Sosyal Medya

Makale

Ben Ne Yapıyorum?

Åžahıs olarak bir iÅŸ yapıyor olmak, Ã¶ncesinde ise sorumluluk hissedip, bir iÅŸin gerçekleÅŸmesinde kendisine de görev düştüğünü çıkarmak, sosyoloji açısından takdir edilen /övülen / önerilen bir varoluÅŸ durumudur. ÅžÃ¼phesiz ki bu hal; duruÅŸ / düşünüş ve eylemlilik çok önemlidir. Toplumsal yapının niteliÄŸini belirleyen temel gerekliliktir. Bununla birlikte soracağımız soruların yersizliÄŸine yönelik birçok yönden çok ÅŸey söylenebilir. Hatta itirazlara yönelik oluÅŸturulacak gerekçeler, sosyal psikoloji açısından doÄŸrulanabilir. Bütün bunlara raÄŸmen ÅŸu soruya / sorulara cevap bulmak zorunda olduÄŸumuzu düşünüyorum. Hemen belirtelim ki burada mesleki sorumluluk ve görevlerden bahsetmiyoruz. Toplumsallığı ihya edecek, ihyaya yönelik yapılanlara / yapılacaklara dairdir bu sorular ve cevap aramalar. Hiçbir yapının, kurumun veya ÅŸahısların eleÅŸtirisi akıllara gelmemesi için bu makalenin öznesi / faili ben olmalıyım. Ä°ki aÅŸamalı soruya / sorulara kendimi muhatap edeyim: ÅŸahıs olarak ben, ÅŸu an yapıyor olduÄŸum iÅŸi ve iÅŸe dair görevi, bunca yapılması gereken iÅŸler içerisinden neden seçtim.  

Sorunun bu kısmına her ne cevap verilirse verilsin, bu cevapları doÄŸru kabul etmek durumundayızSorunun ikinci kısmında; kime karşı sorumluyum, bana kim hesap sorabilir, kime, nasıl hesap vereceÄŸim, soruları asıl problemli alanı oluÅŸturmaktadır.  

Buradaki temel sorunsal ÅŸudur; hemen herkes bir iÅŸ, eylem, faaliyet ve koÅŸuÅŸturma içinde ve bunlardan birisi de benim ya da ben bir kurumsal yapı da olabilirim. 

Bütün iÅŸ yapanların nezdinde, benim sorumluluÄŸum nedir, nereye kadardır, çerçevesi nasıl belirlenir, kim ve neden hesap sorabilir, kime hesap vermeliyim / vermeli miyim? 

Cevap olarak Allah deme hakkına sahip deÄŸiliz, böyle dersek her ÅŸeyi yerinden ederiz: iÅŸi ve görevi verme, iÅŸi seçme dolayısıyla sorumluluÄŸu ve sorumluyu belirleyen Allah ile iliÅŸkili oldu mu sorun daha da içinden çıkılmaz olacaktır. 

Ben seçtim, sorumluluk bana ait ve Allah'tan baÅŸkasına hesap vermem; özgür, sivil, bağımsız vs, güzellemeleriyle de olsa geldiÄŸimiz yer, bulunduÄŸumuz hal, bu cevabın hiçbir anlam ifade etmediÄŸine en güzel cevaptır. 

Onca kurum ve kuruluÅŸ, vakıf, dernek ve ÅŸahıslar iÅŸ yapıyorlar, bunları asla küçümsemiyorum ama toplumsal yarar ya da zararlardan kim sorumlu, toplumu etkileyecek bir hata oluÅŸtuÄŸunda kim hesap soracak. Kim, kime hesap veriyor; baÅŸlamak ve bitirmek kimin elinde, sorumluluk, hesap verme, hesap sorma yoksa (kurum içi denetlemelerden bahsetmiyorum) iÅŸin uygun, doÄŸru yapılıp yapılmadığına dair toplumsal kanaat nasıl oluÅŸacak ve bu kanaat nasıl korunacaktır.  

Herkesin bir ÅŸekilde, bir ÅŸeye talip olup, o iÅŸin ifasına soyunması ve sonrasında ortaya çıkan her ne ise, hayatın ve tarihin iÅŸleyiÅŸinde neler ortaya çıkardığını bilmemiz, yorumlamamız gerekmiyor mu? 

Bir bakiye tespiti yapılması gerekmiyor mu?  

Yaptığımız iÅŸ veya yapılmasına dair tercihlerimizden bir süre sonra vazgeçildiÄŸinde sorumluluÄŸumuz bitiyor mu? Biter mi 

Her iki tercihimizde de baÅŸlama ve bırakma kararımızı bir sorgulayan olmasın mı 

Ben yaptım oldu, ehli kitap bizler için olması gereken midir? 

