Makale
Sonrası Diriliş
Gerçek şu ki; Ayetlerimizi yalanlamaya kalkışan ve onlara tepeden bakan kimselere göğün kapıları açılmayacaktır. Günaha gömülüp gidenleri biz, böyle cezalandırırız.(Araf/40)
Gerçek şu ki; Biz, vahyi onlara adım adım ulaştırdık ki böylece belki üzerinde düşünür, akıllarında tutarlar. (Kasas/51)
Oysa, Biz, varlık ve refahtan ötürü azgınlaşan nice toplumları yok etmişizdir. (Kasas/58)
İslamcılar, devlete eklemlenerek burjuvalaşınca dinsel referanslı medeniyet düşüncelerini terkederek yani varlık nedenlerini değiştirerek, yeni bir varoluş ortaya koymaya giriştiler.
Bunu, devlet ve siyaset merkezli bir okumanın sonucu olarak ortaya çıkan kültür üzerinden gerçekleştirmeyi planladılar / planlamaya çalışıyorlar. Bunu gerçekleştirirken dinini, kendini, kendi içini ve ruhunu bu kültüre inhisar (ona ait kılma) ederek çılgın bir inhiraf (tutulma, bağlanma) ile bedenini bu kültürel yaşamın vitrinine koyarak kendilerini ifadelendirdiler.
Elimizdeki referanslarla tanımlanamayacak "Batı kırması" tipolojiler ortaya çıktı. Aslında bu varlıklar, ne batı modeline uyuyor ne de ara sıra kendilerini refere ettikleri yerlere uyuyorlar. Bu varoluş halinin / durumunun sosyopsikolojisini ortaya koymak mümkün görünmüyor.
Fakat görülenler ve kaybolanlar üzerinden gidersek, durumun tespitini değil ama anlatmak istediğimi biraz kolaylaştırabilirim diye düşünüyorum. Birazdan yapacağım karşılaştırmayı oluştururken geçmişi tamamen olumluyor da değilim. Bu karşılaştırma ile sadece savrulmanın boyutlarını belirlemek istiyorum.
*Dini algısı yüksek müzik ve melodilerden ve en önemlisi ticari olmayan sebeplerden, pop ve rap ritmine geçiş yapılarak sadece kültürel bir dönüşüm değil kapitalizmin ruhu da buna ekledik.
*Kadın veya erkek olsun kılık kıyafetlerimiz modanın biçimlendirdiği lüks, markalı, pahalı ve ayrıcalıklı yani fark ettiren bir iffetsizliğe sektör oldu.
*Allah'ın verdiği rızık ve nimetin şükrünü eda etmek için paylaşım düşüncelerinden, hümanist hayırseverliğe evrilerek ve buna, ötekine de açılma adını vererek piyasa oluşturduk.
*Tebliğ ve davetin içeriğini boşaltarak ve din ile ilişkisini kopararak, siyasal başarı hedefli bir sosyal hizmete dönüştürdük.
*Dava bitti; mutluluk ve haz odaklı, batılı ve batıl kokan amaçlıĺığın kuÅŸattığı bir hayat yaÅŸanmaya ve dayatılmaya baÅŸladı.
*Dava adamı tanımlaması üzerinden gerçekleşen adanmışlık, dava ve adamlık, tarihin en karanlık yerine gömülerek, adamlık Erdemli iş adamı figürüne dönüştü, adanmışlık, tam bir girişimcilik oldu.
*Düşünsel sürecimizin birikimleri olan yapılanmalar terk edildi: terk etmeyenler için ise bugünlerde ortaya çıkan projeler uygulanmaya konularak bu yapılanmaların toplum nazarında aşağılık bir itibarsızlaştırma propagandası yapılmaktadır. Bu yolla düşünsel serüvenimiz köksüzleştirilmek istenmektedir.
*Muttaki önderlerin, aramızdan yani bizden birisi olan abilerin ve dava adamlarının yerini medyatik kıssacılar aldı.
*Cihat, tamamen siyasal ve siyasalın domine ettiği ekonomik başarıya tahvil edilerek, kavramının içeriği terörizm kapsamına alındı.
Bu karşılaştırmaları uzatabiliriz.
İşte bu hercümerç içinde TOPLUM RUH HALİ OLARAK ÜÇ KISIMA TASNİF oldu.
Birinci kısımdakiler, kısaca, dünün mücahitleri bugünün...........
