Makale
Üçüncü Grup Erdemli Toplum
Bugün için geçerli olan tek tanım kaos…
Akıllara, ruhlara, gönüllere, duygulara hakim olan atmosfer; tarifi mümkün olmayan bir kaos psikolojisi…
Bütün deÄŸerlerin, ölçülerin, geleneklerin, teamüllerin, kuralların ve yasaların allak bullak olduÄŸu, akıl dışı bir dönemden geçiyoruz. Hayatın her alanında bütün kesimleri içerisine alan bir karmaÅŸa durumu yaÅŸanıyor. Günümüz insanı, insanlık ve vicdan dışı bir insanlık dramıyla karşı karşıya bulunuyor. Ä°çerisinde yaÅŸadığımız toplum tarihsel bir travma geçiriyor.
- Toplum; bilinci, gönlü ve iradesiyle hareket etmiyor.
- Toplum; emirler ve tehditlerle yönlendiriliyor.
- Toplum; kasetler, resmileştirilmiş belgeler ve deşifre olmuş kayıtlarla uyarılıyor.
- Toplum; Âlemlerin Rabbi Allahın her ÅŸeyi en ince ayrıntısına kadar kaydettiÄŸini hiç düÅŸünmüyor.
''Bütün zamanlarda ve bütün toplumlarda görüldüÄŸü gibi ideolojik dogmalara göre hareket edenler; akıl yürütmüyor, araÅŸtırmıyor, tartışmıyor, muhakeme yeteneÄŸini harekete geçirmiyor, eleÅŸtirmiyor, yalnızca itham / tehdit ediyor. ''(1)
Ä°çinde bulunduÄŸumuz zamanı, toplumsal ve tarihsel ortamı, geliÅŸmeleri, olan ve bitenleri bütün boyutlarıyla; insanlık kültürünü kuÅŸatan bir bilinçle doÄŸru algılamamız gerekiyor.
Hiçbir korkuya kapılmadan, olan biteni tevil etmeden, ertelemeden, hiçbir ÅŸekilde dolaylı bir dil kullanmadan, gerekçelere sığınıp mazeret aramadan tavrımızı somutlaÅŸtırıp inançlarımıza baÄŸlılığımızı bütün bu olanların üzerine taşımalıyız.
Kaosun körleÅŸtirdiÄŸi insanlar, hiç susmadan toplumu sağırlaÅŸtırıcı bir perdeden sürekli konuÅŸmaktalar. Kimin kime, ne için, ne ile, neyi gerekçe göstererek ve ne hakla ithamlarda bulunduÄŸunu, ithamlarını haklı gerekçelere dayandırdığını anlamak mümkün deÄŸil. Ä°deolojik körleÅŸme, köleleÅŸtirici tutkuları vicdanlara yerleÅŸtirirken ortaya çıkan düÅŸünsel kısırlık bütün insani iklimleri öldürmektedir. Tutkuların gem vurulamaz arzuları, esir ettiÄŸi insanlara, güce ulaÅŸtırma yolunda hiçbir kaygıyı ve hassasiyeti hatırlatmıyor.
''Çıkarcılık, çok yüzlülük, kimliksizlik ve kimlik bunalımı köksüzlüÄŸün getirdiÄŸi erdemsizlik ve haksızlıklar, gösteriÅŸçiliÄŸin maskelediÄŸi merhametsizlik, sevgisizlik, saygısızlık toplumsal bir gerçeklik halini alırken, manevi, ahlaki, kültürel ve siyasal kargaÅŸa derinleÅŸirken''(2); alçakça dayatmalara maruz kalan toplumun hafızası ve kalbi taÅŸlaÅŸmakta.
