Sosyal Medya

Makale

Davutoğlu Siyasetinin Osmanlıcılığı (1)

     '' Uluslararası iliÅŸkilerde yeni bir düzen arayışının ortaya çıktığı dönemlerde bütün toplumlar bu yeni düzen arayışının içinde alacakları konumla ilgili dinamik bir teorik ve pratik sürecin içine girerler. Biz bu yeni dünya düzeninin tarihi akışı içerisinde neredeyiz ve bulunduÄŸumuz coÄŸrafya bu yeni düzende nasıl bir anlam ifade ediyor.? sorusu böyle geçiÅŸ dönemlerinde hangi güç ölçeÄŸinde olursa olsun bütün toplumların seçkinlerinin ciddi ve yoÄŸunluklu bir ÅŸekilde ilgilenmek ve cevaplamak zorunda oldukları bir soru halini alır.

    Ä°çinde diplomatik, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi alt soruların da bulunduÄŸu bu temel soruya verilen muhtemel cevaplar bu soruya cevap arayan toplumun dünyada kendisini nerede gördüÄŸü ile ilgili genel bir stratejik tahlilin ana çerçevesini de oluÅŸturur. Burada stratejik tahlilin ana dayanak unsuru o toplumun kendi tarihi birikimini ve coÄŸrafi mekânını yeniden anlamlı bir çerçeveye oturtmasıdır ki, bu durum bu tahlilin diplomatik/siyasi, ekonomik/sosyal ve hukuki düzlemlerden çok daha uzun dönemli bir boyut taşımasını gerekli kılar. Bu zorunluluk Türkiye için de geçerlidir.(1)

    Ülkelerin jeopolitik konumlarını ve durumlarını belirleyen stratejik bakış açılarıdır. Stratejik bakış açılarını ise; etkin olduÄŸu alanlar, etkili olmak istediÄŸi alanlar ve ilgilendiÄŸi alanlar belirlemektedir. Bu bakış açısı öncelikle, etkili olduÄŸunu alanın coÄŸrafyasına baÄŸlı olarak hangi eksen içinde olduÄŸunun belirlenmesinin en önemli ÅŸartlarından birisidir. EÄŸer küresel ölçekte emperyalist bir ülke deÄŸilseniz, etkin/etkili olduÄŸunuz coÄŸrafya sizin hangi eksen üzerinde olmanız gerektiÄŸini gösterir.

    Etkili olmak istediÄŸiniz alanlar ve ilgilendiÄŸiniz alanlar ise sizin güç potansiyeliniz ve kurabileceÄŸiniz güç dengeleri ile birebir doÄŸru orantılıdır ve stratejinizin önceliÄŸini bu kabiliyetiniz belirler. '' SoÄŸuk savaÅŸ parametrelerinin yok olduÄŸu yeni uluslararası çevre içinde Türkiye jeopolitiÄŸinin rolü de yeniden yorumlanmak zorundadır. Jeopolitik konum baÅŸlı başına bir deÄŸer deÄŸildir.

    Jeopolitik konum bu konuma uygun bir tarzda ortaya konan bir dış politika stratejisinin etkin aracı olması halinde deÄŸer kazanır. Bu nedenle siyasal algıdaki en önemli deÄŸiÅŸim jeopolitik konuma yaklaşımda söz konusu olmalıdır. Jeopolitik konumun kademeli bir ÅŸekilde dünyaya açılmanın ve bölgesel etkinliÄŸi küresel etkinliÄŸe dönüÅŸtürmenin bir aracı olarak görülmelidir.''(2)                                                                                                                          

