Sosyal Medya

Makale

İhtimal İçin Yüzleşme

Bitip tükenmek bilmeyen saldırılara maruz kalıyoruz. Temiz kalmak için konumlandığımız ve konumlandırdığımız alan olan cemaatlerimiz tarihin en pislik saldırısına uğradı.

Üstelik bu saldırı dışımızdakiler (emperyalistler) içimizdekiler ile ( içimizdekilerin içindeki iktidar ve güç tutkusunu kullanarak) gerçekleştiği için temiz kalmaya dair umutlar vahşice öldürüldü, biz de katledildik.

Cemaatli olmaya dair duygu ve düşüncelerimiz ve İnancımız en alçak, en adi bir biçimde mütecavizlerin saldırısına maruz kaldı.

Erdemli bireyler, erdemli toplum oluşturmak adına yüreğimizi ortaya koyarak var olmaya çalıştığımız en insanî yanımız barbarca kirletildi. En muhterem oluşumların ortasına dökülen ve saçılan bu necaset, bütün temiz alanların kirli olduğu zannını ve vesvesesini insanların vicdanına, aklına sıçratmıştır.

Artık temiz olunduğuna dair çırpınışlar fayda vermez olmuştur. Temizliğimize dair delillerimiz, melekesini yitirmiş insanlarca, merhametsizce, acımasızca temyiz ve tefrik etmeden hemen mahkum edilmektedir. Bu akıl dışı, insanlık dışı, vicdani alanı tarumar eden zamanların koşullarına ve koşullandırmalarına itaat etmeyen Tevhid erleri modern bir muhacerete tabi tutuluyorlar.

İnsanlık ve insanlarımız; bilimin, teknolojinin, iletişimin ve bilginin varoluş zenginliğine rağmen tarihin hiçbir döneminde şahitliği olmayan bir inhiraf yaşamaktadır.

Yoldan çıkmışlık, tam bir çıldırmışlık hali yaşanmakta. Rejim aklının algılayamadığı, sistemin hafızasında mevcut olmayan iyiye, doğruya ve güzelliğe dair şeyleri yapmak, ihyası için çabalamak, neredeyse terör kapsamı içine alınacak rejim paranoyası yaşanmakta.

Evet, zor zamanlar yaşamaktayız. Tarihin belki de en zor dönemlerinden geçmekteyiz. Fakat bu olanların müsebbibi rejimdir ve bu rejimin devlet anlayış aklının ürünüdür. Rejimin kirli ilişkilerinin sonucudur. Bu durum çok net ve Gerçek olan da budur.

Devlet ve işletmecisi iktidarlar bu kirli ilişkide suçludurlar. Devlet suçunu kabul etmeli ve suçu başka yerde arama alışkanlığından vazgeçmelidir.

Var olan iktidar, rejimle ve rejimin kurucu aklıyla hesaplaşmalıdır.

Tüm alanlarda ve tüm sorumlu tüzel kişiliklerle ve kurumlarla yüzleşmek ve hesaplaşmak zorundayız.

Özellikle rejimin kıblesi olan batılılaşma ve batılılaşmanın taşıyıcıları olan, demokrasi, laiklik, kapitalizm, liberalizm, modernizm ve ilerleme gibi algıların ve yönelişlerin sorumlusu tüm kurumlar, bu hesaplamaya dahil edilmelidir.

Batılılaşma / modernizm /Demokrasi / Laiklik dayatılmış bir kararla uygulanmaya konulduğu için, kıble edinilmiş olan yönün sorunlarına duçar kalınmış ve bu sorunlar artarak ve katlanarak devam etmektedir. Bu yöneliş ve bu yönde var olma istibdadı bu ülkenin hiçbir yapısal sorununu çözmemiş, hatta sorunun kendisi olmuştur.

Tez elden Batı ve modernitesi tüm alanlarda mahkum edilmeli ve devlet eliyle dışlanmalıdır.

İktidar toplumsal adaleti mutlak anlamda sağlamalıdır.

