
Oysa ÅŸiddet anti-politiktir.
Şiddet anti politik olmasına rağmen, politik alanları etkileyebildiği oranda politikaya dahil olur.
Politikanın ÅŸiddetten arınmış bir alan olması gerekirken, nasıl oluyor da bizzat, ÅŸiddetin domine ettiÄŸi siyasal anlayış, ülke politikasının merkezine oturabilmektedir?
Soruları sormaya ve cevaplarını aramaya devam edeceğiz.
Selam ve dua ile…
* Yazının baÅŸlığı Türk Dünyası AraÅŸtırmalar Vakfı yayınlarından çıkan ''Åžiddet yoluyla politika'' kitabının isminden esinlenilmiÅŸtir.
Henüz yorum yapılmamış.