Makale
Gazze için bin selam...Gazzesizliğe ağıt
Bugün dünyanın dört bir bucağında Ä°slam inancı yavaÅŸ yavaÅŸ tutuÅŸan bir hendek savaşının ilk kımıldanışları içindedir. Bu kez Bedir en önce deÄŸil, en sonra gelecektir. Her yerden tam bir düÅŸmanın hendeÄŸi ile çevrili bulunuyoruz. Onlara göre bu son imha savaşıdır. Bize göre ise, varlığımızı artık bir daha inkar edemeyecekleri kadar net bir hale getireceÄŸimiz bir ispat savaşıdır. Bedir bir tez, Uhud bir antitez, Hendek ise sentezdi. BaÅŸlangıcın diyalektiÄŸi elbet böyle olacaktı. Åžimdi sonun diyalektiÄŸinde antitezin saldırısı (Uhud serileri), sentezin yani varlığımızın savunması Hendek ki, ÅŸimdi onu yaşıyoruz, sonunda da tezin zaferi Bedir’in diriliÅŸi gelecektir.
RövanÅŸ, Bedir’indir ki, ondan sonra zafer ebedi olsun.
Çağımızdaki Ä°slam savaÅŸçısı da ya Bedir, ya Uhud ya da Hendek savaşını yapacaktır. Mücadele bu savaÅŸlardan birinden geçmek zorundadır. Ä°slam, ilahi teklifle yüklü olarak, bu ilahi savaÅŸ modellerinden birinin dışında savaÅŸ tertibine giremez. Bu savaÅŸ tertiplerinin dışında Ä°slam ya savaÅŸta deÄŸildir ya da büsbütün yoktur.(1)
* * * * * * *
Herkesin gözü önünde bir kez daha Gazze’de kıyamet kopuyor.
Åžeytanların baÄŸlandığı ayda, insanların en merhametli olması gereken mevsiminde; insanlık yüreÄŸini çölleÅŸtiren, insanlık dışı saldırılar oluyor.
YaÅŸananları anlatabilecek tek kelime, vahÅŸet ve bu vahÅŸeti yaÅŸatanlar, insan kılığında bilmem ne bela yaratıklar; vampirleri, akrepleri, sürüngenleri, sırtlanları, yılanları utandıracak kadar daha hayvan ve daha vahÅŸiler.
Bu olanları tanımlayabilmek mümkün deÄŸil; bu olanlar karşısında vicdanı olan herkes büyük bir öfke patlaması yaşıyor.
Kelimeler insanın beynini kemiriyor, zehir soluyor insanlık, boÄŸulmak üzere insanlığa dair ne varsa,..
Neredeyse insanlık beşinci bir mevsimI yaşamakta.
Bana düÅŸen ise çaresizlik.
Çaresiziz,
Ä°çinde bulunduÄŸum hal mi daha acı / can yakıcı, yoksa olanlar mı bilemiyorum?
Bilemiyorum,
Bilebileceğini umduklarım da mı biliyor?
Söyledikleri hiç bir ÅŸey çare olmuyor, çaresizlik bataklığından kurtarmıyor akılları, harekete geçiremiyor yürekleri; zaten harekete geçmiyorlar ki.Söz söyleyenler / söz söyleme hakkını kendisinde görenler, sözleriyle / söyledikleriyle; toplumda harekete geçirmeye çalıştıkları unsurları; kalpleri, akılları, duyguları, sezgileri ve birlikte olma arzularının hiç birisini kendi bünyelerinde harekete geçirememiÅŸler ki, toplumun bünyesindekileri harekete geçirebilsinler.