''Ä°slam ve Müslümanlar yeni bir kuÅŸatma ile sınanmaktadır.''(3)
Ä°çinde yaÅŸadığımız dönemde, Müslümanlar olarak bizler; bir yandan devletin mukaddes doÄŸrularıyla ve resmileÅŸmiÅŸ din diliyle baskılanırken, bir yandan da tarihin en kaba, en faÅŸist dogmatizmi olan anlayışlarla kolonileÅŸtirildik. Dahası her ikisinin de tahrikleÅŸtirdiÄŸi dünya hırsları ve ihtiraslar ile kuÅŸatıldık. ''Bu çok yönlü kuÅŸatılmış durumunu; Ä°slam'ın evrensel ufkunda yükselteceÄŸimiz bir bilincin, bir ruhun, bir kalbin, bir eylemin, bir uyanışın, bir yenileniÅŸin sesiyle aÅŸabiliriz.''(4)
Toplum; ya devletin diliyle ya da devlet olmaya çalışanların diliyle konuÅŸmak durumunda bırakılmaktadır. YaÅŸam içinde toplumsal hafızaya hükmedenler; resmi doÄŸrular ya da kutsal buyruklardır. Her iki taraf da koÅŸulsuz bir kulluk beklemektedir. Ä°deolojik bir ÅŸizofreni yaÅŸayan taraflar; toplum vicdanına bu kadar yoÄŸun bir ÅŸekilde saldırmalarının, hiçbir haklı gerekçesini insanlık vicdanına sunamayacak ve bu barbarlıklarını açıklayamayacaklardır.
Öncelikle bu sınavlardan geçmeli, bu kuÅŸatmayı yarmalıyız.
“GeleceÄŸi doÄŸru görebilmek için, sözleri ilahi hüküm gibi algılanan (liderlerin, ÅŸeyhlerin, hocaların, abilerin vs ) kutsallaÅŸtırılmış ÅŸahısların düÅŸünce ve davranış dünyası ile sınırlı dünyalardan ayrılarak; düÅŸünsel ve kültürel dünyalara açılmak gerekiyor. Hangi niteliklere sahip olursa olsun kiÅŸilerin dünyası ile sınırlı bir dünya algısının insanlık ufkunu kuÅŸatmasına izin verilmemelidir. Kendi kendisini kutsayan, yücelten kendilerini dünyanın merkezi sayan marazi ''(5) akılların; vicdanları baskılamasına, akıllar üzerinde tahakküm kurmasına zaman kaybetmeden karşı çıkılmalıdır.
Sorumlu ve sorumluluk sahibi Müslümanlar; hizip mantığına, hizip ahlakına, hizip kültürüne, hizip çıkarına göre ÅŸekillenen iliÅŸki biçimlerine itiraz etmelidir.(6)
Aziz Ä°slam'dan kaynaklanan inançlarımıza baÄŸlılığımızı; insanlığı nesneleÅŸtiren tüm kurumlara karşı ilan etmeliyiz. ''Müslümanlar olarak neye inanıyorsak, nasıl inanıyorsak ve nasıl inanmamız gerekiyorsa bunları açıkça ifade ederek, açıkça eyleme dönüÅŸtürerek içtenliÄŸimizi, inançlarımıza olan baÄŸlılığımızı somutlaÅŸtırmalıyız.''(7) Ä°nsanların özgür olması gereken inanç ve düÅŸünce hayatı, yapılar tarafından imha ediliyor. Ä°mha edilen özgürlükler toplumun damarlarından çekildiÄŸinde hayat çölleÅŸiyor. ''Ä°nsanları sahte / yapay varoluÅŸ biçimlerine zorlamak kadar büyük bir faÅŸizm olamaz.
DüÅŸünmeyi / düÅŸünceyi yok etmeye çalışmak insanlığı yok etmeye çalışmaktır.''(8)
Bu büyük bir insanlık suçudur. Ä°nsanlık idrakini iÅŸgal ve istila eden; insanın düÅŸünme, muhakeme etme seçme ve itiraz etme yeteneklerini iptal eden, dumura uÄŸratan; ideolojik önyargılara, ön yargılı ideolojik dünya görüÅŸlerine (9) soylu bir baÅŸkaldırı gerçekleÅŸtirmek gerekiyor. Hayatın yaÅŸanabilir kılınması inançların özgürce yaÅŸanabilir kılınmasıyla mümkündür. Hangi toplumsal yapı olursa olsun, insanı nesne haline getirmesine duyarsız kalınmamalıdır.
