Makale
Åžiddet yoluyla politika*-2
Åžiddet yaÅŸamın bir parçası olarak insanlık tarihinin her döneminde olagelmiÅŸtir. Åžiddet bazan kiÅŸiliÄŸi tahrip eden psikolojik bir travma, bazan da toplumsal yıkımlara sebep olan bir savaÅŸ aracı olarak ortaya çıkmıştır. Özellikle ulus devletlerin ortaya çıkmasıyla beraber ÅŸiddet ve ÅŸiddet yöntemi, mantalite ve tanımsal bir deÄŸiÅŸikliÄŸe sahip olmuÅŸtur. Batının sömürgeci ve kolonyalist medeniyetin tüm dünyayı etkilemesiyle ortaya çıkan diÄŸerini ötekileÅŸtirme süreci, toplumların ÅŸiddete yönelmesini etkilemiÅŸ, tetiklemiÅŸ ve düÅŸünsel olarak meÅŸruiyetini saÄŸlamıştır.
Batı hem siyasal hem düÅŸünsel temelde kendi dışındaki dünyayı ötekileÅŸtirerek tanımlamıştır. Batılı aklın ürünü olan ulus devletlerde aynı mantık içerisinde kendisini tanımlamış ve temellendirmiÅŸtir. Åžiddetin özellikle toplumsal ve siyasal baÄŸlamda ayrımcılık ve ötekileÅŸtirme çabalarının sonucu olduÄŸu bugün reddedilemez bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır. Sorunların çözümüne yönelik giriÅŸimleri buradan baÅŸlamak gerektiÄŸini düÅŸünmekteyiz.
Arendt, tarih ve siyaset üzerine düÅŸünmeyi iÅŸ edinen herkesin, ÅŸiddetin insan dünyasında oynadığı önemli rolün farkına varılması gereÄŸinin altını çizerek soruna dikkat çekmiÅŸtir. Etnik çatışmaların en önemli, ancak en fazla ihmal edilen yönü psiko-sosyal yönüdür. MaÄŸduriyet söylemi ve mazlumluk psikolojisi, terör ve toplumsal ÅŸiddete tevessül eden grupların temel meÅŸruiyet kaynağını oluÅŸturur. Bölgenin kültürel ve toplumsal yapısına zıt ideolojisine raÄŸmen PKK'nın bu denli etkili olmasını saÄŸlayan en önemli faktör, maÄŸduriyet söylemi ve mazlumluk psikolojisini etkili olarak kullanmasıdır.
Buna raÄŸmen ÅŸiddeti meÅŸrulaÅŸtıran ve ortaya çıkaran sebebin yalnızca ekonomik, sosyal gibi konulara baÄŸlanması ise eksik teÅŸhis ve sorunun çözümünü zorlaÅŸtıracak bir genellemedir.
Artık ÅŸiddet ve teröre baÅŸvurmanın siyasal ve stratejik nedenlere baÄŸlı bir seçenek olduÄŸunu, bu eylemlerde bazı psikolojik ve sosyal faktörlerin etkileri olmasına raÄŸmen, bu tercih terörizmin stratejik bir seçimi olduÄŸu anlamak durumundayız. Yani terör ve ÅŸiddet faaliyetlerinin tümünü akıl dışı ve patolojik olgular olarak görmek yanlıştır. Sosyolojik analizlerle beslenmeyen ve dikkate almayan siyasal ve sosyal yaklaşımlar, ÅŸiddet ve terör konusuyla ilgili analizleri güvenlik merkezli ve tehdit içerikli bakış açılarının belirlediÄŸi kısır bir döngüye mahkum edecektir.
Åžiddet zaten sözün bittiÄŸi yerde devreye giren bir hadisedir.
Güvenlikçi ve tehdit algısının hakim olduÄŸu bir sosyo-siyaset; var olan Ä°ktidarın politikasını etkilediÄŸinde, ÅŸiddet oluÅŸturmak / ulaÅŸmak istediÄŸi çatışma noktasını yakalanmış demektir. YaÅŸadığımız bugünlerde PKK ve HDP iktidarı, geçmiÅŸ dönemlerde olduÄŸu gibi güvenlik endeksli bir uygulamalara sürükleyerek tuzaÄŸa düÅŸürmek, son seçimlerde aldığı desteÄŸi korumak ve iktidarın desteÄŸini minimize etmeye çalışmaktadır. Bölgede elde ettiÄŸi psikolojik üstünlüÄŸü korumak için oluÅŸturduÄŸu kurtarılmış bölgeler, eylemler, yol kontrolleri vs gibi güç gösterileri ile yakalamış olduÄŸu psikolojik üstünlüÄŸü halk üzerinde baskı olarak da kullanmaktadır.