    Jeopolitik ilgi alanı karşılıklı çıkarlar için dış iliÅŸkilerin güçlendirildiÄŸi alandır. Jeopolitik etki alanı ise jeopolitik çıkarları geliÅŸtirmek amacı ile farklı güç unsurları ile etki altına almayı, ÅŸekillendirmeyi, nüfuz etmeyi ve nüfuz alanına dönüÅŸtürmeyi amaçlanan coÄŸrafi bölgeleri tarif etmektedir.'' Sınırlara dayalı yerel etkinlikten kıtasal ve küresel etkinliÄŸe yönelmenin öncelikli ÅŸartı jeopolitiÄŸin uluslararası ekonomik, siyasi ve güvenlik iliÅŸkilerinde dinamik bir çerçeve içinde kullanılmasına baÄŸlıdır. Jeopolitik ile ilgili bu yeni yaklaşım Türkiye'nin siyasi, ekonomik ve güvenlik ile ilgili temel uluslararası parametrelerini de doÄŸrudan etkileyecektir.''

    DavutoÄŸlu Stratejik derinlik kitabında, stratejisini kurmak ve uygulamak istediÄŸi alanları üç coÄŸrafi havza olarak belirler.'' Türkiye'nin gelecek yüzyıla yönelik dış politika stratejisi, güç merkezleri ile iliÅŸkilerin alternatif bir tarzda yeniden düzenlenmesini ve uzun dönemli kültürel, ekonomik ve siyasal baÄŸların saÄŸlamlaÅŸtırıldığı bir hinterland oluÅŸturulması ÅŸeklinde özetlenebilir.

    Bu açıdan bakıldığında Türkiye bu dış politika stratejisini ileride uluslararası çevreye kademeli bir tarzla açılabilmek için kullanabileceÄŸi ölçü önemli jeopolitik etki alanı içinde taktik önceliklere dayandırmak zarureti ile karşı karşıyadır:

a. Yakın Kara Havzası: Balkanlar, Ortadoğu, Kafkaslar

b. Yakın Deniz Havzası: Karadeniz, Adriyatik, DoÄŸu Akdeniz, Kızıldeniz, Körfez, Hazar Denizi

c. Kıta Havzası: Avrupa, Kuzey Afrika, Güney Asya, Orta ve DoÄŸu Asya'' (3)

    Stratejik Derinlik kitabında Türkiye'nin uluslar arası küresel konumunun güçlendirilmesine yönelik dış politikası için iç içe geçen dairesel kuÅŸaklardan oluÅŸan bu havzalarda bölgesel etki alanlarının kademeli olarak geniÅŸletilmesi ve nihayetinde küresel konumun elde edilmesi hedeflenmektedir.

    Türkiye'nin yeni dış politikası Afro-Avrasya olarak tarif edilen bu üç halkalı havzanın yer aldığı coÄŸrafya merkezli olarak yeniden ÅŸekillendirilerek,'' Türkiye ancak bu jeopolitik kuÅŸaklar arasındaki geçiÅŸkenliÄŸi ve karşılıklı bağımlılığı iyi deÄŸerlendirebilen ve bunu iç siyasi kültür ile bütünleÅŸtirebilen bir yenilenme içine girerse uluslararası sistemin edilgen/çevre unsuru olmak konumundan kurtulabilir. '' (4)

    '' Bu havzaların ekonomik, kültürel ve siyasi parametreler açısından iç özelliklerini ve karşılıklı bağımlılık iliÅŸkilerini yeni bir jeopolitik teori çerçevesi içinde ele almak gerekmektedir.'' (5)

    Bu teori kuram doÄŸrultusunda stratejisini temellendireceÄŸi zemini, gerekçeleriyle beraber oluÅŸturmak ve kabullenilmesini saÄŸlamak için parametrelerini oluÅŸturur. Türkiye ölçeÄŸinde bir ülke için; hem uluslararası konumunu ortaya koymayı hedef edinen hem de stratejik derinliÄŸini ortaya koymaya çalışan bir stratejik çalışma oluÅŸturacaksa, metodolojik gereklilikleri göz önünde bulundurmak zorunda olduÄŸunu belirterek, oluÅŸturduÄŸu metodolojisini stratejik derinlik kitabının başına yerleÅŸtirir. DavutoÄŸlu’na göre bu bir zorunluluktur.

