Sosyal Medya

Makale

AK Partiye Olan Ne / AK Partide Olan Ne?

Son dönemlerde Recep Tayyip Erdoğan'ın müdahalesi ve söylemi olan "yorgunluk ve yenileşme" "yeni Türkiye" gibi söylemler doğru analiz edilebiliyor mu?

Bu söylemler yeni bir hamlenin başlangıcı mı? yoksa büyüyen sorunların habercisimi?

Elitlerin iktidarını hangi elitler tehdit ediyor?

Çatışmacı siyaset, hangi çatışmaları perdeliyor?

Sorunları maskelemenin en önemli yollarından biri olan siyasal popülizm ve propaganda yoluyla Recep Tayyip ErdoÄŸan yeni hamleler iddiasıyla  bu sorunlara perde arkasında müdahale mi ediyor?

Modernleşme ve demokrasi kavramı çok sinsi ve sınırları belli olmayan kavramlardır. Bu yüzden de istismar edilmesi çok kolaydır.

Buna rağmen içinde yaşadığımız toplumun oluşmasına yol açan toplumsal ve kültürel değişmeleri anlamak ve olanları doğru analiz etmek istiyorsak bu olgu üzerinden tespitleri yapmak durumundayız.

Modernite üzerinden tespit yapmalıyız ama modernleşme üzerinden çözüm aramamalıyız.

Modernleşme hız ve yoğunluğu bakımından takip ve kontrol edilmesi mümkün olmayan bir durumdur. Bu yönüyle toplumları bir nehirde çöp gibi tarihin içinde bilinmeze sürükleyen bir hal ve oluştur.

Bu hız ve yoğunluk, toplumda Siyasette, kültürde, gelenekte ve inanışlarda öyle hızlı değişikliklere sebep olur ki, sanki her şey kontroldeymiş hissini verir ama kontrol edilemez bir hızda olup gider.

Amerika'nın sosyolog Tolcott Persons "modernleşme yapısal farklılaşma ve kültürel genelleşmedir" der.

Modernleşme ilk önce yapılara ve kurumlara (örgütsel düşünüş ve algılayış biçimlerine) müdahale (etki ve sirayet) eder.

Modernite, Yapıların ve kurumların (örgütsel düşünüş ve algılayış biçimi) var olabilmesinin koşullarını kendisi oluşturur ve var olmak isteyene içirir/ dayatır. Fakat yapılar ve kurumlar kendi ilkeleri ve doğal dinamikleri ile var oluyormuş sanırlar.

Yani modernleşmede önce yapılar ve kurumlar etkilenir ve dönüşümün akıntısına kapılırlar.

Bu akıntıya kapılmak, hızlı akan Nehrin çevresindeki görüntülere, manzaraya aldanmak gibidir; bu manzara size Son derece güzel görüntüler sunar, ta ki şelaleye gelene kadar.

AK Parti şimdi hızla ve engellenemez bir biçimde şelaleye sürüklenmekte ve toplumu da sürüklemektedir. Bugünün söylemlerinin gerçeği bu sürüklenmeyi engellemeye çalışmaktan başka bir şey değil.

Bilindiği gibi yapısal gelişim ve kurumsallık çok dengeli ve birlikte yürütülmelidir. AK Parti'de temel sapma burada olmuştur. Bu aşamada kullanacağımız kavramların tanım ve açıklamalarını belirlemeliyiz ki doğru anlaşılalım.

Kültür; kuşaklar boyunca benimsenmiş kolektif yaşam biçimi ve dini içerik ile ilişkili boyutu olan toplumsallıktır.

Kurumsallasma; örgütlenme aklı düşünce ve algılama biçimi, " sosyolojide kuşaktan kuşağa aktarılan böyle davranış kalıplarına kurumlar (intitüties) deniyor"( 1) olduğunu kabul edersek, kavramsal tanımlamalarımızı ve çerçevelendirmemizi buna göre yaptığımızda daha iyi anlaşılabiliriz.

Kültürler, düşünme hissetme, yapma, yaÅŸama biçiminde tezahür ederler. Bu varoluÅŸun kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa aktarılabilmesi için yapılara ihtiyaç hissedilir ki, kültür kuÅŸaktan kuÅŸaÄŸa  aktarılabilsin. Kültürün kurucu unsurları olan deÄŸer ve normlar zamana karşı dayanıklı olabilmesi için bu deÄŸer ve normları yapılar ve kurumsallaÅŸmanın da benimsemesi gerekir. Bu bütünsellik ve denge saÄŸlandığında dayanıklılık artar, geçerliliÄŸi yükselir ve etkisi büyük olur. Kültürün gücü, kurumsallıkdaki nitelik ve entellektüel geliÅŸim sürekli hale geldiÄŸinde ortaya çıkar.

Ak Parti'deki ilk ve en temel sorun bu bütünselliğin bir türlü kurulamamasından kaynaklanan sapmalar ile başlamıştır. Bununla birlikte bu sapmaların kendi içerisindeki çelişkileri, sapmaları daha derinleştirmiş ve girift hale getirilmiştir. Bunların daha derin analizlerinin yapılması gerekiyor. Örneğin yapısal genişliğin ve gelişmişliğin yerine devletleşmenin ortaya çıkması gibi.

Yapısal genişlik yani devletleşme derinleşirken, gelişmelerden bahsedilse bile medeniyet ufku açısından herhangi bir gelişmenin olmadığı ortadadır.