Batı kırması; moda, mağaza, marka ve kazanma retoriği üzerine hayatını kuranlar ve bu hayatı aşağıdakilere dayatanlar.
İkinci kısımdakiler ise dünün mücahidi bugünün, yukarıdaki yaşamın mümini olmaya çalışanlardan oluşmaktadır.Tam da ayetteki gibiler:
‘Karun iÅŸte böyle görkem ve gösteriÅŸ içinde soydaÅŸların karşısına çıkardı: Öyle ki yalnızca dünya hayatına gözünü dikenler ona bakıp da; ah ne olurdu derlerdi karuna verildiÄŸi kadar bize de verilseydi, o gerçekten çok talihli biri’. (Kasas/79)
Üçüncü kısımdakiler; Diriliş işte şu üçüncü kısım üzerinden gerçekleştirilmelidir.
‘Kendilerine doÄŸru, güvenilir bilgi bahÅŸedilmiÅŸ olanlarsa: "Yazıklar olsun size" derlerdi. Bilmiyor musunuz ki gerçekten inanmış olan, dürüst ve erdemli davranışlarda bulunan kimseler için Allah'ın tasvip ettiÄŸi ÅŸeyler daha hayırlıdır; ama şüphesiz, böyle bir nimete güçlüklere göğüs geren kimselerden baÅŸkası eriÅŸemez’. (Kasas/80)
‘Öyleyse, Allah'ın sana verdiklerinden yararlanarak yalnızca ahiret yurdunda iyi bir yer tutmanın yolunu ara. Bu dünyadaki nasibini de unutma ve Allah nasıl sana iyilik de bulunduysa, sen de baÅŸkalarına öyle iyilikte bulun ve sakın yeryüzünde bozgunculuk, karışıklık çıkarmaya çalışma. Şüphesiz Allah bozguncuları sevmez.’ (Kasas/77)
DiriliÅŸ icin:
*Bu kısımda olanların siyasi bakış açıları ve siyasetleri yeniden inşa edilmelidir. Siyaset merkezli bir İslamlaşmadan, Ahlak ve Erdem temelli İslamlaşmaya yeniden ve iradeli bir biçimde dönülmelidir.
*İktisadi durumları, organizasyonları ve yapılanmaları tarihi tecrübeler ışığında Takva, Ahlak ve Hamd temelli parametreler üzerinden okunmalı ve kurulmalıdır.
* Ailelerimiz, kapitalist tüketim kültürünün etkisinden bir şekilde kurtarılarak, modadan soyutlanarak, kanaatkarlığın toplumsal bir duruşun ve var oluşun sade yaşam merkezleri haline getirilerek, ümmetin nüvesini teşkil edecek içerikte yeniden İhya edilmelidir.
*Devlete yanaşarak pastadan pay almanın bir yolu ve unsuru haline gelen Sivil toplumculuğu bırakarak, mutlak anlamda Eğitim Üzerine yönelmeliyiz.
*Yardım faaliyetlerini eğitim seferberliği üzerinden yaparak, özellikle, yetimler, sokak çocukları, sosyal adaletsizliğin mağdurları mustasaf aileler üzerinden başlangıç yapılmalıdır.
*En önemlisi bu üçüncü kesim, ideolojik bir deprem sonrası ortaya çıkan Seküler Elit sınıf ile bütünleştikleri katman arasında yaşanacak konjonktürel bir depremde, insanlığın devamını sağlayacak kesim olarak, var olmak zorundadır. Zira her burjuva hareketi sönümlüdür.
Bu üçüncü kesimi teşkil eden erdemli insanların umutlarının kırılmaması onurlu duruşun toplumsallaşması için son şanstır. Bu onurlu duruşun sürekliliğinin sağlanması ve sarsılmaması için, din kardeşliğinin tüm boyutlarda ve hayatın tüm alanlarında somutlaştırılarak yaşanması gerektiği asla unutulmamalıdır. Yazımızın bu bölümünde ilk adımı gerçekleştirmiş yani yoğunlaşacağımız toplumsal kesimi tespit etmiş olduk. Daha sonraki yazılarımızda belki yapılacaklar üzerine biraz daha durabiliriz.
‘Kim ki Allah'ın huzuruna iyilik yaparak çıkarsa daha iyisini daha üstününü bulacaktır ve kim ki kötülük yaparak çıkarsa bilsin ki kötülük yapanlar yaptıklarının karşılığını görecekler’. (Kasas/84)
Henüz yorum yapılmamış.