''Haksızlıklara karşı tavır almayanlar, bu haksızlıklara ortaklık ediyorlar demektir. Çürüyen ve çürüten statüko ile birlikte hareket edenler, bu çürümeye teslim olurlar. Hiçbir irade hiçbir gerekçeyle ahlaki olmayan müdahaleler karşısında Müslümanları sessiz kalmaya mecbur edemez. Kötülüklere itiraz edilmediÄŸi için, kötülüklere karşı durulmadığı için, kötülükler bir hayat tarzı haline geliyor. Erdemli bireyler, erdemli cemaatler kötülüklere meÅŸruiyet kazandırmaya çalışan statükocu yapılarla iÅŸ birliÄŸi yapamazlar. Erdemli insanlar, erdemli topluluklar, erdemli eylemlerde bulunmazlarsa, kötülere ve kötülüklere mahkûm olurlar. Kötülüklerle uzlaÅŸmamak için gerektiÄŸinde özgürlüklerimizi feda edebilmeliyiz ''(10) Erdemli insanlar olarak Müslümanlar; ahlaksız politikanın, politik çıkarların, büyük ayak oyunlarının, çıkar grupları arasındaki çıkar savaÅŸlarının aracı / malzemesi olamazlar. Müslümanlar olarak gerçekçi deÄŸerlendirmeler ve çözümlemeler yapmak durumundayız.
Toplum bütünüyle ''klan''lara dönüÅŸtürülmek istenmektedir. Bütün bir toplum; ideolojik anlamda ÅŸizofrenik adamlar eliyle tek-tipleÅŸtirilmeye, birebir aynileÅŸtirilmeye zorlanmaktadır. AynileÅŸenlerin aynı zamanda ayrışarak kendileriyle aynı yorumu paylaÅŸmayanlarla çarpıştırıldıkları bir zamanda yaşıyoruz. Hayatın tüm alanları, devletin resmi doÄŸruları doÄŸrultusunda denetlenmeye çalışılırken, kutsal lider; büyülenmiÅŸ ve güdülenmiÅŸ yığınları kutsanmış /kutsallaÅŸtırılmış doÄŸrularını hiçbir sınır tanımadan insanlara kabul ettirmeye çalışmaktadır. ResmileÅŸtirilmiÅŸ ve kutsanmış despotizmleriyle hayatı biçimlendirmeye çalışanlar; insanı ve insani olanı nasıl onursuz ve zelil kıldıklarını anlamamaktadırlar.
Aziz Ä°slam'ın bize öÄŸrettiÄŸi, hakikatin birleÅŸtiriciliÄŸidir.
Çatışma; iyi ile kötüler arasında (imana dayalı deÄŸerler ile küfre dayalı deÄŸerler arasında ) olur. Ä°lahi hakikate tutunamayanlar, beÅŸeri bir güce tutunmaya ve tapınmaya baÅŸlarlar. Ä°lahi ölçülere yabancılaÅŸan bir topluluk; dünyevi amaçları ve çıkarları için alçalma zilletine aldırmayacaktır. Zillet ile Ä°zzeti birbirine karıştıranlar, servete ve mülke kavuÅŸtuklarında, iktidar sahibi olabilmek için kutsala dair bütün sınırları çiÄŸneyeceklerdir. Oysa Ä°zzet Allah ve Rasulünün yanında olanlardadır, keÅŸke bilselerdi /keÅŸke anlayabilselerdi. Bu uÄŸurda bütün gururlarını ve onurlarını yitirmiÅŸ toplulukları bekleyen; köleleÅŸmekten baÅŸka bir sonuç deÄŸildir. ''Ä°lahi hakikate gereÄŸi gibi tutunanların bir baÅŸka iradeye, beÅŸeri bir güce tutunmaya ihtiyacı kalmaz. Ä°lahi hakikat ideolojik ön yargılara teslim olmaz.''(11)
Ä°deolojik ve politik koÅŸullandırmalar nedeniyle, günümüz yığınları, insanlık vicdanını derinden yaralayan olaylar karşısında; insani olandan yana deÄŸil, güdümlendikleri tarafta yer alıyorlar. Safını belirlemiÅŸ olanlar ya da belirlenmiÅŸ saflarda yerini almış olanlar; hangi sonucu belirlemek üzere bulundukları yerde olduklarını hiç düÅŸünmemektedirler.
Taraf olmak insanı bu kadar mı körleÅŸtirir?
Sıradan bir tarafgirlik bir insanın yüreÄŸini bu kadar çölleÅŸtirebilir mi?
Yetilerini yitirmiÅŸ bir akıl, bu uÄŸursuz / ölümcül karantinadan çıkabilir mi?
Tarihçilere yeni bir alan açıldı: Ä°nsan, insanlık tarihinde hiç bu kadar alçaldı mı?