KurumsallaÅŸma olarak belirlediÄŸimiz alanda ise; kültür, norm ve deÄŸerler, baÅŸlangıç niyetinden, toplumdan, toplumsal amaçtan; uzak, ayrı ve farklılaÅŸan kültürel bir katmanın oluÅŸmasıyla büyük bir erozyona uÄŸramıştır. Daha açık bir ifade ile birinci sapma, yapısal geliÅŸme yerine devletleÅŸerek tersine bir derinliÄŸin oluÅŸması, diÄŸer bir alandaki sapma ise, kültürel bir katman olarak tanımladığımız bir habitusun ortaya çıkmasıdır. Bu farklılaÅŸan habitus (kültürel katman) devletleÅŸerek  devÅŸirdiÄŸi güç ile toplum üzerinde, iddialarının tam tersi ve yabancılaÅŸan bir otorite, baskılayan bir habitus oluÅŸturdular. Baskılayan habitus (kültürel katman) bütünsellikte yaÅŸanan parçalanmayı kendi alanında daha da derinleÅŸtirdi.

Varoluş içerisinde; yapı, değerler ve kültürel katman yabancılaşması yaşandı, şimdi de bu yabancılaşma çatışmaya dönüştü. Bu olup bitenler ve söylemler yaşanan bu çatışmayı maskelemeye çalışmaktan ibarettir.

Güç vehmi (edinimi) devletleşmeyi hızlandırıp derinleştirirken (milliyetçi söylemin zirveye çıkması gibi) ve oluşan kültürel katman ile toplum içerisinde konumsuz (yersiz ve yabancı) bir eşitsizlik meydana geldi.

İlk sapmadaki sorun, siyasal ve sosyal eşitsizlik olarak dışarı yansırken, diğer alandaki sorun, statü yani burjuva ve kültürel katman olarak belirdi ve yüzergezer bir değersizlik oluştu.

BütünselliÄŸin olmazsa olmazı olan amaç ve eylem parametreleri bozulunca, kurumsallıkta da güven bunalımı yaÅŸanmaya baÅŸladı. Toplum, yabancılaÅŸan katmanların  amaç ve eylemselliÄŸi ile özdeÅŸleÅŸemez oldu. Politik devamlılık CHP mi gelsin ile sürdürülür hale geldi.

Eylem ve amaç anlamlılığını yitirdi ve güven (değerlerden arınarak ve arındırılarak) rasyonel değerlerle (yol köprü baraj )ile sağlanmaya çalışıldı ve bu noktadan sonra ikinci sapma başlamış oldu. Daha kapitalist daha Emperyalist ve Seküler.

Bu savrulma, Ak Parti kurmaylarının bile tahmin edemeyeceği büyüklükte oldu. AK Parti bu aşamada, değer açısından; düşünme, hissetme ve duygudaşlık açısından bir şey üretemez hale geldi. Her şeyden önemlisi bir şey devredemez hale geldi.

Yapıya ve kurumsallaşmaya hakim olan ve başlangıç değerlerinden yoksun ama daha belirleyici dinamiklerin etkisi, iddialar ve propaganda yoluyla maskelenemez oldu. AK Parti kurumsallığı Kendini tanımlamak için kolektif bir islamcılığa başvurmaya artık gerek duymamaktadır.

Doğru-yanlış, iyi-kötü, güzel-çirkin, ahlak ve erdem ile ilgili olarak önce anlam aranmaz oldu, sonra da rasyonel gelecek için fark gözetilmez hale geldi.

Yaşanan değersizlik, sosyal yaşamın ahlaksızlaşmasına, eğitimde başarısızlığa, gençliğin kaybolmasına yol açarken; edebiyatta sinemada sanatta felsefede büyük çölleşmelere yol açarak entellektüel bir sağırlık meydana geldi.Devlet otoritesi altında aydınlanan bir "Aydın" tahakkümü altında toplum, zihinsel bir sömürüye tabi tutuluyor. Senelerdir bütün bunları fark etmemeye direnen AK Parti, bugün siyasal pozisyonda iki yüzünün olduğunu fark ettiğini düşünüyorum ve bu olanları ve yapılmak istenenleri bu fark edişe bağlıyorum.

Ama ne yazık ki yapı içerisinde birden fazla güç ve sınıflar, ve bu sınıfların ortaya koyduÄŸu otoriteler oluÅŸtu. OluÅŸan kültürel katmanlar ve katmanlar arasındaki rekabetlerin ve çatışmaların oluÅŸmasını geç de olsa fark etti ama fark edenler ve Recep Tayyip ErdoÄŸan bu kez yolunu ve yönünü  bulamıyor. Bu yön kaybı ve pusulasızlık ÅŸelalenin önünde fark edildiÄŸi için bir iÅŸe yaramayacaktır. Çünkü küreklere asılan yok. Åžimdilerde varolanlar akıntıya karşı hiç kürek çekmemiÅŸ olanlardır. Gelinen durum gerçekten çok kritiktir; çeliÅŸkili ve birçok katman oluÅŸmuÅŸ ve bu katmanlara ait, birden fazla amaçlar ortaya çıkmıştır. Her kültürel katman otoriteleÅŸerek amaçlarının kendi başına amaç olduÄŸunu söylemeye baÅŸlamıştır. Åželalenin ucundaki AK Parti'ye ip atarak dışarıdan müdahale yapacak toplum ise karmakarışık haldedir. AK Parti bu topluma entellektüel rehberlik yapacak akılları engizisyona tabi tutarak kendi sonunu hazırlamıştır.

Çözüm; AK Parti bu toplumu yanıltmaktan vazgeçmeli ve kendini tehlikeli yanılsamalardan kurtarmalıdır.

Selam ve dua ile….

 

1.Sahnelik Toplum; Sosyolojinin Yeniden Tanımlanması. Pınar Yay. S:85 Anton C. Zijderveld

Henüz yorum yapılmamış.

* İşaretli tüm alanları doldurunuz.