Sünnetullah gereÄŸi: '' BaÅŸkalarına özgürlük taşıyan(lar), taşıma iddiasında olanlarilkin kendisi özgürlüÄŸün temiz havasını soluması''* gerekmektedir. Bir ÅŸeye çağıranların önce kendisi çağırdıkları ÅŸeye adanmalıdır. Önce kendisi çağırdıkları ÅŸeyin sınavına tabi olmalıdır ve çilesini çekerek sınavdan geçmelidir. Yol gösterici, bütün zincirlerini kırabilmelidir / kırmış olmalıdır. Güce karşı, gerçek güçlüye sığınmayı öÄŸreterek; iddiasının sahte hakikatleri nasıl parçaladığını topluma göstermelidir. Hakikate olan ÅŸahitlik, hayatın içerisinde bütün ihtiÅŸamıyla somutlaÅŸmalıdır. Hakikat ölümle, ÅŸehadetle, adanma ile, fedakarlık ile bütün insanlığın kulağına ulaÅŸtırılmalıdır.
Rabbimiz Musa'ya seslenmiÅŸti: Kavmini yürüt!
Bize aynı ilahi sedayı hatırlatacak kimse yok mu?
Bizi yürütecek olanlar neredeler?
Bu toplumun vicdanı dirilterek, bizi kim yürütebilir?
Bizi nehirden geçirecekler / köprüler kurup, köprülerden yürütecekler, neredeler?
Neden susuyorlar?
Neden duruyorlar?
SuskunluÄŸun en büyük ahlaksızlık olduÄŸunu bilmiyorlar mı?
Bizi bu çıldırtan alçaklıktan kurtaracak sözleri neden dile getirmiyorlar?
Bu zehirleyici suskunluÄŸu neden büyütüyorlar?
Bu sessizliÄŸi parçalayacak söz sahipleri içimizden neden çıkmıyor / neden çıkaramıyoruz?
GeçmiÅŸte bize uzak hedefler çizenler, ÅŸimdi bizim gördüklerimizi göremiyorlar mı?
Sahipsiziz!
Kara ruhlu olanlar ruhlarımızı çaldılar ve ÅŸimdi bedenlerimizi de öldürüyorlar; laboratuvarlarda geliÅŸtirdikleri en vahÅŸi ateÅŸlerle üstümüze geliyorlar. Bin bir ölümlerle terbiye ediliyor hayatlarımız; gökyüzünden üzerimize rahmet deÄŸil, katar katar ölümler iniyor. Ölümlerin koynunda büyütmeye çalışıyoruz umutlarımızı ve taşımaya çalışıyoruz tedirginlikle tutunduÄŸumuz yarınlara. Korkular taşıyoruz ceplerimizde, göze alabileceklerimizi en kuytu yerlerimize gömüyoruz ve buna yaÅŸamak diyoruz. Silinmez izler taşıyorum belirsizliÄŸe, kopan parçalarımı çağırıyorum Ä°brahim'in kuÅŸlarını çağırdığı gibi.
TitreyiÅŸ tutuyor vücudumu ve ihanetin çelikten kemeri sarıyor, bedenime tırnaklarını geçirerek. Bir yangın sarıyor bütün sinir uçlarımı; ateÅŸ, annesinin memesini emen çocuÄŸun bedenini deÄŸil, benim ruhumu yakıyor.
Bu ateÅŸi söndürecek, kara ruhları durduracak bir nefes yok mu?
Gazze yanıyor.
Arşivler karıştırılıyor alel acele, bilgiler tazeleniyor.
En ciddi yüz maskeleri takılıyor, en fiyakalı kıyafetlerin üzerine
İman edenler imanınızı tazeleyin ayeti unutulur,
Kitlelere borusu elinde olan israfil hatırlatılır; Gazze’de uçak sesleri gökyüzünü yararken.
Kalem sahipleri stratejiler çiziyor; menajerleri kulaklarına bilmem hangi televizyonun teklifini fısıldıyor.
Sahilde kumlar içinde bir çocuk cesedi ekrana yansıyor.
Ruhum ölüyor.
Bu ölü / sahte ruhları diriltecek bir nefes yok mu?
Aynamda kara ruhları görüyorum.
DiÅŸlerinin arasında cesetler…
Kan sızıyor gözlerimden / damarlarım kuruyor. Göz bebeklerime parçalan çocuklar düÅŸüyor.
Akbabalar konuyor saçlarıma; bana ait ne varsa çığlık çığlığa ölüyor.