Bu durum iyi yönetilmesi gereken bir kriz anıdır: GeniÅŸ çaplı toplumsal etki yaratma ve kamuoyunu yönlendirmeyi amaçlayan ÅŸiddet ve teröre baÅŸvurma davranışının gerisindeki olası motiflerden her birinin analizini gerekli kılmaktadır. Teröristleri sadece kandırılmış, mantık dışı paranoyak birer fanatik olarak görmek ve buna benzer kalıp yargılarla deÄŸerlendirmek onların zihin yapıları ve davranış kalıplarının çözümlenmesine engel olabileceÄŸi gibi, halkın yaÅŸadığı zihinsel dönüÅŸümünü anlayamaz, muhalif olmanın tek seçenek olarak kaldığı çaresizliÄŸini göremeyiz.
Şiddetin ideolojisi ve hareket edeceği ve ettiği parametreler vardır:
'' Ä°ster bilinen usullerle olsun, isterse de yeni bir takım yollarla gerçekleÅŸmiÅŸ olsun; ulusal bağımsızlık,, ulusal doÄŸuÅŸ, ulusal kavme geçiÅŸ ve sömürgecilikten kurtuluÅŸ, her zaman ÅŸiddete dayalı olgular olmuÅŸlardır. ''(1)
SomutlaÅŸtırılan psikolojik savaÅŸ atmosferi yoluyla, halk üzerinde oluÅŸturulan psikolojik ve düÅŸünsel gerginlik, halkının insani birçok yanını uyararak / güdümleyerek bir sorumluluk bilinci oluÅŸturulup, sorumluluk bilinciyle belirlenen hedefe yönlendirilmesinin koÅŸulları hazırlanır. Böylece meÅŸruiyet zemini oluÅŸturulmuÅŸ olur.
Olaylar ve hadiseler yaÅŸam içersinde uygulamaya sokulup gerçekleÅŸmeye baÅŸladığında, taraflar için bir süreç baÅŸlamış demektir.
-Taraflar dil, söylem ve eylem ile kamuoyunda meÅŸruiyet algısı oluÅŸturmaya çalışırlar. Bu meÅŸruiyetin oluÅŸturulması, artırılması ve sürdürebilmesi ise; olayların ve sürecin kamuoyu tarafından deÄŸerlendirilirken hangi tarafın dilinin hakim olmasıyla ilgilidir.
MeÅŸruiyetin en güçlü olduÄŸu zaman, konum-boyut biri diÄŸerini ötekileÅŸtirmeyi baÅŸarabildiÄŸinde ortaya çıkar. ÖtekileÅŸtirebildiÄŸinde meÅŸruiyeti saÄŸlamış olursun ve artık Ä°ktidar mücadelesi yapabilirsin demektir. Taraflar arasında oluÅŸacak Ä°ktidar mücadelesi ÅŸiddetin kendisini konumlandırdığı / zemin olarak gördüÄŸü halk üzerinde gerçekleÅŸen bir Ä°ktidar mücadelesidir. MeÅŸruiyet ya da meÅŸruiyeti kazanmak sosyo politik bir hadisedir. Sayıyla, orantısal deÄŸerlerle, ekonomik ölçütlerle, güç ile birebir alakalı deÄŸildir.
Sosyo-politik alanda mevcut iktidarı etkileyebilecek, meÅŸgul edecek bir etkinliÄŸe sahip olmak, meÅŸruiyetin en temel göstergelerindendir.
Ä°ktidarlar (hükümetler) meÅŸruiyet arayışında olan muhalif tarafı, iktidarın saÄŸladığı olanaklarla yenebilir, zaafa uÄŸratabilir, en azından baÅŸ edebilme imkan ve etkinliÄŸe sahip olduÄŸundan muhalif taraf sosyal hayatta güçlü yanını baÅŸka bir ÅŸekilde ikmal eder ki bunlardan birisi de terör ve ÅŸiddet yoluyla siyaseti demoralize ederek güç endeksini var olan potansiyelinin üzerinde gösterebilsin.