Taraflar güçlerini ispat etmek için; insani olan her ÅŸeyi haramlaÅŸtıracak bir küfür içerisindedirler!
Bu savaÅŸ için yaptıkları lojistik hazırlıklar; insanın yüreÄŸinde, insanlık tarihi devam ettiÄŸi sürece kanayacak olan bir yara açmaktadır. Ä°nsanlığı ve insani olanı çürüten bir iklimin içerisindeyiz.
Mızrakların ucuna baÄŸlanmış olanlar; vicdanların ölüm fermanı gibi…
Halkların tamamı kör dövüÅŸünü andıran bir girdabın içinde savrulurken, tutunacak bir dal bulmak neredeyse imkansız artık...
Savaşın sahipleri, taraftarlarına; vicdanları zehirleyen buzağı sevgisini içirirken tutkuyla içilen her yudum damarlarda ifrit ateÅŸini harlatmaktadır.
Yangın var! Feryadım, boÄŸazıma düÄŸümleniyor.
Dezenformasyon ve psikolojik harp; teknolojinin bütün imkânlarını kullanarak insanların zihnini kılcal damarlarına kadar zehirleyen bilgiler taşımaktadır. ''Kara propagandanın halklar üzerindeki yoÄŸun baskısı yüzünden, insanlığın aklına ve vicdanına ulaÅŸmamız engelleniyor ''(12) Ä°çerisinde yaÅŸadığımız dünyada kitleler, kitle iletiÅŸim araçları yoluyla duyarsızlaÅŸtırılmakta ve Ä°nsanlığın bilincine / kalbine / vicdanına ulaşılamamaktadır.
Ne oldu da buraya gelindi:
Söylenenlere bakıldığında bu noktaya geliÅŸ sebebini bulmak mümkün deÄŸil.
Zira; olayın baÅŸlangıcını oluÅŸturan ve tarafların arasına ''kara kedi” girmesine sebep olan gerçek meselenin '”dershaneler” olmadığı anlaşıldı.
Bu savaşın, hiçbir ahlaki çekince taşımadan, iyiye dair her ne varsa yok edilmesine yönelik olduÄŸu açıktır.
Olanlardan ÅŸunu kestirmek çok zor deÄŸil; kim nereden vurabilecek ise vuracak ve vuruyor da...
Ä°nsanlığa dair hiçbir iz bırakmayacak bir yangın çıktı bu ülkede; insanlığı insanlığına inandıracak hiçbir ÅŸey kalmadı elimizde. Biri diÄŸerini alt etmenin / teslim almanın dışında hiçbir ÅŸeyi kabul etmiyor.
Bu uÄŸurda hiçbir ÅŸeyi; erdemi, ahlaklılığı, yiÄŸitliÄŸi hatırlamak istemiyor. Bütün insani sınırları çiÄŸneyerek / çiÄŸnemek üzere güdümlenmiÅŸ bir savaşın içinde kaldık. Sinelerinde büyüttükleri nasıl bir tutkudur ki böylesine kitleleÅŸerek; insanı, ÅŸuursuz varlıklara dönüÅŸtürebilir.
Kitleleri zombileştirecek kadar bir tutku, nasıl bir efsunluğa sahip olabilir ki?
Ä°ki tarafın neyi, ne için, hangi uÄŸurda yapmaya giriÅŸtiÄŸini anlamaya çalışmak istemiyorum. Çünkü olay yeterince mide bulandırıcı bir hal almaya baÅŸladı.
Taraf olanlara da söylenecek söz yok. Zaten söz söyleyen de, söyleyecek olan da yok.
Tarafların / taraftar olanların söz dinleyecek duyuÅŸları kalmamış durumda.
DüÅŸünebiliyor musunuz?
Anlayabiliyor musunuz?
Söz medeniyetin çocuklarının / söz medeniyetine ait olduklarını söyleyen ümmetin taraftar olmuÅŸ tarafları, söz dinlemiyor. SavaÅŸlar bitiren söz; bugün bu tarafların azgınlığı karşısında deÄŸerini yitirmenin hüznünü yaÅŸamaktadır.
Söze, bu zilleti yaÅŸatanlar sözün iktidarında merhametine sığınmasınlar.
Söz, kendisine yapılanların hesabını soracağı gün geldiÄŸinde, sözün iktidarının merhametine yakışır bir intikam alsın.