    '' Uluslararası iliÅŸkiler alanını da bünyesinde barındıran sosyal nitelikli çalışmalar, temelde beÅŸ boyutludur.

Tasvir. (betimleme)

Açıklama

Anlama

Anlamlandırma ve

Yönlendirme (6)

    Tasvir düzleminden yönlendirme düzlemine doÄŸru gidildikçe zihniyet parametreleri daha çok devreye girmeye baÅŸlar. Açıklayıcı tasviri nesnelliÄŸi ile yönlendirici anlamlandırmanın öznelliÄŸi arasındaki iliÅŸki aynı zamanda stratejik analizleri en kırılgan noktalarından birini oluÅŸturmaktadır.Aslında bütün bu süreci bir bütün içinde görmek gerekmektedir.

    Tasvir yapmaksızın açıklayabilmek açıklayabilmeksizin anlamak, anlamaksızın anlamlandırmak, anlamlandırmaksızın da yönlendirebilmek mümkün deÄŸildir. Tersinden bir mantıkla söylersek de, bir duruÅŸ sahibi olmaksızın bir yön sahibi olmak, bir yön sahibi olmaksızın bir anlamlandırma çerçevesi oluÅŸturabilmek, bir anlamlandırma çerçevesi oluÅŸturmaksızın olgulara nüfuz edecek ÅŸekilde onları anlamak ve nihayet görüneni görünmeyen boyutları ile açıklayabilmek mümkün deÄŸildir.(7)

    '' Uluslararası iliÅŸkiler alanında derinlemesine analiz ile sistematik bütünlüÄŸünü birlikte saÄŸlanabilmesi disiplinler arası bir yaklaşımı gerekli kılmaktadır.

     Bir misal ile ortaya koymak gerekirse OrtadoÄŸu barış sürecinin diplomatik, siyasi boyutunu ve bu boyuttaki geliÅŸmeler bu uluslararası iliÅŸkiler olgusunun hemen fark edilebilen ve sonuçları da takribi bir ÅŸekilde gözlenebilen kısmını yansıtır. Ancak OrtadoÄŸu meselesinin bir bütün olarak kavranabilmesi buz dağının derinlemesine algılanabilmesini saÄŸlayacak köklü bir altyapıyı gerekli kılar.

    Buzdağının daha yüzeye yakın bölümlerini oluÅŸturan petrol merkezli ekonomi politiÄŸi, kıtalararası etkileÅŸimi yoÄŸunlaÅŸtıran, jeopolitik yapılanmayı ve nihayet tarihin derinliÄŸinden gelen kültürel unsurları göz önünde bulundurmaksızın ve bu unsurların OrtadoÄŸu toplumlarının sosyolojik ve psikolojik yapıları üzerindeki etkilerini anlamaksızın bir stratejik analiz yapmaya çalışmak görünenin yüzeyselliÄŸine mahkûm olmak demektir. Bir Yahudi’nin ya da Müslüman'ın, Kudüs ile ilgili semboller dünyasını kavramadan bu semboller dünyasının renklerini dokuyan tarihi ve psikolojik unsurları göremeden, her iki toplumu yönlendiren sosyolojik motivasyonların dinamizmini anlamadan OrtadoÄŸu meselesi üzerinde fikir yürütmeye kalkışmak buzdağının görünen kısmıyla bütün hacmini hesap etmeye kalkışmak gibidir.'' (8)

    Görünen olgunun arkasındaki görünmeyen köklü sebepleri kavramak içindinler tarihi, siyasi tarih, ekonomi -politik, siyaset sosyolojisi, din psikolojisi gibi birbirinden ayrı gibi görülen alanlardaki birikimleri sentez edebilen bir yaklaşımı benimsemek zaruridir.

    Bir akışın ya da sürecin anlamlandırılması ise zaman idrakine dayanan bir tarih derinliÄŸini ve mekân idrakine dayanan bir coÄŸrafya derinliÄŸini gerektirir.