Yüzüm yanıyor, kimliksizim
Bana susmak düÅŸüyor; ona bomba, Gazze yanıyor… korkak dualar okunurken…
Bedenlerin sunulduÄŸu sofraların kurulduÄŸu ÅŸehirlerde kara bir yaz, üstelik aylardan Ramazan.
Sana ulaÅŸmayan ölüm elbet hatırlanmaz.
Ey neon ışıklarına tutulmuÅŸ, aydınlığa muhtaç insan,
Aydınlığı yutan geceleri yaÅŸamadan yürekler yanmaz.
GüzelleÅŸen / güzelleÅŸme uÄŸruna ölüyor kadınlarımız ve çocuklarımız,
Yosun baÄŸlamış yataklara dayanmış gürbüz yanlarımız.
Mantıklı olmanın gerekliliÄŸinden! açılmaz olmuÅŸ ağızlarımız.
Ey Gazzeli yiÄŸitler, sizler daÄŸlarda bir lale gibi açmaktasınız.
Pazarlıklar sürüyor. Ölümlerimiz üzerine konuÅŸuyorlar.
Ölümlüler, ölümlü olduklarını unutarak ölümlerimizi planlıyorlar.
Döllerini bırakıyorlar en mahrem yerlerimize,
Borsa rakamlarının yükseliÅŸleri ile acılarımızı yalanlıyorlar.
Ölümlerimiz üzerine iblisçe ovuÅŸturuluyor eller; sözler veriliyor, imzalar atılıyor.
Gazze'de çocuklar ölümlerle yarışıyor; çelik mermiler vurduÄŸunda narin bedenlerine, anaların hüznü sıçrıyor insanlığın yüzlerine ve yok oluyor cennetin kokusu, insanlığı domuz kokusu yutuyor.
Toz bulutu kaplıyor yer yüzünü, makinalar gökyüzünü yardığında,
Acı çığlıklarımız aÄŸartıyor geceyi, masum hayatlara kanlı eller uzandığında,
Güvercinler uçuyor; çocuklar ay ışıklarına tutunduklarında
Zehirleniyor insanlığın öz suyu, iblis gülüÅŸlü yüzler bu suda yıkandığında.
Uyarı şiddetleniyor.
Son saat yaklaşıyor.
Sonra / sonu görmek neye / kime yarayacak?
Bu kanı kim durduracak / bu yarayı kim saracak?
Kimden beklemeliyiz emri bilmarufu
Kim baÅŸlatabilir nehyi anil münkeri
Kim, hangi sözün sahibi durdurmaya niyetlenir bu vahÅŸeti
Kimin altüst etmek ister ticari indeksleri
Tırnaklarını yiyor çocuklarımız safir göz televizyonun önlerinde
Gazzeli çocuklar ölümlerin pençesinde
Babalar hesap makinasının başında hesapları tutturmanın peşinde
Gazzeli çocuklar babalarının ellerinde son nefesinde
Hangi ölüm / ölümler Dolar yada Euro'yu dalgalandırabilir?
Hangi vahşet, insanlığı ayağa kaldırabilir?
Kim yadırgayabilir bu hayatı ve yaşananları
Ne hatırlatır yeryüzüne tanrıyı
İnsanlık kime kulluk etmektedir?
Bilemiyorum,
Ağıt mı yakmalıyım, yoksa bedenimi mi yada geleceğimi mi?
Bir gölge kalmadı rahmetin esintisinin ulaÅŸacağı
Gökyüzünden ateÅŸ yağıyor.
Biz suskunuz fakat kederli miyiz?
Gazze cesur ve onurlu mu? ÖÄŸünmeli miyiz?
Cevap verebilecek olan yok mu? Hangi suçlarından dolayı öldürülüyorlar
Ey konuşması gereken zamanda konuşmayanlar,
Ey Gazzede bir gece geçirmemiÅŸ olanlar, güneÅŸe doÄŸru çılgın bir koÅŸu yapabilir misiniz?*
Adı Gazze olan gecenin yedi katlı karanlığına batmamış* bendeki yürek; kederinden dolayı benden övgü bekleme.