Tarafları bu kadar azgınlaÅŸtıran, harisleÅŸtiren sebebin; anlatılanlarla kamufle edilen fakat giriÅŸtikleri mücadelenin seviyesiz haliyle de deÅŸifre olan Ä°ktidar hırsı olduÄŸu aÅŸikardır. ''Müslüman halk, çıkarlara dayalı olarak sürdürülen bir politik mücadele biçiminin aracı olarak kullanılmaktadır.''(13) Ä°ktidar olmak, gücü elinde bulundurmak; iktidarla elde edeceÄŸi güce, bütün kutsala ihanet ederek iblisçe tapmak…
Vah bize!
Kutsal ve insani olan her ÅŸeye iblisçe ihanetin sebebi; Ä°ktidar paylaşımı / Ä°ktidara sahip olmak olarak durmaktadır. Ä°ç ve dış projeler ile uygulamaların hepsinin bunun için olduÄŸu ortadadır.
Yazık!
Hayır, onlara değil, bize yazıklar olsun
Taraflara sözü olmayan / taraflara söz söylemeyen / taraflara söz söyleyemeyen bizlere yazık….
Hucurat suresi tam da bu günlerin suresi olarak bütün ihanetlere raÄŸmen, azizliÄŸinden hiçbir ÅŸey kaybetmeden durmaktadır.
Birisinin onu; soysuzlaşmış bu topluma yeniden hatırlatmasını bekliyor.
Hucurat suresi; taraftar olmanın azgınlığına, sağırlaÅŸtırıcı tutkularına ''ÅŸüphesiz Allah adil davrananları sever '' ilahi nefesini ruhlara yeniden üflemek için beklemektedir.
Hucurat suresi; sessiz kalıp, bahçe sahipleri kıssasındaki ''Allah yokmuÅŸ gibi hareket edenlere'' ses çıkarmayan üçüncü ÅŸahısın aynı akıbete giden yolda yürümesine ''Allahın emrine uyma hususunda duyarlı ve sorumlu davranın ki onun ÅŸefkat ve merhametine nail olasınız.'' ilahi merhametini, çölleÅŸen yüreklere ekmeye çalışmaktadır.
Hucurat suresi; entelektüel mürtedlik yaÅŸayanlara / yapanlara; insanlığın kardeÅŸliÄŸini hatırlatmaktadır.
Hucurat suresi; emredilen üçüncü topluluÄŸun olması gerektiÄŸini, olmadığında cehennemi bir yangının içerisinde kalınacağını, erdemliliÄŸini yitirmemiÅŸ insanlara hatırlatmak üzere / diriltici mesajını vermeye hazır bir biçimde beklemektedir.
Hucurat suresi bugün, bütün duyularımızla okumamız gereken bir sure olarak kitapta; kitabın müntesibi olanlara kendisini açıp ''müminler ancak kardeÅŸtir '' ilkesini hayatın kalbine dikmek için müntesiplerini çağırmaktadır.
Hucurat suresi bunun için imanı hatırlatır. Ey iman edenler diye seslenir.
18 ayetlik bir sure olan Hucurat suresi, içeriÄŸinde ''iman'' ve türevlerini tam 15 kez tekrarlayarak, insanlığı fasıklık tehlikesine karşı cansiperane uyarmaya çalışmaktadır.(14) Ä°manın, türevleriyle beraber 15 kez seslendirilmesi ve takvanın bu surede dört kez vurgulanması, surenin mesajının kime ve ne olduÄŸunun göstergesidir.
Hucurat suresi bir bütün olarak muttaki olmakla fasık olmak; sorumluluÄŸun bilincinde olmakla sorumsuz davranmak arasında gidip gelen ahlaki iliÅŸkiler bütünlüÄŸünü ortaya koyarak insanlığı tam da bugün yaÅŸanan hadiselere karşı uyarmaktadır.(15)
GeçmiÅŸte beni ÅŸaşırtan, nedenini anlamlandıramadığım, bu kadar kısa bir surede insanı hayrete düÅŸürecek bir yoÄŸunlukta 15 defa iman edenlere seslenilmesi ve iman edenlerin takvaya yöneltilmesinin sebebini bugün yaÅŸananlardan sonra anladım.
