Sosyal Medya

Makale

'Tüketenlere Uyarı: Vazifesini Bilen Meydanda Olur'

"Dünyanın bu kesiminin gençleri, entelektüelleri, aydın sınıfı olan bizler, toplumumuzda ciddi bir çeliÅŸki ile yüz yüze olduÄŸumuzu anlamalıyız. EÄŸer bu çeliÅŸki hissedilmezse, algılanmazsa, ortaya çıkarılmazsa, analiz edilmezse, deÄŸerlendirilmeye tabi tutulup üzerinde karar kılınmazsa ve daha sonra cesaretle göğüslenmezse, gelecek bir baÅŸka tarihin etken olduÄŸu ÅŸartların oyuncakları olacağız. Fakat çeliÅŸkinin tabiatını ve onun var varoluÅŸumuza olan etkilerini algılayabilirsek ondan vazgeçmeye veya onu seçmeye karar verebilmemiz için onu ayırıma tabi tutma ve analiz etme gücüne sahipsek, o zaman tarihimizin kaderini oluÅŸturmada ve belirlemede gerçek entelektüel rolümüzü oynayacağız. Yoksa kadercilik ile onun, insanı ve hayatını nasıl belirlediÄŸini konuÅŸan ve hala SERVET VE Ä°KTÄ°DAR toplamaya devam eden YAZARLAR gibi oluruz" (1) 

Tam da dediÄŸi gibi olduk. 
Müslümanların toplantıları (ders, tefsir vs.) muhabbet, sohbet ve halleÅŸmeden uzaklaÅŸtığı için bilginin göstergelerle aktarıldığı bir sunumlara dönüşmesi ile entelektüel dünya konuÅŸtukları ile köküne kurÅŸun dökerek kökünü kurutmuÅŸ, geleceÄŸinin üstünü kapatmıştır.  

Mesela konuÅŸmacılar seslendiÄŸi insanlara kendisinin, onların kardeÅŸi olduÄŸunu hatırlatan bir cümle ile baÅŸlamıyor ve onların kardeÅŸi olduÄŸunu hissettirecek iletiÅŸimi kurmuyor, dahası kurma ihtiyacı hissetmiyor.  

Oysa Rabbimiz Peygamberlerden bahsederken "onlara kardeÅŸlerini gönderdik" der. 7 /A'raf 65,73, 85 .... 
EÄŸer kitlelere kardeÅŸleri gibi gitseydik, kitlelerin yüreÄŸini saracak, yüreklerini kuÅŸatacak, yürekleri arasında yol, iz, iletiÅŸim açacak cümleler kurardık 

Peki, neden kuramıyoruz, Ã§Ã¼nkü yürek bilincimiz yetersiz, çünkü fazla hesap yapıyoruz, hatta hesap yapmamamız gereken yerde de hesap yapıyoruz ve en vahim olanı kitle ile kendisi arasında bir sorumluluk zemini yok.  
Aslında bu konuÅŸmacılar, kalabalıklar içerisindeki yalnız adamlardır. Davetçi olmayan tüm konuÅŸmacılar kendilerine acımadan, kendilerini dipsiz bir Yalnızlığa mahkûm etmektedirler. " Kavramları (sadece) telaffuz edenler her zaman yalnızdır." (2) 

Yunus Aleyhisselam ve kıssayı hatırlayın: 

" Yunus da gönderilen Elçilerdendi. Yunus Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için kendi kendisini kınarken denize attılar, balık onu yuttu. EÄŸer tesbih edenlerden olmasaydı, insanların yeniden diriltilecekleri güne kadar balığın karnında kalırdı " (37 / Saffat 139, 142, 143, 144)  

Zunnun'u da an; Zira o kavmine kızarak gitmiÅŸti, bizim kendisine güç yetiremeyeceÄŸimizi, kavminin arasından çıkmakla kendisini kurtaracağını sanmıştı. Nihayet karanlıklar içinde kalıp; Senden baÅŸka Tanrı yoktur. Senin ÅŸanın yücedir, ben zalimlerden oldum diye yalvardı. "(21 / Enbiya 87) 
Yunus Aleyhisselam ve kıssayı yalın halde düşünün. Yunus Aleyhisselam kavmini bırakıp gittiÄŸinde balığın karnına düştü yani karanlık ve onu yutan bir yalnızlığa düştü. Rahatsız olduÄŸumuz ÅŸeyden ya da kentten kaçamazsınız, gidemezsiniz.  