    Tarih derinliÄŸi olayların ruhuna, coÄŸrafya derinliÄŸi de bu ruhun üzerinde tecessüm ettiÄŸi maddi alanın kıvrımlarına nüfuz edebilmemizi saÄŸlar. Gerek tarihi gerekse fiili etki alanı itibariyle bulunduÄŸu coÄŸrafya ile sınırlandırılması güç toplumların uluslararası konumlarını tespit etmeye çalışmak bu çift yönlü derinliÄŸi analitik ve sistematik bir bakış açısının merkezine yerleÅŸtirir.

    Tarihi derinlikten yoksun bir analiz birbirleriyle irtibatlandırılması güç, kopuk kopuk olguları, coÄŸrafi derinlikten yoksun bir analizde mikro-makro baÄŸlantısını kuramayan yüzeysel genellemeleri beraberinde getirir. Bu kopuk kopuk mikro ünitelerden sistematik bir bütünlüÄŸe ulaÅŸabilmek de söz konusu olamaz.(9)

    Ahmet DavutoÄŸlu oluÅŸturacağı stratejisine, birbirinin devamı olan süreçlere tanımsal aÅŸamalar belirleyerek baÅŸlar. Bu tanımsal aÅŸamalar birbiri içine giren ve bir sonraki tanımlamayla iliÅŸki kuran; biri diÄŸerinin anlaşılmasındaki derinliÄŸi /kavramsallaÅŸmayı oluÅŸturan bir bütünlük ve anlamlılık içinde oluÅŸurlar. Her aÅŸama ve sürece ait kavramsallaÅŸtırmalar, oluÅŸturulacak stratejinin kurulmasındaki metodolojiye süreçler arasındaki geçiÅŸkenliÄŸi saÄŸlayan anahtar görevi görmektedir.

''Gözlemden kavramsallaÅŸtırmaya, kavramsallaÅŸtırmadan soyutlamaya, soyutlamadan teoriye geçiÅŸ, tasvirden açıklamaya, açıklamadan anlamaya ve anlamadan anlamlandırmaya geçiÅŸin metodolojik anahtarlarıdır. '' (10)

     ''Tasvir düzleminden yönlendirme düzlemine doÄŸru gidildikçe zihniyeti parametreleri daha çok devreye girmeye baÅŸlar.'' (11)

    Kurulan stratejiye, düÅŸünsel ve kavramsal bir çerçeve oluÅŸturularak; '' ilk dört boyut zihinsel bir zeminde kalabilirken beÅŸinci boyut bu zihinsel süreçlerle pratik arasında bir köprü oluÅŸturur.''(12)  zihinsel parametreleri devreye sokabilmek için, DavutoÄŸlu DışiÅŸleri Bakanlığı'nı yaptığı ülkesi için; oluÅŸturduÄŸu stratejisi gereÄŸi bir tanım- tasvir/tasvirler oluÅŸtur. Bu tasvir ve tanımlamalar kitabının başında oluÅŸturduÄŸu anlama, anlamlandırma ve yönlendirmek için gerekli bir baÅŸlangıçtır. Bilimsel anlamlılığı güçlendirmek için birden fazla tanımlama oluÅŸturur/oluÅŸturulabileceÄŸinin örneklerini verir.

    ''Türkiye'nin uluslararası konumunu ortaya koymayı hedef edinen her çalışma bu metodolojik gereklilikleri (yukarıda oluÅŸturulan metodolojik yöntem ) göz önünde bulundurmak zorundadır.'' (13)

    Bu tanımlamalar stratejisinin zeminini oluÅŸturacak tanımlamalardır. Neden, sebep ve sonuç iliÅŸkisine bu tanımlamalardan kalkarak cevaplar oluÅŸturulacaktır. Bu tanımsal zeminden hareket etmek, yönlendirmeye dönük fikirler ortaya koymanın / koyabilmenin ya da üretebilmenin tek yoludur. '' Ä°lk dört boyut ne ölçüde mantıki olarak tutarlı ve tarihi olarak geçerli bir zemine sahipse son boyut da o ölçüde kalıcı etkiler yapacaktır. (14) ''