Sessiz ve dilsiz duran diriler; bir annenin parçalanmış çocuÄŸunu kucağında taşıması ne demektir, anlatabilir misiniz?
Biz iftarlarımızı açarken bin bir yemekli masalarda, lokmaları sıralarken nefes almadan ve meydanlarda vaizleri dinleyerek.
Kelebeklerin kanadı acıyor; bombalar düÅŸüyor Gazzeli çocukların evlerine
Saat iftar; ama ezanlar tamamlanamıyor, boÄŸazlarından ilk geçen zehir
Bizim çok yemekten nabız atışlarımız artarken, ÅŸarapnel parçaları yırtıyor Gazzeli annelerin damarlarını.
Gazze semalarında ateş, bizde havai fişekleri
Ä°lahiler okunuyor meydanlarda / siren sesleri doldururken gazzeyi
Sağırlaşmış vicdan
Ve insanlık; dünyayı civadan bir gece yutarken
Ä°nfaklarımızdan önce, tükettiklerimizin ölümü ulaÅŸmakta Gazze'ye
Parlak ve diri ciltlerimizle seyrederken tanrılarımızın gazabını
Nostaljik ÅŸarkıları dinlerken döktüÄŸün gözyaÅŸlarını
Sonrasında, bilmem hangi kremle beslersin göz kapaklarını.
Åžimdi temiz döÅŸeklerin ürpertisi sarmakta bedenimi, kurÅŸundan gecelerin mahkumu Gazze ayakta ölürken.
Geceler, sadece gazzede kızıldır.
Gazze, gündüzü saatlerine bakarak anlıyor, gecelerini namludan çıkan ateÅŸle aydınlatıyor.
Gazze gecelerinin silinmez izi düÅŸüyor yüreklerimize ve güneÅŸ aydınlatamıyor yüzlerimizi, utanç saklıyoruz gözlerimizin arkasında, vitrinlere bakarken.
YüreÄŸime ölümler etkiliyor, Gazze yüreÄŸini namluya sürerken
Solgun dudaklar girer düÅŸlerime, çocuklar birer yıldız gibi kayar yeryüzünden gökyüzüne
Kan sızıyor kıbleden, kan kokusu sırtlanları azdırıyor.
Ölümler ölümlere ulanmakta ve bütün çaÄŸdaÅŸ terimler buharlaÅŸmakta
Ölümün kurÅŸun rengi yayılmakta dünyaya
AÄŸlamak istiyorum.
Nakışlı yaÅŸmaklara ve markasız baÅŸörtülere kapanarak aÄŸlamak istiyorum.
GözyaÅŸlarım kuruyana, kafa kemiÄŸim eriyene kadar
Lanetli hırslarımı bırakmak istiyorum günahkar ÅŸehrin caddelerine
Kapanmayacak yaralar açıyorum yüreÄŸimde; suskunluÄŸumun siyah çetelesini tutarak
Sana dualar etmek istiyorum, zalimleri kahredecek kelimelerle
Ama banknotlarla kirlenmiÅŸ avuçlarımı açamıyorum.
Öfkem kabaran bir okyanus oluyor, ÅŸehri yutacak
Yutkunamayacağım kelimeler düÄŸümleniyor boÄŸazıma
İsyan işaretleri taşıyorum anlımda
Sen vurulup düÅŸtüÄŸünde bir güvercin kanatlanıyor yüreÄŸimden gökyüzüne
Kara bir irin akıyor çağın memelerinden; simsiyah bir tat ağızlarda
Ölüm, kara bir salgı oluyor ve akıyor insanların ruhuna
Ä°rin selinde yüzüyor insanlık.