‘’ Müslümanlar olarak biz sözü söylemek bakımından hitama erdirmeden içine atıldığımız toplumu terk etmekten men edilmiÅŸizdir. Dolayısıyla ‘’yasa’’ insanın ‘’ kadim emanet sözleÅŸmesi’’ (toplumumuza karşı bizi, konuÅŸtuÄŸumuz insanlara karşı) bizi vazifeli kılar. (3) 

KonuÅŸmacılar ve konuÅŸmacıyı dinlemek üzere oraya gelenlerin tek ortak amacı olmalıdır: bir ÅŸeyden rahatsız ve bu rahatsızlığımızı sonlandırmak için buradayız fikrine, hepsi dahil olmalıdır. 
Evet, rahatsızız ve rahatsızlığımız sonlandırmak için buraya geldik, seni dinlemeye geldik, sen de bizim bu rahatsız olduÄŸumuzdan rahatsız oluyorsan bize konuÅŸ demelidirler, hal dilleri ile.  

Yunus Aleyhisselam'ı hatırlayın sonra Ä°brahim Aleyhisselam'ı hatırlayın: 

" Ä°brahim'e selam olsun " (37 / Saffat 109) 

" Kitaptaki Ä°brahim'i de an; gerçekten O, çok doÄŸru bir peygamberdi " (19 / Meryem 41) 
AteÅŸten kaçmadı.  

Bilakis ateÅŸin üstüne gitti.  

" Onun için bir bina yapın da Onu o binada ateÅŸe atın dediler" (37 / Saffat 97) 
" Dediler: O'nu yakın, tanrılarınıza yardım edin, eÄŸer bir iÅŸ yapacaksanız. Biz de: Ey AteÅŸ Ä°brahim'e serin ve esenlik ol dedik. Ona bir tuzak kurmak istediler. Biz de asıl kendilerini hüsrana uÄŸrattık" (21 / Enbiya 68, 69, 70) 

AteÅŸten kaçmadı. 
Neden?  
AteÅŸten kaçsa idi o ateÅŸ, her yanı saracak ve yine onu bulacaktı. Bu yüzden kaçmadı ve ateÅŸin üzerine atladı.  

Yunus Aleyhisselam ve Ä°brahim Aleyhisselamı unutmadan paragrafın başına döneyim: EÄŸer bir ÅŸeyden rahatsızsanız gidemezsiniz, gitmemelisiniz. 

Kuranın tamamı muhataplarına ÅŸunu söylemektedir; 

Kitleye yönelik konuÅŸmalarınız ‘’ bildiri deÄŸil da’vet olmalıdır. (4)  

Kur’an bu misyon ile söz sahiplerini göreve çağırır.  

Bu misyon sorumluluÄŸunu ihmal ederek söz söyleyenleri ise sadece uyarmaz, tehdit eder. ‘’ Dai meydana çıkandır, iddiası olandır.’’(5) Misyonu ve sorumluluÄŸu olandır. 
KonuÅŸmacı ve kitle bir araya gelmiÅŸ ise peygamberlerin bize öğrettiÄŸi gibi yapmalıyız;" Müslümanlar olarak biz sözü söylemek bakımından hitama erdirmeden içine atıldığımız toplumu terk etmekten men edilmiÅŸizdir. Dolayısıyla "yasa" insanın "kadim emanet sözleÅŸmesi" aynı dili konuÅŸtuÄŸumuz insanlarla ilgili bizi vazifeli kılar."  

Öyleyse vazifesini bilen ise meydanlarda olur. 

 

Selam ve dua ile...

  

1. Kültür ve ideoloji. Ali Åžeriati. Bir Yayıncılık S:13 
2. Ä°slamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:321 

3. Ä°slamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:322 

4. Ä°slamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:325 

5. Ä°slamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:325 

6. Ä°slamcılık Söylem ve Eylem. Lütfi Bergen. MGV Yay. S:322 

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.