Makale
Rabbinizin hangi nimetini gerçekleye biliyorsunuz?
Nimet, Rızık, Şükür, Salih amel konularında çok şeyler bildiğinizin farkındayım. Bu konularda çok az şeyi anladığımın da farkındayım.
Buna raÄŸmen hadsizlik etmeye devam ediyorum.
Rabbimizin hepimize sorduÄŸu ve Rahman suresinde defalarca tekrarladığı; ‘’Åžimdi Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz’’ sorusunu ben, kendime deÄŸil, size, tersinden soruyorum; Rabbinizin hangi nimetini (nimetlerini deÄŸil) gerçekleyebiliyorsunuz?
Nimet ve kaç çeşit nimet vardır bilgisi sizde, Ben, hangisinin gerçeklenebildiğinin peşindeyim.
İçinizden öyleyse sen söyle dediğinizi duyuyorum, bana sormayın, ben gariban birisiyim; bu konuda bir yol, bir yöntem bulmuşlar var ise, oraya hicret edip kendimi kurtarmaya bakıyorum.
Özellikle de nimetin şu çeşitlerini gerçekleyenleri arıyorum.
Rabbimiz Duha suresinde diyor ki;
Rabbin sana verecek Sen razı olacaksın; yani, ille de mal-mülk demeyenleri
O seni yetim bulup barındırmadı mı? Öksüzü ezmeyenleri, sevenleri, insani koşullarda yaşam ve yaşama hakkı için mücadele edenleri arıyorum.
Seni fakir bulup zengin etmedi mi? Ben buraya tırnaklarımla geldim diyerek, tırnaklarını karşısındakine çıkaran canavarlaşmış olmayanları,
Rabbinin nimetlerini anlat. emirini şöyle anlayanları değil;
Biliyorsunuz, Kur'an'da En’am suresi var: Arapçada da sözlüklere baktım ‘’Neam’’ deve demekmiÅŸ çoÄŸulu da ‘’ En’am’’mış,(Kur’an’da en’am kelimesi deve baÅŸta olmak üzere sığır ve davarı da içine alacak ÅŸekilde kullanılır; ama eÄŸer sözü edilen hayvanlar içinde deve olmazsa en’am denmezmiÅŸ. En’am dendiÄŸinde kasdolunanların içinde mutlaka deve de var demektir.) iÅŸte alimlerimiz bu kuvvetli baÄŸlam nedeniyle konuyu deÄŸerlendirirken Araplar için en kıymetli ÅŸey deve olduÄŸundan, deve onlar için büyük bir nimettir diye açıklıyorlar, yani Ne’am ile Nimet arasında böyle bir yakınlık varmış. Yani bineklerimiz ile bizim aramızdaki yakınlık gibi, ben anlamadım, siz anlamışsınızdır.
Rabbimiz Duha suresinde efendimizi barındırdı ya, ben oraya takıldım; barınmaya yani barınaklara.
Ben anlayamadığım için anlatmakta da zorlanıyorum. Barınmak olarak Google'a yazdım Türk Dil Kurumu'nun sözlüğüne baktım, Türk Dil Kurumu'nun sözlüğündeki tanımlarla bizim barınaklarımız arasında alaka yok. Ben anlamadım ama siz sanırım anlarsınız.
Bir de Fatiha Suresinde ‘’Nimet verilenlerin yoluna bizi ulaÅŸtır’’ duamız var ki, beni neredeyse Namaz kılmaktan alıkoyacak. Bir yiÄŸit yok mu bu duayı yapmazsanız da olur diyecek.
Deve-Nimet ilişkisine baktığımda, bu nimetlenenlerin yoluna kendimi yönlendirmeye çalışıyor olmam bir türlü gerçekleşmiyor. Fıtratıma ters galiba, ben anlayamıyorum; Ya Rabbi bu Nimet verdiklerinin yoluna gitmek istemiyorum. Bana senin yolunu göster: İşte bu yolu bilenler, bulanlar varsa ben onların yanına gitmek istiyorum.
Dedim ya anlayamıyorum, Ama siz bilirsiniz!
Kur'an'da Ali İmran Suresi 103 var. Hocalarımız öyle güzel okuyorlar ki ben gözlerimi kapıyorum, dinliyorum, ilahi bir el alıp beni yemyeşil bir vadiye götürüyor, ayet bitiyor, gözlerimi açınca ben yine Ateş çukurunun kenarındayım. Deniz kenarına kaçıyorum, deniz ateşten bir çukur oluyor.
Ya Rabbi ben 50 yıldır Ateş çukurunun kenarındayım. Yani benim özelimde biz 50 yıldır birbirimize düşmanız. Hatta düşmanın bile yapmayacağını birbirimize yapıyoruz. Bir yerlerde topluca ipe sarılma seansları yapılıyor ama fıtratıma ters. Bende tutmadı.
Dedim ya anlayamıyorum, belki anlayan vardır.
Hele hele hiç anlamadığım bir ÅŸey var ki, Kur'an'da olmasa(Kur’an’a ait olmasa) dünyanın en büyük yalanı diyeceÄŸim; Müminler kardeÅŸtir.
Ya Rabbi sözüne iman ediyorum: Neredeki Müminler kardeş ise beni de onlara kardeş et. Beni onlarla buluştur; kardeşliklerine yar ve yoldaş et, onların dünyasına giden yolu, yoldaşı, yöntemi, dermanı, imanı, hikmeti, ahlakı bana nasip et.
Kitabında diyorsun ki; onlar istişare ederek yaşarlar, birlikte rükû ve secde ederler, birlikte hareket ederler, kendileri yapılanlara karşı Cihad ederler, bana da nasip eyle.
Ya Rabbi; Yoruldum, bıktım, çaresizim, birbirimizi Cehennem kenarına taşımaktan.
Korkuyorum; yalanlayamadığım ama gerçekleyemediğim nimetlerin benden alacağı intikamdan.
Utanıyorum; gerçekleyemeyerek, Rabbimizin nimetlerinin yalanlanıyor olmasanın vebalinden, cezasından, zilletinden.
<< Kim Allah'ın nimetini kendisine geldikten sonra değiştirirse muhakkak Allah cezalandırması şiddetli olandır>> (2 / Bakara 211)
Beni ve benim gibi çaresiz olanları Mezelletme Ya Rabbi.
Henüz yorum yapılmamış.