Ehli kitap olmanın gerektirdiÄŸi deÄŸerler sistemi, böyle bir etiksizliÄŸi / herkes istediÄŸini yapar dağınıklığını kabul eder mi?  

Kimseye aldırmadan, kimseye baÄŸlı ve bağımlı olmadan, kimseden bir komut almadan, istiÅŸare etmeden yapıyor / yapabiliyor olmak ne kadar doÄŸrudur?  

Ä°slam'ın toplumsal yapısının vazgeçilmez deÄŸerleri; kardeÅŸlik, cemaat ümmet, velayet gibi, toplumun bütünlüğünü saÄŸlayan ve koruyan prensipleri bu parçalı konumlanmadan ne gibi zararlar görüyor?  

Bunları bir iÅŸe baÅŸlamadan önce, kim dikkate alıyor, kim sorguluyor?  

Ä°yi olduÄŸuna / olacağına inanılan bir ÅŸeyi yaparken, daha önce karşılaşılmamış sonuçlar ortaya çıkabiliyor, çıktığına da ÅŸahidiz, bu sonuçlardan herkes etkileniyor, doÄŸal olarak bu etkilenme, sosyal dokuda bozulmalara yol açtığı gibi düşünsel ve fikirsel bir tepkiselliÄŸi de ortaya çıkarabiliyor. Mesela cemaatlerin baÅŸarısızlığı, bu kavramı toplumsal hafızada sakınılması gereken bir kavram olarak algılanmasına, bu deÄŸerimize tavır alınmasına sebep olmuÅŸtur.  

Bunun suçu kime aittir, bu sorumluluÄŸu kim Ã¼stlenecektir? 

Biz Müslümanlar olarak, yaptığımız iÅŸ her ne ise, toplumsal hafıza onu otomatik olarak, yapılanları Ä°slami düşüncenin eylemi / ameli olarak görmekte / deÄŸerlendirmektedir.  

‘’Failde bir fikrin varlığı onun niyetini, eylemini ahlaki yapmaya yetmelidir: Bu fikrin varlığı zaman mekan sürecine müdahale edildiÄŸi, amelin deÄŸerini ya da deÄŸersizliÄŸini oluÅŸturan ölçülebilir etkilerin iÅŸlendiÄŸi eylem ahlakıyla da beraberdir. ‘’ (1) 

Toplumun bizi böyle deÄŸerlendirmesi aslında bizim için büyük avantaj olması gerekirken, bölünmüşlüğümüzü tevhid edemeyen teolojimiz yüzünden, tarih boyunca hep dezavantaja dönüşmüştür. 

Biz bir teolojiye sahibiz ve bir teoloji insanı ve toplumu gibi davranmak ve hareket etmek zorundayız.  

‘’Toplumsal düzen Ä°slam’ın kalbidir ve ferdi konumdan önce gelir. Ä°slam ferdiliÄŸi, sosyal olmanın bir ön ÅŸartı olarak görürken, kendi Ã§erçevesi, ile sınırlı kalıp, toplumsallığa dönüşmeyen insan karakterini eksik ve kusurlu sayar. ‘’ (2) 

Toplumun bizi ve amellerimizi, iÅŸlerimizi, kurumlarımızı, inanç sistemimizin bir sonucu olarak deÄŸerlendirmesi, bizim tarafımızdan hep ötekileÅŸmek üzerinden okunduÄŸundan, bu, avantaj olarak kullanılamamıştır.  

Bu durumumuza, parçalanmışlığımıza, herkesin ayrı hareket etmesindeki delillerini, gerekçelerini ortadan kaldıracak bir sistem öneremiyorum. Fakat bunca yaÅŸanmışlığa, yaÅŸananlara ve muhtemel yaÅŸanacak olanlara ilkeli bir sistem ve bütünlük getirilmesine kim karşı olabilir ki?  

‘’Ä°lahi iradenin ahlaki boyutunun tahakkuku, ancak toplumsal bir düzenin üyeleri arasındakine benzer beÅŸeri iliÅŸkiler baÄŸlamında mümkün olur ‘’(3) 

ÖrneÄŸin herhangi bir yardım kuruluÅŸumuz, muteber ilim sahiplerinin oluÅŸturduÄŸu bir kurulca denetlenmesi toplumsal anlamda itibarını artırmaz mı? 

Bu itibar artışı toplumsal dayanışmayı artırmaz mı?  

Birlikte hareket etmeyi kolaylaÅŸtırmaz mı? 