Dolayısıyla her ÅŸey legal siyasi alanda gerçekleÅŸmez. En güçlü Ä°ktidar mücadeleleri temel olarak, legal siyasi alanın dışında gerçekleÅŸmektedir.
Burada ÅŸunu rahatlıkla söyleyebiliriz: Kamuoyuna yansıyan politik paylaşımlar ya da bilgiler legal olmayan alanlarda gerçekleÅŸenlerle ilgisi çok azdır. Halk bunu, olayların arkası ya da kapı arkasında oluÅŸan siyaset olarak isimlendirmiÅŸtir.
Dolayısıyla demokrasinin temel argümanlarını ve araçlarını iyi kullanamayan ya da kullanma olanağı olmayan muhalefet; dengeyi, ÅŸiddet yoluyla kurmaya çalışabilir ki çoÄŸunlukla böyle olur.
Bu durumda böyle bir muhalefetin iki kanadı olmak zorundadır: Silahlı ve politik kanat.
Politik ve silahlı kanadın organize olma baÅŸarısı meÅŸruiyet oranını belirleyecektir. Bu iki kanat birbirlerinin var olma koÅŸullarını oluÅŸturarak ve geniÅŸleterek politik alanda etkilerini artırırlar. HDP- ve PKK'nın birbirlerini iÅŸaret eden siyasal duruÅŸları ve eylemleri bu zeminin oluÅŸumuna yöneliktir.
Burada siyasal iktidarın mümeyyiz bir akıla sahip olması gerekmektedir. Bir siyasal partinin silahlı bir örgütün, örneÄŸin PKK'nın siyasi kanadı olarak görülmesi ve buna raÄŸmen politik öznelerden birisi olarak kabul edilmesi / kabul edilmese de etkinlik gösterebilmesi; sosyo-politik yaÅŸam algısında zihinsel olarak PKK- Kandil- Abdullah Öcalan’ın politik bir özne olarak kamusal zihinde meÅŸruiyetini baÅŸlatmaktadır. Seçimlerde alınan sonuçları bunun göstergesidir.
Bu sosyo-politik zihinsel dönüÅŸüm, Türkiye Kürdistan’ında ve diÄŸer Kürdistan bölgelerinde yaÅŸayan halkların, baÅŸka bir düÅŸünsel evreye geçmiÅŸ olduklarının iÅŸaretlerini vermektedir.
Gelinen zihinsel evrenin, bilinen ve tasarlanan bir devlet fikrine sahip olmadığını düÅŸünüyorum.
Buna raÄŸmen; Kuzey Irak'ta oluÅŸan harita, ülkelere bölünmüÅŸ Kürt halklarında psikolojik haritaya göre hareket etme güdüsünü oluÅŸturmuÅŸtur.
Bilinen bir gerçektir ki reel politika büyük ölçüde reel psikolojiye göre ÅŸekillenmektedir.
Kürt halklarının bugün geldiÄŸi zihinsel evre; 1990-91 Körfez Savaşı'nda Irak ordusunun tamamen fonksiyonsuz hale getirilmesiyle ortaya çıkan dengelerle beraber, 2003 yılında Amerika'nın Irak'a girmesiyle Amerika'yla var olan iliÅŸkilerin baÅŸka bir evreye geçmesiyle psikolojik birçok eÅŸik aşılmış / büyük bir sosyal kırılma yaÅŸanmıştır. Kürt Devleti açıkça telaffuz edilmese bile, birçok Kürt Aydın'ı ve siyasetçisi oluÅŸan bu konjonktürel durumun tarihin kendilerine altın tepsi içinde eÅŸsiz bir fırsat sunduÄŸunu düÅŸünmekteler. Böyle düÅŸünmelerini haklı çıkaracak hemen iki tane sebep sayabiliriz. Batı dünyasında açıkça telaffuz edilen düÅŸünce, eninde sonunda Kürt Devleti kurulacaktır. Hatta bu devletin siyasi, maddi ve idari alt yapısı ÅŸimdiden kurulmuÅŸ durumdadır. Irak'ın kuzeyinde Irak Anayasası'nın resmi tanımıyla belirlenmiÅŸ ve Türkiye'nin de BirleÅŸmiÅŸ Milletler üyesi diÄŸer ülkelerle birlikte kabul ettiÄŸi bir Anayasa oluÅŸturulmuÅŸ ve bu Anayasa çerçevesinde Irak Kürdistan bölgesel yönetimi adı altında bir siyasi ve idari bir yönetim oluÅŸmuÅŸtur. Bu reel durum giderek bütün kurum ve kuruluÅŸlarıyla bağımsız bir devlet olma yolunda hızla ilerlemektedir.
