Makale
Halkların Tarihi
Modern dünya sistemi bütünüyle temelinden sarsılmış durumdadır.
Bugünün dünyasında halkın ve halkların serüveni ortak bir mahiyet taşıyor.
Tarih, halkların serüveni ile yeniden mecrasına dönüyor.
Halk kendisine benimsetilen standartları darmadağın ediyor. Sistemlerin kurguladığı halk; ideolojik toplumsal modellerin politikalarına uygun bir biçimde eğitilmiş, bu suretle içerisinde yaşadığı ideolojik yapı için çalışan, zarar vermeyi düşünemeyen, sürüleştirilerek etkisizleştirilen bir kitleydi. Her söylediklerini peşinen kabul edilmeye ikna edilmiş bir topluluktu. Onlara göre halka ve halklara geçim derdinden başka bir dert, geçim uğraşından başka bir uğraş yüklenemezdi.
Seküler hiçbir düşünce ideoloji ve dünya görüşü fıtratın mahiyetini ve kudretini hiç hesaba katmamışlardır. Fıtratın sahibi için bizim ona ihtiyacımız yok demişlerdir. Bu yüzden ortaya koydukları yasaların kanunların ve uygulamaların insan fıtratına aykırılığını, bu fıtratın bu aykırılığa bir gün isyan edeceği akıllarına bile gelmemiştir. Bugün içinde yaşadığımız durum halkın fiilen yaşadığı hayat hangi nitelikte olursa olsun fıtrat gerçeğini bir kez daha gündeme taşımıştır.
Fıtrat yaratılışla beraber varlığın bütün yorumunun tek kaynağıdır.
Günümüzde kendisini İslam'a nispet edenleri bu fıtri temel ihmal edilerek anlamaya çalışılmalıdır.
Mevcut durum bize bir çok şeyi bir çok yönüyle göstermiştir:
Halkın ve halkların olayları, gelişmeleri; etkileme, yönlendirme yeteneği ve Siyasal kararlar alma yeteneği olmadığını düşünenler ve onların üzerinde kendilerini görenler halkın korumasına muhtaç kalarak, halka sığınmak zorunda kalmışlardır.
Geçim derdinden başka sorumluluk yüklemedikleri halka; vatanı, devleti hatta kendilerini, kendilerinin ürettikleri canavarlardan kurtarmaya çağırmışlardır.
Devletin, devletin ordularının, iktidarın ve tüm iktidar olduğunu söyleyenlerin ne kadar aciz olduğunu apaçık gördük. Bunu bize gösteren Allahımıza hamdolsun.
Bir şeyi daha gördük;
Bugünün dünyası, çıkarlar için her türlü kötülüğün yapılabileceği bir dünyadır.
Bugün bireysel kötülüklerin dünyasından örgütlü kötülüklerin dünyasına evriliyoruz. Örgütlü kötülüklerin dünyasındayız.
Örgütlü kötülüklere ses çıkarmayan ve hatta örgütlü kötülüklerle iş tutan devletlerin dünyasındayız.
Halka rağmen örgütlenenlerle beraber hareket eden devletlerin dünyasındayız.
Bir şeyi daha gördük;
Şahısları putlaştıran, ilahlaştıran din dünyasının insanlar üzerindeki zihinsel tahribatını bugün bütün boyutlarıyla gördük.
Şizofrenik ve saplantılı insan sürülerini yöneten yarı ilah insanların nekadar tehlikeli olduklarını apaçık gördük.
Dinin düşünce ile düşüncenin ahlak ile buluşarak tevhitleşmediği her zihin, manipüle edildiğinde nasıl bir canavara dönüştüğüne şahit olduk.
Bâtıni ahlaksızlıkla eğitilip, sürüleştirilen insanların, başkalarının tercihlerini anlamlandıramayacak kadar ötekileştirdiğini / ötekileştirildiğini bugün diğerlerine hayat hakkı tanımayacak canavarlıkları ortaya koyduğunda anlayabildik.