Yaratan Rabbim; günü geldiÄŸinde, kimse kimseyi dinlemez olduÄŸunda, kimse kimseye hakkı hatırlatılmadığında, taraflara hakkı hatırlatacak haklılığa sahip bir topluluk bulunmadığında, tuÄŸyana karşı tavır belirlenemediÄŸinde; Kitab’ının içerisindeki Hucurat suresini, hak adına konuÅŸsun diye var kılarak bize merhametiyle muamele etmektedir.
Hucurat suresi, kardeÅŸin kardeÅŸinin etini yediÄŸi bir günde; '' ahlaki yamyamlıktan ''(16) iman ederek kurtulmanın mümkün olabileceÄŸini hatırlatmak üzere (fasıkların toplumları zehirleyen haberlerine karşılık) panzehir olarak Kur'an'ın içinde bulunmaktadır. Ä°nsanlığını kaybetmemiÅŸ olanların, birbirlerinin etini yeme iÄŸrençliÄŸinden kaçmak için ''ey iman edenler '' sözünün gönülleri kuÅŸatıcı iklimine sığınmaları için Hucurat suresi vardır.
Günü geldiÄŸinde, yani bugünkü gibi günler geldiÄŸinde, insanlar yamyamlaÅŸtığında; mideleri kaldırıcı bu hadiseden lezzet aldıklarında ve kalpleri bu duruma isyan etmediÄŸinde, akılların iblisçe keyif aldığı intikam planlarının esiri olduklarında, erdemsizlikten çölleÅŸen dünyaya yeni bir nefes olsun diye Hucurat suresi bu kadar yoÄŸun bir ÅŸekilde iman edenlere seslenerek onları takvaya davet etmektedir.
'' Takva bütün yeryüzünde bütün durumlarda Allah'ın istediÄŸi gibi yaÅŸamaktır.
İslam her durumda yalnızca Allah'a ait olmaktır.'' (17)
Bugün insanlık bir iman devrimine muhtaçtır.
Müslümanlar bir iman devrimi gerçekleÅŸtirebilmek için öncelikle Ä°slam kardeÅŸliÄŸi anlayışında bir devrim yapmak zorundadır. Ä°slam kardeÅŸliÄŸi baÄŸlarını; örgüt / parti / grup / cemaat kardeÅŸliÄŸi sınırları dışına çıkararak, gerçek temelleri üzerine yeniden inÅŸa etmelidirler.''(18)
Ä°man; aklı, ruhu ve hayatı aydınlatan bir güçtür. Ä°nsanları, halkları sessizleÅŸtiriyorsa ÅŸayet, iman olmaktan çıkmıştır.(19)
Haberlerin ağına gerilmiş ruhların kurtuluşu ancak takva ile olur.
Åžimdi Rabbimin iman yüklü sesleniÅŸini daha iyi anlıyorum.
Bugün sadece, bütün kalbimle bu sureyi deÄŸil, baÅŸka ÅŸeyleri de anladım. Mahrum olduÄŸumuz ÅŸeylerin farkına vardım. Muttaki imamların önderliÄŸinden ve onların önderliÄŸindeki cemaatten mahrum olduÄŸumuzun, bununla birlikte en azından halklara entelektüel liderlik yapacak aydınlardan bile mahrum olduÄŸumuzun farkına vardım.
MekanikleÅŸen insanlık ekonomik yoksulluÄŸuna odaklanırken, gerçek yoksulluÄŸunun farkına bile varamamaktadır. '' Bugün Müslümanlar'ın bilginleri yok, bilgeleri yok, hikmet ve irfan adamları yok. Bütün dünya görüÅŸleri maalesef, yalnızca ideolojik bir dille, ideolojik bir tavırla, ideolojik bir baÄŸnazlıkla ideologlar tarafından temsil ediliyor.''(20)
''OlaÄŸan koÅŸullarda bütün dünyaya vaziyet ettiklerine inanılan; yaptıkları yanlışlar olduÄŸunda da bir Hikmet aranan cemaat / parti / hizip önderleri, maalesef bunalım koÅŸullarında sahneden çekiliyor ve sessizliÄŸi seçiyorlar. Ä°lginçtir ki, bu defa da bu gibi önderleri izleyenler, bu kiÅŸilerin sessizliÄŸinde derin hikmetler aramaya baÅŸlıyorlar. Zulüm, inkar ve tuÄŸyan karşısında susmak asla bir hikmete baÄŸlı bulunamaz. “Hakikat kimi mevsimlerde konuÅŸulan / yazılan bir gerçekliÄŸin deÄŸil,, bütün zamanlarda / mekanlarda temsil edilmesi gereken bir gerçekliÄŸin adıdır.''(21)
Sahte aydınlar, sahte entelektüeller, sahte akademisyenler; resmi ideolojilerin, resmi söylemlerin, resmi yapıların, resmi kültürlerin, resmi tarihlerin sınırları içerisinde kalarak, tüm totaliter saldırıları içtenlikle alkışlıyor; totaliter saldırıların yanında yer alıyor, saldırganları ve saldırganlıkları tescil ve takdis ediyorlar. Statükoların ve resmi söylemlerin çıkarları adına tüm gerçeklikleri utanmadan çarptırıyorlar.'(22) Aydınlar, entelektüeller bilim adamları hangi toplumda yaşıyor olurlarsa olsunlar toplumun bütün kesimlerinin vicdani temsilcisi olmak durumunda deÄŸil midirler?