Şuan itibariyle yakıcı sorun olan devlete karşı suçlu olmak tanımsızlıktan ve keyfilikten kurtarılmalıdır.

Devlet suç kavramını evrensel değerler üzerinden tanımlamalı, suçlu ile masumiyet arasını temyiz etmeyi başarmalıdır. Devlet suçlu ile masumiyet (suçsuzluk değil buradaki kasıt ) arasındaki ayırımı

yapmada adaleti tecelli ettirebilmelidir.

Bağımsız bir ülke olduğunu ispatlamalıdır:

İslam düşmanı ülkeler protesto edilmeli ve ilişkiler hiçbir mazeret aranmadan kesilmelidir. Bu ülkeye düşmanlıkları aşikâr olan ülkelerle ilişkilerin sebep ne olursa olsun sürdürülmesi dünyanın en adi davranışıdır. En haysiyetsiz duruştur.

Bu ülkeler düşmanlıklarını gizleme gereği bile duymazken bizim hala yaltaklanmamız, alçak mütecavizleri daha da azdırmaktadır.

Mütecavizleriyle oynaşan kimliksiz ve kişiliksiz bir ülke olmaktansa, ağır bedellerin onurlandırdığı zihinsel bir devrim gerçekleştirilmelidir. Yapacağı her işte veya uygulamasında meşruiyet göstergesi olarak kullandığı halkın kendisine olan yüzde 50 desteğine vurgu yapan iktidar, bu yüzde 50 desteği veren halkı onurlandırmalıdır. Mütecavizleriyle ilişkilerini bütün yönleriyle ve boyutlarıyla keserek kendisine destek veren halkı bu zilletten kurtarmalıdır.

Tevhid erleri ise: 1. Var olan yapıların düşünsel acziyetlerinden dolayı kimliklerini, aidiyetlerini, duygularını, ötekisine karşıtlık temelinde şekillendirmelerinden dolayı

2. Müntesiplerini kapitalist sisteme uyumlu pazarlamacılara dönüştürüp modern tarihin rehineleri haline getirdikleri için

3. Bu ihanetlerini engelleyecek bir hukuk olmadığından ve bu ayrıştırıcı ve düşman edici propagandalarından vaz geçirecek mercie Müslümanlar sahip olamadığından

4. Yaşanan süreçten sonra rejimin kirli yanlarıyla ilişkide olanlar ya da ilişki oluşturan malum güruhlar, rejimin paranoyak yanını tahrik edip, çomakçılığına da talip olunca Kemalistlerden daha çok baskı uygulamakta, psikolojik savaş yoluyla tevhid erlerine karşı ötekileştirme savaşı verdiklerinden dolayı,

Bu durumda Tevhid erleri: .

Utanç verici derin suskunluktan vazgeçerek bu ihanetin müsebbiplerini hiç olmazsa ümmetin vicdanında mahkûm etmelidirler.

Ümmetin var olma inandırıcılığına yapılan bu saldırı mutlak anlamda cezalandırılmalıdır. Devlet bu paranoyasını sürdürmeye devam ederse, Sorumluluk sahibi Müslümanlar

İktidarla yüzleşme ve bu paranoyasına direnmeyi mutlak anlamda düşünmelidirler.

Yeniden düşünme ve direnme yeteneği kazanmalıyız.

Bu direnme iki temel duruş üzerinden gerçekleştirilmelidir; birincisi devlete karşı ikincisi kirli ilişkiler içinde olan yapılara karşı somutlaştırılmalıdır.

Yapılar arası vahdet bu temel paradigma üzerinden konuşulmalıdır.

Peki, İyiye doğruya güzele ve Ümmet olmaya yönelik bir ihtimal var mıdır?

Evet

Müslümanlar, tevhidi muhalefeti örgütleyebildiğinde umutlar gerçeğe dönüşecektir. Selam olsun Tevhid erlerine

Selam ve Dua ile

Veysel Ocak

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.