Karar bir zırhla kaplanır gülüÅŸlerimiz, ölüm bir gece olup geldiÄŸinde
Yanaklarımız nükleer esinti ile kavrulur, gülücükler donduÄŸunda çocukların yüzlerinde
Utanç siner hayatın her zerresine, kan kırmızısı olur hayat
ÇocuÄŸunun saçlarında tarağı kalan annenin yüzüne, kahpeliÄŸin kızıllığı düÅŸtüÄŸünde
Gazze
Ey şahadet tohumlarını yetiştiren / yeşerten şehir;
Ek ÅŸehadet tohumlarını gönlümüze ek ki, dirilsin insanlık.
Münbit topraÄŸa düÅŸen tohum gibisin, varoluÅŸ; her düÅŸen yiÄŸitten sonra yeniden baÅŸlıyor. TopraÄŸa düÅŸen her yiÄŸit bin diriliÅŸle doÄŸuyor.*
Sen bir özsün Gazze, insanlığa dair ne varsa yeni bir maya tutturan; Allah'a yöneliÅŸin ve adanışın mayasını kanıyla tutturan
Ey Gazze; cennetle bitişik ama cehennemi yaşıyorsun*
Ey Gazze yüreklere cennet, bedenlere ateÅŸ olan ÅŸehir
Ey Gazze, cennet ve cehennem kapıları açılıyor, insanlığa seninle*
Bakışları dünyadan öte dünyaya çeviren ÅŸehirsin sen ey gazze
Ey umutlarımızı çaÄŸlara taşıyan ÅŸehir,
Ey insanlığın masum çocuÄŸu Gazze, özgürlüÄŸün bitmez tükenmez kitabısın; hangi zulüm ve zalim tarihin akışına engel olabilmiÅŸ ki dehlizlerin yaratıkları Yahudiler engel olabilsin.
Ey Gazze, dünya inkar ve sapıklık bataklığında ilerlerkensen tarihin yollarında nurlu bir iz olacaksın.
Ey tarihin sükunet içindeki ihtilal tohumu; Gazze, yeryüzü için infitar zamanıdır. Kendi kudretlerine tapanların yok oluÅŸlarını hazırlayan kadersin ve sapkın ideolojilerini putlaÅŸtırıp ilah edinenlerin putlarını kıran Ä°brahimi bir baltasın ey Gazze
Sen Musa'nın asası gibisin Gazze, Ä°nsan Hakları, demokrasi, özgürlük gibi ilizyonları yutan.
Ä°nsanlığa, siyonizmin vampir yüzünü gösteren ilahi bir aynasın sen, ey Gazze
ÇölleÅŸmiÅŸ dünyanın vicdanında biten çiçekler gibisiniz; kurak yaz sabahlarının çiÄŸ damlaları gibisiniz ve gönüllerimizi yeÅŸerten çiÄŸ damlaları gibi düÅŸtünüz ramazanlarımıza
Sen yitirilmiş insanlığımızın damarlarına Abı-hayat suyu veren pınar gibisin, ey Gazze sen yeniden dirilişsin.
Ey Gazze sen bir hakikat selisin, sen nuhun kurtuluşu olan tufansın Gazze; inkarı isyanı tuğyanı boğan, sen insanlığımıza nuhun gemisi olan şehir
Ey Gazzeli çocuklar, yeni bir mevsimin cemresi gibi düÅŸtünüz topraÄŸa
Cennet konuyor yüzünüze, beyaz bir güvercin gibi havalanıyorsunuz bebek kanının sıçradığı gökyüzüne
Melekler tutuyor parçalanmış bedenlerinizin her bir parçasını, yeryüzüne düÅŸmemiÅŸ yaÄŸmurlarla yıkıyorlar dünyaya ait tozları
Melekçe gülümsemiÅŸ çatlayan dudaklarınız peygamber buseleri ile nemlendiriliyor.
Ey karalar baÄŸladığım yerlerime bastığım kara gözlüm,bakışlarınla yaralarımı kanat ve bakmaya devam et, kara gözlerinle yüreÄŸi kararmış insanların gözlerine sen baktıkça; temiz ruhların aydınlığında bir güneÅŸ doÄŸacak Gazze ufuklarında
Ey yiğitliğe gebe kalmış anaların diyarı
Ey kıyama durmuş şehir; tarihin kadim sayfaları arasında yerini alacaksın.
