Makale
Ben Ne Yapmamalıyım?
Günümüzde insanlar, toplumlar sorumluluklarının ve sorumluluk sınırlarının bilincinde olmadıkları / olamadıkları için kendilerini şerefli kılacak eylemlerde bulunamıyorlar.
Bağımlılık, edilgenlik, cesaretsizlik, çaresizlik, yeteneksizlik, Mükerrem yaratılan insanların fitri yapılarında olmayan fakat hayatın hayasızca biçimlendirmesinden kaynaklandığını anlatmak / anlaşılmasını sağlamak, anlayabilmelerinin koşullarını oluşturmak mümkün görünmüyor.
Sorunlarımızın hiçbirisine İslami çözüm aramak şöyle dursun, İslami yorum dahi yapamıyoruz. Bu hallerden beri olmayan ben, çözüm aramaktan vazgeçmeyeceğim, çözüm aramaya ve düşünmeye devam etmek zorundayım.
Ömrüm boyunca başlangıç olarak ilk kez bir yöntemi denedim; hayatın öğreticiliğinden yola çıkarak, gözlemlerime başladım. Kısa zamanda bu bakış açısı bana çok şey öğretti.
Belimi büken yüklerin, (sorumluluk değil ) benim yüklenmediğim, sorumsuz insanların arkalarına attıklarını alıp, sırtlanmak zorunda hissettiğim yüklerin yüzünden olduğunu anladım.
Diğeri ise; bıktırıcı yorgun olanlardan, gereksiz duyarlılık taşıyanlardan, ders almadan yanılmaya devam edenlerden, Paranoyak bir biçimde sayıklayanlardan, değersiz hezeyanların koro üyelerinin tercihlerini gözardı etmediğim / kendimi bunlardan özgürleştiremediğim için, yaşayamadan, gereksiz bir biçimde ihtiyarladığımı anladım.
Bir diğeri ise: her şeyden ama her şeyden en önemlisinin, ben ne yapmalıyım yada ben ne yapabilirim sorusunun insanı uyandıracağını / uyanık kılacağını söyler ve savunurdum. Bu düşüncemin doğrunun yarısı olduğunu ÖĞRENDİM. Diğer yarısının ise, ben ne / neleri yapmamalıyım olduğunu ise çok geç farkettim. Hatta bu yüzyıl için ben, ne / neler yapmamalıyım prensipliliğinin doğru olan bütünlüğün büyük bölümünü kapsadığını biraz daha fazla düşününce fark ettim. Mevcut hayatın / hayatımızın ne denli sorunlu olduğunu ne yapmalıyım sorusuyla sorgulamak yerine, ben ne yapmamalıyım bilinciyle sorgulandığında ortaya çıktığını yeni fark ettim. Yani Bu yüzyılda hayatımızın, hayatın berbat bir hayat olduğunu görmek için ne yapmamalıyım sorusu ile hayata katıldığında görebileceğimi bizzat gözlemledim.
Ben her şeyi yapabilirim / yapıyorum; modern algının kabullendiği modem hayat, bana bütün imkânlarını seferber ediyor ve teşvik ediyor, teşvik veriyor, ayartıyor, benim gücüm ve olanağım yetmezse Kredi açıyor. Fakat ben ne yapmamalıyım dediğimde/ hayata bu mantık ile katıldığımda, bu davetkar hayat, beni düşman ilan ediyor. Sistem o kadar çok yapılması gerekenleri bizim bilincimize, yolumuzun üstüne, köprü altlarına bırakıyor ki, sürekli bir şeyler yapmalıyız koşuşturması içinde gün geçtikçe daha da gömülerek, en sonunda da gömülerek işimiz bitiyor. Bu ayartılmış yapma bilinçsizliği haliyle yaptıklarımız yüzünden, bir şey yapacak takatımız ve yüzümüz kalmıyor. Devam ettirmemiz gerektiğine İnandırıldığımız o kadar çok iş ve işlerimiz var ki, vazgeçilmez önceliklerimizin bize nasıl UNUTTURULDUĞUNU sanırım ölünce, ölürken anlamış olmaktan bugün çok korkuyorum. Hiç durmadan yapmalısın bilinçsizliği, beynimizin içine dökülen sorunlaştırılmış ve hayata yansıtılan Hayal perdesinden başka bir şey değil; bu perdeye yansıtılan her görüntü, bizi zemberekli bir saat gibi kurarak, gelgit bir müptezelliği normalleştirerek, hayatı / hayatımızı kurgulanmışlığın içinde kurgulanmış olarak yaşıyoruz.
Öyle bir müptezelliğin (değer algısının yitirilmesi) içindeyim ki, ben mi işimden değerliyim, işlerim mi benden değerli buna BEN karar veremiyorum.
Selam ve dua ile...
Henüz yorum yapılmamış.