Bir sistem öneremediÄŸimi söylemiÅŸtim ama toplumsal sahada ne yapıyor olursak olalım, iki temel evrenselliÄŸi gözeterek yapmalıyız; tevhid ve Ãœmmet. 

‘’KurumlaÅŸma, kavramlar ve deÄŸerler arasındaki etkileÅŸim iliÅŸkileri ile meydana getirilen, özel bir ÅŸekil verilen, bazı fonksiyonlara sahip olan, rolleri ve sorumlulukları tanımlanmış, aynı zamanda toplumun, hareket sahasını tanımlayan etkileÅŸim iliÅŸkileri ağının anlayışı dikkate alınarak; baÅŸlamak, düzenlemek ve devam ettirmek zorunluluÄŸu, deÄŸerler sistemiyle ilgili olan konumlanmadır.‘’ (4) 

tevhid ve Ãœmmet anlayışı, yapacağımız ve yapmakta olduÄŸumuz iÅŸlere temel evrensellik katacak en önemli kavramlarımızdır 

‘’ VaroluÅŸun temel bakış açısını tevhid oluÅŸturur. tevhid, Yaratanın ve yaratılışın doÄŸasını ifade eden kavramdır. tevhid, Yaratanın yani Allah'ın amaçlı isteÄŸi doÄŸrultusunda varoluÅŸun birliÄŸinin ifadesidir.  

Ä°slami perspektif içinde yaratılış, amaçlı, bağımlı ve sistemli bir bütündür ve bu bütünlüğün adı tevhiddir.’’ (5) 

tevhid, tüm alanlar için bir fikir sistemidir. Tüm yaratılışı kuÅŸatan ve tanımlayan, aktif, dinamik, birbirleriyle iliÅŸkili çok boyutlu bir sistemdir. Ãœmmet ise, Toplumun en canlı nüvesini oluÅŸturur.  

Ãœmmet bir toplumda ya da tüm insanlar içerisinde mutlaka var olması gereken, sosyal, kültürel, teolojik bir varlıktır. (3 / Ali Ä°mran 104) 

Bknz; Ali imran suresi 110 

Bu anlayış, Ä°slami düşüncenin vazgeçilmez perspektifidir. Ãœmmetin en karakteristik özelliÄŸi, toplumun paylaÅŸan ve en organize grup insanını oluÅŸturmasıdır. Ayrıca Ãœmmet, insanlar için gerekli iliÅŸkilerin, örgütlülük temelinde, ÅŸahıslar arasındaki kardeÅŸlik ağı yolu ile ifadesini bulduÄŸu yaÅŸamsal önderlik ve Ã¶rnekliliktir. 

Ãœmmet içindeki insanın tanımını din yapar, dinin tanımladığı insan ümmeti oluÅŸtururDindar insanlar, Ãœmmet yoluyla kendilerini evrensele baÄŸlayabilir. Evrensel iletiÅŸimi ve iliÅŸkiyi yakalayabilirler. 

Buradaki tanımlamaların nirengi noktası, Ã¼mmetin, sistemsel iliÅŸkisinin; düşünce, Ã¶rgütlenme ve eylem sahasındaki niteliÄŸini, fonksiyonunu ümmetin teolojik teslimiyeti belirleyecektir. 

‘’Ä°slam toplumu (organize topluluk), faaliyetleri hayatın belirli bölümlerine sınırladığı taktirde Ä°slami olma niteliÄŸini kaybedecektir. Ve bu durumda toplum(topluluk), üyelerine ekonomik, sosyal, kültürel veya siyasi çıkarlar saÄŸlamak isteyen bir tür kulübe dönüşecektir ‘’(6) 

Örgütlü imanın tanımsal karşılığı olan ümmet, ihya olduÄŸunda, hayat da ihya olacaktır. 

Ä°ÅŸte, ben ne yapıyorum sorusuna cevap ararken, bu iki kavramın ihyasını dikkate alarak ve bu iki deÄŸer sisteme uygunluÄŸuna bakılarak, nitelik, nicelik ve yapılacak iÅŸe gelecek belirlenmelidir.  

Selam ve dua ile ....

 

 

1.tevhid. Ä°smail R. Faruki. Ä°nsan Yay. S:106 

2.tevhid. Ä°smail R. Faruki. Ä°nsan Yay. S:98 

3.tevhid. Ä°smail R. Faruki. Ä°nsan Yay. S:107 

4. Ä°slami Antropolojinin OluÅŸturulması. Merrly Wyn Davies. Endülüs yay. s:165 

5. Ä°slami Antropolojinin OluÅŸturulması. Merrly Wyn Davies. Endülüs yay. s:159 

6. tevhid. Ä°smail R. Faruki. Ä°nsan Yay. S:112 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.