Ey dünyaya kutlu nidayı taşıyan ÅŸehir; her çığlığın peygamberi Hira dağından indiren vahiy gibisin.
Cebrail nefesi ol, kanla boÄŸulan dünyaya
İbrahim'in sesine feryadı karışan anneler
Duaya kalkan kınalı ellerinizin kokusu sinsin havaya ve Yusuf'un gömleÄŸinin kokusu gibi yayılsın dünyaya; taÅŸlaÅŸmış kalpler dirilsin her nefeste.
Dünya lezzetleriyle kör olan gözlere, gözyaÅŸların, sürme diye sürüsün. Sürülsün ki gözlerdeki sahte boyalar sökülsün ve boyalı yüzler aydınlansın.
Ey Gazze
Senden sonra bize korku yok, bu çağın bütün korkularını yerle bir ettin.
Hakikat bu kez insanları yüreklerinden yakaladı, insanlığı midesinden yakalayan sahte hakikatler gazze ateÅŸinde yanacak ve eriyip kül olacaktır.
Gazze'nin tozu vampirleÅŸmiÅŸ medeniyetleri boÄŸacaktır. Bu toz kaldırıldığında yeni bir dünya doÄŸacaktır.
Ezerken mahkum, ezilirken özgür olmayı senden öÄŸrendik.*
Titrek bir alevdik biz, seninle bir meÅŸale olduk ey Gazze
Asili bir ölümle anılmak için yaÅŸamayı, uÄŸurunda ölünecek ÅŸeyleri yaÅŸatmak için ölmeyi, senden öÄŸrendik.
YaÅŸamak çocuklar için mavi gökyüzünün altında savaÅŸmakmış ve ölmekmiÅŸ; adın Gazze.
Yürek iÅŸidir hakikate kurban olmak; imanınız gibi bunu kanıtladınız.
Åžahitlik etti ölümleriniz bir kutlu sevdaya, karanlık yüzlere güneÅŸ doÄŸarken
Hangi kurÅŸun öldürebilir ki bu sevdayı,
Kanınızla yeÅŸerttiÄŸiniz sözcükleri kim unutturabilir.
Yoldaşın olmak istiyorum, kanın çeliÄŸe galip geldiÄŸi isyanında, solumak istiyorum seninle aynı havayı; ey yangından sonra bana kalan, çoÄŸalt beni, küllerinden yeniden dirilt.
Daralan göÄŸsümü geniÅŸleten ilahi bir nefes gibisin ey Gazze
Buz kesmiÅŸ dünyaya bahar kokusu gibisin.
Seninle diriliÅŸ baÅŸladı ey Gazze, ölümler öldü; direniÅŸ ve diriliÅŸ seyrana durdu.
Sen artık kutlu bir bahçesinin ey Gazze
Cennet kesileceksin dünyaya ve güneÅŸ lekesiz bir yüzle doÄŸacak ufuklarında
Ogün gelecek biliyorum.
Ey İbrahim'in duasına ruh veren şehrin insanları; size selam bize dua
NOT: Bu yazıda duygularımı kelimelere dönüÅŸtürürken, eserlerindeki edebi cümlelerden sentezlediÄŸim, esinlendiÄŸim kelimeler ve cümleler için engin cömertliklerine ve hoÅŸgörülerine sığındığım, yürek iklimimin oluÅŸmasında büyük katkıları olan cennet yürekli insanlara ; Mustafa Ä°slamoÄŸlu’na, Sezai Karakoç’a, Atasoy MüftüoÄŸlu’na, Ä°smet Özel’e ve Bünyamin DoÄŸruer’e sonsuz teÅŸekkürler ediyorum. Ömürlerinin bereketli ve uzun olmasını Rabbimden diliyorum.
Selam ve Dua ile...
1.Sezai Karakoç. Ä°slam'ın diriliÅŸi. DiriliÅŸ yayınları S:49
* .Sezai Karakoç Yitik Cennet DiriliÅŸ Yayınları
Henüz yorum yapılmamış.