Ä°kinci sebep ise; ekonomik ve sosyal yönden bir cazibe merkezi haline gelmesi durumunda Kuzey Irak'a büyük göçlerin yaÅŸanması muhtemeldir. Zira Irak Kürdistan bölgesel yönetiminin oluÅŸtuÄŸu coÄŸrafyada; yönetim, Irak petrollerinin % 20'sini, dünya enerji kaynaklarının ise % 2'sini kontrol etmektedir. Bu pratik olarak ÅŸu denmektir: Kürt devletinin bu petrolden alacağı ek kaynakla fert başına düÅŸen gelir bir anda 10-20 bin Dolar'a çıkabilir. Türkiye'de ve GüneydoÄŸu'da ekonomik problemler devam ettiÄŸi sürece; insan haklarında, siyaset ve yönetimde belirli taleplerin saÄŸlanamamasından dolayı eÅŸitsizlik ve adaletsizlik devam ederken, insanların Türkiye'de yaÅŸamaya ısrar etmesinin bir anlamı olmayacaktır. Özellikle yoksul, gayrı memnun Kürt halkı ulusal kimliÄŸinin rencide edilmediÄŸi zengin bir Kürt devletinde yaÅŸamak ister.
Ä°ÅŸte bu zihinsel-psikolojik harita; düÅŸünsel olarak baÅŸka bir evreye geçiÅŸi saÄŸlamıştır.
- Ä°ÅŸte terör ve ÅŸiddet, bu psikolojik haritanın düÅŸünsel olarak da ÅŸekillenmesini ve kabul edilmesini saÄŸlamak, memnuniyetsizliklerin tepkiye dönüÅŸmesinin koÅŸullarını oluÅŸturmak içindir.
- Åžiddet gerekçesinin temelleri çok zayıf olsa da, baÅŸarı; memnuniyetsizliÄŸi tepkisel bir harekete dönüÅŸtürerek bütün olguların ve ÅŸartların ÅŸiddet içeren bir yöntemle mücadele meydanına sürülebilmesine baÄŸlıdır. Bu baÅŸarılabilirse toplum; gerilmiÅŸ duyguların yönlendirdiÄŸi kızgın bir kitleye dönüÅŸür ki bugün genelde olan budur.
- YürürlüÄŸe koyulan eylemlerde, ruhların tahrip edilmesi, kamu alanlarında oluÅŸturulan zararlar, yaÅŸanan ve yaÅŸanacak olan acılar hesap edilemez duruma gelir. Bütün sonuçlar rakamlardan ibaret hale gelir.
- Örgütsel ÅŸiddetin toplumsal hafızaya bir mavzer mermisi gibi sürdüÄŸü kavramlar her ÅŸeyin tanımlayıcı ve açıklayıcısı olurlar. Ruhlar, kalpler ve zihinler bu kavramlarla hareket ederler.
- Örgütsel ÅŸiddet, bu biçim ve düzeyde zihinsel bütünleÅŸmeyi yakalamış bir toplum ortaya çıkardığında yaÅŸadıkları coÄŸrafyada sistemin tıkanmasına yol açabilir.
Ki böyle bir toplum oluÅŸmak üzere gibidir; zira 2000li yıllarda 5 ila 12 yaşında olanlar, bugün 20 ila 27 yaÅŸları arasında olmuÅŸlar ve toplum içersinde yeni zihinsel yapıya sahip en enerjik topluluk olarak durmaktadır. Yapılan anketlere göre, ÅŸuan 18 ila 25 yaÅŸ arasındaki insanların %20 ile 25 ÅŸinin siyasal tercihinin HDP olduÄŸu düÅŸünülürse yukarıda deÄŸindiÄŸimiz psikolojik haritaya yöneliÅŸ çok daha güçlü olacak ve bu yöneliÅŸi hızlandırmak için ÅŸiddet ve politikanın koordinasyonunun hayati önem taşıdığı ortadadır.