    DavutoÄŸlu tanımlamaları ortaya koyar:

     '' Türkiye yirminci yüzyılda tarih sahnesine çıkmış modern bir ulus devlettir. Tanımlaması bir tasvir olunması açısından doÄŸru unsurlar barındırmaktadır'' (15)

Mesela bu tanıma, yeni boyutlar ekleyerek '' Türkiye bu asrın başında Avrasya üzerinde egemen olan sekiz çok uluslu imparatorluk yapısından (diÄŸerleri Ä°ngiltere,, Rusya,, Avusturya-Macaristan, Fransa,, Almanya,, Çin ve Japonya’dır. ) birini oluÅŸturan Osmanlı Devleti'nin mirası üzerinde kurulmuÅŸ modern bir ulus devlettir. '' ÅŸeklinde bir tasvir yapıldığında Türkiye'ye benzer birçok ülkeden tefrik etmeyi saÄŸlayacak tarihi bir kriteri barındıran ve bu yönüyle açıklayıcı çerçevelere zemin teÅŸkil edebilecek bir tasvir yapılmış olur. (16)

    Yine mesela '' Türkiye dünya ana kıtası üzerindeki ana jeopolitik kuÅŸakların etkileÅŸim alanında bulunan modern bir ulus devlettir. '' dendiÄŸinde tefrik edici niteliÄŸiyle açıklama boyutunun önünü açan bir tasvir yapılmış olur. Bu tasvirlerden birincisi, jeokültürel ve tarihi ikincisi ise jeopolitik bir kavramsallaÅŸtırmayı beraberinde getirir. (17)

    Bu tasvirler barındırdıkları kriterler ve kavram araçları ile tek tek bunalım alanları hakkında açıklayıcı cevaplara zemin teÅŸkil etmeye baÅŸlarlar. Mesela Türkiye'nin niçin Bosna, Kafkasya ve OrtadoÄŸu'daki bunalım alanlarına bigane kalamadığı ve kalamayacağı sorusu bu tasvirlerden hareketle açıklayıcı cevap çabalarının önünü açabilir.

    Denilebilir ki tefrik edici ve özgün unsurları barındırmayan tasvirler açıklama boyutuna geçebilmeyi saÄŸlayacak metodolojik araçları sunamaz. Dikkat edilirse her iki tasvir bir araya getirildiÄŸinde tekil olayların sebep sonuç iliÅŸkilerini göstermeye çalışan sıradan bir açıklama çabasının ötesinde Türkiye ile ilgili zaman ve mekân derinliÄŸi barındıran kapsamlı bir anlam çerçevesi oluÅŸmaya baÅŸlamaktadır.

    Zaman ve mekân deÄŸerlerine doÄŸru baÅŸlayan bir süreç kaçınılmaz bir ÅŸekilde soyutlama iÅŸlemini devreye sokar. Kısa bir tanımıyla ortaya koymak gerekirse; anlamak, zaman ve mekanın derinliÄŸine nüfuz etmek ve bu derinlik ile zihinsel imajları arasında bir tür irtibat kurmakla baÅŸlar. Mesela cari tarih ve coÄŸrafya paradigmalarını sorgulayarak Türkiye'nin özgün konumunu tamamlamaya çalışmak böylesi bir anlamlandırma çabasının teorik çerçevesini ortaya koymaya baÅŸlamak demektir. (18)

Ahmet Davut oğlu yukarıdaki tanım- tasvirlerin yanında başka tanım ve tasvirler de yapmaktadır.(19)

    Hatta kendisinin yaptığı tanımların dışında baÅŸka stratejistlerin Huntington'un medeniyetler çatışması kitabında yaptığı tanımlarından da örneklerini verir.(20)

    Ahmet DavutoÄŸlu bu tanımların içinden kendi stratejisine uygun ve stratejik zemini teÅŸkil edecek

'' Türkiye bu asrın başında Avrasya üzerinde egemen olan sekiz çok uluslu imparatorluk yapısından (diÄŸerleri Ä°ngiltere,, Rusya,, Avusturya-Macaristan, Fransa,, Almanya,, Çin ve Japonya’dır. ) birini oluÅŸturan Osmanlı Devleti'nin mirası üzerinde kurulmuÅŸ modern bir ulus devlettir.  '' tanımlamasını benimsemektedir.