Şizofrenik egolar tarafından parçalanan toplum, kendisine ait olmayan hiçbir sesi duymadığını, ızdırapları hissetmeyecek kadar insanlığından uzaklaştığını gördük. Şizofrenik egoların topluma merhamet etmediklerini, tutkularının esir olarak sadece kendi yüreklerini değil, yönettikleri toplumun da yüreklerini çölleştirdiklerini gördük. Şizofrenik liderlerin ortaklık kabul etmez otoriteleri, toplumsal dayanışmayı, paylaşmayı, kardeş olmayı imkansız hale getirdiğini gördük.
Paraya, lükse, iktidara düşkünlük, insanları nasıl hayvanlar seviyesine düşüren bir ruhsuzluk oluşturduğunu anlamış olmalıyız.
Bunlara olan hırsın, insanlığı nasıl öldürdüğünü, akılı nasıl vahşileştirdiğini, akıl dışı yolları, yöntemleri nasıl meşrulaştırdığını, ihtirasların insanı nasıl köpekleştirdiğini sefilleştirdiğini bu kez mutlaka anlamalıyız.
Tek adamlık, politik sapkınlıkların her zaman sebebi olmuştur.
Tek adamlık, cinnet politikalarının tek sebebidir.
Bugün bizi yönetenler insanlık, insanlık vicdanının yönelişini anlayamıyorlar ve anlamlandıramıyorlar.
Bugün bizi yönetenler tarihin hangi yöne doğru ilahi bir evrilme ile ilerlediğini anlamıyorlar, anlamak istemiyorlar.
Siyasal geleceğin yönünü, yerini, mantığını hala anlayamıyorlar.
Bugün bizi yönetenler, insanın kendi içindeki dünyayla bütün bağları kopmadan önce imanın her insanın mutlak gerçeği olduğunu acilen kavranmalıdırlar.
Bugün şunu da görmek durumundayız;
Yerel anlamda her türlü ırkçılığın ve fanatizmin kendisine çok rahatlıkla yer bulabildiği, kendisini rahatlıkla ifade edebildiği bir zamandayız. Yerel ırkçılığın kavramlarımızın içini boşaltarak kendisini yeniden meşrulaştırmasına izin vermemeliyiz.
Meşrulaştırıcı zamanın etkisinde kalarak yerel ırkçılığın sembollerini mitler haline dönüştürmemeliyiz ve dönüştürülmesine izin vermemeliyiz.
Zaman itibariyle, meşrulaştırıcı bir zaman tünelinden geçmekteyiz; bugün bütün boyutlarıyla bu literatürün denenmesi, yönlendirilmesi yapılmaktadır. Hemen sonrasında ise bu literatürün denetimi başlayacaktır.
Bilinmelidir ki her türlü ulusal dindarlık tezahürü tevhidin önüne koymuş bir engeldir.
Bugün Müslümanlar şunu anlamalıdır ki;
Allah rahmetiyle tarihe müdahale etmiştir.
Allahın bu müdahalesi biz hak ettiğimiz için değildir; Hakkın görülmesini engelleyen batılın bertarafı için ve insanların hakka ulaşmasının önündeki engelleri kaldırmak için müdahale etmiştir.
Biz Müslümanlar olarak;
İçimizdeki yaratılıştan gelen ilahi format olan fıtratın bilincimizde, ruhumuzda ve davranışlarımızda kazandırdığı direniş ufkunu düşünsel bir yenilenmeye dönüştürerek, ilahi varoluşun özgürlük alanında taşımalıyız.
Evrensel varoluşun sesi, rengi, ruhu, duygusu hayatımızı kuşatmalıdır. Rahmetiyle içimizdeki cevheri tekrar tutuşturan Allahımız imanımızdaki cürufları ayırarak iman cevherini tekrar açığa çıkarmamıza destek vermesini istiyorsak ilahi var oluşumuzu yeniden hatırlamak ve sorgulamak durumundayız.
Bugün hayatımıza müdahil olan rahmetin izlerini izleyerek / anlayarak kötülüklerden, cahilliğimizden, günahlarımızdan arınarak Allah'ın bize olan rahmetini çoğaltabiliriz. Rahmetine mazhar olabiliriz.
Bugün, bize rağmen; bilincimizi, ruhumuzu, kalbimizi sarsan ve ayağa kaldıran âlemlerin Rabbine hamd olsun.
Selam ve Dua ile...
Henüz yorum yapılmamış.