Bu tespitler, bugün yeniden ortaya çıkan terör ortamının devam edeceÄŸinin delilleridir.
- Zira toplum kızgın bir kitleye dönüÅŸüp, ÅŸiddeti meÅŸru saydığında, sistemi etkileyecek, sistem meÅŸruiyetini savunmak zorunda kalacaktır. Sistemin bu kuÅŸatılmışlığı, ÅŸiddet yanlısı siyasi kanada istediÄŸi manevraları yapma alanı açacaktır.
- Elde edilen bu psikolojik insiyatif yoluyla zihinsel koÅŸullandırmalar yoÄŸunlaÅŸtırılacağı için, toplum sürekli bir gerilim halinde tutulabilecek; ÅŸiddet yoluyla gerçekleÅŸtirilen hareketin iç çeliÅŸkilerinin, temelsiz yönlerinin ortaya çıkarılması engelleyecektir.
- Var olan Ä°ktidar meÅŸruiyetini saÄŸlamak için; ÅŸiddet yoluyla oluÅŸturulan politikanın iç çeliÅŸkilerini topluma anlatma fırsatı bulamazsa ve toplumu harekete geçirene momentin içine nüfuz edemezse yıkıcı yaralar alacak demektir.
- Ä°ktidarın yaÅŸayacağı bu zaaf diÄŸerinin baÅŸarısı olacak: Kürt toplumunu oluÅŸturan ve bir denge unsuru olan tüm unsurlar (din, mezhep, meÅŸrep vs) etkisiz ve deÄŸersiz hale gelerek toplum tek bir hedef etrafında birleÅŸtirilecek ve yönlendirebilecektir.
- Çatışma ve gerilim ÅŸiddetlendikçe, ayrışma netleÅŸir. Ä°çine düÅŸülen toplumsal sağırlık ve körlük her iki tarafı teslim alır; duyarlılığa yönelik mesajlar derin bir kuyuya yuvarlanmış gibi karşılığı oluÅŸmaz. Sorun; konuÅŸulamaz, tartışılamaz, deÄŸerlendirilemez bir boyuta gelir. Her fikir ve öneri bir kurÅŸun gibi algılanır: Savunma, karşı çıkma ve saldırma pozisyonu alınarak, var olmak somut bir zaferle gerçekleÅŸecekmiÅŸ inancıyla ÅŸiddet meÅŸrulaşır ve politik özneler lider boyutunda algılanır.
- Bu ÅŸiddet sarmalında toplumun sürekli olarak; üsleneceÄŸi rol, vereceÄŸi mesaj, olması gereken bilinç konusunda sürekli uyarılır, köklerine dönmesi istenir ve radikalleÅŸerek varlığını koruyabileceÄŸi öÄŸretilir. Åžiddet yoluyla politika yapanlar ÅŸunu çok net olarak bilirler ki; mücadele meydanında elde edilen psikolojik, düÅŸünsel ve duygusal gerginlik toplumu radikalleÅŸtirir, ayırıcı özelliklerini ön plana çıkarır, kimliksel mesajlara yoÄŸunlaÅŸtırır, etnik kimliÄŸini / kiÅŸiliÄŸini pekiÅŸtirir, mücadeleye / muhalefete dönük duyarlılığını ve derinliÄŸini artırır.
- Böylece halk ötekileÅŸtirilir; eylemsel güç yoluyla elde edilen politik öznellik, temsiliyette otoriter bir Ä°ktidara dönüÅŸerek, bu otoriter iktidarlaÅŸma yoluyla, erdemli duyuÅŸ ve düÅŸünceler baskılanarak mahkum edilir.
Bütün tarafları ihmal ettiÄŸi bir gerçek var: Ä°slam'a / fıtrata yabancılaÅŸan, yabancılaÅŸtırılan etnik kimlikler / duyuÅŸlar / hissediÅŸler ortak bir insani zeminde buluÅŸmayı baÅŸaramayacaklardır.
Selam ve dua ile
Veysel Ocak
1. Yeryüzünün Lanetlileri Frantz Fanon Burhan yayınları S: 45
Henüz yorum yapılmamış.