Hucurat suresi bana; bir ÅŸeyleri hatırlatmak isteyenlere, bir ÅŸeyleri hatırlamaları gerektiÄŸini söylüyor.
Hucurat suresinin bana öÄŸrettiÄŸini, size hatırlatmak istiyorum.
Ä°ki grup çatıştığında aralarının bulunması / aralarının adaletle ayrılabilmesi için; olması gereken üçüncü grubun olmadığını hatırlatmak istiyorum.
Hucurat süresinin bana öÄŸrettiÄŸini, hatırlamamız gerektiÄŸini söylüyorum.
DiÄŸer iki grubun çatışmasında bu üçüncü grubun üstleneceÄŸi sorumluluk, bugün eksik olan, belki de en fazla hayıflanmamız gereken bir mahrumiyet olarak karşımızda durmaktadır. Mahrumiyetimiz bugün; bize, büyük maÄŸduriyetler yaÅŸatmakta ve bizi kaosa mahkum etmektedir.
Sahip olduklarımız mahrumiyetimize çare olmuyor. Sahip olduklarımızın tümü üçüncü grup iktidarını oluÅŸturmaktan o denli mahrum ki, maÄŸduriyetini gidermek için taraf olmaktan baÅŸka çare bulamamaktadır. ''Bugünün dünyasında, erdemi, erdemli yolları, yapıları, arayışları temsil edenler güçten yoksun; gücü temsil edenler ise erdemden yoksundur. ''(23) Bütün sivil toplum kuruluÅŸları, bütün cemaatler, bütün vakıf ve dernekler, bütün kulüpler, bütün partiler; bütün imkânlarına raÄŸmen üçüncü grup muktedirliÄŸine sahip deÄŸildirler.
Bugünün dünyasında bütün yapılar ahlaki meÅŸruiyetlerini kaybetmiÅŸlerdir.
Yapılar faziletleriyle deÄŸil; mülkleriyle ve güçleri ile tamamlanmakta, müntesipleri arasındaki iliÅŸkilerde önceliÄŸi çıkar ve para iliÅŸkileri belirlemektedir. Bu ölümcül biçimleniÅŸ, büyük bir kimlik, kiÅŸilik, onur erozyonu ortaya çıkarmaktadır.
Bir kez daha “Yazıklar olsun!”…Boylarına-poslarına, postlarına, çaplarına,ÅŸeyhlerine, hocalarına, önderlerine, abilerine, baÅŸkanlarına ....
Hucurat suresinin bana öÄŸrettiklerini, hatırlatmak istiyorum.
- Bu üçüncü grup, diÄŸer iki grubun arasını bulacak kadar adil olmalıdır.
- Bu üçüncü grup; çatışan tarafların, hakemliÄŸine itiraz etmeyecekleri kadar adaletli bir topluluk olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, diÄŸer Ä°ki taraf için hakkı hatırlatan, haklının yanında, zalimin karşısında savaÅŸacak kadar hakkı üstün tutacak bir topluluk olmalıdır.
- Bu üçüncü grup; azgın grubun karşısında, maÄŸdur olmuÅŸ grubun yanında yer aldığında, dengeyi deÄŸiÅŸtirecek ve zulmü durduracak kadar güçlü olmak zorundadır.