     Bunu kitabının daha sonraki sayfalarında, stratejisini gerekçelendirildiÄŸi bölümlerindeki tarihsel birikim ve bilinç, tarihsel sorumluluk kavramlarının geçtiÄŸi bölümlerde bu tanımlamaya atıflar yapmasından anlayabiliyoruz.

    Bu tanımlama, Ahmet DavutoÄŸlu’nun stratejisinin kurucu tasvir/tanım bölümünü oluÅŸturması ve bu tanımlamanın zihinsel parametresinin bir sonucu olmasından dolayı; uluslararası siyasal yöneliÅŸinin omurgası haline gelir.  Bu yanlış zemin (tasvir) tanımlaması ve paradigma üzerinden kurulan dış siyaset, oluÅŸturulan stratejisinin pratik uygulama alanlarında baÅŸarı elde edememesinin en büyük sebebi olarak önümüzde durmaktadır. Bu durum uzak ve yakın kıta havzalarıyla kurulan iliÅŸkilerde çeliÅŸkili bir siyasal duruÅŸu ortaya çıkarmış ve bu havzalardaki ülkelerle kurulmak istenen iliÅŸkiler bu çeliÅŸkilerden dolayı kurulamamıştır.

    Hatta bu tanım üzerinden kurulan iliÅŸkiler, coÄŸrafyasında farklı tehdit algılarını da ortaya çıkarıcı rol oynamıştır.

Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik kitabının ''güç denklemi ve unsurları'' baÅŸlığı altında incelemeye tabi tutulduÄŸu; sabit veriler bölümünde (coÄŸrafya, tarih, nüfus ve kültür) '' Türkiye'nin sabit bir verisi olan Osmanlı tarihi mirasının '' önemine vurgu yaptığı bölümde ÅŸunları söylemektedir.

    ''jeopolitik, jeokültürel ve jeoekonomik tanımlamalar toplumların zaman ve tarih idrakleri ile de bir bütünlük oluÅŸturmaktadır. Bir toplumun medeniyet aidiyetinin, kültürel kimliÄŸinin, kurumlarının ve dışa yansıyan biçimsel formlarının oluÅŸtuÄŸu tarihi süreç de sabit bir veridir.Mesela Türkiye'nin sabit bir verisi olan Osmanlı tarihi mirasının soÄŸuk savaÅŸ dönemindeki ağırlığı soÄŸuk savaÅŸ sonrası dönemde önemli bir deÄŸiÅŸim geçirmiÅŸ ve Türkiye'nin gerek Balkanlar'da gerekse Kafkaslar'da çok daha aktif bir dış politika yapımına yönelmesine yol açmıştır.Son on yıl içinde Türkiye'nin gerek Balkanlar gerekse Kafkaslar’ da müdahil olduÄŸu birçok bölgesel mesele temelde bu tarih mirasının izlerini taşımaktadır.

    Bu bölgelerdeki Osmanlı bakiyesi unsurlar, ortaya çıkan jeopolitik boÅŸluÄŸun doÄŸurduÄŸu baskılarla tarihi güvenlik alanı olarak gördükleri Balkanlar / Anadolu eksenli Osmanlı merkez alanına yönelmiÅŸlerdir. Asrın başında Osmanlı tarihi mirasındanyeni tanımlara dayalı bir ulus devlet olarak çıkan Türkiye Cumhuriyetiasrın sonunda bu mirasın jeokültürel ve jeopolitik sorumlulukları ile tekrar yüzleÅŸmek zorunda kalmıştır.Türk dış politikasına önemli yüklerle birlikte yeni ufuklar ve imkânlar da kazandıran bu sorumluluklar önümüzdeki dönemdeTürk stratejik zihniyet ve kimliÄŸinin yeniden ÅŸekillenmesindeki en belirleyici unsurlar olarak devreye girecektir.'' (21)

    Kitabından alıntı yaptığımız bu paragrafı, oluÅŸturulan teorik çerçeve içerisinde inceler ve kurulan fikir örgüsü içindeki cümlelere anlam kazandıran tanımlamalar üzerinden deÄŸerlendirmeler yaparsak, ÅŸöyle diyebiliriz.

    DavutoÄŸlu

    1. Türkiye Cumhuriyeti'ni Osmanlı Devleti'nin mirasçısı / temsilcisi ve devamı olarak görmektedir.

    2. Osmanlı Devleti'nin tek mirasçısı ve devamı olan Türkiye Cumhuriyeti; Osmanlı'nın geçmiÅŸ yüzyıllarda yaptığı çatı devlet misyonunu/sorumluluÄŸunu tekrar yüklenmelidir. Tarihsel süreç ve miras bunu gerekli kılmaktadır, söylemini benimsediÄŸinin deÄŸerlendirmesini yapabiliriz.

    Çünkü '' Türkiye'nin savunma yapılanmasındaki tarihi faktörler Türkiye'yi cari uluslararası sınırların konjonktürel etkisinin ötesinde bir savunma stratejisi geliÅŸtirme zorunluluÄŸu ile karşı karşıya bırakmaktadır.Osmanlı Devleti'nin tarihi ve jeo politik zemininde doÄŸmuÅŸ bulunan ve o mirası devralan Türkiye'nin savunmasını sadece sahip olduÄŸu sınırlar içinde düÅŸünmesi ve planlaması imkânsızdır.Bu tarihi miras Türkiye'nin kendi sınırları ötesinde de her an müdahil olması gereken de facto durumlar doÄŸurabilir.'' (22) demektedir.

    DavutoÄŸlu Bosna ve Kosova bunalımlarının konuya canlı örnekler olduÄŸunun delil olarak ortaya koymaktadır. Bu tarz problemlerde Türkiye'nin üslenmesi gereken misyonu gerekçelendirirken

'' tarihi mirasın yüklediÄŸi sorumluluk'' olarak belirlemektedir.

    '' Bundan gerekli dersleri çıkarmamız halinde Türkiye'nin savunma stratejisini de savunma sanayiini de sahip olduÄŸutarihi mirasın yüklediÄŸi sorumlulukları göz önünde bulundurularak oluÅŸturma zorunluluÄŸunu görebiliriz.'' (23)

    3. Bu sorumlulukla ve bu sorumluluk hissinin / hissiliÄŸinin oluÅŸturduÄŸu algıyla hareket eden Türkiye; Osmanlı bakiyesi olan topraklarda Balkanlar'da Kafkaslar’ da ve OrtadoÄŸu'da vs. bu temsiliyetten aldığı yetkinin / yetkinin verdiÄŸi liderliÄŸin bütün ülkelerce kabul edilmesini/edilmesi gerektiÄŸini doÄŸal bir sonuç olarak görmektedir.

    Bu üç tespitten yola çıkarak; DavutoÄŸlu ve siyaset stratejisini Osmanlıcılıkla deÄŸerlendirmek kadar doÄŸal bir sonuç olmasa gerek.

Konuya devam edeceÄŸiz.

Selam ve dua ile

Veysel Ocak

 

1.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:517-518

2.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:117

3.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:117-118

4.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:118

5.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:118

6.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:1

7.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:3

8.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:5

9.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:6

10.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:2

11.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:3

12.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:2

13.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:6

14.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:2

15.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:6

16.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:7

17.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:7

18.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:7

19.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. Bakınız s:8

20.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. Bakınız s:9

21.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:22-23

22.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:41

23.Ahmet DavutoÄŸlu Stratejik Derinlik Küre Yay. S:42

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.