- Bu üçüncü grup, Allah'a teslim olmaktan baÅŸka, inananların izzetini arttırmaktan baÅŸka hiçbir ÅŸey aramayacak kadar onurlu bir topluluk olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, iki gruba da kaybedilenin para ve Ä°ktidar olmadığını, kaybolanın Ä°slam'ın eminliÄŸi, müminlerin güvenilirliÄŸi olduÄŸunu hatırlatacak kadar Erdemli olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, entelektüel mürtetlik içinde, tarafların ateÅŸlerine ateÅŸ taşıyanlara, cehennemi hatırlatacak kadar izzetli olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, sessiz kalarak tarafların birbirlerinin etini yemelerini seyreden akbaba sinsiliÄŸiyle bekleyenlere, izzetin ve ÅŸerefin Allah'ın yanında olduÄŸunu hatırlatacak tavır ve sorumlulukta olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, taraflardan birisi yenildiÄŸinde boÅŸalan yere oturma hesapları yapan cemaatlere / yapılara, tutunmaları gereken kulpun, Allah'ın ipi olduÄŸunu hatırlatmalıdır.
- Bu üçüncü grup, aranılan sivil toplum arayışlarına / vasıflarına son verecek sivilliÄŸe sahip olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, kardeÅŸliÄŸi; yapı kardeÅŸliÄŸi ile sınırlandırmayan, evrensel Ä°slam kardeÅŸliÄŸini savunan bir topluluk olmalıdır.
- Bu üçüncü grup; rüÅŸtünü ispat etmiÅŸ Erdemli bir topluluk olmalıdır.
- Bu üçüncü grup, muttaki imamın önderliÄŸinde, ÅŸahsiyetli insanların oluÅŸturduÄŸu ümmet olmalıdır.
- Bu üçüncü grup; ehliyetli, liyakatli, cesaretli, ÅŸecaatli, nitelikli, derinlikli, muttaki, ölçülü, siyasal akıl ve kültür sahibi kadroların öncülüÄŸünde topluma ve toplumsal olana imamlık yapan bir topluluk olmalıdır.
Şimdi asıl hayıflanmamız gerekenin ne olduğunu anlayabilecek misiniz?
Neden, bugün bütün bunları gerçekleÅŸtirebilecek bir topluluk yok. Size soruyorum?
AÄŸabeyler, Hocalar, Åžeyhler, Efendiler, Cemaat önderleri, Yazarlar, YığınlaÅŸmış halklar…
Ve size soruyorum ey vicdan sahipleri!...
GittiÄŸi iddia edilen 104 milyar dolara mı üzülmeliyiz yoksa Müslümanların güvenilirliÄŸinin kalmadığına mı? Ä°ktidar vergileri artırarak bizden bu parayı tahsil edebilir. Peki, bizim kaybettiÄŸimizi, biz kimden, nasıl tahsil edebiliriz? KaybettiÄŸimizin hesabını Rabbimize nasıl verebiliriz / nasıl vereceksiniz?
SÄ°ZE SORUYORUM!
SORUMU CEVAPLAYABÄ°LECEK / SORUNUMU SAHÄ°PLENECEK OLAN YOK MU?
Selam ve dua ile…
Veysel Ocak
1. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S:72
2. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S:120
3. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S:117
4. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S:155
5. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S:16
6. Bilinç Işıklarını Yakmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Nehir Yay S: 32
7. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 21
8. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 11
9. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 49
10. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 49
11. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 48-49
12. Bilinç Işıklarını Yakmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Nehir Yay S: 46
13. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 69
14. Erdemli Toplumunun Ä°nÅŸası. Åžahin Güven. DüÅŸün Yay. S: 86
15. Erdemli Toplumunun Ä°nÅŸası. Åžahin Güven. DüÅŸün Yay. S: 87
16. Hayat Kitabı Kur'an :Gerekçeli Meal-Tefsir. Mustafa Ä°slamoÄŸlu. DüÅŸün Yay. Hucurat Suresi
17. Yeni Bir Tarih Åžafağı. Atasoy MüftüoÄŸlu. Nehir Yay S: 103
18. Bilinç Işıklarını Yakmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Nehir Yay S: 82-83
19. Bilinç Işıklarını Yakmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Nehir Yay S: 88
20. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 18
21. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 160
22. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 109
23. Evrensel Vicdanının Sesi Olmak. Atasoy MüftüoÄŸlu. Ekin yay S: 150
Henüz yorum yapılmamış.